firefox-translations-models/evaluation/tr-en/wmt16.tr

3001 строка
360 KiB
Plaintext
Исходник Постоянная ссылка Ответственный История

Этот файл содержит неоднозначные символы Юникода!

Этот файл содержит неоднозначные символы Юникода, которые могут быть перепутаны с другими в текущей локали. Если это намеренно, можете спокойно проигнорировать это предупреждение. Используйте кнопку Экранировать, чтобы подсветить эти символы.

Profesör 911'i Arayarak Kız Arkadaşını Öldürdüğünü İtiraf Etti
911'i arayan Üniversite Profesörü Shannon Lamb, polise kız arkadaşını silahla vurduğunu ve polisin evlerin gelmesi gerektiğini sesi yalnızca biraz titrek şekilde söyledi.
Lamb, "sevimli köpeğinin" canlı ve muhtemelen üzgün olduğunu ve ölen kadının ailesinin telefonlarının kadının cep telefonunda bulunabileceğini belirtti.
Polisler evde Amy Prentiss'in cansız bedenini ve beyaz bir not defterine el yazısıyla yazılmış bir not buldu: "Çok üzgünüm, keşke her şeyi geri döndürebilsem, Amy'yi çok sevmiştim ve o da bugüne kadar beni seven tek kadındı" okunan notu Lamb'in imzaladığını belirtti memurlar.
Mississippi, Cleveland'deki Delta Eyalet Üniversitesi için iki çevrimiçi ders veren Lamb'in, polisin sevilen tarih profesörü Ethan Scmidt'in de Lamb tarafından ofisinin önünde vurulup öldürüldüğünü düşündüğü okul kampüsüne doğru çoktan 300 mil yol aldığına dair bir bulgu yoktu.
Delta Eyalet Üniversitesi polis şefi Lynn Buford üniversite yetkililerinin saat 10:18'de atış duyduğunu söyledi.
Lamb'in vahim 911 çağrısını ise bundan kısa bir süre sonra yaptığını da belirtti.
Günün sonunda bir ölüm daha gerçekleşti: Lamb, polisin kendisine yaklaştığı sırada intihar etti.
Okul atışının öğrencileri ve profesörleri kilitli kapıların ardına saklanmasına sebep olmasından bir gün sonra yetkililer halen Lamb'i neyin bunu yapmaya ittiğini araştırıyorlardı.
Eyaletin her iki yanında da soruşturma görevlilerinin yanı sıra onu bilen öğrencilerin ve personelin çıkardığı detaylar yetenekli ama muhtemelen sorunlu bir öğretmen resmi çizdi.
Öğrenciler onun dersine girmeyi dört gözle beklediklerini söyledi.
Prentiss'in öldüğü Gautier'deki bir polis Lamb'in suç ve adli kaydının bulunmadığını belirtti.
Hatta Schmidt, yazdığı bir kitabında Lamb'den akademik hayatını paylaştığı "harika insanlardan" biri olarak söz etmişti.
Her ikisi de 17 fakülte üyesinin listelendiği Sosyal Bilimler ve Tarih Bölümü'nde ders vermişti ve pek çok öğrenci her ikisinden de ders aldı.
Bununla birlikte, ruhsal sorunlar olduğuna yönelik işaretler de vardı.
Lamb'den övgüyle bahseden öğrencilerden Brandon Beavers, onun aynı zamanda endişeli ve gergin bir insan olduğunu ve "bir sorunu varmış gibi" göründüğünü belirtti.
Bir başka öğrenci Mikel Sykes ise Lamb'in kendisine 2014-15 öğrenim yılı sonlarında stresle boğuştuğunu söylediğini belirtti.
Lamb daha önce de bazı sağlık sorunları bulunduğunu belirterek Delta Eyalet Üniversitesi'nden hastalık izni istemişti.
Bu yıl sadece internetten iki ders veriyordu.
Üniversite'nin işe alım politikalarında yakın zaman önce yapılan değişiklikler Lamb'in kazanmak için çok çalıştığı doktora derecesine rağmen otomatik olarak kadrolu öğretim üyesi olmasını garantileyemiyordu.
Üniversite Dekanı William LaForge, Lamb ile Schmidt arasında bir sorun olduğunu bilmediğini ancak "Lamb'in aklında bazı şeyler olduğunun bariz" olduğunu belirtti.
Bunlar artık Lamb'in yanıtlayamayacağı sorular.
Kampüs boşaltıldıktan sonra polis Lamb'in Arkansas'tan Mississippi'ye yaptığı yolculuğun izini sürdü.
Washington County Adli Soruşturma Müdürü Methel Johnson, ailesinin Mississippi, Greenville banliyölerinde bulunan evine yaklaşık 1,5 km uzaklıktaki bir evin arka bahçesinde Lamb'in tutuklanamadan önce tek 38 kalibrelik silahıyla intihar ettiğini açıkladı.
Lamb'in arabası ise otoyolda çalışır halde bulundu.
Lamb'in neden bu eve gittiği hemen belirlenmemiş olsa da Johnson, Lamb'in bu evde yaşayanları tanıdığına inandığını belirtti.
Lamb bu bölgede büyümüştü.
Lamb yaklaşık 12.000 nüfuslu şehrin 3.500 öğrencili üniversitesinde çalışmaya 2009 yılında başladı ve coğrafya ve eğitim dersleri veriyordu.
İlkbaharda eğitim alanında doktorasını almıştı.
Lamb'in eski arkadaşlarından biri onu akıllı, karizmatik ve eğlenceli biri olarak tanımladı.
Carla Hairston ortak arkadaşları vasıtasıyla tanıştıklarında kendisinin 15, Lamb'in ise 20 yaşında olduğunu söyledi.
Carla ile arkadaşları lisedeydi ve Lamb de birkaç yıl gitar çalmayı öğretmeye çalışan, kendinden büyük hoş biriydi.
O zamanlar kalpleri hızlı attıran biriydi.
Şu anda 40 yaşında olan ve Brandon şehrinin Jackson banliyösünde yaşayan Hairston, Lamb için "O geldiğinde bütün kızlar erirdi" dedi.
Lamb ve Prentiss belli ki bir süredir birliktelerdi.
911 çağrısında Lamb "Karımı öldürdüm" dediyse de evlendiklerine dair resmi bir kayıt yok.
Gautier'de bir nehrin kenarında bulunan tuğla evlerinde onlarla beraber yaşayan Lightning adında bir köpekleri vardı.
Polis köpeğin durumunun iyi olduğunu belirtti.
Prentiss'in eski kocası Shawn O'Steen ise 15 yıl önce boşandıklarını ama Prentiss ile hep dost kaldıklarını ve şu anda 19 yaşında bir kızlarının olduğunu söyledi.
O'Steen kızının tamamen yıkılmış durumda olduğunu da belirtti.
O ve annesi harika iki arkadaştı.
O'Steen Lamb ile hiç tanışmadığını ancak kızı Abigail'den Lamb'in müzikle ilgilendiğini ve blues çaldığını duyduğunu söyledi.
Lamb ile Prentiss, üç yıl önce Lamb ile Abigail bir yaz festivalinde sahneye çıktıklarında tanışmışlardı.
Sonra Lamb ve Abigail genel gösterilerde birlikte çalmışladı.
O'Steen, kızının müziğini kendi yazdığını ve söylediğini belirtti.
Prentiss çeşitli çevrimiçi şirketlerde çalışan bir hemşireydi.
Gautier yakınlarındaki loş bir bar olan The Julep Room'da barmenlik ve bazen de eğlence koordinatörlüğü yapan Mike Shaffer, Lamb ile Prentiss'i en son Lamb'in az sayıda seyirciye gitar ve mızıka çalmayı bitirdikten sonra 5 Eylül gecesi gördüğünü söyledi.
Sorun olduğuna dair bir işaret yoktu.
Oldukça mutlu bir çift olduklarını söyledi.
Bazen kesiyorduk ve birbirimize bir satırı atıyorduk.
Her ikisinin de harika bir espri anlayışları vardı.
Aynı üniversitede İngilizce profesörü olan Don Allan Mitchell, öldürülen profesör Schmidt'in birinci sınıflara yönelik seminer programını yönettiğini ve Amerikan yerlileri ve koloni tarihi konusunda uzman olduğunu belirtti.
O evliydi ve üç genç çocuğu vardı.
Kansas'taki Emporia Eyalet Üniversitesi'nden mezun oldu ve , kendi kurduğu bir öğrenci dayanışma grubunun da başkanıydı.
Salı gecesi Cleveland'daki Delta Eyalet Üniversitesi kampüsünde yaklaşık 900 kişi , aralarında akademisyenler, üniversite çalışanları, öğrenciler ve yerel halktan ziyaretçilerin de bulunduğu mum dikme törenine katıldı.
Üniversite korosunun "Parlak Sabah Yıldızı" ve "Muhteşem Zarafet" şarkılarını söylediği anma törenine Schmidt'in eşi Liz ve erkek kardeşi Jeff Schmidt de katıldı.
Sınıflar Çarşamba günü devam ediyor.
LaForge, "Öğrencilerimizi yeniden geri getirmeye çalışıyoruz" dedi.
Kriz sona erdi.
Yaraları sarma zamanı.
Amy ve Rogelio Solis, Cleveland, Mississippi'den bildirdi.
Associated Press yazarları Emily Wagster Pettus (Greenville, Mississippi'de) ve Rebecca Santana (New Orleans'ta) bu habere katkıda bulundular.
Bu haber metni, polisin Lamb'in Schmidt'i öldürdükten sonra 911'i aradığını belirtmesi ve Lamb'in 911 çağrısında Prentiss'ten "karısı" olarak bahsetmesine rağmen ikilinin evlendiğine dair resmi bir kanıt bulunmaması üzerine bunu yansıtacak biçimde düzeltilmiştir.
Toys R Us Daha Az Tatil Sezonu Elemanı Almayı Planlıyor
Toys R Us bu yıl geçen yılki kadar fazla tatil sezonu elemanını işe almayacağınııkladı ancak oyuncak ve bebek ürünleri üreticisi firma mevcut çalışanlarına ve sezonluk işçilere daha fazla çalışma imkanı tanıyacağını belirtti.
Şirket, ülke çapındaki mağaza ve dağıtım merkezlerinde 40.000 kişiyi işe almayı planladığını belirtti, 2014 tatil sezonunda bu rakam 45.000 idi.
İşlerin çoğu yarı zamanlı olacak.
Şirket, adaylarla mülakatların bu ay içinde başlayacağını ve personel sayısının Ekim'den Aralık'a kadar artacağını belirtti.
Tatil sezonuna daha aylar olsa da tatil alışverişi sezonu yaklaşıyor ve şirketler mağazalarını donatıp ürün satma, gönderme ve dağıtma konusunda kendilerine yardımcı olacak geçici çalışanları işe almaya hazırlanıyorlar.
Michael J. Fox, Princess Diana ile "İlişkisi" Konusunda Espriler Yaptı
"Geleceğe Dönüş" filminin galası Michael J. Fox için çok önemli bir andı.
Kişisel sebeplerden dolayı da oldukça önemliydi.
O, yeni vizyona girecek olan belgesel Back in Time'ın fragmanında bunu şöyle anlatıyor: "Sinema salonunda oturmuş Kraliyet Ailesi üyelerinin gelmesini bekliyorduk ve birden yanımdaki koltuğun boş olduğunu fark ettim ve yanıma Prenses Diana'nın oturacağını anladım.
Film başladı ve ben Galler Prensesi ile çıkmanın bana sahte bir esneme ve kol germe uzaklığında olduğunu fark ettim.
"Geleceğe Dönüş" filmi hakkında çekilmiş bir belgesel olan Back in Time, Fox, Lea Thompson ve Christopher Lloyd'un yanı sıra yönetmen Robert Zemeckis ve uygulayıcı yapımcı Steven Spielberg ile yapılmış röportajları içeriyor.
Geleceğe Dönüş ilk kez 30 yıl önce vizyona girmişti.
Spielberg "Bu benim için şimdiye kadar çekilmiş en heyecan verici zaman yolculuğu filmi" dedi.
Back in Time VOD ve DVD formatlarının yanı sıra bazı seçkin sinemalarda da gösterilecek.
UN Chief Says There Is No Military Solution in Syria
Rusya'nın Suriye'ye verdiği giderek artan askeri desteği hakkında Genel Sekreter Ban Ki-moon, yaklaşık beş yıldır süren Suriye sorununun "askeri müdahaleyle çözülemeyeceğini" ve daha fazla silahın milyonlarca insan için sadece daha fazla şiddet ve acı olacağını söyledi.
BM Genel Sekreteri ayrıca bölünmüş olan BM Güvenlik Konseyi dahil tüm tarafları soruna siyasi bir çözüm bulmak amacıyla bir araya gelip yapıcı görüşmeler yapmaya davet etti.
Ban, Çarşamba günü düzenlediği basın toplantısında ay sonuna doğru düzenlenecek olan BM Genel Kurulu toplantısı yönetim oturumunda beş daimi konsey üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa'nın dışişleri bakanları ile Suriye'yi görüşmeyi planladığını belirtti.
Konsey üyeleri ve Suriye halkı arasındaki bölünmüşlüğün bölgesel güçlerin "sorunu çözülemez hale getirdiği" konusunda büyük üzüntü duyduğunu belirtti.
Ban, beş daimi üyeyi İran nükleer anlaşmasında olduğu gibi Suriye krizinde de birlik olmaya davet etti.
Donald Trump'un Ciddi Olduğunu Gösteren 8 Anket Rakamı
Bazıları onu yanardöner olarak etiketlemeye çalıştı.
Diğerleri ona şakaymış gibi savdı.
Ve bazıları iç patlama için destek veriyor.
Cumhuriyetçilerin bazıları Donald Trump'u anketlerde aşağıya çekmeye çalışsa da bu (henüz) işe yaramadı.
En son yapılan 11 ulusal anketin onu Donald Trump'ın önderliğini çift haneli rakamlarda gösterdi ve bazıları emlak imparatorunun aday olma şansını cidden sormaya başlıyor.
Elbette seçim döngüsünde henüz erken.
Bunların hiçbirisi Trump'un Cumhuriyetçilerin aday yarışını kazanabileceği anlamına gelmiyor.
Uzmanlar 2011 yılında bu dönemlerde Rick Perry'nin yükselişinin Herman Cain için de yükselmeye neden olduğunu ifade ediyorlar, her ikisi de tek bir eyalette bile adaylık sürecini kazanamadı.
Ve genel seçimde de sıkıntı yaşayacağı pek çok neden var.
Ancak Jeb Bush'un Süper PAC grubu ve ekonomik muhafazakar grup olan Büyüme Kulübü gibi dış gruplar Trump'un kalıcı gücünün farkına varıyorlar ve onu devirmek için dolarlarını harcamaya başlıyorlar.
Burada emlak imparatorunun sadece gelip geçici olmadığını gösteren yakın zamanlı bazı anket sonuçları var:
Trump'un tercih edilme oranları 180 derece değişti.
Donald Trump Haziran ayının ortasında adaylığını ilan etmeden hemen önce Monmouth Üniversitesi'nde yapılmış olan bir anket, emlak imparatoru için 10 Cumhuriyetçiden ikisinin olumlu görüşe sahip olduğunu göstermişti.
Temmuz ayının ortasında bu oran yüzde 40'tı.
Ağustos ayının başlarında yüzde 52'ydi.
Artık 10 Cumhuriyetçiden altısı Donald Trump hakkında olumlu görüşe sahip.
Kabaca 10'u içinden üç tanesi olumsuz görüşü olduğunu ifade ediyor.
Ve bu sayılar erken evrelerde yüksekte seyrediyor.
Geçtiğimiz hafta Iowa, Quinnipiac'taki bir anket oradaki Cumhuriyetçilerin yüzde 60'ının Donald Trump'u tercih ettiklerini gösterdi.
GOP seçmenlerinin üçte ikisi Trump adaylığından memnun olabilirler.
Geçtiğimiz hafta yapılan bir CNN/ORC anketinde Cumhuriyetçilerin yüzde 67'si Trump aday olursa "coşkulu" ya da "tatmin olmuş" olacaklarını söylediler.
10 kişiden sadece ikisi eğer o aday olursa "üzüleceklerini" söylediler.
Sadece Ben Carson Trump ile aynı seviyede coşku oluşturuyor (yüzde 43 "coşkulu" olacaklarını söylemişken Trump için bu oran yüzde 40).
Coşkuya en yakın diğer kişi?
Sadece yüzde 21 oranla Marco Rubio.
Diğer yandan Cumhuriyetçi seçmenlerin yüzde 47'si, kurumun favorisi olan Jeb Bush aday olursa "memnun olmayacaklarını" ya da "üzüleceklerini" belirtiyor.
Cumhuriyetçilerin çoğunluğu Trump'un mizacını bir problem olarak görmüyor.
Donald Trump, gösterişli dili ve aşağılamalarından dolayı eleştirilirken Pazartesi ABC Haberleri/ Washington Post anketlerine göre soru sorulan Cumhuriyetçilerin yüzde 52'si emlak imparatorunun başkan olmak için doğru mizaca sahip olduğunu düşünüyor.
Aynı rakam ülkenin ilk parti kurultayının yapılacağı Iowa'da da geçerli, burada geçen haftaki Quinnipac'e göre Cumhuriyetçilerin yüzde 52'si onun lider olacak kişiliğe sahip olduğunu düşünüyor.
Hala yüzde 44 kendisinin etkin olarak hizmet edecek kişiliğe sahip olmadığını düşünüyor ve ABC/Post'a göre bağımsızlarda 10 kişiden altısı onun mizacının Beyaz Saray'a uymadığını söylüyor.
Cumhuriyetçi seçmenler bu fikre alışmaya başlıyor.
Siyasi uzman şapkalarını taktıklarında Cumhuriyetçi seçmenler Trump'ın ciddi olduğunu düşünüyorlar.
Geçen hafta yapılan bir CNN/ORC anketine göre GOP adaylığını kazanmak için en iyi adayın kim olduğu sorulduğunda her 10 kişiden dördü Trump'ın en iyi olduğunu söyledi.
10 kişiden dördünün paralarını Jeb Bush'a yatırdıkları Temmuz ayının sonundan yana bir değişim.
Tam ifşaat: Geçmişte, GOP seçmenlerinin kristal küresi pek net değildi.
O dönemde son seçim döngüsünde, Cumhuriyetçiler arasında 10 kişiden dördü Rick Perry'nin aday olacağını düşünmüş, buna karşılık sadece yüzde 28'i en sonunda aday olan Mitt Romney'i seçmişti.
Hâlâ GOP seçmenlerinin çoğunluğunun Trump'un seçim kampanyasını akla yatkın bulduğu görülüyor.
Cumhuriyetçiler başka bir aday etrafında toplansalar bile Trump hâlâ neredeyse herkesi yeniyor.
Bazı uzmanlar, dağınık olan alanın da Trump'un öne çıkmasına katkıda bulunabileceğine işaret ediyor ve Trump karşıtı desteğin bir düzineden fazla aday arasında dağılmış olduğu da bir gerçek.
Ancak Eylül ayının başında yapılan bir Monmouth Üniversitesi anketi, Trump ve pek çok Cumhuriyetçi aday arasında başa baş olası bir eşleşme durumunda, Trump'un her defasında çoğunluğun desteğini aldığını gösteriyor.
Carly Fiorina'yı 13 puanla, Marco Rubio'yu 14 puanla, Walker'ı 15 puanla, Jeb Bush'u 19 puanla ve son olarak Rand Paul, John Kasich ve Chris Christie'nin her birini 33 puanla geçiyor.
Ted Cruz ile berabere.
Onu yenebilen tek aday?
Olası bir başa baş kalma durumunda Ben Carson iş adamını 19 puanla geçiyor.
Donald Trump'un destekçilerinin büyük çoğunluğu kararlarını verdiklerini söylüyor.
Salı günü yayınlanmış olan yeni bir CBS/NYT anketi, Trump'u destekleyen seçmenlerin yarısından fazlasının oylarını kilitlediklerini söylediklerini gösteriyor.
ıkcası, bunu değiştirmek için çok şey meydana gelebilir ve hiç kimse gerçekten fikrini değiştirmeyeceğini söyleyemez.
Yüzde 46 aday değiştirmek için kapıyıık bıraktıklarını söyledi.
Hâlâ Trump'un en büyük rakibi beyin cerrahı Ben Carson ama kararlarını verdiklerini söyleyen seçmenler Trump için oy kullanmaya iki kat daha yakınlar.
10 Cumhuriyetçiden altısı göçmenlik konusunda Trump ile aynı fikirde olduğunu söylüyor.
İki ay önce kampanya ilan konuşmasında Donald Trump Meksika'dan gelen göçmenlere "tecavüzcü" dediğinden beri 2016 sohbetlerinin başında ve merkezindeki konu göçmenlik oldu.
Bazıları Trump'ın çok konuşmasının önemli Hispanik seçmenleri Cumhuriyetçi Parti'den uzaklaştırdığını ve yeniden markalaşma çabalarına hasar vereceğini düşünüyor.
Ancak Pazartesi günü yapılan yeni ABC/Post anketine göre 10 Cumhuriyetçiden altısı göçmenlikle ilgili konularda Trump ile aynı fikirde olduğunu söylüyor.
Yani göçmenlik konusu gündemde kaldığı sürece Trump da gündemde kalacak gibi görünüyor.
Hükümete duyulan öfke yeni yüksekliklere tırmanıyor.
Donald Trump ve Ben Carson, büyük oranda dışarıdan olan durumları nedeniyle Cumhuriyetçi oyların yarısını kabaca alıyorlar.
Pazartesi günü yapılan yeni ABC/Post anketinde her 10 Cumhuriyetçiden altısı, hükümet deneyimi olan biri yerine dışarıdan birisini istediklerini söylüyor.
Ve Washington'a da kızgınlar.
İki hafta önce Iowa'da yapılan bir Des Moines Register/Bloomberg anketi Iowa'daki her dört Cumhuriyetçiden üçünün Kongre'deki Cumhuriyetçilere sinirli olduklarını, yüzde 54'ünün "tatmin olmamış" ve yüzde 21'inin "aşırı derecede kızgın" olduğunu gösterdi.
Başbakanın Sorularında Jeremy Corbyn ilk kez kürsüye çıkacak
Seçildiği günden beri Bay Corbyn'in Başbakana Sorular programında kürsüye çıkışı hevesle bekleniyordu
Yeni İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn, ilk defa David Cameron'dan sonra Başbakanın Sorularında kürsüye çıkacak.
Bay Corbyn öğleden kısa bir süre sonra altı soru soracak, ve performansı medya ve İşçi Partisi Milletvekilleri tarafından yakından inceleneceğe benziyor.
Haftalık göstermelikte "daha az tiyatro ve daha çok gerçek" çağrısı yaptı.
Ayrıca bazı oturumları, meslektaşlarına bırakarak atlayabileceğini söyledi.
Bu karşılaşma Bay Corbyn'in liderliğinin ilk parlamento testi olacak, gölge kabineyi ataması ve Salı günü TUC yıllık kongresindeki konuşmasını takip edecek.
Bu arada, İşçi Partisi liderinin, Salı günü İngiltere Savaşı'nın 75. yıldönümünü kutlamak için yapılan anma töreninde milli marşın okunması esnasında sessiz durması da bazı Tory Milletvekilleri tarafından eleştirildi ve gazetelerde ön sayfa haberlerinin odağında.
Bay Corbyn'in milli marşa eşlik etmeme kararı dikkat çekti
Bay Corbyn adına konuşan bir sözcü kendisinin "saygılı bir sessizlik" içinde ayakta durduğunu ve "Kraliyet Hava Gücünün İngiltere Savaşındaki kahramanlığını" takdir ettiğini söyledi.
Ancak Bay Corbyn'in gölge kabinesi üyelerinden birisi olan Owen Smith BBC İki'nin Haber Gecesi programına yaptığııklamada İşçi Partisi liderine, monarşinin ortadan kaldırılmasına yönelik inancından "bağımsız" olarak milli marşı söylemesini tavsiye edeceğini söyledi.
Ekonomi, savunma ve dış ilişkilerle ilgili farklılıklar nedeniyle yaklaşık bir düzine gölge bakan Bay Corbyn'in üst ekibinde hizmet etmeyi reddederken parlamento partisindekilerin altıda birinden azı onu bir lider olarak destekledi.
BBC siyasi muhabiri Robin Brant İşçi Partisi içinde politika farklılıklarının da "yığılmaya" başladığını ve bunların Bay Corbyn'in Avrupa Birliği'ndeki pozisyonun üzerine atanması ve hükümetin yardımlara yönelik üst limit uygulaması konuları olduğunu belirtiyor.
Bay Corbyn TUC konferansında İşçi Partisi'nin üst limiti tamamen kaldırmakla ilgili yeni değişiklikler sunduğunu söyledi.
Saatler sonra gölge çalışma ve emeklilik bakanı Bay Smith partinin sadece hükümetin 26.000 £ olan üst limiti 23.000 £ olarak indirmesine karşı olduğunu ve bu konuda "çok açık" olduğunu söyledi.
Bay Corbyn, David Cameron'un Muhafazakar Parti lideri olduğu tarihten itibaren avam kamarası kürsüsünde karşılaşacağı beşinci İşçi Partisi lideri olacak.
İşçi Partisi lideri siyasete farklı bir yaklaşım sözü verdi ve Bay Cameron'a sormak için "halk kaynaklı" ve 30.000'den fazla tavsiye aldığını söyledi.
Islington North Milletvekili Başbakana Sorular programının çok cepheleştirici olduğunu ve "cevap yetiştirme" ile iğneleyici söz değiş tokuşu yapmak yerine yoksulluk, eşitsizlik ve gençlerin karşılaştığı zorluklara odaklanacağını söyledi.
Bay Corbyn, kendisinin olmadığı zamanlarda, örneğin Bay Cameron yurtdışına seyahate gittiğinde, Başbakana Sorular programında kendisini gölge ticaret bakanı Angela Eagle'in temsil edeceğini söyledi.
Hatta zaman zaman diğer meslektaşlarının da bu kürsüye çıkmaları fikrini öne sürdü ve Avam Kamarası Sözcüsü John Bercow'a bu konuyu ele almak üzere başvurduğunu da söyledi.
2005 yılında lider olduğunda Bay Cameron çoğu zaman Başbakana Sorular programı ile ilişkilendirilen "Kukla Oyunu" tarzı siyasetten uzaklaşmak istediğini dile getirmiş ancak bir kaç sene sonra bu hususta başarısız olduğunu itiraf etmiştir.
1990 yılında ilk kez yayınlandığı tarihten bu yana Başbakana Sorular programı liderlerin karar verme kabiliyetleri, Avam Kamarasındaki hakimiyetleri ve Milletvekilleri arasındaki konumlarını ölçmek için temel bir ölçüm noktası olarak kullanıldı; buna karşılık bazı eleştirmenler bunun karikatürize edilmiş olduğunu ve çok kapsamlı reformlara ihtiyaç duyulduğunu dile getirdi.
'Joburg'da çekildi': Evsiz gençler fotoğrafçılık eğitimi alıyor
Johannesburg şehir merkezi evsizler için zorlu bir yerdir.
Ancak eski sokak çocuklarından oluşan bir grup yeni bir yetenek kazanıp geçimlerini sağlamanın bir yolunu buldu.
Joburg'da çekildim, evsiz gençlere mahallelerinin fotoğrafını çekip bundan gelir elde etmeyi öğreten kâr amacı gütmeyen bir stüdyo.
BBC News projenin ilk mezunlarından biriyle tanışmaya gitti.
Hikaye, fotoğraf ve videolarınızı BBC News ile nasıl paylaşırsınız
BBC News olarak dünyanın her yerinde yaşanan olayları TV, radyo ve internet yoluyla her gün sizlere getiriyoruz ancak sizi ilgilendiren olayları da öğrenmek istiyoruz.
Haber yapmada sizin oynadığınız rol çok önemli.
İster bir son dakika haberi ister özel haber olsun, yapacağınız katkı önemli bir fark yaratabilir.
Haber değeri olan bir olay mı yaşadınız veya olayla karşılaştınız?
Yaşadığınız yerde tuhaf, sıradışı veya olağanüstü bir şey mi oldu?
Anlatacak bir hikayeniz veya takip etmemiz gerektiğini düşündüğünüz bir şey mi var?
Tüm dünyanın konuşmasını istediğiniz haberleriniz mi var?
Hangi konularda yorum yapmak istiyorsunuz?
Veya başkalarının neler hakkında konuştuğunu mu öğrenmek istiyorsunuz?
BBC'ye içerik göndermekle ilgili hüküm ve koşullar.
Katkılarınızı bize şu farklı yollarla gönderebilirsiniz:
Bize Twitter'dan ulaşın
Tweet'lerinizi, Twitter kullanıcı adınızı görüntüleyerek BBC haberlerinde yayınlayabiliriz.
Bize WhatsApp'tan mesaj atın
Fotoğraf, mesaj veya videolarınızı bize +44 7525 900971 WhatsApp numaramıza gönderebilirsiniz
Bazı durumlarda mesajınız ve gönderdiğiniz görseller BBC yayınlarında kullanılabilir.
Adınızı bize belirttiğiniz şekilde yayınlayacak (aksini talep etmediğiniz takdirde) ancak telefon numaranızı asla yayınlamayacağız.
Fotoğraf ve videolarınızı veya 61124'e SMS gönderebilirsiniz.
Birleşik Krallık dışındaysanız bunları +44 7624 800 100 numaralı uluslararası numaraya gönderebilirsiniz.
BBC News uygulamasını iOS veya Android işletim sistemli aygıtlarınıza indirebilir, uygulamadaki ilgili butonları kullanarak görüntü veya içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz.
Hikaye ve yorumlarınızı haveyoursay@bbc.co.uk e-posta adresimize bekliyoruz
Tüm e-postalarınızı okumaya çalışıyoruz ancak her gün çok sayıda e-posta alıyor olmamız nedeniyle bunların herkese tek tek yanıt vermek herzaman mümkün değil.
Fotoğraf, video veya ses dosyalarınızı bize yourpics@bbc.co.uk e-posta adresinden ulaştırabilirsiniz
Gönderdiğiniz materyali BBC programlarında veya internette yayınladığımız takdirde adınızı bize iletmiş olduğunuz gibi yayınlayacak (aksini talep etmediğiniz takdirde) ancak e-posta adresinizi asla yayınlamayacağız.
Video ve fotoğraflarınızı da gönderebilirsiniz.
Bizden aksini talep etmediğiniz takdirde adınızı bize belirtmiş olduğunuz gibi yayınlayacağız.
Birleşik Krallık'taki ücret artışlarının hızlanmasıyla sterlin yükseliyor
Birleşik Krallık'taki ücretlerin arttığını gösteren verileri takiben sterlinde hızlı bir yükseliş görülürken, FTSE 100 endeksi de SABMiller için verilen satın alma teklifinin ardından yükseldi.
Birleşik Krallık'taki prim hariç ücretler Mayıs ve Temmuz ayları arasında önceki yılın aynı dönemine göre %2,9 artış kaydetti.
2009'dan bu yana en hızlı artışı ifade eden bu oran, aynı zamanda olası faiz artışları için de öncü göstergelerden biri olarak görülüyor.
Sterlin ABD dolarına karşı %1'den fazla değer kazanarak 1,5505 $'a, euro'ya karşı ise %0,84 değer kazanarak 1,3730 €'ya yükseldi.
FTSE 100 Endeksi ise %1,49'luk artışla 6.229,21 puana yükseldi.
Bu yükselişte en çok göze çarpan şirket ise, rakibi AB InBev'den aldığı cazip satın alma teklifiyle %20'lik bir artış kaydeden SABMiller oldu.
Bu teklif dünyanın en büyük iki bira şirketi birleştirecek ve Budweiser, Stella Artois, Peroni ve Grolsch gibi tanınmış markalar aynı çatı altında buluşacak.
Burberry hisseleri rakip lüks perakendecilik grubu Richemont'tan gelen olumlu kâr haberlerinin etkisiyle %0,9 yükseldi.
Richemont'un güncel satış rakamları, beklentilerin üstüne çıkmasının yanı sıra Burberry için kilit pazarlardan biri olan Çin'de satışların tekrar artmaya başladığını da gösterdi.
Madencilik devi Glencore'un hisseleri, şirketin borçlarını azaltma stratejisi kapsamında yaptığı tahsisli hisse satışından 2,5 milyar $ elde ettiğini açıklamasından sonra %5 yükseldi.
Ambalaj ve kağıt grubu Mondi'nin hisseleri, Goldman Sachs'ın şirket için önerisini "Sat"a düşürmesinin ardından %4,3'lük değer kaybıyla en çok değer kaybeden hisseler arasında yer aldı.
JD Sports'un hissesi şirketin altı aylık vergi öncesi kârının %83'lük bir artışla 46,6 milyon sterline yükseldiğini açıklamasından sonra %3,1 yükseldi.
JD Sports patronu daha yüksek maaşların genişlemeye zarar verebileceğini söyledi
JD Sports Yönetim Kurulu Başkanı Peter Cowgill İngiltere'deki işçiler için asgari ücretin daha yüksek olmasının "potansiyel tüketicilerin ceplerinde daha fazla harcama gücü" anlamına gelebileceğini söyledi.
Ancak bu harcama gücünün ona göre kendi şirketindeki yüksek çalışan masraflarının üstüne çıkamayacağını söyledi.
Masrafların JD Sports'un genişleme planlarını etkileyeceği ve bunun daha az ekstra iş anlamına gelebileceğini de ekledi.
Metcash, Aldi istilasıyla mücadele etmek için halk kampanyası başlattı
Metcash, Güney Avustralya ve Batı Avustralya'daki IGA mağazalarını bir Aldi saldırısından korumaya çalışıyor.
Market toptancısı Metcash, Güney Avustralya ve Batı Avustralya'da perakende mağazalarını 700 milyon dolarlık Aldi istilasına karşı savunmak için bir halk kampanyası başlattı.
Aldi, önümüzdeki yılın başında Güney Avustralya ve Batı Avustralya'da iki dağıtım merkezi ve sayıları 120'ye varacak mağazalarından ilkini açmaya hazırlanırken Metcash ve IGA süpermarketleri yerel gıda tedarikçileri ile ilişkilerini güçlendiriyor ve Adelaide fuarı gibi ana akım ve sosyal medya pazarlama ve etkinlikleri ile IGA markasını oluşturmaya çalışıyor.
IGA pekendecileri ve tedarikçileri de IGA mağazalarında lezzet testi sunan Dunsborough merkezli dondurma üreticisi Simmo gibi markalarla ve sadık müşterilerine Güney Avustralya futbol ligi biletlerini indirimli satan mağaza sahipleri ile katkıda bulunuyor.
Gıda, içki ve donanım toptancısı Metcash'in 29 Eylül'de yıllık yatırımcı stratejisi gününü düzelerken savunma stratejisi ile ilgili daha fazla ayrıntı sunması bekleniyor.
Risk büyük, zira Güney Avustralya ve Batı Avustralya Metcash'in IGA mağaza ayak izinin neredeyse %30'unu temsil ediyor ve Metcash'in doğu eyaletlerindeki IGA ağından daha yüksek kar marjları üretiyor.
Güney Avustralya ve Batı Avustralya mağaza sahipleri olumsuz şekilde dar görüşlü ve IGA perakendecileri NSW, Victoria ve Queensland'de elde ettiklerinden çok daha güçlü bir pazar payının keyfini çıkarıyor; Doğu eyaletlerine nazaran GA'da %30 ve BA'da %24 daha fazla.
Ancak Morgan Stanley gibi analistler Aldi'nin bu iki eyalette ilk mağazalarını açtıktan sonraki 12 ay içinde market piyasasının yaklaşık %5'ini ele geçireceğine, satışları mevcut oyuncuların ama genel olarak bapımsız perakendecilerin elinden alacağına inanıyor.
Bu hafta yayınlanan bir raporda, Morgan Stanley analisti Tom Kierath, IGA perakendecilerinin bir yıl içinde 360 milyon dolar ve Metcash'in 2016 sonuna kadar 250 milyon dolar kaybedeceğini öngördü.
Bu tahmin, Aldi'nin önümüzdeki yıl GA'da 25 ve BA'da 30 mağaza açacağı ve her bir pazarda 500 milyon dolar ve 600 milyon dolar satış rakamı elde edeceği tahminine dayanıyor.
Bay Kierath, gıda ve market satışlarının kaybı ve Metcash'in yüksek sabit maliyet tabanı hacimleri, Metcash'e faiz ve vergi öncesi yaklaşık 13 milyon dolar kazanca mal olabileceğini belirtti.
Aynı zamanda Metcash, IGA müşterilerinin en sadık müşteriler olduğunu ortaya koyan yakın zamandaki Roy Morgan araştırmasına rağmen, öncelikle Aldi ve Coles olmak üzere doğu eyaletlerinde pazar payını kaybediyor.
Morgan Stanley'e göre Metcash'in gıda ve market satışları 2016'da y3,8, 2017'de %4,1 ve 2018'de %2,1 azalacak, bu da pazar payını 2015'teki %14 seviyesinden 2020'de %10,3 seviyesine geriletecek.
Geçtiğimiz hafta, Magellan Financial Group kurucusu, lider fon yöneticisi Hamish Douglass, Melbourne'deki bir iş yemeğinde Metcash'in "on yıl içinde büyük ihtimalle silinebileceğini" söyledi.
Metcash, Bay Douglass'ın yorumlarına bir yanıt vermeyi reddetti.
Ancak bir Metcash kurul üyesinin geçtiğimiz hafta Bay Douglass ile iletişime geçtiği anlaşılıyor.
IGA'nın pazar payı 2010'dan beri %18'den %14'e geriledi ve Metcash'in yaklaşık 1200 IGA perakendecisine tedarik sağlayan gıda ve market işinden gelen kazançları 2012'den beri %43 düştü, satışlar ve marjlar baskı altında girdikçe işletme kaldıraç oranının azaldığının bir göstergesi.
Ancak toptancı direniyor, Coles ve Woolworths'te her hafta yüzletce üründe eşleşen raf fiyatları için yılda 150 milyon dolardan fazla yatırım yaparak IGA perakendecilerine mağazalarını yenilemeleri için yardım ediyor, daha hızlı büyüyen taze gıdalar ekliyor ve daha iyi bir özel etiketli market serisini halka açıyor.
Metcash icra kurulu başkanı Ian Morrice, fiyat eşleştirme ve mağaza yenileme programları sonuç vermeye başladığını ve toptancının dört yıldan beri ilk kez 2017'de temel kar büyümesine geri dönmesinin beklendiğini söylüyor.
Thanasi Kokkinakis, Tennis Australia başkanı Steve Healy tarafından destekleniyor
Thanasi Kokkinakis davranışı için eleştiriden çok övgüyü hak ediyor.
Tennis Australia başkanı Steve Healy'e göre Thanasi Kokkinakis arkadaşı Nick Kyrgios çevresinde kopan son fırtınada kazara zarar gören taraf durumundaydı ve eleştiriden çok övgüyü hak ediyor.
Normalde "Özel K'ler" olarak anılan yetenekli ikilinin genç üyesi olan Kokkinakis, Kyrgios'un Montreal Masters'ta Stan Wawrinka'yı yüz kızartıcı şekilde ezmesi nedeniyle kendini hoş karşılamayan spot ışıklarının altında buldu.
Cincinnati'de öğleden sonra oynanan zorlu eleme maçında, Kokkinakis ve rakibi Ryan Harrison iki kez file hakemi tarafından ayrılırken Harrison şu açıklamada bulundu: "Wawrinka, Kyrgios'un üzerine geldi ben de o çocuğun üzerine gitmeliyim."
En son US Open'da potansiyel olarak Richard Gasquet'in keyfini kaçıracak şekilde raketini kırarken görülen Kokkinakis, Healy tarafından sadık bir şekilde savunuldu.
Genç oyuncu şu anda Glasgow'da Sam Groth ile birlikte Davis Cup yarı finalinde Britanya'ya karşı Bernard Tomic'in arkasında ikinci tekler görevi için yarışıyor.
Healy "Oldukça hevesli bir şekilde hissettiğim şey, biraz da Thanasi'nin tartışmaya çekildiğini düşünmemdir" şeklinde konuştu.
ABD'de önü kapandığında ve kaybettiğinde raketini kırdı ama kendinden hayal kırıklığı duyduğu için raket kıran ilk oyuncu o değil ve biliyorum ki Thanasi de bundan gurur duymaması gerektiğini yeterince farkındadır.
Ancak gerçekte ABD'de, Harrison ve diğerleri ile son derece provakatif koşullar altında kendini oldukça iyi idare etti ve bence bir dolu övgüyü hak ediyor.
Çevresinde harika bir ekibi, harika bir ailesi var ve bence üzerine biraz fazla gidildi.
19 yaşında olmasına rağmen son derece olgun, çok çalışıyor ve takıma da uyum sağlıyor, diğer oyuncularla hiçbir sorunu yok, soyunma odasında gayet saygıyla karşılanıyor, zorlu antrenmanlar yapıyor, son derece dengeli ve olgun bir genç ve bana göre kendi kıstaslarında yargılanmayı hak ediyor.
Healy ayrıca önemli beraberlik için Kyrgios'u hoş görme kararını da destekledi; Cuma'dan, itibaren herkes için doğru olan şeyin "karşılıklı karar almak" ama takıma uzun vadeli bir demirbaş olarak geri dönmesi için Canberran'ı desteklemek olduğunu açıklamaya başladı.
Healy, "Her şeyden önce takımın [Kyrgios] etrafındaki çekişmelere değil tümüyle maça odaklanmasını istiyoruz," şeklinde konuştu.
Ve bana göre Nick, Federer ve Murray gibi insanların da belirttiği gibi çocuk çok hızlı yükseldi, halkın gözü önünde büyüyor ve bazı korkunç hatalar yaptı ve aldığı tüm eleştirileri hak ediyor, ancak biz onu desteklemeye çalışıyoruz, eylemlerinin sonuçlarını anlamasına yardım etmeye çalışıyoruz ve bazen spot ışıkları altında olmadığında, düşüncemin uygun olduğunu, takım ve kendisi için en iyisi olduğunu derinlemesine düşünüyor.
Avrupa göçmen krizi: Macaristan acil durum ilan etti, sınırları kapadı ve göçmenleri göz altına aldı
Macaristan, göçmen akışının kesmek amacıyla için Salı günü acil durum ilan ederek Sırbistan ile olan güney sınırını kapadı ve ülkeye yasadışı yollardan girmeye çalışanları göz altına aldı.
Yüzlerce göçmenin tarafsız bölgede yığılmasıyla sınırda kaos oluştur ve Sırp yetkililer öfkeyle hareket etti.
Kendi ülkelerindeki şiddetten kaçarak gelen göçmenler iki ülkenin kontrol noktaları arasında belirsiz bir süre boyunca yol kenarında çadır kurup bu çadırlara yerleştiler.
Ancak öfkeleri giderek artıyordu.
Bir polis helikopteri yukarıdan geçerken göçmenler "Sınırıın!" diye bağırıp Macaristan çevik kuvvet polisine hakaretler yağdırdılar.
Bazıları ise kendilerine verilen su ve yiyeceği protesto olarak reddetti.
Sırbistan Dışişleri Bakanı, Makedonya ve Yunanistan'dan göçmen akımı devam ederken Macaristan'ın göçmenleri geri göndermesinin "kabul edilemez" olduğunu açıkladı.
(Sırbistan) bu süreçten zarar görmek değil çözümün bir parçası olmak istiyor.
Önümüzdeki günlerde Brüksel ve diğer ülkelerle görüşmeler yapılması gerekecek" dedi Ivica Dacic Pragda.
Macaristan-Sırbistan sınırındaki bu gerginlik, 28 ülkelik blokun Brüksel'deki toplantıda ortak bir göçmen politikası üzerinde anlaşamamasından hemen bir gün sonra meydana geldi.
Bakanlar Yunanistan ve İtalya'ya adeta hücum eden 40.000 göçmenle ilgili sorumluluğu paylaşma konusunda anlaştılar ve önümüzdeki ay veya yıl sonuna kadar aralarında Macaristan'dan geleceklerin de bulunduğu 120.000 göçmeni daha AB ülkelerine kabul etme konusunda anlaşmaya varılacağı hakkında umutlu konuştular.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Avusturya, Salı günü, kıtanın karşılaştığı bu göçmen krizinin görüşülmesi için önümüzdeki hafta bir AB zirvesi yapılması çağrısında bulundu.
Macaristan ise, Brüksel'in veya komşularının konu hakkında herhangi bir somut adım atacağına dair pek de ümitli değil.
İki güney bölgesinde Salı günü verilen acil durum çağrısı, gerektiğine yolları kapatmak ve sığınmacılarla ilgili davaları hızlandırmak da dahil olmak üzere yetkililere krizle mücadele konusunda geniş yetkiler veriyor.
Diğer taraftan, Macaristan Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto ülkesinin Sırbistan sınırına çektiği dikenli telden sonra bu ülkeden göçmen akışını durdurmak için Romanya ile sınırı boyunca da dikenli tel çekmeyi planladığını söyledi.
CBS News muhabiri Charlie D'Agata, Macaristan ile Sırbistan arasına dikenli tel çekme çalışmalarında hapishanelerdeki mahkumların bile görevlendirildiğini duyurdu.
Son birkaç aydır Macaristan, Avrupa Birliği ülkelerine bir önemli bir dar geçit ve geçiş noktası haline geldi ve bu göçmenlerin büyük bir kısmı da Suriye ve diğer Orta Doğu ülkelerindeki savaşlardan kaçan sığınmacılar.
Başbakan Viktor Orban ise gelen göçmenlerin büyük bir kısmının savaştan kaçmak için gelen masum insanlardan ziyade daha iyi bir yaşam için Avrupa'ya geçmeye çalışan "ekonomik amaçlı göçmenler" olduğu görüşünde ısrarcı - bu düşünce Almanya dahil diğer AB ülkelerinin görüşleriyle tamamen zıt.
Macaristan'da gece yarısı yürürlüğe giren kanunlar, Sırbistan sınırına çekilen 4 metre (13 feet) uzunluktaki dikenli teli aşmayı veya buna zarar vermeyi suç haline getirmesinin yanında insan kaçakçılarına da daha ağır cezalar getiriyor.
Güneydeki Szeged şehrinde gazetecilere yaptığııklamada hükümet sözcüsü Zoltan Kovacs şöyle konuştu: "Toplu göçün neden olduğu durum nedeniyle Macaristan hükümeti acil durum ilan etmektedir".
Bir konuda fikrimiz çok net: Sınırın yasadışı yollarla geçilmesi suçtur.
Asker konuşlandırmanın henüz meclis tarafından onaylanması gerekiyorsa da, bölgedeki Associated Press muhabirleri günlerdir ağır silahlarla donatılmış köpekli ve araçlı askerleri burada gördüklerini söylüyorlar.
Orban'ın yurtiçi güvenlik danışmanı Gyorgy Bakondi, yetkililerin sınırı aşmaya çalışan 45 kişi ile sınırııp ülkeye girmiş 15 kişiyi yakaladığını belirtti.
Dikenli tellere zarar vererek geçtiler, şimdi polis nezaretinde ve yeni kanunlara göre suç işlemekle suçlanıyorlar.
Yetkililer hızla dikenli telleri onarıyor.
Macar yetkililer ayrıca Salı sabahı Sırbistan ile olan yedi sınır geçiş noktasının ikisini kapatırken, geçişlerden birini kapatmak için dikenli tellerle kaplı bir tren vagonu kullandı.
Macarların işlemlerin yapılması için insanların tıklım tıkış doluşturulduğu küçük bir metal konteyneri devreye sokmalarıyla birlikte kaos Roszke yakınlarındaki ana sınır geçiş noktasına da yansıdı.
20 kişi içeri girebildiyse de binlercesi dışarıda kaldı.
Başka bir grup göçmen ise Sırbistan ile Macaristan'ı bağlayan otoyolu kapatarak Macaristan'a girmelerine izin verilene kadar gıda ve su yardımlarını kabul etmeyeceklerini söylediler.
Seçim 2016: Hillary Clinton'ın Bernie Sanders'a üstünlüğü ulusal seçimde yarı yarıya azaldı
Eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ulusal adaylığa için Demokratik yarışta iki haneli liderliğini devam ettiriyor ama Sen. Bernie Sanders ona yetişiyor.
Clinton şu anda Demoktarik oyların %47'sini (%58'den düştü) alırken Sanders %27 (%17'den yükseldi) ile ikinci konumda.
Başkanlık yarışında olup olmadığını henüz açıklamayan Başkan Yardımcısı Joe Biden, demokratik oyların %15'ini alıyor.
Ana yarışların başlamasından önceki beş aydan uzun sürede, çoğu Demokrat seçmen hangi adayı destekleyeceklerine karar vermek için henüz çok erken olduğunu söylüyordu.
Ancak Clinton'ın destekçileri diğer adaylardan ziyade kendi seçimleri konusunda daha sağlam fikirlere sahip.
Geçen ay ki CBS Haberlerinden beri Clinton bir dizi demografik grup arasındaki zeminini kaybediyor, diğer yandan Sanders'ın bazı kazanımları var.
Clinton kadınlar ve ılımlılar arasında büyük bir farkla önde ama bu fark kapanıyor.
Erkekler arasındaki desteği büyük oranda düştü ve Sanders kendisini yalnızca 5 puan arkadan takip ediyor.
Clinton'ın 50 yaş altındaki Demokrat seçmen avantajı buharlaştı ve o ve Sanders artık eşit konumda.
Ancak Clinton yaşlı seçmenler açısından haka büyük bir farkla önde.
Geçen ay Clinton, liberaller arasında iki haneli basamaklarla Sander'ın önünde ilerliyordu ama şimdi Sanders bu grupta 5 puan önde.
Ulusal düzeyde demokrat seçmenlerin yaklaşık yarısı partinin adayı olması halinde tutkuyla Clinton'ı destekleyeceklerini belirtiyor.
Bir çeyrek bazı şartlarla desteklerken yüzde 15'lik bir diğer kesim onu yalnızca aday olursa destekleyecek.
Yüzde altılık bir kesim Clinton'ı desteklemiyor.
Belki hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde, Clinton'ın mevcut destekçileri özellikle onu tutkuyla destekleme eğiliminde.
Clinton'ı şu anda desteklemeyenler arasındaki görüşler daha da karışık - sadece çeyreği onu tutkuyla destekleyebilir.
Demokratların yüzde 48'i tutkuyla Clinton'a destek vereceklerini belirtirken daha az Cumhuriyetçi önde koşan adayları Donald Trump hakkında konuşuyor (yüzde 35).
Clinton'ın destekçilerine neden Clinton'ın aday olmasını istediklerine ilişkin açık uçlu sorular sorulduğunda, ilk sıradaki yanıtlar doğru deneyime sahip olduğu (yüzde 16), artık bir kadın başkan seçmenin zamanı geldiği fikri (yüzde 13) ve iş için en iyi aday olduğu (yüzde 10) yönünde.
Clinton'ın destekçileri ayrıca Bill Clinton ile olan ilişkisini de dile getiriyor (yüzde 9).
Sorunlarda uzlaşmacı olmak ve seçilebilirlik de belirtilen kriterler arasında.
Başkanlık için potansiyele sahip bir başkan yardımcısı olarak, Demokrat seçmenlerin yüzde 57'si onun yarışta olmasını görmek isteyebilir, ancak üçte birlik kesim bu şekilde düşünmüyor.
Demoktrat seçmenlere parti için ikinci aday seçimlerinin ne olduğu sorulduğunda, Biden üst sırada.
Clinton'ın destekleyenlerin yarısından fazlası Sander'a göre Biden'ın açık ara farkla ikinci seçimleri olabileceğini belirtiyor.
Biden, Demokrat Adaylık yarışına girmezse, Hillary Clinton'ın Sanders'a üstünlüğü artıyor; Biden'in olduğu bir yarışta 20 puan olan seviyesi Biden'İn olmadığı bir yarışta 30 puana yükseliyor.
Demokrat seçmenlerin yüzde elli beşi Clinton'ı genel seçim kazanma şansı en iyi olan aday olarak görüyor; ancak bu rakam geçen ay yüzde 78'den bu seviyeye indi.
Biden bu açından bakıldığında ikinci olmasına rağmen bir hayli geride, ancak onu en seçilebilir aday olarak görenlerin yüzdesi artış gösterdi.
Yine bir adaydaki en önemli şeyin ne olduğu sorulduğunda Demokrat seçmenler konuları seçilebilirliğin önünde tutuyor.
Geçen aya benzer şekilde hiç bir Demokrat seçmen adayı ya da aday adayı bu birincil seçmenler için aday olarak kabul edilemez görünmüyor.
Demokratik adaylar ya da aday adayları kendi partilerinin birincil seçmenleri arasında bazı ana karakteristiklerde iyi performans sergiliyor.
Çoğunluk Clinton, Sanders ve Biden'ı dürüst ve güvenilir, ayrıca güçlü liderlik vasıflarına sahip kişiler olarak görüyor.
Biden dürüstlük açısından üçü arasında birinci sıradayken Clinton liderlik konusunda güçlü.
Demokrat seçmenlerin yüzde otuzuna göre Clinton dürüst ve güvenilir değil, bunun yarısı kadarı Sanders (yüzde 15) için aynısını söylerken yüzde 27'nin bu konuda bir fikri yok.
Demokrat seçmenler ayrıca genel olarak Clinton, Sanders ve Biden'ı kendi ideolojisiyle aynı doğrultuda görüyor.
Tüm ölçütlerde Demokrat seçmenlerin çeyreğinin Sanders hakkında bir fikri yok.
Dışişleri Bakanlığı görevi sırasında kişisel e-posta adresi ve sunucusunu kullanmasına ilişkin sorular devam ederken çoğu Demokrat seçmen konuya ilişkin açıklamayı tatmin edici buluyor ve onun hakkındaki görüşlerinin etkilenmediğini belirtiyor.
Ama bu, genel Amerikan kamuoyunda farklı bir hikaye.
Amerikalıların yarısı artık onun açıklamalarından tatmin olmuyorken yalnızca üçte biri tatmin edici buluyor.
Halkın bu konudaki görüşleri Mart ayında, sorun mercek altında alındıktan kısa bir süre sonra bölündü.
Çoğu Amerikalı e-posta çekişmelerinin Clinton hakkındaki genel görüşlerini etkilemediğini söylüyor, diğer taraftan yüzde 36'ya göre olumsuz fikirleri artmış durumda.
Bunlar genel olarak Cumhuriyetçiler, ve 10 kişide altıdan fazlası Clinton hakkındaki görüşlerinin bozulduğunu söylüyor.
Clinton her ne kadar kendi partisinin seçmenleri tarafından dürüst ve güvenilir olarak görülse de kayıtlı seçmenler arasında bu konu genel olarak hala bir sorun: Yalnızca %32'si onu dürüst ve güvenilir görürken bu rakam geçen aya göre sekiz puan, Mayıs ayından beri ise 15 puan düştü.
Kayıtlı seçmenlerin yüzde altmış ikisi onu dürüst ve güvenilir bulmuyor.
Aynı zamanda tüm ülkede kayıtlı seçmenlerin yüzde 55'i Trump'ı da dürüst ve güvenilir bulmuyor.
Bununla birlikte hem Clinton hem Trump liderlik konusunda iyi not alıyor.
Teste katılan altı aday arasında Biden, Carson ve Bush dürüstlük konusunda en iyi puanları aldı.
Daha fazlası Sanders'ı çoğu zaman dürüst buluyor ama Carson'da olduğu gibi çoğu onun hakkında bir fikre sahip değil.
351 Demokrat seçmenden alınan numunelerdeki hata marjı %6 puan.
Ben Carson ulusal anketlerde Donald Trump'ın hemen arkasında bulunuyor
En yeni CBS News/New York Times anketine göre Ben Carson Donald Trump'ın yakın arkasında koşuyor
Yeni anket, iki adayın seçmenlerin yaklaşık yarısının oyunu tekabül ettiğini, diğer adayların pek de şansının olmadığını gösteriyor
Ülke çapındaki Cumhuriyetçi seçmenler Trump'ı büyük sayılarda desteklemeye devam ediyorlar, geçen ay Fox News'ta gerçekleşen tartışmadan önce yapılan son CBS anketinde %23 olan desteğin, Salı günü açıklanan ankette %27'ye tırmanıyor.
Ancak Carson'a olan destek aynı dönemde %6'dan %23'e yükseldi.
Anket ayrıca Carson'un demografik gruplarda da gayet iyi gittiğini, üniversite mezunu Cumhuriyetçi seçmenler arasındaki desteğin Trump'tan çok daha yüksek olduğunu buldu.
Kalanlar, Carly Fiorina ve Ohio Valisi John Kasich haricinde Wisconsin Valisi Scott Walker ile geçen ay yüzde 10 olan destekten şimdilerde %2'ye düştü.
Eski Florida Valisi Jeb Bush, Eski Arkansas Valisi Mike Huckabee ve Florida Senatörü Marco Rubio %6 ile üçüncü sıradalar.
Cumhuriyetçi seçmenler arasından seçilen 376 kişi ile yapılan bu en yeni anketin hata marjini %6 ve anket Eylül ayında yapıldı.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan son CNN/ORC anketi Carson'un Cumhuriyetçiler arasındaki desteğini %19'a çıkarak Trump'un %32'lik desteğinin hemen arkasında gösterdi.
ABC News/Washington Post tarafından yapılan en son anket de Trump'u ciddi biçimde Carson'un önünde gösterdi.
Geçtiğimiz hafta Carson'un yükselişiyle karşı karşıya kalan Trump, Carson Trump'un inancını sorgulamış olduğu için özür dilese de emekli beyin cerrahına rastgele sallamaya devam etti.
Iowa'daki bir kampanya durağında Trump geçen Cumartesi günü "enerjiye ihtiyacımız var" dedi.
Beş kardeşlik üyesi Baruch College birinci sınıf öğrencisinin ölümünden suçlanıyor
Pennsylvania'nın Pocono Dağlarında bir kardeşliğe kabul ayini sırasında bir kolej öğrencisinin ölümünden neredeyse iki yıl sonra beş kişiye karşı cinayet davalarııldı.
New York City Baruch College Pi Delta Psi kardeşliği Eylül 2013'teki bir başlatma ayininde Chun "Michael" Deng'e sert bir şekilde saldırdılar ve polise göre onu hastaneye götürmeyi erteleyerek ölümüne katkıda bulundu.
Yetkililer onun gözlerinin bağlandığını, 30 librelik kumla dolu bir sırt çantasının sırtına takıldığını ve donmuş bir sahadaki hedefe doğru yürümeye çalışırken sürekli çelme takıldığını bildirdiler.
Bay Deng, zamanla kafasının acıdığını ve daha sonra bilincini yitirdiğini belirterek şikayette bulundu.
Pi Delta Psi kardeşlik üyeleri, Deng bayıldıktan sonra 911'i aramadılar ve polise göre kendisini hastaneye götürmeden önce de bir saat beklediler.
Ancak basın toplantısında konuşan Polis Komiseri Chris Wagner'e göre bu arada Deng'in kıyafetlerini değiştirdiler, semptomlarını Google'da aradılar ve kardeşliğin ulusal başkanı Andy Meng ile iletişime geçerek tavsiye istediler.
Komiser Wagner, bu noktada üyeler kişisel eşyaları saklamaya başlayıp kardeşliğin iyiliğini Michael Deng'ten öne koydular, dedi.
Kendisi canlandırılamadı ve sonraki sabah hayatını kaybetti.
Bir otopsi raporuna göre Deng, kafasında, gövdesinde ve kalçasında keskin olmayan bir cisimle tekrar eden darbelerden kaynaklanan travmalar oluşmuş.
Deng'in ailesini temsil eden bir avukat olan Douglas Fierberg bir açıklamasında, Kardeşlik kabul törenlerinin bir sonucu olarak pek çok aile yıkıldı, 1970 yılından beri her sene en az bir öğrenci kabul törenlerinde hayatını kaybediyor, dedi.
Kardeşlikler ve üyeleri bu konuda sorumlu tutulmalıdır ve yetkililerin attığı bu adım çok önemli.
Monroe Kasabası büyük jürisi, ilk beş üye için üçüncü dereceden cinayet suçlamasıyla dava açılmasını tavsiye etti.
Bay Meng dahil otuz iki kardeşlik üyesi saldırıya yönelik kabul töreni ve cezai kumpasla da suçlanacaklar.
Wagner, Salı günkü bir basın konferansında, sadece işin içine karışan kişileri değil, resmi ya da gayri resmi olarak bunu tasdik eden organizasyon varsa onları da sorumlu tutacağız, dedi.
Baruch College kardeşliği yasakladı ve ulusal kardeşlik de bu yerel birimle ilişkisini sona erdirdi.
Fed faiz oranlarını artırdığında neler olacak?
Faiz oranlarının yükselmesiyle boğa piyasası tepetaklak olup tahvil gelirleri tırmanır, ekonomi de gerileme kaydeder.
Bunu biliyoruz.
Bilmediğimiz şey ise bütün bunların ne sürede gerçekleşip ne kadar devam edeceği.
Tarih, özellikle ekonomide, zamanlama konusunda çok az bilgi sunar.
Gerileme, ilk faiz oranı artışından sonra 11 ay kadar kısa sürede gerileme gerçekleştiği gibi, 86 ay kadar uzun sürdüğü de olmuştur.
ABD Merkez Bankası Fed'in faiz oranlarını arttırmadaki agresifliği, sürekli olmasa da genellikle ekonomi ve finansal varlıkların tepkisinde belirleyici olmuştur.
ABD merkez bankası yetkililerinin yatırımcıların faizlerin ne zaman arttırılmaya başladığına değil de normalizasyon sürecinin ne kadar süreceğine odaklanması gerektiğini şiddetle vurgulamaları bu yüzdendir.
Çeşitli değişkenlerin olduğu bir gerçek.
Ancak netice, piyasa katılımcıları, faiz artırımı telaşının abartılmış olduğunu düşünebilir.
Capital Economics Küresel Başekonomisti Julian Jessop müşterilere bir notunda, "Küresel mali krizden bu yana Fed'in ilk faiz artırımının bazıları tarafından 'ucuz para' döneminin sonuna gelindiğine işaret etmesi olarak yorumlanması kaçınılmazdır" dedi.
Aksine, ABD faiz oranlarının yavaş yavaş daha normale dönmesini beklemiyoruz, ancak hala düşük olan seviyelerin çoğunun korktuğu sismik darbe olduğu görülmekte.
Yine de etkileri olmayacak diyemeyiz.
Geçmiş trendlere dayanarak, ekonominin bazı alanlarının verebileceği tepki şöyle:
Piyasada geçmiş aylarda da görüldüğü gibi, faiz oranlarının arttırılmasını beklemek bazı şeyleri bir süreliğine dengesizleştirebilir.
Faiz arttırıldığı anda da etkisi o kadar belirgin olmaz.
Fed artırımlarından sonra neler olacağına dair yeni bir araştırmada Deutsche Bank analistleri, "Özkaynak getirilerinin ilk faiz artırımından sonraki 12-24 ay duraksama trendi olduğu görülmekte, ki bu da para politikasındaki duraksamayı yansıtıyor olabilir."
Nuveen Varlık Yönetimi analistlerinden Bob Doll'un, Barron's'da paylaştığı güncel bir analize göre, piyasa daha çok son 35 senede genellikle keskin yükselişler kaydedip -yüzde 14 civarı- 250 gün sonrasında ise faiz artırımına doğru düz bir çizgide ilerliyor (ortalama yüzde 2,6 artış) ve 500 gün sonrasında ise normale dönüp son altı döngüde yüzde 14,4'lük ortalama getiri sağladı.
Deutsche, hisseler üzerindeki etkinin faiz arttırma döngüsünün sonraki aşamalarında daha belirginleşip getirinin yok olmaya yüz tuttuğunu söyledi.
Gerilemeler ekonomik hayatın bir gerçeğidir, ancak faiz artırımları da onlara yardımcı olur.
Fed, güncel durumda, daha önce mevcut olmayan ve gerilemeyi hızlandıracak bazı durumlarla karşı karşıya bulunuyor.
En dikkat çekeni ise gayri safi yurtiçi hasılanın Fed faiz artırımı için bugüne kadarki en düşük seviyede olması.
Deutsche Bank'a göre, 1950'den bu yana gerçekleşen 118 faiz oranı artırımında, nominal yıldan yıla gayri safi yurtiçi hasıla yalnızca iki defa yüzde 4,5'in altına düştü.
Her ne kadar 2015 yılının ikinci çeyreği yüzde 3,6 seviyesinde gerçekleşmiş olsa da, Atlanta Fed'e göre bu durumun kalıcı olması çok azları tarafından beklenmekte olup üçüncü çeyrek yüzde 1,5'te seyrediyor.
Deutsche'ye göre, faiz oranlarını böylesine hassas bir ekonomik ortamda arttırmak riskli olabilir ve "bu sefer farklı mı olacak" sorusuna yol açabilir.
Bir senedir Fed'in faiz artırımını bekleyen piyasa katılımcıların dikkati bu hafta, Perşembe günü sona erecek olan Federal Açık Piyasa Komitesi toplantısında.
Çoğu strateji uzmanı ile ekonomist FOMC'nin bu toplantıda bir artışı onaylayabileceğine inanıyor olsa da, vadeli ticaret sadece yüzde 25 olasılığa işaret ediyor.
Raporda, "1950'den bu yana yaptığımız araştırmalarda, günümüze kadar gerçekleşen tüm artırım döngüleri süper bir yükselen eğilim döngüsü içerisinde olup gayri safi yurtiçi hasıla, başlayan toparlanma ardından gerileme öncesi zirvelere hızla ulaşmaktadır," diye belirtildi.
Aksine, bu, örnek bir dönemde gerçekleşen en kötü gerilemeden görülmemiş yavaşlıkta bir toparlanma oldu.
Güncel döngü, Fed'in son gerilemeden bu yana beklediği en uzun döngü oldu -kayıttaki en uzun döngü 35 ay oldu ve içinde bulunduğumuz döngü ise 74. ayında olup halen devam ediyor.
Piyasada faiz artışı beklenmesiyle sabit gelir de istikrarsızlaştı ve düzen bir nebze özkaynaklarınkine benziyor.
Asıl fark, Fed politikasının gidişatını değiştirdiğinde etkinin tahvillerde hisselerde olduğundan daha hızlı görülmesi.
Döngünün ilk artışı/düşüşü geldiğinde tahvil getirileri hemen yön değiştirmiyor.
Faiz artırımı döngüsünün sonunda ise tahvil getirileri anında düşüyor," Deutsche dedi.
Charles Schwab strateji uzmanlarına göre faizdeki artışlar daha uzun ve daha kısa süreli tahviller arasındaki getirileri yaklaştırarak eğimi düzleştirecek.
Biz analizde yüksek getirili tahvillerin genellikle bu gibi bir ortamda daha iyi performans sergilediğini söyleyen Schwab analistlerinden Kathy Jones, ancak "hala getiriye ulaşma konusunda dikkatliyiz" dedi.
İlginç şekilde, Jones piyasaların Fed'in politika beklentilerine şimdiden adapte olduğunu düşünüyor.
"Doların gücü ve enflasyon beklentilerindeki düşüşe ek olarak, piyasanın daha sıkı para politikasına göre düzenlendiğine dair çeşitli sinyaller var", diye yazdı.
Kısa vadeli faizler artıyor, verim eğrisi düzgün, kredi yayılmaları genişledi ve dalgalanma arttı - FED politikayı sıkılaştırdığında piyasada görülecek tüm özellikler.
Geniş açıdan bakıldığında, işlerinin çoğunu ABD'de yapan şirketler, faiz oranları artıp yerel ürünler daha cazip olacağından kazanacaklar.
Çok borcu olan çok uluslu şirketlerin durumu daha kötü olacak, zira artan dolar ürünleri küresel piyasada daha pahalı hale getirecek ve borçları daha da pahalı olacak.
Goldman Sachs analistleri müşterileri için hazırladıkları bir raporda "Tarih, 'kaliteli' hisse senetlerinin böyle bir artışın başında performans düşüklüğü yaşayabileceğini gösteriyor" dedi.
Güçlü bilançolara sahip olan şirketler 1994, 1999 ve 2004 oran artışlarını takiben zayıf bilançolu olanları ortalama yüzde 5 ile geçtiler.
Yüksek sermaye getirili ve düşük dalgalanan hisse senetlerine sahip olan şirketler de düşük kaliteli rakiplerini (yüzde) 4 ile (yüzde) 3 ortalamayla geçtiler.
Borç büyük bir mesele haline gelecektir.
Goldman'a göre, yüksek oranda dalgalı kur borcu olan şirketler en çok zarar görmeye aday.
Safi borsa oyunu haricinde, tüketicilerin de artan dolardan faydalanacakları öngörülüyor.
Her ne kadar uzmanlar ne kadar hızlı tutacağı konusunda farklı görüşlere sahip olsa da, tasarrufçular da yüksek kazanımlardan karlı çıkabilir.
Andrew Bingham BBC Radyo 3 Classic FM'in bir kopyası dedi
Muhafazakar milletvekili Andrew Bingham istasyonu 'bayağılaşmakla' itham etti
Radyonun gitgide ticari rakiplerinden farksız hale geldiğini savundu
Ayrıca BBC Müzik Ödülleri'ni hedef gösterip onu Brit Ödüllerini kazık atmakla suçladı
Vekil arkadaşı Damien Collins ise The Voice'u özgün olmamakla suçladı
İleri gelen bir vekil, BBC Radyo 3'ün giderek Classic FM'e "dönüştüğünü" söyleyerek onun diğer ticari istasyonlara olan farkını ortaya koymak adına yayımcıya baskı yaptı.
Muhafazakar milletvekili Andrew Bingham da BBC patronlarına kamu hizmeti veren radyo kanalının "bayağılaşmakta" olduğunu ve gitgide ticari rakiplerinden farksızlaştığını söyledi.
"Bu tabiri kullanmayı sevmiyorum ama Radyo 3 "bayağılaştı", gitgide Classic FM'e dönüşüyor" dedi.
Bunun yanı sıra ilki geçtiğimiz Aralık'ta düzenlenen BBC Müzik Ödülleri'ni de hedef gösterdi.
Geçen sene başlatılan BBC Müzik Ödülleri Brit Ödüllerinin bir diğer versiyonu adeta.
Bingham, "Yani farklı bir şeyler yapmaya kalkışıyorsan, bunlar aklıma gelen ilk iki örnek, oysa sen tutup piyasada halihazırda var olanın aynısını kopyalıyorsun" dedi.
BBC genel müdürü ithamları reddederek BBC Radyo 3'ün gerek canlı müzik gerekse halk eğitimi konularında ticari rakiplerinden açık ara önde olduğunu savundu.
Eğer Radyo 3'ten öğreniyorsam, gidip de klasik müzikle ilgili bir şeyi başka bir yerden öğrenmem.
Ve bu da canlı müziğe olan bağlılıktır ve müzik yapmak başka hiçbir şeyle kıyas edilemez.
Ayrıca Radyo 3'ün yeni müzikler keşfetme ve çalışmaları tanıtma çabasının da çok önemli olduğunu düşünüyorum diye konuştu.
BBC Radyo 3 yöneticisi Alan Davey, bu yılın başında daha çok dinleyiciyi kitlesine ulaşabilmek için radyonun geçmişe nazaran daha çok çalışması gerektiğini, çünkü Britanyalıların klasik müzik alanında daha az eğitimli olduğunu iddia etmişti.
Ancak Radyo 3, Kültür, Medya ve Spor seçme komitesi toplantısında BBC'nin ticari rakiplerinin kuyruğuna bastığı için topa tutulan tek bileşeni değildi.
Milletvekili Tory Damien Collins de O Ses'e - BBC'nin Hollandalı yapım şirketi Talpa Media'dan 22 milyon sterline telifini aldığı müzik yeteneği yarışmasına - sataştı.
Programın neden bu kadar ses getirdiğini göremiyor musunuz, çünkü özgün değil ve özel bir farklılığı da yok?
Lord Hall, Paloma Faith ve Boy George'un jüriliğini yaptığı BBC1 Show'un "BBC'ye has bir üslupla" yapılmış olduğu konusunda ısrar etti.
Kurumun bir daha eğlence programı yapmadan önce "kendi kanından bir hit bulmasını" dilediğini söyledi.
Ne var ki, gelecekte daha fazla O Ses programının yapımına engel olunması veya lisans ücretine sarf edilen tutarın başka formatlara harcanması fikrini de kabul etmedi.
Ağustos ayında internet satışlarının tarihin en düşük artışını yaşamasının nedeni Kara Cuma mı?
2015 yılının ilk üç ayında internet satışlarında yüzde yedilik bir artış yaşanmıştı
Geçen ay rekorların kırılmaya başladığı 2000 yılından bu yana en düşük büyüme kaydedildi
Mobil cihazlarınn alışverişlerde kullanılmaya başladığı üç yıl önce internet satışlarında patlama yaşanmıştı
Uzmanlar, Kasım ayındaki Kara Cuma'nın harcamaların kısılmasındaki neden olabileceğini belirtiyorlar
İnternetten alışveriş on yıldan uzun bir süredir adeta patlama yaşıyor ve İngiltere'nin en canlı alışveriş caddelerini hayalet kasabaya dönüştürüyordu.
2015 yılının ilk üç ayında internet satışlarında sadece yüzde yedilik bir artış yaşandığını gösteren rakamlardan sonra ise uzmanlar internet satışlarının giderek daha fazla zayıflama işaretleri verdiğini belirtiyorlar.
Ağustos ayındaki toplam harcama tutarında geçen yıla göre sadece yüzde beşlik bir artış kaydedildi ve rekorların kırılmaya başladığı 2000 yılından bu yana en düşük büyüme görüldü.
2015 yılının ilk üç ayında internet satışlarında sadece yüzde yedilik bir artış yaşandığını gösteren rakamlardan sonra uzmanlar internet satışlarının giderek daha fazla zayıflama işaretleri verdiğini belirtiyorlar
IMRG satış endeksi editörü Andy Mulcahy, the Guardian'a yaptığııklamada, "Önceki yılların büyüme seviyelerine ve özellikle 2000'e bakarsanız aslında zaman içerisinde her şeyin normale döndüğünü görürsünüz" dedi.
Tüketicilerin ürün satın almak için cep telefonlarını kullanmaya başladıkları üç yıl önce internet satışlarının büyük bir artış kaydettiğini de sözlerine ekledi.
Bu daha fazla insanın koltukta uzanırken bile alışveriş yapabilmesi anlamına geliyordu.
Ama şu anda yatay gidiyor, (büyümeyi) inişi görebilirsiniz.
Amerika'dan alınmış bir kavram olan Kara Cuma fenomeni, satışların yavaşlamasındaki nedenlerden biri olarak gösteriliyor.
Uzmanlar, tüketicilerin bir şeyler satın almak için, Kasım ayının son Cuma günü gerçekleştirilen bu etkinliği bekliyor olabileceğini belirtiyorlar.
Geçen yılki etkinlikte bir önceki yıla kıyasla beş kat daha fazla tüketici ucuz ürün kapmak için şirketlerin internet sitelerine hücum edince birçok şirketin sitesi çökmüştü.
Uzmanlar, alışverişçilerin indirim için kavga ettiğini gösteren Kara Cumanın alışverişçileri "şimdilik" dizginlemiş olabileceğini belirtiyorlar
İngiliz Perakendeciler Birliği tarafından yayımlanan bir araştırma alışverişe harcanan her 5 sterlinin 1 sterlininin internetten ürün satın amaya harcandığını ortaya koydu.
TV ve çamaşır makinesi gibi bazı ürünlerin üçte biri artık internet mağazalarından satın alınıyor.
Ayrıca insanların dörtte birinden fazlası kıyafet ve ayakkabılarını lüks ve gösterişli alışveriş caddeleri yerine internetten satın alıyor.
Bin Ladin ailesinin suçlu bulunmasıyla Müslümanlar Mekke'de yaşanan vinç kazasında hayatını kaybedenleri son yolculuklarına uğurluyor
Mekke'de düzenlenen ilk cenazelerin ardından hayatını kaybeden 29 kişinin naaşları Müslümanlar tarafından sokaklarda taşındı
Suudi Arabistan yaşanan vinç kazasının sorumlusu olarak inşaat devi Suudi Binladin grubunu sorumlu tuttu
Sağlık bakanlığı, vincin düşmesinin ardından toplam 394 kişinin de yaralandığını bildirdi
Bir vincin Mescid-i Haram'a düşmesiyle hayatını kaybeden 29 kişinin naaşlarını taşımak için yüzlerce Müslüman bir araya geldi.
Çoğunlukla beyazlar içindeki kalabalık, ilk cenazeleri Mekke'deki Muaysım Mezarlığındaki son yolculuklarına uğurlamak üzere yolları kapadı.
Acılı kitle, birkaç gün önce bir vincin mescidin tavanını yerle bir edip hacıların üzerinde devrildiği facianın yaşandığı kutsal mekanı geçti.
Aynı zamanda 394 yaralının da olduğu olayda, Suudi Krallığının inşaat holdinginin sahibi Binladin ailesini sorumlu tutmasının ardından, ölülerin naaşları defnedilmek üzere getirildi.
Bir vincin Mescid-i Haram'a düşmesiyle hayatını kaybeden 29 hacının naaşları yol boyunca omuzlarda taşındı
Ölüler arasında vinç düştüğünde ilk haccında olan Manchester'ın Bolton bölgesinden dört çocuk babası Kasım Akram da vardı.
Bay Akram, senelik Hac ibadetinin daha başında anne ve babasıyla Mescid-i Haram'a gelmişti.
Suudi liderler Haccın Mekke'ye gelmek üzere yolda olan binlerce hacının katılımıyla devam edeceğini bildirdiler.
Bugün verdiği demeçte Kral Salman, Binladin Holding grubunun, kullanım dışıyken vincin kolunu açık bırakmaması gerektiğini bildirdi.
Devlet tarafından işletilen Suudi Basın Ajansının hazırlamış olduğu fermanın Arapça versiyonunda, olayla ilgili suçlanacak tek tarafın Binladin Grubu olduğu belirtildi.
Haber ajansının İngilizce servisi bu detayı geçmedi, ancak firma yetkililerine yurtdışına çıkma yasağı getirildiğini bildirdi.
Hafta başında, Salman, vincin, ay sonunda Hac'ca gelen yüz binlerce Müslüman'ın bulunduğu Mescid-i Haram'ın avlusuna devrilme nedenini bulacaklarına ant içti.
Binladin grubu devrilen vinçle ilgili herhangi bir açıklamada bulunmadı ve temsilcilerinin yorum yapmalarına izin verilmedi.
Kraliyet fermanı, grubu güncel güvenlik önlemleri almamakla ve meteoroloji yetkilileriyle işbirliği yapmamakla suçladı.
Mekke'de bulunan Mescid-i Haram'ın etrafı düzinelerce vinçle çevrili, ki bu inşaatların büyük bir kısmı Binladin grubunun yönetiminde sürdürülüyor.
Binladin ailesi onlarca senedir Suudi Arabistan'ın yönetici ailesiyle yakın ilişkiler içerisindedir ve çoğu inşaat projesinin de başındaki isimdir.
Al Kaide'nin son örgüt lideri Osama Bin Ladin de ailenin evlatlıktan men ettiği sapkın bir oğluydu.
Kaza, şiddetli rüzgar ve yağmurun olduğu bir esnada, her yetişkin Müslüman'ın hayatlarında en az bir kez ziyaret etmesinin farz olduğu Hac diyarına milyonlar akın etmeden yalnızca birkaç gün önce meydana geldi.
Yetkililer, 158 kişinin halen hastanede tedavi gördüğünü bildirdiler.
Yetkililer, ölenlerin ailelerine ve kalıcı sakatlıkla hayatta kalanlara 1 milyon Riyal (174.000 sterlin) tazminat ödenmesi talimatını verdiler.
Diğer yaralılar bu miktarın yarısını alacaklar.
B&Q patronu bu trendin arkasında ucuza çalışan Doğu Avrupalı zanaatkarların olduğunu söylüyor
Veronique Laury Britanyalıların giderek daha fazla ustayı işe aldıklarını söylüyor
Bu artışın arkasında Doğu Avrupalı usta zanaatkarların sayısı yatıyor
Bunun sonucunda zanaatkarları hedefleyen 200 yeni Screwfix mağazası daha açılıyor
Aynı zamanda Kingfisher ülke genelinde 60 B&Q satış noktasını kapatıyor
Yazan: Rupert Steiner, Daily Mail Şehir Baş Muhabiri
Britanyalıların ellerindeki çekiçleri ve boya fırçalarını bırakarak yerine evlerindeki işleri yaptırmak için becerikli Doğu Avrupalı zanaatkarları işe almaya başladıkları söyleniyor
Eğer çekiç kullanmakta usta veya duvar boyamada becerikliyseniz bu günlerde azınlıktasınız demektir.
Çünkü B&Q'nun arkasındaki şirketin patronuna göre, Britanyalılar evlerindeki DIY işleri yaptırmak için giderek daha fazla usta çalıştırıyorlar.
Ev iyileştirme zincirinin sahibi Kingfisher'ın yeni genel müdürü Veronique Laury bu trendin arkasında düşük fiyatlara hizmetler sunan Doğu Avrupalı becerikli zanaatkarların sayısındaki büyük artışın bulunduğunu söyledi.
Sonuç olarak Kingfisher 60 B&Q satış noktasını kapatırken zanaatkarlara yönelik 200 yeni Screwfix mağazası daha açmayı planlıyor.
Bayan Laury B&Q mağazalarında daha fazla kadının işe alınmasını istediğini çünkü mağazadaki on satın alma kararından sekizinin kadınlar tarafından verildiğini söyledi.
Şu anda personelin çoğunluğu erkek.
Geçmişe kıyasla daha fazla ev iyileştirme yapan bekar kadın evinin görülen gelişen demografik trendleri karşılamaya yönelik bir ihtiyaç olduğunu söyledi.
Bayan Laury şunları söyledi: "Mağazalarımızda hala çoğunlukla erkekler çalışıyor.
Daha da fazla denge kurmamız gerekiyor.
Temel olarak müşterilerimizin yarısı kadın ve satın alınan ürünlerle ilgili kararların yüzde 80'i kadınlar tarafından alınıyor.
Kadınlar karar alma sürecinde büyük bir rol oynuyorlar.
Britanya'nın önde gelen firmalar endeksi FTSE100'ün başındaki beş kadından biri olan Bayan Laury de üst ekibini eşit sayıda erkek ve kadın müdürden oluşacak şekilde yeniden yapılandırdı.
Kingfisher, genel müdürü ve finans müdürü de dahil, ekibinin tam yüzde 50'si kadınlardan oluşan kadrosuyla bu alanda neredeyse tek başına.
Bayan Laury şunları söyledi: "Bu bilinçli bir karardı - çeşitlilik burada önemli bir konudur.
Yönetim kurulumuza alacak iyi kadınları bulmak zor olmadı.
Grup kapanan mağazaların maliyetini yüklendikten sonra Kingfisher hem alt aylık kârda hem de satışlarda bir düşüş olduğunu duyurdu.
Trend sonucunda Screwfix ve B&Q'nun sahibi olan Kingfisher 200 yeni mağaza açacak
ABD Merkez Bankası FED için faiz artışına karar zamanı
ABD Merkez Bankası Çarşamba ve Perşembe günleri devam eden iki günlük toplantıları tüm dünya tarafından izleniyor; on sene sonra faiz oranlarının arttırılıp arttırılmayacağı yönünde verilecek karar bekleniyor.
Reuters tarafından yapılan bir ankette 80 ekonomistin yarısından biraz daha fazlası geçtiğimiz hafta FED'in bu kararı uygulayacağını söylerlerken şimdi bu kararı askıya alıp oranları yüzde 0-0,25 oranı arasında tutacağını düşünüyorlar.
FED'in oranları sıfıra indirmesinden bugüne yedi yıl geçtiğinden bu durum tarihi bir olay.
Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nden kıdemli araştırmacı Angel Ubide "İlk kez, büyük bir merkez bankasının sıfır noktasından çıkıp faiz oranlarının normalleştirilmesi sürecine başladığına şahit olacağız" dedi.
ABD ekonomisi göreceli olarak gayet iyi bir performans sergilemekte ve ekonominin yeniden canlandırılması sürecinde bilançoya trilyonlarca dolar ekleniyor ve az miktarda enflasyon yaratıyor.
Ancak FED daha az umut verici olan küresel tabloyu göz ardı edemez.
Piyasaları bir artışa karşı uyardı ama durumun böyle bir yükselişe imkan vermeyeceğine de inandıkları yönünde belirtiler var.
Karar Perşembe günü saat 20.00'de duyurulacak.
Delta Eyalet Üniversitesi'ndeki cinayetin faili bir özür mektubu bıraktı
Salı günü yetkililerin söylediğine göre, Shannon Lamb, Pazartesi sabahı Mississippi'de kız arkadaşını silahla öldürdükten sonra ve aynı günün ilerleyen saatlerinde mesai arkadaşını öldürmeden önce ilk cinayet için "üzgün" olduğunu söyleyen ve "geriye alabilsem" dileği olan bir not bıraktı.
Mississippi Gautier polisi, Delta Eyalet Üniversitesi'nde coğrafya ve sosyal bilimler eğitimi eğitmeni olan Lamb'in saat 10:00 sularında 911'i aradığını.
Pazartesi ve birini silahla vurarak öldürdüğünü söylediğini belirtti.
Lamb, telefondaki görevliye polis göndermesi gerektiğini söyledi.
"Dün gece karımı öldürdüm" diyen Lamb, ayrıca evde "kimseye zararı dokunmayan tatlı bir köpek" bulunduğunu ve muhtemelen üzgün olduğunu belirtti.
Polis arayana adını sorduysa da o adını belirtmedi.
Lamb cinayet hakkında hiçbir açıklama da yapmadı.
Polis olay yerine gittiğinde, 41 yaşındaki Amy Prentiss'in cansız bedeni ve 45 yaşındaki Lamb'in yazdığı bir notla karşılaştı: "Çok üzgünüm, keşke zamanı geri alabilseydim.
Amy'yi çok seviyordum ve o da bugüne kadar beni seven tek kişiydi.
Lamb, bu notu yazdıktan sonra aracıyla 300 mil uzaktaki Delta Eyaleti'ne gitti ve tarih profesörü Ethan Schmidt'i öldürdü; ardından da polisler kendisini kıstırınca intihar etti.
Üniversite Dekanı William LaForge, Lamb ile Schmidt arasında bir sorun olduğunu bilmediğini, ancak "Lamb'in aklında bazı şeyler olduğunun bariz olduğunu" belirtti.
Pazartesi günü çıkan, Lamb'in, kız arkadaşı Prentiss'in Schmidt ile de duygusal bir ilişki yaşadığına inandığı yönündeki raporlara rağmen Salı günü yetkililer bir "aşk üçgeni" olduğuna dair ellerinde "hiçbir bilgi veya kanıt" bulunmadığını belirttiler.
Prentiss ile yaklaşık yedi yıl evli kalan Shawn O'Steen, Prentiss'i "iyi biri" olarak tanımlıyor.
Çift 15 yıl önce boşanmış ancak arkadaşlıkları sürmüş.
O'Steen, Prentiss ile 19 yaşında bir kızlarının bulunduğunu ve kızın "yıkılmış durumda" olduğunu söyledi.
O'Steen ayrıca Prentiss ile kızının "kesinlikle birbirlerinin en iyi arkadaşı" olduğunu belirtti.
Sun Herald'ın Parentiss'in yakın bir arkadaşı olarak tanımladığı Linsday Knowless'ın belirttiğine göre Prentiss evinden internet üzerinden çalışıyordu.
Knowles, Lightning adında bir av köpeği sahibi olan Prentiss'in yaklaşık 3 yıldır Lamb ile birlikte olduğunu söyledi.
Knowles, "Her zaman başkalarına yardım etmeyi severdi" dedi.
Polis Lamb'in Pazartesi günü yakınlarını arayarak, "hapse girmeyeceğim" dediğini belirtti.
Aynı gece polis Greenville yakınlarındaki Highway 1'de ona iyice yaklaşınca Lamb kenara çekti, yaya olarak atladı , ormanlık alana doğru koştu ve kendini silahla vurarak intihar etti.
Üniversite'nin internet sitesinde yayımlanan CV'sine göre Lamb 2015 ilkbaharında Delta Eyalet Üniversitesi'nde eğitim doktorası unvanı almıştı.
Eski cazibesini kaybetmiş yıldızlar
Oğlu Redmond (sağda) ile görülen aktör (solda) oldukça stresli birkaç yıl geçirdi.
2001'de lösemiyle mücadele etti, 2009'da ise hayat arkadaşı Farrah Fawcett'i kansere kurban verdi.
Uyuşturucuyla da mücadele ettiği söylenen aktör, 2008'da uyuşturucu bulundurmaktan tutuklandı.
Tüm bunlar ona elbette çok zarar verdi.
Manchester United'tan Luke Shaw çifte kırıkla aylarca dışarıda
Luke Shaw'un sağ bacağı, Manchester United'ın Şampiyonlar Liginde PSV Eindhoven'a yenildiği maçta iki kırıktan acı çekti.
Savunma oyuncusunu gözyaşlarına boğan bu olay onu sahalardan en az altı ay uzak bırakacakken Louis van Gaal Shaw'ın bu sezon yeniden sahalara dönebileceği konusunda umutlu kalır.
Kırığa, 20 yaşındaki Shaw'un maç sahasına bomba gibi düştüğü maçın 15. dakikasında Héctor Moreno'yla dikkkatsiz girişmesi sebep oldu.
Dokuz dakika boyunca sahada müdahale edildi ve ardından hastaneye sevk edilmeden önce oksijen verilmesi gerekli oldu.
Van Gaal şöyle dedi: "Bacağında çift yerinden birden kırık ve şu an hastanede."
Bugün veya bir gün sonra belki sevk edilecek ve Manchester'da ameliyata alınacak.
Berbat bir durum -18 yaşında Manchester'a transfer olan bir genç adam, önce zor zamanlar geçirsin, sonrasında muhteşem bir oyun çıkarsın ve sonra başına bu gelsin.
Soyunma odasındayken yüzünde oksijen maskesi vardı.
Ağlıyordu.
Doktor değilim ama çift yerden kırığınız varsa bu en az altı ay demektir ve grup evresinde oynayamayacağın anlamına gelir.
Bu sezon yeniden oynayabilmesini umuyorum.
Moreno kırmızı karttan ve penaltı atışında kıl payı kurtulmakta şanslıydı.
Hakem Nicola Rizzoli Meksikalıyı cezalandırmadı.
Van Gaal İtalyan yetkilinin hata yaptığını öne sürdü.
Bunun bir penaltı ve kırmızı kart olduğunu söylediğimde kendinizi yargılayabilirsiniz.
İki bacakla çok kötü bir mücadeleydi.
Shaw'un hesabındaki tweet şöyle dedi: "Mesajlarınız için hepinize teşekkür ederim, ne denli düş kırıklığı yaşadığımı anlatmaya sözcükler yetmez, iyileşme yolum şimdi başlıyor, güçlenerek döneceğim."
İlgili: Manchester United PSV yenilgisinde gerçekleşen Luke Shaw sakatlığının şokunu yaşıyor
Önümüzdeki Temmuz'da Fransa'da düzenlenecek olan Şampiyonlar Ligi İngiliz savunma oyuncusunun iyileşmesi için moral olacaktır.
PSV teknik direktörü Phillip Cocu, şöyle dedi: "Çok kötü bir sakatlanma."
Böyle bir sakatlanma hadisesi herhangi bir oyuncunun başına gelirse buna herkes üzülür.
Oyuncularımızın niyeti asla rakibini sakatlamak değildir.
Moreno, 2014 Dünya Kupasında Van Gaal'in Hollanda'sına karşı Meksika takımında oynarken de bacak kırılması yaşamıştı.
Cocu, bu durumu çok zor buluyor çünkü niyeti asla rakibini sakatlamak değildi ve bunun çok kötü bir kırık olduğunu duyduktan sonra hiç iyi olmadı, dedi.
Benim açımda o anı görmek mümkün olmadı.
Görebildiğim tek şey farklı yöne giden top oldu. Sanki Moreno ona dokunmuştu ama Luke'un çalımını göremedim.
SBS 6 verdiği demeçte Moreno: "Nasıl bir duygu olduğunu biliyorum. Böyle bir şeyin ne kadar zor olabileceğini biliyorum.
Bunun için çok kötü hissediyorum ve de çok üzgünüm.
PSV'den Andrés Guardado'da Chris Smalling'le girdiği mücadele sonucu hastaneye kaldırılmıştı.
Elbette David Cameron The Lorax'ı bundan daha iyi bilir?
Her ebeveynin kısa zamanda öğrendiği bir şeydir bu: çocuğunuz bir kitabı sevdiğinde, onu neredeyse ezbere öğrenmenizin fazla vakit almayacağını bilirsiniz.
Görünüyor ki eğer David Cameron değilseniz.
Çocuk bakımına yönelik bir tatil programlayıcı tedarikçisi tarafından en sevdiği çocuk kitabının ne olduğu sorulduğunda başbakan The Lorax'ı, Dr. Seuss'ın 1971 çıkışlı çevre masalını seçti.
SuperCamps şirketinin web sitesinde yayınlanan mesajında bunun zor bir karar olduğunu yazan Cameron şöyle devam eder: "Komik, etkileyici, yaratıcı ve güçlü bir mesajı olan bu kitabı, içeriğinde hep atladığımız bir imge veya mesaj barındırdığından, çocuklarıma okumayı seviyorum."
Buraya kadar her şey gayet iyi gidiyordu, ta ki Cameron'un güya kitabın içeriğine dair bir şeyler yazdığı ama aslında özgün masal metninin içeriğini şişirmek için yeni karakter ve detayların eklendiği kitabın 2012 yapımı film versiyonunun özetlediği paragrafa kadar.
Tüm doğanın yok olduğu, havanın bile meta olduğu duvarlarla örülü şehir Thneed-Ville'de Ted isminde bir çocuk, hayallerindeki kız Audrey'in kalbini kazanmak için onun gerçek bir ağaç görme arzunu gerçekleştirmek istemektedir, diye yazıyor, gerçek adı Theodor Seuss Geisel olan ve 1991 yılında ölen Dr. Seuss'ın bilmediği bir aşk masalını öyküye dahil ediyor.
Bu size yeterince şüpheli gelmediyse eğer, Cameron'un ele aldığı metin bir yönüyle İnternet Film Arşivinde The Lora filminin kısa özet metniyle çok benzerlik gösteriyor, ki şöyle başlıyor: "Her şeyin yapay ve havanın bile bir meta olduğu duvarlarla örülü şehir Thneed-Ville'de, Ted adında bir çocuk hayalindeki kız Audrey'nin kalbini kazanmak istemektedir."
İşinin ehli bir ebeveyn olduğu iddialarına bakılırsa Cameron'un, isimsiz genç bir çocuğun yerel çevrenin, kitaba da ismini veren Lorax adındaki bodur, bıyıklı ve "ağaçlar adına konuşan" yaratığın itirazlarına rağmen açgözlü, ağaçları kesen, ağış-ören Once-ler tarafından nasıl yok edilmiş olduğunu işittiği kitabın ana konusundan bihaber olması pek olası gözükmüyor.
Büyük ihtimalle bu denli zayıf bir Halkla İlişkiler işi, bir emir kuluna havale edilmiş, ki o da anlaşılan The Lorax'ı bir çocuğa art arda 20 defa okumamış biridir.
Başkanlık sözcülerinden bir hanım, metnin Cameron'un seçim ofisinden gelmiş olduğunun düşünüldüğünü belirtti.
SuperCamps metnin Cameron'un personelinden temin edildiğini teyit etti ama bunun dışında bir yorumda bulunmadı.
Adam Lyth açık bir şekilde İngiltere'nin çıkarma riski altındaydı ama hâlâ sapasağlam
Birleşik Arap Emirlikleri'nde Pakistan ile oynamak zorlu bir görev ama tur için seçilen İngiliz ekibini gördükten sonra geçen defa yaşanan 3-0'lık Test serisi yenilgilerinin bir tekrarı bence kartlarda yok.
Yine de bir deplasman galibiyetini de olasılık dışı bırakmıyorum.
Alastair Cook'un takımı üç yıl öncekine göre daha deneyimsiz olabilir ama vuruş çizgisinde iyi dönen oyuncuları var ve kolektif oyun anlayışı da güçlü; bunlar 2012'nin yaralarını iyileştirmez, yalnızca biraz gençlik kaynaklı iyimserlik sağlar.
Topla oyunda, Moeen Ali oyun döndürücü olarak gelişiyor ve Adil Rashid, Deneme düzeyinde kalitesi bilinmiyor olsa bile bir atak opsiyonunu temsil ediyor.
İlgili: Adam Lyth İngiltere Deneme ekibinden çıktı ve yerine Alex Hales getirildi
Adam Lyth'i çıkarma kararı, Yorkshire'daki baş antrenörü olarak benim için analiz edilmesi zor bir karar.
Yedi Denemesi zorlu koşullarda iki iyi atağa karşıydı ve basit ama kaçınılmaz gerçek şu ki kriketçiler sonuca göre yargılanırlar.
Örneğin Joe Root ile ilgili hiçbir soru işareti yoktu, duyuru yapılmak durumunda kalındı çünkü - daha önce de söylediğim gibi - oyuncular kendi en iyi seçimleriydi.
Birkaç elli sayılık seriden sonra Lyth kariyerinin uzadığını görebilirdi ama kendi kaderini tayin etti.
Yorkshire için daha fazla çalışırsa başka bir fırsat yakalayacağını umuyorum.
İngiltere baş antrenörü Trevor Bayliss, en iyi performansını göstermemiş olmasına rağmen oyuncunun tavrını övdü ki bu beni şaşırtmadı; her şeyden önce o bir takım adamı.
Bir Deneme vurucusunun notunu almasının ne kadar süreceği sorusunu yanıtlamak zor.
Lyth - ondan önceki Sam Robson gibi - yedi kep aldı, diğer taraftan Nick Compton dokuz tane aldı.
Yalnızca Compton rövanşlı maç şansı yakaladı.
Hissedebileceğiniz tek sancı Jonathan Trott için Karayiplere ilk önce İngiltere'nin gitmesi olabilir - Lyth'in formu zirvedeyken - ancak bu boşa harcanan fırsat artık geçmişte kaldı.
Alex Hales geliyor ve bana göre yüksek düzey bir vurucu.
X-faktörü niteliğinde bir kriketçi, ve bunu, bu sezonun başında Trent Bridge sahasında bize karşı 236 sayı yaptığında, Yorkshire'da gördük.
En azından ondan öncekiyle aynı fırsat için alınabilmesi gerekir ama bu tabi ki Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki takım oluşumuna bağlı.
Moeen'in, dört quick'i tutarken fazladan oyun döndürücü elde etmesini sağlayacak şekilde Cook'un yanında açılış vuruşu yapmasındaki fikir işe yaradı ve buna karşı değilim.
Bir vurucunun neden burada atış yapamadığını anlamıyorum, üstelik bu sol tutucu zaten kriketçi olarak ne kadar iyi olduğunu gösterdi.
Moeen, işini şehri Worcestershire için yapmayabilirdi ama onlar için bir 3 numara gördü ve çok fazla farkı da yok.
Eski takım arkadaşım Justin Langer ilk 38 Denemesini 2001'deki çıkışına başlamadan önceki ilk düşüşünde oynadı.
Üç tane yüzlük seriyi hemen kaptı ve arkasına bakmadı.
Zafar Ansari ekibe yedek oyun döndürücü olarak geliyor ve kendisiyle yaptığım kısıtlı görüşmelerde etkileyici bir genç adam olarak beni şaşırttı.
İnsanlar ham istatistiklerini - vuruşta 31 ortalama ve topta 35 ortalama - görebilir ve bunu bir degaj olduğunu düşünebilir ancak ellerini kaldıran çok fazla oyun döndürücü yok ve oyuncu seçimleri genç olandan yana yapılmış.
Bu turda çok fazla şey öğrenecek.
Ekipten uzakta, İngiltere kendi antrenör ekibine birkaç kurnaz eklenti yapmış gibi görünüyor.
Sri Lanka vurucusu Mahela Jayawardene'nin Deneme maçları için danışman olarak görevlendirilmesi ustaca bir önlem olabilir.
O oyunun en sevimli adamlarından biri; her koşulda ve tüm ataklara karşı edinilmiş bir dolu deneyimi beraberinde getirecek.
Paul Collingwood turun beyaz top ayağı için geliyor ve hem enerji hem de oyun düzenine acımasız bir serilik kazandırıyor.
Her zaman onun, ister oyuncu ister antrenör olsun uluslararası kriket dünyası için doğduğunu düşünmüşümdür ve Mahela gibi rehber alınabilecek bir anlayışı var.
Bazen soyunma odasında yeni sesler, daha önce söylenen mesajlar bile iletse, takıma bir yenilik getirebilir.
Colly'nin Durham'dan takım arkadaşı Ben Stokes bir günlük oyunlar için dinlendiriliyor, Root'a Avustralya'ya karşı benzer bir mola verildi ve bununla bir sorunum yok.
Herkes aynı fikirde olmamakla birlikte, planlar, antrenörler ve oyuncuları seçenler tarafından yapılmıyor.
Ve unutmamalısınız ki oyuncular gibi onların da işi sonuçlara bağlı.
Bu gibi kararlar hiçbir zaman kolayca alınmaz.
Ekonominin 2017'ye kadar durgun olması halinde Brexit kampı kazanabilir
David Cameron'un Britanya'yı AB'de tutmak için yarı pişmiş yeniden müzakere stratejisi her geçen gün daha da kötüye gidiyor ve bu durum Jeremy "Evet mi Hayır mı?" Corbyn'nin İşçi Partisi liderliğine seçilmesine ya da TUC'un Salı günü Avrupa konusunda çileden çıkmasına rağmen böyle.
Yabancıların da Corbyn'leri ve Nigel Farages'ları var.
Geçenlerde Avrupalı diplomat bir ahbabım, bazı üye devletlerin, tamamen kendilerinin sebep olmadığı türlü türlü krizlere batmış AB'de, çoğunu istemedikleri, Britanya'nın sadece kendini düşünen bölücü imtiyazlar ve işleri aksatıcı antlaşma değişiklikleri gündeminden bıktıklarını belirtti.
TUC, Brighton'daki yıllık görüşmesinde sosyal korumaya zarar vermesi halinde bunları istemediği kararına vardı.
Hatta buna Dave ve George'un kendi gündemi diyebiliriz.
Başbakan ve Şansölye, yabancı ülkelerin başkentlerinde zirvelere ya da ikili toplantılara katılıp oralardaki meşhur anıtlar önünde oranın ileri gelenleri olsun olmasın kendi resimlerini çektiriyorlar, sonra da ülkelerine dönüp reform için müttefik topladıklarını söylüyorlar.
Bu tamamen benimle alakalı.
Berlin "Bizi Fransa'yla yalnız bırakmayın" derken AB çadırı içinde dışa dönük bir Britanya isteyen Avrupalı arkadaşım bazı başkentlerdeki gitgide daha fazla kısa görüşlü bakan ve yetkililerin artık bizim kalıp kalmamamızı umursamadıkları bir noktaya geldiğini belirtti.
Almanya'nın ihtiyatlı ve aklı başında şansölyesi Angela Merkel bir müttefik, bununla beraber 10 yıldır iktidarda bulunuyor ve Thatcher (11 yıl), Mitterrand (14) ve Kohl (16) örneklerinde olduğu gibi durum kötüye gitmeden iktidardan ayrılmak istiyor.
François Hollande, Fransa'da 2017'de yeniden seçilme ya da iktidar değişikliğiyle yüz yüze.
O da solan bir güç.
Yakında Polonya'da sağ kesimden milliyetçi bir hükümet, İspanya'da ise sol kesimden bir hükümet iktidara gelecek.
Enerjisini İskoçya'nın Birleşik Krallıktan ayrılmasını engellemek için kullanması gereken Selfie Britanyalılar için bu ülkelerin bir gayret göstermesi pek de muhtemel değil zira bunu onlar da istemiyor çünkü çoğu ayrılıı eğilimlere sahip.
Yani böyle bakanlardan bazıları, İskoçya Ulusal Partisi tarzında, Birleşik Krallık'ın 2017 referandum kampanyası sırasında bu duruma faydası olmayacak kasıtlı ifadelerde bulunarak Brexit sürecini hızlandırmayı planlıyor olabilirler; arkadaşım böyle diyor.
"Yeniden müzakere bir çıkmazdı" ve "Britanya yeniden müzakereden fayda sağlayacak hiçbir şey elde etmedi."
Avrupalılar, önceki tecrübelerinden Fleet Street'in ne kadar sömürücü, oligarşik basın baronlarının ne kadar AB muhalifi olduğunu biliyorlar zira Tony Benn zamanında böyle değillerdi, 2'ye 1'lik bir oranla 1973'teki girişimizi onaylayan 1975 referandumuna ilham kaynağı olmuşlardı.
90'ların başında Brüksel muhabiri olan, "AB düz muzları" namıyla adını duyuran, baş Euro-oportünisti Boris Johnson'u şöyle böyle hatırlıyorlardır.
Bütün ahmaklıkları bir yana, Ed Miliband düşmanlarının kimler olduğunu biliyordu.
Bunların arasında vergi karşıtı serseriler, yasa dışı telefon dinleyen yabancılar ve büyük gazetelerimizin çoğuna sahip olan sözde dış ikametliler vardı.
Asında Tony Blair da bunlar hakkında çoğunlukla aynı şeyleri düşünüyordu, bununla beraber azgın bir gorille bir kafesin içinde kısılı kalınca ona öğlen yemeğinde ve peşinden çay saatinde yem olmamak için muz vererek dikkatini dağıtmak gerektiğini anlamıştı.
Aslında Miliband, Cameron'un parlak referandum fikrine karşı çıkma konusunda Blair'dan da Blaircı'ydı, zira Blair, ona çıkış kartı veren Fransız ve Hollandalı oy kullananlar tarafından 2005 yılında iptal edilen AB anayasası üzerindeki prensipten taviz vermişti.
Basın onu bu konuda da hiç affetmedi.
Fakat pazartesi günü Westminster'da dostça sırtımı sıvazlayan - kendisine artık bana kaybedecek zamanının olmadığını söylediğim - Jeremy Corbyn, Neil Kinnock'un, o zaman da şimdi de bir hatadan ibaret olan 80'lerdeki Murdoch'u boykot stratejisini yeniden benimseme tehlikesi altında gibi görünüyor.
Zaman alacak olsa da, benimle değil de medyayla bilhassa Pazar günü BBC koltuğundan ayrılan Andrew Marr'la iletişim içinde olmak için tutarlı bir strateji geliştirmesi gerekiyor.
Corbyn'in Avrupa'daki resmi konumunu kibarca gelişmekte olarak ifade ediyorum.
Reformdan geçmiş bir AB içinde kalmamızı istediğini söylüyor.
Ukip'in düşmanca eğilimi dışında kalan insanların çoğu ve Muhafazakar Küçük İngilterecilik'in ateşli destekçileri buna evet diyor.
Zaten, "Bir Benn olan fakat Bennite olmayan" Hilary Benn'in de bu hafta radyo ve televizyonda dediği buydu, zira naif bir şekilde Corbyn'in John McDonnell'i gölge şansölye olarak atamanın kötü bir fikir olduğunu kabul etmemek için kendini zorladı.
Bu bana 70'lerde babasının televizyonda işçi kabinesindeki arkadaşlarına sadakatsizlik konusundaki mücadelesini, çokta ileri gitmeyişini ve kabinedeki vazifesini kaybedişini hatırlattı.
Hilary'nin mücadelesi daha çekiciydi.
Fakat "Benn'in ifadesiyle - "her koşulda" kalmak için mücadele etmek, ne McDonnell'in söylediği ne de JC'nin pazartesi gecesi yapılan özel toplantıda lordlara milletvekillerine söylediği şeyle aynıydı.
Bana dokunduğunu da göz önünde bulundurursak, Corbyn'nin iletmeye çalıştığı detaydan-genele, yılışık imaj ne olursa olsun 7/24 TV çağında ve bilhassa paranoya ve ihanet yatağı olan sosyal medya girdabında mesaj disiplini önemini korumaya devam ediyor.
McDonnell'in söylediği gibi, Cameron'a referandumda İşçi Partisi'nin desteğini garanti altına almasını sağlayan, Avrupa konusunda zorluk çıkarmak gayet makul.
Simon Jenkins kesinlikle böyle düşünüyor.
Fakat McDonnell ve Corbyn'nin AB üyeliği hakkındaki Bennite kuşatma ekonomisi ve anti-kapitalist geçmişleriyle uyumlu geçiştirmeleri artık sadece küçük farklılık narsisizminin öğretisel hırgürlerinin temel taşlarından olduğu sol kanat muhalifleri arasında kalan hususi bir tartışma değil.
Nato hakkındaki geçiştirmesinde de olduğu gibi - Tom Watson, JC'nin ayrılmak için kampanya yapmayacağı konusunda kararlı - yabancı diplomatlar ülkelerindeki efendileri için bunlardan bir mana çıkarmaya uğraşmak zorunda kalacaklar.
Kendilerinin de şüpheci seçmenleri varken Paris ya da Berlin neden, hepsinin boşa çıkabileceği Britanya'ya imtiyazlar konusunda politik sermaye kaybetsinler?
Pazartesi günü Britanya Etki Güvenliği Forumu açılışında bana söylenildiği gibi, zaten ABD, iktidardaki maliyet azaltıcı Muhafazakar Parti hükümetine rağmen İngilizlerin Irak, Libya ve Suriye'deki zayıf asgari performansından dolayı gayet hayal kırıklığı duymakta.
Uzmanlar İngiltere Kamu Sağlığı e-sigara araştırmasını eleştiriyorlar
Araştırmacılar, hükümet tarafından finanse edilen bir ajansın yaptığı, tütün endüstrisiyle bağlantısı olanların bulunduğu 12 kişilik bir toplantıda e-sigaraların, sigara içmekten %95 daha az zararlı olduğu iddialarını belirttiler.
Britanyalı Tıp Dergisi'nde (BMJ) yazan uzmanlar, İngiltere Kamu Sağlığı'nın (PHE) e-sigara hakkındaki raporunda kullandığı delilleri eleştirmede Lancet'e katıldı.
PHE, "delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesi" olarak tanımladığı "dönüm noktası" niteliğindeki raporunu geçen ay yayınladı.
Fakat bazı araştırmacılar verilerin sağlamlığını sorguladı ve bazı uzmanlar ve tütün endüstrisi arasındaki bağlantılara dikkat çekti.
Lancet tıp dergisinin geçen ayki başyazısı PHE'nin ana sonucuna dayanan "olağanüstü derecede çürük temeli" hedef aldı.
BMJ'de yazan başka iki araştırmacı ise iddiaların "kumun mu yoksa kayanın mı üzerine mi inşa edildiğini" sorguladı.
Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu'nda Avrupa kamu sağlığı profesörü Martin McKee ve Liverpool Üniversitesi'nde klinik epidemiyoloji profesörü Simon Capewell şunnu dedi: "Kamu sağlığının temel prensibi politikaların etkinlik deliline dayanmasıdır."
Kamunun PHE'nin "mevcut en iyi tahmine göre e-sigara sigara içmekten yaklaşık %95 daha az zararlıdır" yönündeki iddialarının delillerin ve modellemenin ayrıntılı bir incelemesine dayanması beklentisinde olacağını söylediler.
Aslında bu nikotin içeren değişik ürünlere ilişkin zararlar hakkındaki görüşlerinin bir sentezini oluşturmak için çok kriterli bir karar analizi (MCDA) modeli geliştirmek için bir araya toplanan 12 kişilik bir toplantıdan çıkmaktadır; toplantının sonuçları bir araştırma makalesinde özetlenmiştir.
McKee ve Capewell, toplantının sponsorlarından birinin, genel müdürü, daha önce bağımsız bir araştırma için British American Tobacco'dan fon aldığı bildirilen EuroSwiss Health adında bir şirket olduğunu söyledi.
Onun ayrıca bir sürdürülebilirlik raporunda BAT'ın kamu sağlığı tanıtım belgesini de onayladığını söylediler.
Toplantıdaki 12 kişiden birinin bir e-sigara üreticisinden fon aldığını bildirdiğini fakat bunun önceden Philip Morris International sigara şirketinden aldığı bildirilen fon olmadığını da eklediler.
Panel üyelerinin nasıl seçildiğinin bilgisi verilmedi ama bunlar arasında bazılarının makalede endüstri fonunu bildirdiği e-sigaranın bilinen bazı devleri dahil.
Toplantıda hazır bulunan diğer bazı kişiler ise tütün kontrolü konusundaki uzmanlıklarıyla tanınmıyor.
Toplantıya PHE'de tütün sorumlusu kişi de katıldı.
McKee ve Capewell, grubun yazdığı araştırma makalesinin "etkili bir şekilde" "birçok kritere göre çoğu ürünün zararları hakkında somut delil" eksikliği olduğunu kabul ettiğini yazdı.
Ancak bu bağlantıların veya kısıtlamaların hiçbiri PHE raporunda tartışılmıyor.
MCKee ve Capewell, "e-sigaranın çocuklar veya sigara içmeyen kişiler için sigara içmeye bir geçiş olması konusunda hiçbir delil olmadığı" yönündeki iddiaların çok erken olduğunu söyledi.
PHE'de sağlık ve refah direktörüi Prof Kevin Fenton, BMJ'deki iddialara daha önceden cevap verildiğini söyledi.
Şöyle dedi: "E-sigaralar sigara içmekten önemli ölçüde daha az zararlı."
Ömür boyu sigara tiryakisi olan iki kişiden biri bu bağımlılığından dolayı ölüyor.
Bütün deliller e-sigaraların sebep olduğu sağlık risklerinin kıyasla küçük olduğuna işaret ediyor ama uzun-vadeli etkilerini incelemeye devam etmeliyiz.
PHE'nin net bir vazifesi var: kamuyu, bilhassa tütünle mukayese edildiğinde zararları konusunda çok kafa karışıklığı bulunan bir dönemde, delillerin gösterdiği ve göstermediği şeyler konusunda bilgilendirmek.
Yılda neredeyse 80.000 kişi sigarayla bağlantılı bir hastalıktan ölüyor ve sigara içmek NHS'ye yılda 2 milyar £'e mal oluyor.
Mevcut delilleri - e-sigaranın risksiz olmasa da sigara içmenin sebep olduğu zararın sadece küçük bir kısmını taşıdığı konusunda - açık bir şekilde ortaya koyarak ulusal sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz.
Önceki Channel 4 şefi BBC'nin EastEnders'ı bırakması gerektiğini söyledi
Önceki Channel 4 başkanı Luke Johnson BBC'nin EastEnders ve The Voice gibi programların yayınlanmasını bırakması gerektiğini söyledi ve reklam rakiplerinin Albert Square dizileri gibi hit programlar için "sağ kollarını verebileceklerini" belirtti.
Johnson, lisans ücretinin yalnızca diğer İngiliz yayıncıları tarafından yapılmayan türde programlar yapmak için kullanılması gerektiğini söyledi.
BBC'yi, değerli aralıklarda rakiplerinin en fazla reyting alan programlarına karşı, daha küçük bir izleyici grubu tarafından izlenme ihtimali olan kamu hizmeti programlarını BBC4 gibi kanallara koyduğu için eleştirdi.
BBC'nin genel direktörü Tony Hall, kurumun diğer organizasyonlarla daha fazla işbirliği yapmak istediğini söyledikten sonra; Johnson, BBC ile bir bağ oluşturmak için Channel 4'teki kendi zamanında bunun altı yıl boyunca başarısız bir şekilde denendiğini söyledi.
Johnson, BBC'nin geleceğine ilişkin bir sorgusu sırasında Lordlar Kamarası iletişim komitesine "BBC'nin açıkça sübvansiyonsuz rakipler tarafından gösterilebilecek programlar sipariş etmesi ve yayınlaması fikriyle mücadele ediyorum" dedi.
Orta ya da uzun vadede iyi bir fikir olduğundan emin olmadığım lisans ücreti uygulamasını sürdürürseniz, çıkışının en azından başkalarının yapmadığı ya da sipariş etmediği programlara indirgenmesi gerekir.
The Voice'u primetime aralığında yayınlıyor çünkü gelecek içim olabildiğince geniş bir destek sağlamak istiyorlar.
Buradaki ana fikir başka kimsenin yayınlamayacağı düşüncesini temel alıyor ki bu gülünç ve açıkça saçmalık.
Johnson şöyle dedi: "Yardım olmaksızın fonlanabilecek programların neden azalan oranlı bir vergi ile fonlanması gerektiğini anlamıyorum.
The Voice bir tanesi ise EastEnders da bir diğeri ve gerçekte şirket içinde yapılıyor.
Dürüst olmak gerekirse diğer kanallar bunun için sağ kollarını verir.
Kamu hizmeti yayınlarının nasıl olduğunu görmek için çabalıyorum.
Bunun BBC'yi hiç de eksilteceğini düşünmüyorum.
Channel 4'ü 2004'ten 2010'a kadar yöneten bir dizi girişimcisi olan Johnson, "burada çalışan insanların ihtirasından ve bu çalışanların bu yaklaşımı uzun vadeli desteği garantilemek için en iyi yol olarak görmesinden dolayı" BBC'nin reyting peşinde koşmakla suçladı.
BBC'nin en popüler programları hakkındaki yorumları, BBC'nin EastEnders gibi programlarını satmasını teklif etmek için 2003'te Edinburgh'taki MacTaggart dersini kullanan önceki Sky idarecisi Tony Ball'un yorumlarını tekrarlıyor.
Johnson BBC'nin daha uygun kamu hizmeti programlarının BBC4'e gittiğini ve burada izleyici ölçümü yapılamayacağını ancak bunların vergi affını karşıladığını ve lisans ücreti gelirindeki 4 milyar sterline zemin sağlama hakkındaki göstermelik dindarlık görevlerine devam etmek için tartışabileceklerini söyledi ve ekledi: "Biz de tabi ki kimsenin izlemediği tüm bu silik programları yapıyoruz."
Bunları kimsenin hiçbir zaman izlemeyeceği boşluklara koyuyorlar.
Lisans ücreti hakkında, Johnson komiteye şunları söyledi: "Sizleri, bundan en iyi faydayı sağlayan kişiler açısından daha regresif bir sistem bulmaya davet ediyorum.
Tabi ki hepiniz düşünüyorsunuz, hepimiz düşünüyoruz, yılda 150 sterlin büyük bir değer, ama 150 sterlinin çok büyük para olduğu insanlar için bunu yapmalarının nedeninin çok fazla BBC izlememeleri olup olmadığını merak ediyorum.
Aynı zamanda Salı günü komiteye kanıt sunan önceki Sky ve Channel 5 idarecisi David Elstein, BBC'nin "bilgilendirme, eğitme ve eğlendirmeye" yönelik Reithian misyonunu revize etmesi gerektiğini söyledi.
BBC'nin çıkışının birazının artık resmen eğitim olarak sınıflandırıldığını - bunun TV çıkışının %1'i ve radyonun %0,1'i olduğunu söyledi - ve Avustralya ve Kanada'daki kamu hizmeti yayınlarının buna ön ayak olması gerektiğini ve bunun "bilgilendirme, aydınlatma ve eğitme" olarak değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
Ortaklıklar konusunda, Elstein, BBC'nin TV'de ancak bir avuç gösterilen Prom'lar konusunda bir şeyler yapması ve tümünün çevrimiçi izlenmesini sağlamak için reklam yayıncıları ile işbirliklerine girmesi gerektiğini, söyledi.
'Sonogenetik' beyin hücrelerinin ses dalgaları tarafından kontrol edilebilmesini sağlıyor
Videoda iplik kurtlarının ses titreşimleri ile vuruldukları anda nasıl yön değiştirdikleri görülüyor.
Bilim insanları ses dalgası patlamaları ile kontrol edilebilen genetik olarak değiştirilmiş sinir sistemlerine sahip kurtçuklar yetiştirdiler.
Minik iplik kurtları insanların duyamayacağı tizlikte ses titreşimleri ile vuruldukları anda yön değiştiriyorlar.
Titreşimler ses ötesi dalgalara yanıt veren zar kanalları taşıyacak şekilde genetik olarak değiştirilmiş motor sinir hücreleri devreye sokularak çalıştırılıyorlar.
İlgili: Araştırmacılar ışıkla beyin aktivitesini okuyup yazıyorlar
Araştırmacılar kurtçukların Sonogenetik adı verilen yeni bir prosedürün gücünü kanıtladıklarını söyledi; böylece ultrason bir dizi beyin, kalp ve kas hücrelerini vücudun dışından aktive etmek için kullanılabiliyor.
Kaliforniya, La Jolla'da bulunan Salk Institute'tan araştırmacı Sreekanth Chalasani Guardian'a bu prosedürün bir gün Parkinson hastalığı semptomlarını tedavi etmek için insanların beyinlerinin içine elektrik titreşimleri veren müdahaleci bir prosedür olan derin-beyin stimülasyonunun yerini alabileceğini söyledi.
İplik kurtları çoğunlukla ses ötesine tepki vermiyorlar, ancak Chalasani mikroskobik kabarcıklar içeren bir sıvı ile çevrelendiklerinde tepki verdiklerini bulmuş.
Bulduğu kabarcıklar ses ötesi dalgaları güçlendiriyor ve böylece kurtçukların içinden geçmelerini sağlıyor.
Güçlendirilmiş ses ötesi dalgalar, bazı kurtçuk hücrelerinin zarlarında bulunan ve TRP-4 iyon kanalları adı verilen yapılara etki ediyor.
Nature Communications'da yayınlanan bir rapora göre, ses dalgaları bu iyon kanallarının açılmasını ve bağlı oldukları hücreleri aktive etmelerini sağlıyor.
Ses ötesi ile kontrol edilen iplik kurtları yaratmak için, Chalasani bazı motor nöronlarının TRP-4 iyon kanalları taşımasını sağlayacak şekilde kurtçukları genetik olarak değiştirmiş.
Değiştirilen yaratıklara ses ötesi uyguladığında, ses dalgaları mikro-kabarcıklar tarafından güçlendirilmiş ve kurtçukların içine iletilmiş ve burada da değiştirilen motor nöronları çalıştırmış.
Bu prosedür, bilim insanlarının ışık titreşimleri ile nöronları çalıştırmasını ve kapatmasını sağlayan çığır açıcı bir araç olan optogenetik ile benzerlikleri bulunmaktadır.
Ama Chalasani sonogenetiğin bu teknik karşısında bazı avantajları olabileceğini söylüyor.
Beyin içinde istenen noktaya bir optik lif boyunca gönderilmesi gereken ışığın aksine, alçak frekanslı ses ötesi dalgalar engelsiz bir şekilde doku içinden geçebilir ve böylelikle kafatasının üzerinden beyin içine gönderilebilirler.
Chalasani "gen terapisi ve tedavi edici bir virüs kullanılarak, belirli nörolojik tedaviler için klinik ortamda hedeflenen insan nöronlarının geçici olarak ses ötesi sinyale duyarlı hale getirilebileceğine inanıyoruz", diye konuştu.
Diğer uygulamaların kas hücreleri ve insülin-üreten hücreler üzerinde yoğunlaşabileceğini de ekledi.
Yasa dışı işkence ekipmanı- tam kapı eşiğinizde!
Reklamlar İngiltere'nin silah ticaretini ayıplıyor
Uluslararası Af Örgütü'nün silah karşıtı fuar videosunu izleyin.
Korkunç katil drone'lar!
Ayak bileğini parçalayan prangalar!
Parça tesirli bombalar!
Ve şiddetli acıya neden olan ama iz bırakmayan elektrik şoklu coplar!
Uluslararası Af Örgütü için üretilen, İngiliz hükümetinin Londra Rıhtımındaki ExCel Merkezinde Savunma ve Güvenlik Ekipmanı Uluslararası aracılığıyla baskıcı rejimlere silah satma isteğini vurgulamak için hazırlanmış ince ses ve çizgi film görüntüler, dünyanın en büyük silah fuarının keskin bir aldatmaca olduğu konusunda şüphe bırakmıyor.
İlgili: DSEI silah fuarı: otoriter rejimler Londra'da saldırıyor
Ancak farklı bir kampanya da otobüs durakları ve metro trenlerindeki posterlerle devam ediyor ve iki kez bakmayı gerektiriyor.
Biririnde, Londra Metrosu fontlarını ve markasını kullanarak DLR hattını tanka çevirerek "Önemli duyuru, 15-18 Eylül tarihleri arasında DLR'de seyahat mi edeceksiniz?" diyor.
Bu Eylül, bir silah satıcıları sürüsü DLR'ye saldıracak... Müşterilerden bu silah fuarını durdurmaya yardım etmeleri isteniyor.
300 poster, Bansky'nin Dismaland'indeki Zalim Tasarımlar Müzesi'nde eser sergileyen sanatçılardan.
Özel Devriye Grubu adı verilen bir kolektif, 6 £ olan ve "gezegendeki otobüs durağı reklam alanlarının yaklaşık üçte birine erişim kazandırdığını" iddia eden "Reklam Alanına Darbe Paketlerini" kullanarak dağıtılmasına yardımcı oldu.
Londra için Ulaşım bu afiş "vandalizminden" memnun olmadı.
Reklamlardan bir tanesi Özel Devriye grubu kolektifi tarafından oluşturuldu.
Zalim Tasarımlar küratörü ve Essex Üniversitesi öğretim üyesi Gavin Grindon'a göre sanatçılar her geçen gün daha sorgulayıcı oluyorlar ve siyasal işleri galerilerin dışındaki kitlelere taşımanın yollarını arıyorlar.
Pek çok sanatçı protesto hareketleri içinde aktivistlerle birlikte hareket ediyor ve sanatlarının toplum üzerinde bir etkisi olması için gerçek dünyaya çıkmaları gerektiğinin farkına varmaya başlıyorlar.
Bir diğer silah ticareti karşıtı poster de metroda seyahat edenlerin karşısına çıkıyor.
Uluslararası Af Örgütü'nün videosu 24 saat içinde Facebook üzerinden 100.000'den fazla izlendi ve ücretsiz çalışan VCCP reklam ajansı tarafından oluşturuldu ve grafik tasarımcısı ile ses sanatçısı da ücretsiz olarak hazırladılar.
VCCP yaratıcı yönetmeni Matt Lever, silah fuarları reklamlarına karşı sessizlikten dolayı çok şaşırmış - ExCel takviminde boş alanla - ve şöyle düşünmüş: "Onlara kaçmaya çalıştıkları bir kampanya sunalım."
Daha gerçekçi, kurnazca bir kurumsal reklam yapma fikriyle oynamışlar ama "parlak renkler ve animasyonla süslemişler, daha dikkat çekici olmuş."
Af Örgütü'nden Tom Davies: "Fuarda yasa dışı işkence ekipmanlarının satılmasıyla ilgili kaygıların oluşturulması için bize çok yardımcı oldular" dedi.
Şimdi ihtiyacımız olan İngiltere hükümetinin harekete geçerek işkence ekipmanlarının kapımızın önünde yasa dışı olarak satılmasını engellemesi.
Belki de silah fuarındaki en yaratıcı sanatı içerideki ExCeL'den geliyor, burada sergileyiciler fantastik örtmeceli ürünler satıyorlar.
Bir basın açıklamasında Saab, ABD ordusunun "omuzdan fırlatılan AT4CS RS" siparişini gösterdi.
Bunun içinde "benzersiz biçimli ve hedefe zırhı geçerek büyük darbe vuran savaş başlığı" var.
Her ne yapıyorsa bu hoş olmayacak.
Öğrenci yurtlarında yaşamanın sekiz altın kuralı
İlgisiz bir 19 yaşında genç olarak öğrenci yurtlarına taşınalı 11 yıl oldu ve hala berelere ve ahlaki göreceliğe inanıyorum, fakat şimdi rahatsız ettiklerimin yapmacık gülümsemelerini - ve diğerleri hakkında sayısız uzunluktaki şikayetlerini anımsıyorum.
Öğrendiklerimin çoğu sekiz altın kural halinde damıtılabilir.
Yurda taşınmak sinir bozuculuktan tamamen dehşet vericiliğe kadar seyredebilir.
Gevezeliğin baştan çıkarıcılığı: insanlara nereli olduğunu, yıl kaybedip etmediğini , Corbyn'e nerede ısrar ettiğini ve neden senin "açıkçası Marmite'i ne sev ne de nefret et çünkü gerçekten beyler o yalnızca maya özütü HAHAHAH ben odamda olacağım."
Bir nefes alın.
Ve diğerlerinin de bir tane almasına izin verin - sorular sorun ve alaka gösterin.
Bu konuşmayı yönlendirecek ve sizin kirpikleriniz tutuşsa ve onlar yangın söndürücü sıkıyor olsalar da konuşmayacağınız insanlardan hoşlandıklarınızı ayırmanıza yardım edecektir.
İnsanlara biraz alan bırakın.
İnsanların odaları sıklıkla içki resepsiyonlarına, sinema gecesi mekânına ve toplu takılma noktalarına dönüşür, fakat buralar aynı zamanda insanların giyindikleri ve iç çamaşırlarını ayarladıkları yerler.
İlgili: Üniversiteye bir ilişki ile başlamayı düşünmeyin bile
İçe dönükler Üniversitede fena muamele görürler.
Odanız inziva yeri olabilir, fakat pek çok yurt koridoru odalar arası takılma kültürü geliştirir ve bu arkadaş canlısı, sosyal ve ömür boyu dostluklara açıktır.
Bu enerji depolamaya çalışan birisi için cehennem olabilir.
Kültürde hiçbir şey sizin "senden hoşlanıyorum ve arkadaşlığımızın devam etmesini istiyorum, fakat biraz gitmene ihtiyacım var böylece seninle iletişime geçerken harcadığım enerjiyi yerine koyabilirim" demenize izin vermez.
Bir arkadaşınızın sosyalleşmekten yorulduğunu sezmeye ve belki kapıyı çalmak yerine mesaj atmaya çalışın.
Kapı çalmak demişken: yapın.
Öğrenci yurdundaki bir arkadaş, eğer kapı kilitli değilse içeriye davetli olduğu gibi bir politika edinmişti.
Pek çok şey gördü.
Pişirme yoluyla arkadaş edinme.
Yemek yarışması çılgınlığının zirvelerinde üniversiteye başladığınızdan beri, insanların kapılarını bir tabak brownie ile çalarak kendinizi tanıtmak daha az garip ve daha az 1950'ler "mahallemize hoş geldiniz, size bir şeyler pişirdim, şimdi ben siz kişisel sorular sorarken gülümseyin" olacaktır.
İnsanlara ev yapımı ikramlar sunmak arkadaş edinmek için harika bir yol.
Ev arkadaşların konuşmaya mecbur hissedip belki sizin yüzünüzü tatlı bir sürprizle ilişkilendireceklerdir.
ıkçası bu sizin usta bir aşçı olmanızla ilgili.
İyi karışmamış topak topak bir hamur, şeker ve yağ, siz kapıyı çaldığınızda insanların uyuyor taklidi yapmalarına sebep olacaktır.
Yiyecek çalmak öğrenci yurtlarında çok rastlanan bir suç.
ıkçası birisinin tavuğunu tırtıklamak hırsızlık fakat çayınız için birkaç damla süt almak çalmak mı?
Süt sahibini iki kere kontrol edin.
Büyük olasılıkla içinde yüzüyor bile olsa sana kendi başının çaresine bakmanı söyleyecektir.
Birilerinin eşyalarını çalması çok rahatsızlık verici ve sizi anlıyorum- fakat bununla benim yurt arkadaşımdan daha olgun bir şekilde baş etmeye çalışın. Kendisi sütünü çalanı cezalandırmak için sıvı sabun koymuştur.
O şimdi hapiste.
İnsanları uyumaktan ya da ders çalışmaktan alıkoyacak şekilde gürültü yapmayın.
Bu sadece düzgün bir insan olmak demek değil, fakat siz cam evlerdeki einsanlar olduğunuz için.
Benim koridorumdaki bir kız yan taraftaki komşusuna bas ve davulları biraz kısmalarını çünkü saatin gecenin 3ü olduğunu ve kendisinin sabah sınavı olduğunu söyledi.
Cevapları sesi daha da açmak oldu.
Sonunda sabah saat 5'te kapattıklarında kız kendi müziğini son ses açıp kapıyı kilitleyerek kendi üç saatlik sınavına gitmeden önce onların iki saat uyumalarına nazikçe izin verdi.
Gelecekteki eşinin seninle aynı koridora taşınması çok romantik olmaz mıydı?
Tam tersi şekilde, bir koridor arkadaşını yanlış anlayıp gelecekteki eşin olduğunu düşünüp, takılıp, ayrılıp ve onu her gün görmek zorunda olman ve ortak arkadaşlarınızı esir alınmasını izlemek zorunda kalman çok garip olmaz mı?
Tabii ki gönül bu fakat eğer ateşli koridor komşunuz kesinlikle gelecekteki eşiniz değilse en azından ufaklıkla konuşup sağduyu tavsiye edin.
Neşeli bir anınızda birisinin anahtarlarını kapısını kilitlemeden içerde bıraktığını fark ettiğinde, şaka ile birisine zulm etme arasındaki çizginin sandığından daha ince olduğunu bil.
İyi bir şaka eğlencelidir fakat geri dönmek için zaman alacaktır.
Birisine eşyalarını saklayarak güvenlik konusunda değerli ve eğlenceli bir ders verebilirsin- fakat asla birisinin odasını şampuan ve diş macunu ile kirletme.
Kapılarını kilitle ve anahtarlarını bir bardak suyun içinde dondurucuya koy fakat eşyalarını iki kereden fazla tavana yapıştırma.
Hollanda'ya göçmen kökenli meclis başkanı
Mecliste dün yapılan seçimin dördüncü turunda en yüksek oyu alan Arib, Hollanda'nın ilk göçmen kökenli meclis başkanı oldu.
Fas vatandaşlığına da sahip Arib, 2017"ye kadar bu görevi üstlenecek.
Arib, 1998 yılından bu yana milletvekili olarak görev yaptığı mecliste 2012 yılında da başkanlığa aday olmuş ama seçilememişti.
Umut Bulut'a sürpriz talip!
G.SARAY taraftarlarıyla yıldızı barışmayan ve son maçlarda tribünlerin protestoları nedeniyle moral bozukluğu yaşayan Umut Bulut'a son teklif Eskişehirspor'dan geldi.
Bu pozisyonu kaçırdı, oyundan çıkmak istedi!
Ryan Donk'un transferi döneminde Kasımpaşa'nın da kadrosuna katmak istediği milli golcü için son adımı Eskişehirspor yaptı.
Ancak, kırmızı siyahlılara, G.Saray yönetimi tarafından olumsuz cevap verildi.
Güzelleşirken kalbi durdu
RIO DA JANEIRO'da yaşayan iki çocuk annesi Raquel Santos (28), geçen pazartesi günü ağız kenarlarındaki gülmeden kaynaklanan izleri sildirmek için estetik doktoruna başvurdu.
Yüzüne dolgu malzemesi enjekte edilen kadının bir süre sonra kalp atışları ve nefes alıp vermesi hızlandı.
Sonrasında kalbinin durması sonucu hayatını kaybetti.
Polis, kadının günlük olarak kullandığı "Potenay" adlı ilacın ölümünde rolü olup olmadığını araştırıyor.
Gerçek ölüm nedeni otopsi sonrasında belli olacak.
Modelin en yakın arkadaşlarından Debora Azevedo, Brezilya basınına yaptığııklamada biri 7 diğeri 13 yaşında iki oğlu olan Santos'un estetik cerrahi konusunda takıntılı olduğunu söyledi.
Brezilya'nın en önemli güzellik yarışmalarından Musa do Brasil'e geçen aralık ayında katılan Santos ikinci olmuştu.
Petrol şirketleri resmen çöktü
Petrol fiyatlarının düşmeye başladığı 2014 yılından, geçtiğimiz yılın sonuna kadar yaklaşık 400 milyar dolarlık yatırım ertelenirken, en çok derin deniz (deepwater) petrol arama projeleri askıya alındı.
Danışmanlık şirketi Wood Mackenzie'nin araştırmasına göre, düşük petrol fiyatları, petrol ve gaz arama/üretiminde 380 milyar dolarlık projenin askıya alınmasına neden olurken, Meksika Körfezi'nden Afrika'ya, geniş bir coğrafyada milyonlarca varillik üretim de ertelenmiş oldu.
Maliyet kesintilerinin en büyük sebebi olarak 2014 yazında 115 dolar seviyesindeyken 1.5 yılda yüzde 70 değer kaybederek 12 yılın en düşük seviyesine düşen petrol fiyatlarını gösteren raporda "Şirket bütçeleri dramatik bir şekilde daraldı" ifadesi yer alıyor.
400 MİLYAR DOLAR ASKIDA
Ham petrol fiyatları her geçen gün yeni sürprizler yaparken, son olarak geçtiğimiz 12 yılın en düşük seviyesini görerek 30 doların altına geriledi.
"Petrol 15 dolara düşer mi"; "Petrol artık sudan ucuz mu" tartışmalarının alevlendiği bugünlerde enerji danışmanlık şirketi Wood Mackenzie'nin yayımladığı araştırma, düşen fiyatlardan sektörün nasıl etkilendiğini ortaya koyuyor.
Son olarak Temmuz'da yayınladığı raporda, düşen petrol fiyatlarının 200 milyar dolarlık 46 büyük enerji yatırımının askıya alınmasına sebep olduğunu ortaya koyan Wood Mackenzie, yaptığı yeni araştırmada 2015 yılsonuna kadar bu rakamın nereye ulaştığınıığa çıkarıyor.
Buna göre, 2015'in son altı ayında 22 büyük proje daha ertelenirken, petroldeki çöküşün başladığı 2014 yılından bu yana toplamda 68 büyük proje askıya alınmış oldu.
Bu projelerin değeri ise yaklaşık 400 milyar dolar.
GÜNLÜK 2.9 MİLYON VARİL
Düşük petrol fiyatlarının şirket planlarına etkisinin "acımasız" olduğu vurgulanan araştırmada, en çok etkilenen projelerin derin deniz geliştirme projeleri olduğu kaydediliyor.
Askıya alınan projeler toplamda 27 milyar varil ham petrol eşdeğeri rezerve tekabül ederken, 2025'e kadar günlük 2.9 milyon varil petrol üretimi böylece ertelenmiş oluyor.
Araştırmaya göre, söz konusu projelerin çoğunun nihai yatırım kararı 2017 ve sonrasına ertelenirken, ilk üretim hedefleri de 2020 ila 2023 yılları arasına kaydı.
Ertelenen 68 proje arasında, önümüzdeki 5 yılda yapılması öngörülen 170 milyar dolarlık potansiyel yatırımın yer aldığı vurgulanan raporda, "170 milyar doların çoğunluğu derin deniz projeleri."
Bunun da sebebi ön yatırım maliyetinin çok yüksek olması.
"Derin deniz harcamalarının yüzde 70"ini de başta Nijerya, Angola ve ABD'nin Meksika Körfezi'ndeki petrol ağırlıklı projeler oluşturuyor" deniliyor.
Araştırmaya göre, en çok ertelenen petrol projesi envanterine sahip ülkeler Kanada, Angola, Kazakistan, Nijerya, Norveç ve ABD.
Bu altı ülke, ertelenen sıvı (petrol) rezervlerinin hemen hemen yüzde 90'ına sahip.
En büyük miktarda ertelenen gaz rezervlerine sahip ülkeler olan Mozambik, Avustralya, Malezya ve Endonezya ise birlikte toplamda yüzde 85'ini oluşturuyor.
Buralarda çıkmayı bekleyen doğalgazın büyük bölümü derin denizde yer alırken, sıfırdan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) tesisi kurmak gibi karmaşık ve pahalı geliştirme çözümleri gerektiriyor.
En tehlikeye maruz kalan şirketlerin, derin deniz, Kanada petrol kumu ve Hazar Bölgesi'nde birbirini izleyen taahhütleri olan petrol devleri olduğu belirtilirken, şirketlerin "daha uzun daha düşük" petrol fiyatları senaryosuna adapte olmaya çalıştığı da ifade ediliyor.
GÖZLER İRAN'DA
Çok değil dört yıl kadar önce şöyle bir tablo vardı: ABD ve Avrupa, Tahran'ın nükleer programını durdurmak için İran petrolüne ambargo getirmişti, petrolün varil fiyatı yaklaşık 110 dolardı ve İran petrol ihracatının, fiyatlarda ani bir sıçramaya neden olmadan nasıl kısılacağı tartışılıyordu.
Bu haftaya döndüğümüzde ise bambaşka bir senaryo görüyoruz.
Petrol fiyatları 2004'ten bu yana ilk kez 30 doların altını gördü, bunun da başlıca nedeni ABD'deki üretim patlamasıydı ve İran'a uygulanan ambargolar kalkıyor.
Bu nedenle gözler İran'ın üzerinde.
İran'ın petrol ihracatını artırması durumunda, zaten oldukça doygun olduğu ifade edilen petrol pazarına daha da çok petrol akmış olacak.
Bu da fiyatların bugün bizi şaşırtan seviyelerin de altına inmesine neden olabilir.
Bazı analistler, İran'a pazar payı kaptırmak istemeyen Suudi Arabistan'ın daha da çok petrol pompalayacağını ve İran - S. Arabistan arasında bir fiyat savaşı yaşanabileceğini söylüyor.
Yaptırımlar kalkar kalkmaz, İran'ın başlıca hedefinin Asya'nın hızla büyüyen petrol pazarı Hindistan ve Avrupa'daki eski ortakları olduğu kaydediliyor.
İranlı yetkililer daha önce yaptıklarııklamalarda ilk etapta ihracatı günlük 500 bin varil artırmayı ve bir süre sonra bir o kadar miktarı daha piyasaya çıkarmayı hedeflediklerini söylemişlerdi.
Reuters'ın harita bilgilerine göre, İran açıklarında 22 adet çok büyük ham petrol taşıyıcıları (VLCC) beklerken, bunların en az 13"ü tamamen veya büyük miktarda dolu.
İran, dünyanın en büyük dördüncü kanıtlanmış petrol rezervlerine sahip ülke konumunda.
Yaptırım istisnaları sayesinde İran halen, içinde Türkiye'nin de bulunduğu bazı ülkelere yaklaşık 1 milyon varil ham petrol ihracatı gerçekleştiriyor.
Yaptırımlardan önce ise İran'ın günlük petrol ihracatı günlük 3 milyon varile kadar çıkmıştı.
Destek Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Aysun Göksu, petrol 20 doların altına iner mi sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Çin merkezli küresel büyüme endişeleri emtia fiyatlarında aşağı yönlü baskıyı arttırırken, petrol fiyatlarındaki kaybın derinleşmesine neden oluyor."
Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı olan Çin'de ekonomik yavaşlamaya paralel olarak petrol talebinin azalacağı yönündeki endişelerle petrolün yılbaşından bu yana kayıpların yüzde 20'ye ulaştığını görüyoruz.
Ek olarak doların küresel çapta değer kazanması ve küresel arz fazlası probleminin de etkisiyle petrolde önümüzdeki günlerde 30 doların altında fiyatlamalara şahit olabiliriz.
32-33 dolar seviyeleri üzerinde kalıcı fiyatlamalar görmediğimiz sürece petrolde yükseliş hareketi sınırlı kalabilir ve aşağı yönlü baskı artabilir.
Bu noktada kritik 30 dolar seviyesi altında kapanışlar görülmesinin düşüşlerin devam edebilmesi için kilit bir role sahip olduğu söylenebilir.
Böyle bir durumda alt tarafta 23.30-25.60 destek bölgesine dek süren gevşemeler görülmesi sürpriz sayılmamalı.
Isham Sardouk: 'Melek devri bitti artık!'
Victoria's Secret ve dünyanın moda akımlarını belirleyen WGSN'de trend yaratıcılığı görevini üstlenirken, neden rotayı Türkiye'ye çevirdiniz?
- Her zaman değişiklikten yanayım.
Paris'te doğdum, Londra'da yaşadım, sonra New York'a gittim.
Orada da önemli pozisyonlar üstlendim.
Bu sırada, son iki yıldır Koton'a danışmanlık vermeye başladım.
Sonra da bu coğrafyada ve Koton markasındaki potansiyeli gördüm.
Dünya çağında bir mağaza zinciri olmak için gerekli her şeyin olduğunu fark ettim.
Şimdi bunu gerçekleştirmek için buradayım.
Kısa sürede başarabilecek misiniz?
- Kesinlikle.
Zaten genç bir marka olmasına rağmen halihazırda 50 ülkede satılıyor.
Yılda 50 koleksiyon çıkarıyoruz, 15 ayrı bölüm var.
Yani bir mağaza zincirinin sahip olması gereken herşey var.
Dubai'den Moskova'ya farklı coğrafyalardaki tüketicilerin ihtiyaçlarına karşılık verebiliyorıuz.
Şimdi mart ayında Paris'te de bir mağaza açıyoruz, o da yeni ve heyecan verici bir dönemin başlangıcı...
Paris'te şart mı mağaza açmak?
- Evet.
Avrupa'nın ekonomik durumu şahane olduğu için değil.
Ama bazı mağazaları imaj için açarsın.
Paris, Londra gibi moda başkentlerinde dükkânın olur, parayı Ortadoğu'dan kazanırsın.
Biri markaya prestij katar, diğeri para katar, ikisi de küreselliğe oynayan bir marka için gereklidir.
Peki trendlerden bahsedelim...
- Önümüzde çok romantik, şık bir sezon var.
Uçuşan şifon elbiseler, yumuşak tonlar, pembeler, beyazlar, kırmızılar.
Desenler...
Çok zor ve acımasız zamanlardan geçiyoruz, moda dünyası da bu zor dönemlerde her zaman şık, iç açıcı tasarımları podyuma taşıyarak hayata bir nebze mutluluk katmaya çalışır.
Bizim de yaptığımız bu.
Bu yüzden yeni sezonda "zarafet çağı" geri geliyor.
Victoria's Secret'taki yıllarınıza dönelim.
En efsane melek kimdi? -Karolina Kurkova.
Sadece muhteşem fiziğinden bahsetmiyorum: O kadar pozitif, o kadar iyi bir kız ki!
Ben çalışırken yanıma oturur, "Canım, aç mı kaldın" diye beni elmayla filan beslerdi.
O kadar tatlıydı yani.
Sen de bilirsin neden bahsettiğimi, araştırdım da bütün Victoria's Secret modelleriyle röportaj yapmışsın.
Karolina ne kadar güzeldi değil mi?
Ama Adriana Lima da güzelliğiyle beni çok etkilemişti..
- Ya evet de, o ses!
O konuşması, o tonlaması...
İnsanı bir süre sonra geriyor, "Bir kenara otur ve güzel görün, başka da bir şey yapma!" diyorsun.
Sinir getiriyor.
Doğru, böyle şoklar yaşanıyor.
Candice Swanepoel'le röportaj yapmıştım.
Hayatımda gördüğüm en güzel kızdı ama boşkafalılığı karşısında dehşete düşmüştüm.
- Çoğu böyle artık.
Yeni melekler eskisi gibi değil...
Gisele'in dönemini hatırlıyorum da...
Gerçi onunla çalışmak da bir hayli zordu.
Kulise gelir, baca gibi sigara içerdi.
Tiryaki olduğundan da değil.
Kimse içemiyor ya, bir tek o içebilir ya!
Maksat 'diva'lık yapmak olsun.
İki ay önce yayımlanan Victoria's Secret defilesi, tarihinin en düşük rating'ini almış.
Neden sizce?
- Dediğim gibi, bitti artık o efsane güzel meleklerin dönemi.
Pardon da Gigi Hadid'i kim ne yapsın?
Nesi güzel ki?
Kendall Jenner mesela, tahta gibi...
Kıvrım yok, bir şey yok.
Kate Moss'un da kıvrımları sıfır ama moda endüstrisinin en büyük ismi oldu.
- Evet ama onun yüzü ne kadar güzeldi.
Burada itiraz hakkımı kullanmak istiyorum.
Geçen yıl röportaj yaptım, yüzü bir hayli çökmüştü...
- Bu kadar sigara, içkiye, şimdi çirkinleşti tabii.
Ama doksanlarda o kadar güzel bir yüzü vardı ki.
Dudakları Brigitte Bardot gibiydi.
O süpermodel döneminin sonuna yetişmişti.
Linda Evangelista'nın, Naomi Campbell'ın, Christy Turlington'ın dönemine...
Christy yan komşumdu ve her sabah makyajsız görüyordum.
Böyle bir duru güzellik, böyle bir zarafet olamaz.
Peki Cara Delevingne?
- Kendini ziyan ediyor.
Her kampanyada da yer alınmaz ki.
Bıkıyor insanlar.
Zaten eskisi gibi 'ünlü modellere, celebrity'lere bir açlık yok.
İnsanlar kendi gibi, gerçek yüzleri görmek istiyorlar kampanyalarda.
Biz de bunun üzerine gideceğiz.
Çünkü trend bu.
25 yazardan Türkiye mektubu
BBC Türkçe'ye göre Uluslararası Yazarlar Birliği'nin (PEN) İngiltere, Galler ve İskoçya'daki başkanlarının da aralarında bulunduğu yazarlar; Türkiye'de meslektaşlarını, gazetecileri ve yayıncıları hedef alan tehditlerin ve fiziksel saldırıların hayatın olağan bir parçası haline geldiğini belirtti.
Mektupta Türkiye'de Hürriyet gazetesini hedef alan iki saldırı, Koza grubu baskını ile Vice News muhabirlerinin gözaltına alınmasıyla, gazetecilere yönelik soruşturmalar ve tutuklamalar da kaygı verici gelişmeler arasında sayıldı.
Anneye yarım çalışma hakkı tartışma çıkardı
Türk-İş "Kiralık işçiliğin tekrar getirilebilmesi için annelere yarım çalışma hakkı verildiğini düşünüyoruz."
"Bu truva atı olabilir" derken, TİSK de "Kadınların lehine olacak bu düzenleme kadınların çalışmasına engel olur mu endişesi taşıyoruz" dedi.
Memur ve işçi kadın çalışanlara doğum veya evlat edinmi sonrası getirilmesi planlanan yeni haklar, tüm gün süren görüşmelerle komisyondan geçti.
Doğum sonrası 6 ay yarı zamanlı çalışma veya ücretsiz izin, çocuk ilkokul çağına gidene kadar da yarı zamanlı çalışma imkanı getiren düzenlemelerin komisyon görüşmelerinde gündeme en sık gelen konu ise "kiralık işçilik" oldu.
Çocuk ilkokula gidene kadar kısmi çalışma yaptırılmasının doğru olduğunu belirten ancak bazı kaygılar yaşadıklarını belirten CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, "Bunun arkasından kiralık işçilik düzenlemesini getirirseniz, sonuna kadar karşısında oluruz" dedi.
Komisyon görüşmelerine Türk-İş adına katılan Enis Bağdadioğlu da, benzer kaygıları yaşadıklarını ifade ederken, "Yarım zamanlı çalışmada kadın çalışanın yerinin nasıl doldurulacağı yönünde şüphelerimiz var" dedi.
Kiralık işçiliğin bu vesileyle tekrar gündeme gelmesi halinde taşeron çalışmayı kat kat aşacak yeni sorunlar oluşacağını belirten Bağdadioğlu, "Özel istihdam bürolarıyla ilgili gelişmeleri bu nedenle kaygıyla izleyeceğiz" diye konuştu.
TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler ise, yasayla 5 yıl süreyle kısmi çalışmanın getirildiğini belirtirken, "Bu kadar uzun süreli kısmi çalışma başka ülkelerde yok."
Bir de olaya şöyle bakın.
"1 veya 2 çalışanı olan yerlerde de bu uygulamanın sonuçlarını düşünmek gerekir" dedi.
TOBB Müşaviri Ahmet Şağar da, uygulamanın yaşama geçmesi halinde işçi bulmada sıkıntı yaşanacağnıı söyledi.
Yarı zamanlı çalışmada uygulanacak kurallara ilişkin mevzuatın olmadığını söyleyen Şağar, "Özel istihdam bürolarıyla ilgili düzenleme çıkana, işçi ve işveren arasında uzlaşma sağlanmalı" diye konuştu.
Metin Feyzioğlu: Desteklemiyoruz
Feyzioğlu'nun açıklaması şöyle: "Bu bildiriye katılmıyoruz, katılmamız ve desteklememiz mümkün değil."
Çünkü PKK'ya bir cümlelik eleştiri yok orada.
PKK'ya, bölücü terör örgütüne bir cümle dahi olumsuz bir şey söyleyemedin, üzerine toz kondurmadın.
Sadece ve sadece devlete yönelik sarf edilen ağır ifadeleri, biz onları sarf edenleri dikkate alarak ciddi görmüyoruz ve samimi bulmuyoruz.
Biz hukukçuyuz, biz avukatız.
Devleti temsil edenlerin, kamu görevlilerinin, güvenlik güçlerinin bu çerçevede hukuka aykırı bir davranışı varsa biz onu takip edelim.
Bölücülere ya da bölücülere sempati ile bakan, romantize eden mütareke dönemi kalıntılarına, "Devleti yıkmayın" dediğimizde, bize "Bölücü, faşist" diye saldırıyorlar.
"Bu devlet hukuka uygun davranmalıdır, daima hukuku üstün tutmalıdır" dediğimizde, "Siz bölücülük yapıyorsunuz" diyorlar.
Biz köprüyüz.
Biz her zaman doğruyu söylemekle yükümlü insanlarız.
Van'da zırhlı araca bombalı saldırı
Olay, akşam saat 20.45 sıralarında merkez Tuşba İlçesi'nin Akköprü Mahallesi'nde bulunan Akköprü İlk ve Orta Okulu yakınlarında meydana geldi.
PKK'lı teröristler tarafından yol kenarına bırakılan el yapımı patlayıcı, zırhlı polis aracının geçişi sırasında uzaktan kumandayla infilak ettirildi.
Olayda can kaybı ve yaralanma yaşanmazken, zırhlı araçta maddi hasar meydana geldi.
Polis kapıda: 30 gözaltı
KOCAELİ: 21 kişi gözaltına alındı.
Başsavcı Mustafa Küçük, ""Terör örgütü propagandası yapmak", "Devletin manevi şahsiyetini tahkir etmek" suçlardan soruşturma açıldı" dedi.
Akedemisyenler serbest bırakıldı.
BOLU: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nden 2, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden 1 akademisyenin evleri ve üniversitedeki odaları arandı.
3 akademisyen savcılıkça serbest bırakıldı.
ERZURUM: Atatürk Üniversitesi'nden araştırma görevlisi Ramazan Kurt gözaltına alındı.
Kurt tutuklama istemiyle çıkarıldığı mahkemece bırakıldı.
İSTANBUL: İstanbul Anadolu Başsavcılığı görev alanındaki üniversitelerden 82 ve Bakırköy Başsavcılığı görev alanındaki üniversitelerden 41 öğretim görevlisi hakkında re'sen soruşturma başlattı.
VAN: Cumhuriyet Başsavcılığı, 4 akademisyene soruşturma başlattı.
1 akademisyen gözaltına alındı.
ZONGULDAK: Gözaltına alınan, Bülent Ecevit Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Başkanı Yrd. Dr. Öznur Öncül, ifadesinin ardından bırakıldı.
GİRESUN: Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Dilek Özhan Koçak hakkında savcılık soruşturma başlattı.
BURSA: Uludağ Üniversitesi'nden 3 akademisyen gözaltına alınarak adliyeye sevk edildi.
Akademisyenler daha sonra serbest bırakıldı.
DENİZLİ: Pamukkale Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mehmet Zencir, çağrı üzerine adliyede ifade verdi.
MUĞLA: Sıtkı Koçman Üniversitesi, 9 akademisyen hakkında soruşturma başlattı.
BİNGÖL: Bingöl Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Dr. Eda Erdener hakkında idari soruşturma başlatıldığını bildirdi.
Bergen Kimdir?
Asıl adı Belgin Sarılmışer olan Bergen, 16 Temmuz 1960'da Mersin'de doğdu.
Anne ve babasının boşanmasıyla annesi Sebahat Çakır'la 1966'da Ankara'ya yerleşti.
Yenimahalle Yunus Emre İlkokulu'ndan sonra Ankara Devlet Konservatuarı Piyano bölümünü girdi ama maddi sıkıntılar nedeniyle ayrılıp yaşını büyülterek bir süre PTT'de çalıştı.
1979'da arkadaşlarıyla eğlenmek için gittiği Feyman Gece Kulübü'nde sahneye çıktıktan sonra çalışması için aldığı teklifi kabul etti.
Feyman Gece Kulübü'nde Grup Lokomotif orkestrası ile birlikte Türk Sanat Müziği, Türk Hafif Müziği ve dönemin modası olan arajmanlardan oluşan repertuarlarla sahne aldı.
Ankara'dan sonra iş için Adana'ya giden Bergen, burada Halis Serbes'le tanıştı ve bir yıl sonra da evlendi.
1982 yılında Atlas Plak'tan ilk longplayı olan "Şikâyetim Var"ı çıkardı.
Sanat yaşamındaki çıkışı devam ederken kocasının şiddet göstermesine dayanamayan Bergen, birçok kez eşinden kaçtı.
Ekim 1982'de İzmir'de çalışırken kocasının azmettirmesiyle yüzüne kezzap atıldı.
Bu saldırıda tek gözünü kaybeden ve vücudun büyük bir kısmı yanan Bergen, tedavi sonrası Kibariye'yi meşhur eden "Kimbilir?" şarkısının bestecisi Cengiz Özşeker tarafından ikna edilip sahneye çıkarıldı.
1985'e kadar Özşeker'in sahibi olduğu İzmir Pırlanta Pavyon'da sahne alan sanatçı, patronuyla birlikte "Kardeşiz Kader" isimli bir demo kaset hazırladı ve Yaşar Kekeva'ya gönderdi.
Bergen'i beğenen Kekeva, sanatçıyı İstanbul?a davet etti.
İstanbul müzik piyasasındaki ilk profesyonel longplay'i olan "İnsan Severse"yi Burhan Bayar'ın müzik yönetmenliğinde çıkaran sanatçı 1986 yılının sonlarına doğru yaptığı "Acıların Kadını" ile şöhrete kavuştu.
Albümün çok beğenilmesiyle plak şirketi tarafından Nisan 1987'de "1986 yılı Albümü En Çok Satan Arabesk Kadın Sanatçı" unvanıyla Altın Plak ve Altın Kaset'le ödüllendirildi.
Aynı yıl Ülkü Erakalın'ın senaryosu ve yönetmenliğiyle "Acıların Kadını" filminde Yalçın Gülhan, Asuman Arsan ve Meral Niron'la kamera karşısına geçti.
Büyük bir hayran kitlesi edinen Bergen, konser için gittiği Adana'da uğradığı bıçaklı saldırıdan son anda kurtuldu.
Bir dönem sahneyi de bırakan sanatçı, büyük ustalar Selami Şahin, Özer Şenay ve Cengiz Tekin'in yönetmenliklerinde sırasıyla "Onu da Yak Tanrım", "Sevgimin Bedeli" ve "İstemiyorum" albümlerini çıkardı.
Nisan 1989'da kocasından da resmen boşanan Bergen, Haziran 1989'da sahnelere dönüşünü, hayattayken ki son albümü olan "Yıllar Affetmez" ile yaptı.
Yoğun bir ilgiyle karşılanan albümün tanıtım turnelerine başlayan sanatçı 14 Ağustos 1989'u 15 Ağustos'a bağlayan gece Adana Pozantı'da boşandığı eşi tarafından kurşunlanarak öldürüldü.
Memleketi Mersin'e defnedildi.
Bergen; 29 yıllık kısa yaşamına 5 longplay ve 11 kasette 129 şarkı ile bir de video filmi sığdırdı.
Farklı ve güçlü sesiyle arabeske imzasını atan sanatçının efsaneleştiği yolundaki iddialar, ölümünün ardından çıkarılan "Giden Gençliğim" albümünün ilk günden tükenmesiyle doğruluk kazandı.
Bergen'in resmi olarak yayınlanmış stüdyo albümleri:
1982 - Şikayetim Var LP (1986'da MC olarak yeniden basıldı.)
1983 - Kardeşiz Kader LP (1985 ve 1990'de MC olarak yeniden basıldı.)
1985 - İnsan Severse LP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)
1986 - Acıların Kadını LP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)
1987 - Onu da Yak Tanrım LP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)
1988 - Sevgimin Bedeli MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)
1988 - İstemiyorum LP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)
1989 - Yıllar Affetmez (Aslen son albümü) MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)
1990 - Giden Gençliğim MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)
1990 - Garibin Çilesi Mezarda Biter MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)
1991 - Son Ağlayışım MC, CD
Nazım Hikmet 114. doğum gününde anıldı
Memleket Şairi olarak bilinen Nazım Hikmet Ran, doğumunun 114' üncü yılında "İyi ki Doğdun Nazım" etkinliği ile anıldı.
Konak Belediyesi tarafından düzenlenen etkinlik Güzelyalı Kültür Merkezi'nde şairin adının verildiği salonda gerçekleşti.
Etkinlikle şiir ve müzik dinletileri yapılarak ünlü şairin şiirleri , tiyatro ve sinema oyuncusu Rüştü Asyalı tarafından seslendirildi.
Ayrıca etkinlikte Asyalı'ya Üç Anadolu Müzik Topluluğu da yorumlarıyla eşlik etti.
Nazım Hikmet etkinliğine birçok sanat severde eşlik etti.
Bu isimler arasında Ali Seçkiner Alıcı, Erkoç Torun, Nedim Yıldız ile Zeynep Göknur Yıldız ve Ziya Özsökmenler de yer aldı.
İstanbul'da ise Nazım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen etkinlik yapıldı.
Vakıf Başkanı Rutkay Aziz ve üyeler, Nâzım Hikmet'in eşi Vera Tulyakova'nın kızı, damadı ve torunu, oyuncu Tarık Akan etkinlik için Tarabya'da bir araya geldi.
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine" sloganıyla şiirler okuyup, denize karanfiller bırakacak.
Sarıyer Belediyesi'nin katkılarıyla düzenlenen etkinliğe, Nâzım Hikmet Korosu şarkıları ile eşlik edecek.
Nazım Hikmet 15 Ocak 1902 tarihinde dünyaya geldi.
Dünyaca ünlü Şair Nazım Hikmet'in şiirleri 50' den fazla dile çevrildi.
Siyasi düşünceleri yüzünden defalarca tutuklanmış ve yetişkin yaşamının büyük bölümünü hapiste ya da sürgünde geçirmiştir.
Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiş ve eserleri birçok ödül almıştır.
3 Haziran 1963' de vefat etmiştir.
Bursa Nilüfer Belediyesi, dünyaca ünlü şair Nazım Hikmet'in 114'üncü doğum gününe özel çalışmalar yaptı.
Nazım'ın 11 yıllık Bursa Cezaevi'ndeki günlerini anlatan "Bursa'nın Nazımı" belgeseli için çalışmalar yapan belediye, aynı zamanda şair için Türkiye tarihinde ilk kez kişisel pul da çıkardı.
Böylece, PTT işbirliğiyle Türkiye tarihinde Nazım Hikmet adına ilk kişisel pulu çıkartılmış oldu.
Fiyatı 1.40 TL olan bu özel pul ve ilk gün zarfları 14 Ocak Perşembe günü Nazım Hikmet Kültürevi'nde düzenlenecek gecede konuklara armağan edilecek.
Bisikletle sınır dışı edilecekler
Ancak iki ülke arasında anlaşma sağlanamadığı için çoğu Suriyeli olan mülteciler, bu kez eksi 20 derecede pedal çevirerek Rusya'ya dönmek zorunda kalacak.
Yaz aylarında daha güvenli ve ucuz olduğu gerekçesiyle bir grup mülteci, uçakla Rusya'ya gidip buradan ülkenin kuzeyine geçerek Murmansk'tan Norveç'e geçmişti.
İki ülke arasındaki anlaşma yaya olarak sınırı geçme izni vermediğindan göçmenler, bisikletle sınırı aşmıştı.
Norveç şimdi bu mültecileri geri yollama kararı aldı.
Bu nedenle de Norveç emniyeti, sınırı geçince terkedilen bisikletlerin tamir edilmesi talimatı verdi.
AB'de "Türkiye'ye 3 milyar euro" krizi
TÜRKİYE'ye mülteciler için taahhüt edilen 3 milyar euro ile ilgili kriz sürüyor.
Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, İtalya Başbakanı Matteo Renzi'nin Türkiye'ye aktarılacak fonun bloke etmesini eleştirdi.
İtalya ile Avrupa'nın geri kalanı arasındaki ruh halinin iyi olmadığını belirten Juncker, AB'nin 3 milyar Euro'yu bulmak zorunda olduğunun altını çizdi.
Juncker, "Bu para Türkiye için değil Türkiye'deki Suriyeli mülteciler için."
Henüz 3 milyara ulaşamadık.
"Bu AB'nin güvenilirliği ile ilgili bir konu, bu nedenle de önemli" dedi.
Juncker, paranın daha önce verilen tarih olan 26 Ocak'a kadar tamamlanacağını beklediğini söyledi.
İtalya, Türkiye söz konusu olduğunda olumlu tavrıyla dikkat çeken ülkeler arasında yer alıyor.
Diplomatik kaynaklar, Roma'nın mali pakete ilişkin duruşunun doğrudan Türkiye'ye yönelik bir hamle olmadığı ve İtalya ile AB Komisyonu ve bazı birlik ülkeleri arasında yaşanan sorunlarla bağlantılı olduğu görüşünde.
İtalya ile AB arasında bir süredir gerilim yaşanıyor.
Renzi, enerji, bankacılık ve göçmenler üzerine yapılan son AB zirvesinde ve sonrasında, Almanya Başbakanı Angela Merkel'i ve AB'yi sert bir dille eleştirmeyi sürdürmüştü.
Dünkü basın toplantısında Renzi'nin bu tavrını eleştiren Juncker, "Renzi AB'yi suçlamayı bırakmalı."
"Renzi'nin ki, kendisini çok severim, AB Komisyonu'nu her fırsatta aşağılaması yanlıştır" dedi.
Juncker, Renzi'nin iç kamuoyuna oynadığını ima etti.
Türkiye'ye söz verilen 3 milyar Euro'nun 1 milyarı AB bütçesinden karşılanacak.
2 milyar Euro ise üye ülkelerin bütçelerinden kaynaklanacak.
Almanya en az 427 milyon euro ile katkı sağlayacak.
Siyasi nedenlerden ötürü Türkiye'ye para aktarmayacağını bildiren Rum Yönetimi'nin, payına düşen 2.3 milyon Euro düzeyindeki kaynağı Ürdün ve Lübnan'a destek amacıyla kullanılmak üzere AB bütçesine aktarması kararlaştırıldı.
Kaynağın, 2016-2017 döneminde kullanılması öngörülüyor.
Chalie Hebdo karikatürünü görünce ağladım
Rus resmi haber ajansı Sputnik'e konuşan baba Abdullah Kurdi sert tepki verdi ve "Doğrusunu isterseniz bu karikatür için ağladım."
"Kendimi çok kötü hissettim" dedi.
Uğradığı silahlı saldırının ardından ifade özgürlüğünün simgesi haline gelen Fransız hiciv dergisi Charlie Hebdo'dan olumlu şeyler beklediklerini ifade eden baba Kurdi, şunları söyledi:
Malesef kötü bir karikatür yaptılar.
Bu karikatüre herkes çok üzüldü.
Aylan 2 yaşındaki bir çocuk ve öldü.
Aylan'a, bana ve aileme Charlie Hebdo'nun saygı göstermesi gerekiyordu ama tam tersi oldu.
Bu dergi ölen çocuk insanlara saygı göstermeli.
Peygamber efendimizle ilgili saygısız karikatür yayınladılar.
Allah üzerine dahi yayınlar yaptılar.
Allah ve Peygamber karşısında benim çocuğuma yapılan küçük bir şeydir.
Erbil'de yaşan Kurdi şu çağrıyı yaptı: "Tüm dünyaya ve mizah dergisine çağrım, ölen tüm çocuklara herkes saygı duymalı."
Onların ailelerini üzmemeli acılarına acı katmamalı.
Aylan Kurdi'nin Kanada'da yaşayan halası Tima Kurdi de karikatüre tepki gösterenlerdendi.
Laurent 'Riss' Sourisseau, imzalı karikatürde cansız bedeni Bodrum sahiline vuran 3 yaşındaki Suriyeli Aylan Kurdi'nin büyüdüğünde 'Almanya'daki tacizcilerden biri olabileceği' iması var.
Geçen yıl Hz. Muhammed karikatürleri yayınladığı gerekçesiyle, radikal dincilerin 12 kişiyi öldürdüğü bir saldırıya uğrayan Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo, Aylan Kurdi'yi konu ettiği karikatürü nedeniyle yine tartışmaların odağı oldu.
Karikatürde, Almanya'nın başta Köln kentinde, yılbaşı kutlamaları sırasında yaşanan kadın tacizlerinde olduğu gibi, kadınları kovalayan domuz suratlı ve göçmenleri çağrıştıran tacizciler resmedildi.
Sosyal medyada farklı tepkilere sebep olan karikatür aslında 4 karelik bir kolonun bir parçası.
Kolonun üzerinde "Fransa bu değil" yazıyor ve pek çok okumaya göre Fransa'ya ait yitirilen diğer değerlerle birlikte artan mülteci düşmanlığı eleştiriliyor.
Diğer yandan karikatür yine de birçok kişinin Charlie Hebdo'yu ırkçılıkla suçlamasına sebep oldu.
Charlie Hebdo dergisi, geçen yıl yayınlanan bir sayısında da 800 bin mülteci almayı kabul eden Almanya'yı överken, Fransa'nın göçmenlere kapılarını açma konusundaki isteksiz tavrını eleştirmişti.
Karikatürde "Amacına çok yakınlaşmıştı" denilirken, reklam afişinde "Bir fiyatına iki çocuk menüsü" yazıyordu.
'Sultanahmet'te ölen Almanlara otopsi Almanya'da'
Haftalık Der Spiegel dergisinin internet sayfasında yer alan habere göre, Almanya Federal Savcılığı, saldırıda yaşamını yitiren 10 kişinin naaşının Almanya'ya getirilmesine karar verdi.
Ölen kişilerin cenazeleri, Almanya Hava Kuvvetleri'ne ait bir uçakla bugün ya da yarın ülkeye ve havaalanında törenle karşılanacak.
Almanya'da, adli tıp işlemlerini yapan Federal Kriminal Dairesi'ne (BKA) bağlı Kimlik Belirleme Komisyonu'ndan uzmanlar, normal şartlarda kaza ya da saldırılarda ölen Almanya vatandaşları için olayın olduğu ülkelere giderek, kimlik belirleme ve otopsilerini orada yapıyor.
Ancak Der Spiegel dergisi bu kez durumun farklı olacağını yazdı.
Dergiye göre Federal Kriminal Dairesi'nden yetkililer, ölenlerin kimlik tespiti ve otopsi işleminin İstanbul'da yapılması için Türk yetkililere başvurdu ancak Türk yetkililer bu öneriyi kabul etmedi.
Federal Kriminal Dairesi, İstanbul saldırısının ardından dört uzmanı İstanbul'a göndermişti.
Saldırıda yaralanan yedi Alman turistin hastanede tedavileri sürüyor.
Ellen Meiksins Wood hayatını kaybetti
Tanınmış bir siyasi teorisyen ve sosyalist tarihçi olan Meiksins Wood, özellikle kapitalizmin kökenleri konusunda önemli çalışmalarıyla akıllarda yer etmişti.
1942 yılında New York'ta doğan Letonya asıllı Meiksins Wood'un Türkçede de yayınlanan eserleri şöyle: Sınıftan Kaçış -- Kapitalizmin Arkaik Kültürü -- Kapitalizm Demokrasiye Karşı -- Kapitalizmin Kökeni -- Sermaye İmparatorluğu -- Marx'a Dönüş
Sığınmacı erkeklere yüzme havuzu yasağı
Alman basınında yer alan haberde, yurttaki sosyal görevlilerin yasağın mesajının sığınmacılar tarafından anlaşıldığının bildirilmesi halinde belediyenin yasağı kaldıracağı belirtiliyor.
WDR'e yaptığııklamada belediyenin birkaç kişinin yaptığı davranış nedeniyle suçsuzları cezalandırmak istemediğini kaydeden sosyal daire görevlisi Markus Schnapka, yurtlarda kalanları Almanya'da önem verilen değerler konusunda üç dilde bilgilendirdiklerini söyledi.
Almanya'nın önem verdiği cinsiyet eşitliği değerini tartışmayaklarını kaydeden Schnapka, belediyenin her türlü saldırı ve tacizi cezalandıracağını da sözlerine ekledi.
Öte yandan, Köln'de yaşanan taciz skandallarının yaklaşan karnaval geçitlerinde yaşanma ihtimali nedeniyle Rheinberg'de karnaval geçidi iptal edildi.
Belediye, taciz olaylarının yaşanmayacağının garantisi olmadığı için karnaval geçidinin iptal edildiğini duyurdu.
Buharda pişirmenin faydaları nelerdir?
Besinlerin içerisindeki vitamin ve mineralleri öldürmeyen bir teknik olan buharda pişirme tekniği giderek popülerleşiyor.
Yüzyıllardır Uzakdoğu'da en çok tercih edilen pişirme tekniklerden olan buharda pişirme, metabolizmayı güçlü kılıyor ve sindirimi kolaylaştırıyor.
Hazımsızlık gibi sorunları da tamamen ortadan kaldıran bu yöntemle besinler içerisinde bulunan bakteri ve mikroplar da tamamen ölüyor.
Besin içerisindeki protein, selüloz ve nişasta gibi maddeler bu teknikle tamamen eriyor, bu da yemeğin daha yumuşak olmasını sağlıyor.
Düşük basınçta gerçekleşen buharda pişirme; buhar kapları ya da buhar makinesi yardımıyla tencere içerisinde gerçekleştirilir.
Yüksek basınçta pişirmede ise kullanılan su miktarı ve pişirme süresi azdır.
Buna en iyi örnek olarak düdüklü tencerede pişirme gösterilebilir.
Özellikle diyet menülerinde yer alan sebze gibi gıdaları pişirmek için önce sebzeleri iyice yıkamalı ve ardından süzgeç içerisine koyarak iyice süzülmelerini beklemek gerekir.
Derin bir tencere üçte bir oranında su ile doldurulur ve buhar süzgeci tencerenin içine yerleştirilir.
Tencerenin ağzı yarı kapalı olacak şekilde bırakılır.
Böylece buharın tencereden dışarı rahatlıkla çıkması sağlanır.
Ocak ateşi ilk önce en yüksek seviyeye getirilerek suyun kaynaması sağlanır, daha sonra ocak ateşi daha düşük bir seviyeye getirilerek sabit bir ısı elde edilir.
Buharda yaklaşık 10 - 15 dakika kadar pişirilen sebze ve besinler, iyice piştikten sonra çatal yardımıyla kontrol edilir.
Pişmiş olan sebzeler ocaktan alınır ve tabaklara yerleştirilerek servis yapılır.
Buharda pişirme tekniğinde besinin görünümü, rengi ve kokusu değişmez, dolayısıyla bu yöntem sağlıklıdır.
Yiyeceğin kendine özgü tadı aynı kalır.
Böylece yiyeceğin kalitesi ve lezzeti bozulmamış olur.
Aynı zamanda en ekonomik pişirme yöntemlerinden biri olan buharda pişirmede, besin kaybı da en az seviyede tutulur.
Buharda pişirilen sebzeler daha diri ve canlı görünümleriyle yiyene de tatminkar bir ziyafet sunar.
Özellikle diyet yemeklerinde sıkça kullanılan bu yöntem hafif olduğu için de sıkça tercih edilir.
David Bowie - Blackstar: Uzaylının "son" albümü
Öleceğini bilmek; bunu kimselere söylemeden o son albümü yapmak, ölüm yatağını, çektiğin klipte sanatsal bir ifade alanı haline getirmek...
Bu gibi işler; biz dünyalı faniler için fazla "uçta" görünebilir.
Dünyalı faniler diyorum çünkü bunu yapan adamın hem ölümsüz hem de uzaylı olduğuna yürekten inananlar arasındayım.
Evrenin başka bir köşesinden Dünyamıza gelmişti; şimdi anavatanına geri döndü; olanlar bundan ibaret.
Geldi çünkü sadece Kiss, Marilyn Manson ya da Lady Gaga'ya değil tüm Dünya sanatçılarına verilmesi gereken bir ilham vardı.
Görevini layıkıyla tamamladı.
David Bowie, Blackstar, iTunes fiyatı: 9.99 TL 5/5
Muhtemelen onunla aynı gezegenden olan Warhol'dan, Kubrick'ten beslendi.
Apollo 11, Ay'a indiğinde "Bu da bir şey mi ben uzaylıyım" demeye karar verdi ve "Space Oddity"yi söyleyerek aramıza karıştı.
Aslında karışmadı; hep birkaç adım önden gitti.
Çok kişi onun sayesinde kaybettiği yolları buldu.
Hem müzisyen hem dinleyen...
Plastik sanatlarla ilgilenmesini, oyunculuğunu falan bir kenara bırakacak olursak müziği için de "Sadece müzikti" demek haksızlık olur.
Şarkıdan şarkıya dolaşan ve bizzat yarattığı karakterleri; göndermeleri, yenilikçiliği, tabudevirenliği ile diskografisi benim için sanatsal bir bütünlük ifade eder.
Ne glam rock'un atası olarak anabilirim kendisini ne de punk"ın kuzeni...
Öyle anarsam o avangart elektronik hareketlere, daha çocukluğundan beri içinde aşk olarak sakladığı caza ne olacak?
David Bowie "ikon" tabirini ağzımıza sakız ettiğimiz şu yıllara kadar kelimenin ne anlama geldiğini hatırlatıp durdu.
Erkek değildi, kadın değildi; "insan" değildi.
Bir vücuttu.
Bize bir misyon sebebiyle bir süre göründü.
O vücut; 26"ncı stüdyo albümü "Blackstar" yayımlandıktan iki gün sonra bu dünyadan ayrıldı.
Albüm yayımlanmadan önce dinlediğimiz "Blackstar" ve "Lazarus'la bizi gideceğine alıştırmaya çalıştı.
Biz "Yaşlandı artık, ölümden falan söz ediyor" diye düşünüyorduk, o her şeyin farkındaydı.
Son bir oyun daha...
Albümün mesaj ve duygu yükünü sırtlayan muhteşem "Blackstar" ve "Lazarus" dışında çok daha önce yayımlanmış, ancak bu albüm için yeniden düzenlenerek kaydedilmiş "Sue (Or In A Season Of Crime)", "'Tis A Pity She Was A Whore"la birlikte bildiğimiz şarkı sayısı dörttü diyebiliriz albüm yayımlandığında.
Geriye kalanlar; yani "Girl Loves Me", "I Can't Give Everything Away" ve "Dollar Days"in de çok iyi şarkılar olduklarını söylemek isterim.
Bütünüyle baktığımızda çok güçlü bir müzikal yapı üzerine kurulu ama bir o kadar da içtenlikli, anlık hislerle yapılmış gibi "Blackstar"...
Ne ölüm ne de bir "geçmişle hesaplaşma" albümü...
Sadece gerçek bir "son" albüm.
Baştan sona başyapıt olan bir müzik yaşamının "The End" yazısı.
Sultanahmet saldırısında Türkiye hedef alındı
Almanya Federal Emniyet Dairesi Başkanı Holger Münch Alman birinci kanalı ARD'de katıldığı bir programda Salı günü Sultanahmet Meydanı'nda meydana gelen ve 10 Alman vatandaşının hayatını kaybettiği saldırı hakkında açıklamalarda bulundu.
Münch, saldırının hedefinin Alman vatandaşları değil, Türkiye olduğunu söyledi.
"400 KİŞİ GÖZETİMDE"
Ancak Münch, Sultanahmet saldırısının Almanya'daki terör tehlikesini değiştirmediğini belirterek, "Hâlâ ciddiye alınması gereken bir tehdit altındayız" dedi.
Almanya'dan IŞİD'e katılmak üzere Suriye'ye giden kişilerin sayısında ise bir azalma olduğunu belirten Münch, çok sayıda kişinin ise savaş bölgelerinden geri döndüğüne dikkat çekti.
Bunun güvenlik birimleri açısından büyük bir zorluk olduğunu ifade eden Münch, "Şu anda gözetimde tutmamamız gereken hemen hemen 400 tehlikeli kişi var" dedi.
Münch Avrupa'da polis teşkilatları arasındaki koordinasyonun iyileştirilmesini ve daha yakın bir iletişim içinde olunmasını talep etti.
Türk yetkililer Sultanahmet saldırısını düzenleyen canlı bombanın Suriye vatandaşı ve IŞİD üyesi olduğunu belirtmiş, Alman İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere ise saldırganın kimliğinin henüz tespit edilemediğini ifade etmişti.
Sezen Aksu sahnelere veda ediyor
40. yılını konser serisi ile süsleyen Sezen Aksu, dün akşam Volkswagen Arena'da verdiği "Sezen'li Yıllar" konseriyle sevenlerini büyüledi.
İlk bölümü Temmuz ayında düzenlenen konser serisinin son halkası da 15-16 Ocak tarihlerinde Volkswagen Arena'da gerçekleşti.
Aksu konserde tüm dinleyicilerini dünden bugüne 40 yıllık bir yolculuğa çıkardı.
Kişisel hayatlarımıza dokunan aşk şarkılarının yanı sıra Aksu, ülkemizi ve dünyamızı yakından ilgilendiren toplumsal konulardaki şarkılarını seslendirdi.
Söz verdiği konserleri yaptıktan sonra sahne hayatına veda edeceğini söyleyen Aksu, hayranlarını üzdü.
"Sezenli Yıllar" konserinde Sezen Aksu, Volkswagen Arena'yı dolduran sevenleri karşısına her parçada ayrı bir hikayeyle çıktı.
Her bir hikaye, gösteri, ışık ve sahne şovu izleyicileri bambaşka dönemlere götürdü.
Unutulmaz konserin son bölümünde, Devrim Erbil'in İstanbul tablolarının yer aldığı bir video gösterimi de yapıldı.
Aksu ayrıca ilk kez hayranlarının önceden kaydettiği videolara sahnesinde yer vererek, onları sahnesine konuk etmiş oldu.
Ankara ve İstanbul'da ekmeğe 25 kuruş zam geldi
Ankara'da, dün itibarıyla 250 gram ekmek 25 kuruş zamlanarak, 1 TL'den satılmaya başlandı.
Yeni yıl öncesi, özellikle de aralık ayında "ekmeğe zam geleceği" yönündeki söylentiler üzerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, "Zam yok" şeklinde açıklamalarda bulunmuştu.
Ancak, başkent Ankara'da, 250 gram ekmek, dün 1 TL'den satıldı.
Ekmeğe gelen 25 kuruşluk zamla ilgili Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, "Zam yapılmadı, 2 yıl önceki tarife kararı uygulanmaya başlandı" dedi ve ekledi:
"Bu 2 yıl önce alınmış bir tarife kararıydı."
Esnaf Odaları Birliği 2 yıl önce belirledi bu tarifeyi.
Türkiye genelinde uygulanan bir fiyat.
Yani yeni bir zam müracaatı yapılıp, fiyat artışına gidilmedi.
Ama rekabetten dolayı Ankara'da bazı bölgelerde esnaf 75 kuruşa satıyordu.
Bazı bölgelerde ise zaten 1 TL'ye satılıyordu.
Tezgahına, ekmeğine güvenen esnaf fiyat düşürmüyordu. rekabetten dolayı 1 TL'yi uygulamak zorundalar artık.
Bir artış ya da zam yok.
Uygulanmamış fiyatı uyguluyorlar.
"2016'nın ilk yarısında ekmeğin kilogram fiyatı kesinlikle 5 TL'yi aşmayacak ve çok büyük bir sıkıntı yaşamazsak yılı bu fiyat ile tamamlarız".
İstanbul'un da bazı bölgelerinde ekmek 1.25 TL'ye satılmaya başlandı.
Terör bu kez de Burkina Faso'yu kana buladı
Batı Afrika ülkesi Burkina Faso'da yabancılar ve Birleşmiş Milletler görevlileri tarafından tercih edildiği bilinen lüks bir oteli hedef alan saldırıda, 18 farklı ülkeden 23 kişi hayatını kaybetti.
Saldırıyı El Kaide'nin Kuzey Afrika kolu üstlendi.
Burkina Faso'daki saldırı, IŞİD'in, 250 milyon nüfusuyla dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Endonezya'nın başkenti Cakarta'da düzenlediği terör eyleminden dört gün sonra yaşandı.
Yabancı elçilikler, lüks oteller ve mağazaların bulunduğu işlek bir caddedeki Starbucks şubesine ve polis noktasına gündüz vakti gerçekleştirilen bombalı ve silahlı saldırıda; bir Kanadalı ve bir Endonezyalı yaşamını yitirdi.
Endonezyalı yetkililer, saldırganların 13 Kasım'daki Paris katliamından ilham aldığınııkladı.
İngiliz BBC televizyonunun güvenlik muhabiri Frank Garner da bu eylemin, son dönemde dünya genelindeki birçok kentte kendini gösteren korkutucu bir eğilimin parçası olduğuna dikkat çekti.
Terör eylemlerinden ABD'nin de kısa süre önce canı yandı.
Geçtiğimiz Aralık ayı başında, ABD'nin California eyaletindeki San Bernardino kentinde IŞİD sempatizanı bir çiftin düzenlediği silahlı saldırıda 14 kişi hayatını kaybetti.
ABD'yi sarsan 'San Bernardino' saldırısı
Sultanahmet'te 10 Alman turistin öldüğü canlı bomba saldırısının ardından Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere de dünyanın birçok yerinde terör saldırıları yaşandığını hatırlatarak, "Paris'te iki büyük saldırı yaşadık."
Bunu söylersek o zaman terör kazanmış olur...
"Geri adım atmadan" ifadesini kullanmıştık.
IŞİD Whatsapp'ı bıraktı Alrawi uygulamasıyla konuşuyor
Yeni bir rapora göre terör örgütü IŞİD, WhatsApp ve Telegram gibi sohbet uygulamalarından bağımsız olarak iletişim kurmak üzere kendi sohbet aracından faydalanıyor.
Defense One'ın raporuna göre örgüt, kendi arasında mesajlaşmak için yeni bir mesajlaşma uygulamasından faydalanıyor.
"Alrawi" adlı bu Android uygulaması, bir APK dosyası yoluyla dağıtılıyor ve yükleniyor.
Uygulama, örgütün kendi arasında şifreli olarak mesajlaşmasına ve medya paylaşmasına olanak tanıyor.
IŞİD'den Irak'ta flaş hamle
Uygulamanın işlevselliği, Ghost Security Group'a göre WhatsApp ve Telegram gibi popüler uygulamalar karşısında "ilkel" kalıyor.
Kullanılan şifrelemenin ne kadar güçlü olduğu ise şimdilik bilinmiyor.
IŞİD daha önce tüm iletişimini şifrelenmiş bağlantı üzerinden mesaj göndermeye izin veren Telegram uygulaması üzerinden gerçekleştirmekteydi.
Ancak Telegram, IŞİD üyelerinin konuştuğu kanalları ortaya çıkarmıştı.
Dahası ABD yönetimi, uygulama geliştiricilerinden uygulamalarına arka kapılar yerleştirmelerini talep ediyor.
Bu yüzden örgüt artık WhatsApp ve Telegram'ın şifrelemesine güvenmek yerine kendi çözümlerini kullanmaya başlamış bulunuyor.
UAEA: İran anlaşmaya nükleer uydu
Viyana'da gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Kerry, İran'ın nükleer anlaşma gereği üzerine düşenleri yerine getirdiğini ve ABD'nin resmi olarak İran'a yönelik ekonomik yaptırımları kaldırdığınııkladı: Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), İran'ın nükleer anlaşma kapsamında gerekli tahahhütleri yerine getirdiğini duyurdu.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise twitterdan İran halkına yönelik yayınladığı mesajda altı dünya ülkesi ve Tahran arasında imzalanan nükleer anlaşma sonrası yaptırımların kaldırılmasını tebrik ettiğini duyurdu.
Veteranlar şampiyonu Fenerbahçe!
Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor'un efsane futbolcularının lig formatında birbirleriyle mücadele ettiği 4 Büyükler Salon Turnuvası dün akşam oynanan final maçıyla sona erdi.
Sakarya Kapalı Spor Salonu'nda oynanan karşılaşmayı 8-6 kazanan Fenerbahçe, şampiyon oldu.
Maça hızlı başlayan Fenerbahçe, özellikle Marco Aurelio'nun etkili oyunuyla ilk yarıyı 5-1 önde kapattı.
İkinci devrenin ilk dakikalarında müthiş baskı kuran Galatasaray, peş peşe goller atarak skoru 5-5'e getirdi.
Ancak, şoku atlatmayı başaran Fenerbahçe, iki gol daha atıp mücadeleyi 8-6 kazandı.
Fenerbahçe'de Elvir Baliç, Mehmet Aurelio, Ceyhun Eriş gibi efsaneler forma giyerken, Galatasaray'da Ayhan Akman, Ümit Karan, Papen Mustafa, Hasan Şaş gibi efsaneler ter döktü.
Sömestr yarıyıl tatili nasıl değerlendirilmeli?
Öğrenciler yarıyıl tatilini nasıl değerlendirmeli? sorusunu eğitim uzmanı-öğrenci koçu Murat Aydın'a sorduk.
Yarıyıl tatili öğrenciler için sadece; dinlenme, eğlenme, televizyon ve bilgisayar başında zaman geçirme ve olarak düşünülmemelidir.
Yarıyıl tatili; yeni eğitim dönemine hazırlanmak ve geçmiş dönemi gözden geçirmek için çok önemli bir fırsattır.
Boş zaman diye adlandırılan yarıyıl tatili aynı zamanda kişilik gelişimi, bilgi, beceri ve hobi edinme için de önemli bir fırsattır.
Yarıyılı değerlendirme listesi yapın.
Yapacağınız, planladığınız her şeyi yazın ve uygulamaya çalışın.
Emin olunki bundan keyif alacak ve gayet verimli bir sömestr dönemi geçireceksiniz.
Şimdi öncelikli olarak YGS-LYS hazırlığı yapan öğrenci arkadaşlar için verimli bir sömestri dönemi nasıl olmalıdır bunu konuşalım.
Çünkü YGS-LYS sınavlarına hazırlanan arkadaşlardan bize en fazla gelen sorular şu yöndedir; "Bu dönemi nasıl değerlendirmeliyiz, bol bol soru mu çözmeliyiz yoksa eksik konularımız var onları mı halletmeliyiz?"
Hem bunlara cevap vermek hem de verimli bir dönem geçirmek için öncelikle sınava hazırlanan arkadaşlara tavsiyeler ile yazımıza giriş yapalım.
Sınava hazırlık süreci normal şartlar altında 9. sınıftan itibaren başlayan bir süreç olması gerekirken biz bunu daha çok son 1 yıl içerisinde tamamlamaya çalışıyoruz; bu da bizim için son yılı daha etkili, verimli ve zamanı daha doğru kullanarak geçirmemizi mecbur kılıyor.
Son sınıf öğrencisi sınav hazırlığı yanında aynı zamanda okul yazılı çalışmalarını da birlikte yürütmek zorunda.
Okulu tamamlamış mezun öğrenci her ne kadar en az 1 kez sınava (YGS-LYS) girmiş ve tecrübe etmiş olsa bile, mezun öğrenci olarak tekrar sınava hazırlanacağı yıl onun için de kritik önem taşımaktadır.
Çünkü çoğu mezun öğrenci ve ailesi 'O' yılı son şans olarak görmektedir ve bu da daha büyük bir stresi meydana getirir.
Ders çalışmak; öğrencinin, zevk almadığı, kendini sadece mecbur hissettiği için yaptığı ve bu yüzden de genellikle her zaman en sona bıraktığı çalışmadır, ama bunu; düzenli yapan, alışkanlık haline getiren öğrenciler içinse bu tamamen bir görev haline gelmiş durumdadır ve neyin ne zaman yapılacağı her zaman bir plan dahilindedir.
Şimdi önümüzde yarıyıl tatili var ve biz de bunu en iyi şekilde değerlendirmeliyiz.
Bunun için de mutlaka elimizde zamanı iyi yönetmemizi sağlayacak bir plan olmalı.
Yarı Yıl Tatilinde Ders Çalışma:
Herkes öncelikli olarak kendi durumuna uygun bir plan yapmalıdır.
1.dönem neler halledildi, neler eksik kaldı; günü, haftayı ve 15 günlük zamanı planlamalı.
Bu dönem içerisinde hem konu tekrarları olmalı hem de soru çözümleri olmalıdır.
Aynı zamanda eksiği çok fazla olmayan öğrenciler de ortalama 1-2 deneme sınavı çözebilirler.
Eksik Konularınızı Halledin: Araştırmalar; insanların öğrendiklerinin yüzde 75'ini bir haftada, yüzde 66'sını bir günde, yüzde 54'ünü de bir saat içerisinde unuttuğunu göstermektedir.
Unutmayı ortadan kaldırmanın en iyi ve en etkili yolu ise yapılacak tekrarlardır.
Özellikle geçmiş konulardan çok fazla hata yapan öğrenciler genel tekrar çalışmalarına ağırlık vermelidir.
Eksik konularınızı öncelikle tespit edin ve gün gün planlayın, her güne konu yerleştirin ve onları mutlaka halledin.
Bu planlama, sizi hem akademik hem de psikolojik olarak rahatlatacaktır.
Konuları planınıza yerleştirirken de en çok hata yaptığınız konular olmasına dikkat edin.
Çünkü ilerleyen zamanlarda bu kadar uzun süreli bir tatil döneminiz olmayacaktır.
Soru Çözümleri Yapın:
Konu tekrarı yapmak kadar soru çözmek te çok önemlidir.
Çünkü yaptığımız çalışmaları ne kadar kavradığımızı ancak çözdüğümüz soru aracılığı ile aldığımız dönütlerden görebiliriz.
Her güne belli bir soru çözümü sayısı koymayı unutmayın.
Çözeceğiniz soru sayısı o gün yapacağınız çalışmalara göre değişebilir; konu ağırlıklı çalışma yaptığınız bir günde çok fazla soru çözemeyebilirsiniz ama yine de en azından o günkü konuyu ne kadar öğrendiğimizi görmemiz açısından belli oranda soru çözüm çalışması yapmalıyız.
Deneme Sınavları Çözün:
Yarı yıl tatilinde yapacağınız bir diğer çalışma da deneme sınavları çözmek olmalı.
Her ne kadar konuların tamamı bitmemiş olsa da en azından ders ders deneme sınavı çözümleri yapabilirsiniz.
Diyelim ki; Türkçe dersini büyük oranda hallettiniz; 40'ar soruluk hazırlanmış Türkçe dersi denemeleri çözebilirsiniz.
Ve mutlaka bunu yaparken de süre çalışması yapın.
40 Türkçe sorusunu eğer ilk başta 60 dakikada çözebiliyorsanız daha sonraki hedefiniz mümkünse birkaç dakika daha az sürede çözebilmek olsun.
Tatil Ve Hobi Planı:
Tatil demek tabi ki sadece ders çalışmak demek değildir; birkaç gününüzü de tatil, dinlenme ve hobileriniz için ayırmalısınız.
Sadece ders çalışmakla geçirilecek bir tatil dönemi deşarj olmanızı ve dinlenmenizi engelleyecektir.
Bu yüzden, planlarınız içinde kendinize ayıracağınız özel zamanlar da olmalıdır.
Kitap okumak, televizyon izlemek, internette sörf yapmak ta planlarınızın içerisinde olabilir, en önemlisi neye ne kadar zaman ayıracağınızdır.
İlk dönemi verimli geçiremedim diyen arkadaşlara da küçük bir tavsiyem olacak.
Eğer; benim ilk dönemim çok iyi geçmedi, çok çalışamadım ve eksiklerim fazla diyorsanız bu yarıyıl tatili sizler için de büyük fırsat.
Ama öncelikli olarak buna karar vermeniz ve inanmanız gerekir.
Türkiye futbol süper liginde 2009-2010 sezonunda goller en çok 76. ve 90. dakikalar arasında atılmış.
Şimdi siz cevap verin kendi sorduğunuz soruya maç bitti ve siz soyunma odasına mı gidiyorsunuz, yoksa maç halen devam ediyor ve üstelik gol atacağınız çok dakikalar mı var?
Sanırım mağlup olmuş bir futbol takımı hocası ya da oyuncularının kullandığı klasik bir yorum olan "artık önümüzdeki maçlara bakacağız" demeyi kimse istemez.
Şimdi yapacağınız tek şey geçmişi bırakıp önünüze bakmak, yürümek değil koşmak olmalıdır.
Söylediklerimizi toparlayacak olursak:
1) Öncelikli olarak bir yarıyıl tatil planı yapın,
2) Bildiğiniz konuların üzerinden geçerek tekrar yapın,
3) Eksik konularınızı halledin,
4) Soru çözerek konu pekiştirmeleri yapın,
5) Deneme sınavları çözün,
6) Kitap okuyun,
7) Yeni dönem için yeni hedefler belirleyin,
8) Kendinize, hobilerinize ve keyif aldığınız şeylere zaman ayırın,
9) Ailenize ve arkadaşlarınıza zaman ayırın,
10) Sosyal ve kültürel faaliyetlere zaman ayırın (sinema, spor, tiyatro, konser, gezi, piknik vb.)
'Kervan' uzun yola çıktı
Herbiri ortalama 1.000 metrekarelik 45 mağazası ile Türkiye'nin en büyük 'home' mağaza zincirlerinden biri olan Kervan'ın kurucusu Şinasi Demirel ve oğlu Hasan, yurtdışında 17, yurt içinde 25 mağazası olan Home Sweet Home'u Kervan'ın bünyesine kattı.
Yakın zamanda ticaret sicil işlemleri de tamamlanan operasyon ile Kervan, yurt dışında 17 Home Sweet Home mağazasının da sahibi oldu.
Halen yurt dışında Kervan mağazası bulunmadığını belirten Şinasi Demirel, "Şimdi büyük mağazacılığı Kervan ile, daha küçük mağazalaşmayı Home Sweet Home ile sürdüreceğiz."
"Kervan da yurt dışına açılacak" dedi.
2015 cirosu 50 milyon lira olan Home Sweet Home ile 90 milyon TL olan Kervan'ın birleşmesiyle ortaya 140 milyon lira cirolu, üretimi de olan bir perakende zinciri çıktı.
35 ilde 45 mağası bulunan Kervan'ın toplam satış alanı büyüklüğü 45 bin metrekare.
Mağazaların 25'i ana şirkete ait.
Kervan'da yaklaşık 500 kişilik istihdam var.
Home Sweet Home'un ise yurt içinde 25 yurt dışında 17 mağazası var ve toplam satış alanı 6 bin 500 metrekare ve çalışan sayısı 320 kişiyi buluyor.
Ortağı Alev Pakten ile üretim, ihracat ve mağazacılık yapan Home Sweet Home Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Kalaycıoğlu, Kervan ile birleşmeden çok memnun olduklarını belirterek, "Mardinliyiz ve bu sektöre 1998'de girdik."
Baştan beri Şinasi Beylerin desteği ile ortaya bir marka çıkıardık.
Şinasi Bey bu sektörün 'TRT'sidir.
Biz de ondan çok şey öğrendik.
Hatta mağazacılığa ilk adımımızı da kendisinin Ak Merkez mağazasını bize vermesiyle başlamıştık.
Kervan ile zaten bir rakip gibi değil stratejik ortak gibi çalışıyorduk.
"Şimdi bu birleşme ile çok ciddi bir sinerji ortaya çıkacak" dedi.
Kalaycıoğlu, şu anda Home Sweet Home'un ağırlığı Ortadoğu'da olmak üzere yurt dışında 17 mağazası bulunduğunu, geçen ay Çin'e ihracata da başladıklarınııkladı.
Kalaycıoğlu, "Şangay'da ilk korner'ımızı da açtık."
200 mağazalı bir zincirle anlaştık.
"Bundan sonra yurt dışında da büyük mağazacılığı Kervan olarak, küçük mağazacılığı Home Sweet Home ile geliştireceğiz" diye konuştu.
Poroshenko Rusya'daki fabrikasını satıyor
Konu ile ilgili Liga.net haber sitesine röportaj veren Roshen CEO'su Vyacheslav Moskalevsky, fabrikanın 200 milyon dolara satışa çıkarıldığını söyledi.
Moskalevsky, "Evet fabrikayı satışa çıkardık."
"Satışa çıkarır çıkarmaz da tüm gerçek alıcılar birden yok oldular" diyerek ortada alıcı olmadığını belirtti.
Firmanın Rusya'nın Lipetsk şehrinde bulunan fabrikasının fiyatı ile ilgili ise Moskalevsky, "Yaklaşık 200 milyon dolar olarak belirledik" dedi.
Yılda 450 bin ton çikolata ve şekerleme üreten Roshen, dünyanın en büyük üreticilerinden birisi ve Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko'ya ait.
Yıldız Holding yurt dışında Pladis oldu
Yıldız Holding, satın aldığı bisküvi ve çikolata sektörlerinde faaliyet gösteren küresel şirketleri "Pladis" adı altında birleştirdi.
De Met's, Godiva, United Biscuits ve Ülker markalarını bir araya getiren birleşme ile, 26 bin kişinin çalıştığı 5.2 milyar dolarlık yeni bir gıda devi doğdu.
Yıldız Holding bünyesindeki küresel şirketlerin birleştirilmesine ilişkin toplantıda konuşan Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker, "Global bir şirket olmak bizim ilk başından beri hedefimizdi" dedi ve ekledi:
Murat Ülker, 335 milyon liralık satışı Periscope'tan canlı yayınladı
72 yıl önce kurulan bu şirket şimdi ise Yıldız Holding adı altında bisküvi çikolata şekerleme işinde dünyada global marka, global şirket olmak için ilerliyor.
Bu süre zarfında bisküvi çikolata şekerlemenin yanında perakendeden ambalaja gayrimenkulden, kişisel bakıma ve çeşitli sanayi dallarında geliştik.
14 ülkede faaliyet gösteren 77 fabrika, 300 marka ile binlerce satış noktasındayız.
Tüm Yıldız Holding'in "50 bin kişiyi aşkın bir aile" oluşturduğunu söyleyen Ülker, "Artık ailemizdeki imkanlara baktıkça geri dönüp bisküvi çikolata şekerlemeye yani ana işimize odaklanmak ve bu sahada global olmak istiyoruz; bunun için yeniden organize oluyoruz" dedi ve yeni yapılanmayı şöyle anlattı:
Ülker'in babası Sabri Bey'in hayat hikayesi
Şirket yapımızı yeniden değerlendiriyoruz, yeniden organize oluyoruz.
Dünyayı bölgelere ayırdık.
Ve CEO'larımıza bu bölgeleri paylaştırdık.
Mehmet, Muhammed ve Jeff bölge CEOlarımız olacak.
Mehmet Tütüncü, Türkiye Ortadoğu, K.Afrika ve Türki Cumhuriyetlerden sorumlu.
Mohamed Elsarky, global Godiva işimizin yanı sıra Amerika kıtası ve Japonya'dan mesul.
Jeff van der Eems ise İngiltere, Kıta Avrupası ve Afrika'dan sorumlu olacak.
Kalite ve inovasyon gurusu diyebileceğim Ali Ülker kendi sahasında global mesuliyet üstlenirken, Cem Karakaş da işin idaresinde bana yardımcı olacak.
Çin, Rusya kısmen Güney Doğu Asya yeni kuracağımız ve geliştireceğimiz bölgeler olacak.
Murat Ülker SAF GYO'da hisse sattı
Sözlerini; "Her ısırıkta tüm dünyaya mutluluk vadediyoruz" diye sürdüren Murat Ülker, "Bunu gerçekleştirmek için kurduğumuz global firmamızın adı Pladis."
"Pladis nereden icat ettiniz derseniz, aslında bu ismin özel bir manası yok" dedi ve ekledi:
Aztekler buna Maya diyorlar.
Japonlar Subaru, İran'da Pervin.
Arapçada Süreyya, bizde Ülker manasına gelen Latince yedi yıldızdan oluşan Pleiades takım yıldızı isminden ilham aldık.
Yani nasipse Ülker'i globala tercüme ettik.
Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker de, farklı ülkelerdeki laboratuvarlar ile işbirliği yaparak "inovasyonda sinerji oluşturmaya başladık"larını vurguladı ve ekledi:
Çok değerli AR-GE ekiplerimiz var, bu ekipleri bir araya getirerek bir AR-GE platformu üzerinde çalışmalarda şu ana kadar belli sinerjiler elde ettik.
Pladis'in altında 27 adet Ar-GE merkezimiz var.
Bunların en büyükleri Türkiye ve İngiltere'de.
Burada 300'ü aşkın AR-GE uzmanımız çalışıyor.
Sinerji çalışmaları ise sonuçlarını vermeye başladı bile.
Ülker'de üretilmiş ve İngiltere'ye ihracı başlayacak olan Digestives"ın drajesi (Nibbles) Ülker'in çikolata fabrikasında Silivri'de üretiliyor.
Bir başka sinerji örneği: Markalar farklı ama ürünler aynı olan Ülker Krispi Tırtıklı.
İngiltere'de geliştirilmiş olan bir kraker teknolojisini yani Jacob's Crinklys ürününü, kısa sürede Türkiye'ye adapte ederek, güzel bir tadı Ülker Krispi Tırtıklı adı altında ülkemize kazandırmış olduk.
Hepimizin yakından tanıdığı Laviva bugün Amerika'daki tüketicilerle buluştu.
Call of Duty serisi 250 milyon sınırını aştı
Activision, Infinity Ward, Treyarch ve Sledgehammer Games'in oyun dünyasına adını altın harflerle kazıdığı bu seri, uzun yıllar da unutulmayacak gibi gözüküyor.
Özellikle yeni açıklanan satış sayıları da ne kadar efsanevi bulmamız gerektiğini gayet kanıtlar yönde.
Serinin lisans haklarını elinde bulunduran Activision, yıl sonuna özel paylaştığı satış sayısında 250 milyon adet kopyayı gösterdi.
Geçtiğimiz yılın başında da tüm serinin satış sayısını paylaşan şirket o zamandan bu yana 75 milyon adet Call of Duty oyunu satmayı başardı.
Bu sayının büyük bir kısmını ise kuşkusuz Black Ops 3 oyunu oluşturuyor desek pek de yanılıyor olmayız.
Kemal Kılıçdaroğlu bir kez daha Genel Başkan seçildi
Olağan Kurultayı'nda Kemal Kılıçdaroğlu, yeniden genel başkan seçildi.
Oy kullanan bin 238 delegeden 990'ının oyunu alan Kılıçdaroğlu, yeniden gelen başkan oldu.
Kullanılan oylardan 248'i geçersiz sayıldı.
Sonucun açıklanmasının ardından, partililer sevinç gösterisinde bulundu.
CHP'nin toplam bin 275 delegesi bulunuyordu.
Kurultay Pazar günü saat 10.00'da toplanmak üzere çalışmalarını tamamladı.
Kılıçdaroğlu kurultayda özetle şunları söyledi:
Burada oyunlar oynanmasını, türküler söylenmesini isterdik.
Ama geldiğimizi nokta iç açıcı değil.
Yönetilemeyen bir Türkiye gerçeği var.
Oluşan atmosfer bunların tümünü gölgeliyor.
Karamsar tablonun sebebi ülkeyi yönetenlerdir.
CHP'liler olarak terör nereden gelirse gelsin, nasıl gelirse gelsin, karşıyız.
Terör, bir insanlık suçudur ve teröristler asla affedilmemelidir.
Terörle mücadele akılla yapılır, bilgiyle yapılır, irfanla yapılır.
Elbette mücadele edelim, kimsenin burnu kanamasın istiyoruz.
Suriye'deki, Lübnan'daki fotoğraflardan ne farkı var, Güneydoğu'daki fotoğrafların?
Masaya otururken, ciddi yanlışlar yaptılar.
Akan kanın, gözyaşının, ölenlerin tamamının sorumlusu iktidardır.
2002'de sıfır terörle ülkeyi teslim aldılar, bugün kan gölüne dönen bir Türkiye var.
Bunların sorumlusu kimdir?
Diyarbakır'daki taksi şoförü Şehmuz mu?
Neyin bedelini ödüyor Türkiye?
Darbe yasalarının değişmesi konusunda samimi olarak toplantılara katılacağız, düşüncelerimizi aktaracağız.
Kimsenin kişisel görüşleri üzerine bir ülke inşa edilmesine izin vermeyeceğiz.
"Gelin darbeci ruhu değiştirelim" diyorum.
Bu ülkenin aydınları düşüncelerini açıkladılar diye sabahın köründe evleri basılıyor, gözaltına alınıyor.
Bizim de katılmadığımız yönleri var, ama insanlar düşüncelerini özgürce dile getirebilmeli.
Bu diktatör bozuntusu diyor ki, "Devletin ekmeğini yiyip devlete düşmanlık eden".
Ben de ona sormak istiyorum, devletin ekmeğini yiyip devletin tüm imkanlarından yararlananlar devleti soyarken acaba niye düşünmüyorlardı?
CHP en büyük değişimleri bu ülkeye getiren partidir.
Dördüncü büyük devrime hep beraber hazırlık yapacağız.
Bedeli ne olursa olsun, bu ülkeye özgürlükçü demokrasiyi mutlaka getireceğiz.
Bizi tutuklayabilirler, gözaltına alabilirler, ne yaparlarsa yapsınlar, bedeli ne kadar ağır olursa olsun bu ülkeye özgürlüğü CHP getirecek.
Sana açık net çağrı yapıyorum, Davutoğlu.
Darbe hukukunun arkasına saklanma, saklanan adam darbe zihniyetini kafasından atmamıştır.
Size muhtıra veren adama üstün hizmet madalyası verdiniz.
Hangi darbeden bahsediyorsunuz?
Tamamen halkı kandırmaya dönük.
Parti yetkilileri diğer 3 devrimi şöyle sıraladı: 1. büyük devrim saltanata son verilip Cumhuriyet'in kurulması; 2. büyük devrim İnönü zamanında tek partili dönemden çok partili döneme gidilmesi; 3. devrim Bülent Ecevit ile sosyal demokrasiye geçilmesi...
Cumhurbaşkanını nitelikleri, görevleri vardır.
103. maddede cumhurbaşkanının yemini vardır.
Namus ve şeref kavramının, bu toplumda ne kadar önemli bir kavram olduğunu biliyoruz.
Bir kişi çıkıp bu sözü verdiyse, ölümüne bunu yerine getirir.
Çünkü namus ve şeref bizim için tartışılmaz.
Diktatör bozuntusu olan adam, senin için şeref ve namus ne anlama geliyor.
Sen namus ve şereften neyi anlıyorsun, sen bu yemini neden ettin?
Sende namus ve şeref ne anlama geliyor?
Bunu öğrenmek istiyorum.
Dindar adamda namus ve şeref kavramı baş tacıdır.
Onların niyeti darbe hukukunu kaldırmak değil, darbe hukukunu tahkim etmek.
Yetmiyor başkanlık sistemini istiyorlar.
Nasıl başkanlık; patronlu başkanlık sistemi.
Neden Osmanlı'nın parlamenter sistemini reddediyorsun.
Bir kişi emredecek herkes gereğini yapacak.
Türkiye'de parlamenter sağlıklı çalışıyor mu?
Hayır çalışmıyor.
Özgürlükçü demokrasiyi getirirsek, sistem çalışır.
Darbe darbe diyorlar ama darbe hukukunu güçlendirdiler.
Genel başkanlık için aday adaylığınııklayan İzmir milletvekili Mustafa Balbay, adaylık için gerekli 128 delegenin imzasını toplayamadığı için yarışa katılamadı.
92 imza toplayabilen Balbay, "Mevcut şartlarda aday olamıyorum" dedi.
Kurultay salonunda milletvekilleri parti meclisi (PM), merkez yürütme kurulu (MYK) ve ve onur kurulu üyelerine ayrılmış yerler varken eski CHP Lideri Deniz Baykal"ın partililerle birlikte tribünlerde oturması dikkat çekti.
stanbul milletvekili Gülay Yedekçi ise milletvekilleri için ayrılan yerde oturmak yerine, erken gelerek Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na ayrılan yerin yanına oturdu.
Yalova milletvekili Muharrem İnce'nin, Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşme de kurultay kulisinde konuşulan konulardan biri oldu.
İnce, kendisine PM üyeliği teklif edildiğini kendisinin de kabul etmediğini açıkladı.
Ancak genel merkez kaynaklarından, görüşme talebinin İnce'den geldiği ve PM üyeliği önerilmediği iddiası geldi.
İnce ise Twitter'dan, "Kimse bu genel merkez kaynakları, görüşmenin içeriği İstanbul milletvekili Ali Özcan'dan öğrenilebilir" mesajını paylaştı.
Özcan da "İki kişinin görüşmesinden benim haberim nasıl olabilir."
"Gitmiş görüşmüş" demekle yetindi.
Kılıçdaroğlu, sık sık ba- basını alkışladı.
Olağan "Demokrasi, Değişim ve Kardeşlik Kurultayı"nın ilk gününe parti meclisi (PM) kulisleri damgasını vurdu.
Kılıçdaroğlu, kurultay konuşması sonrası evine giderek PM listesi için çalışmaya başladı.
Kılıçdaroğlu'nun 100 kişilik anahtar listesini hazırlarken mevcut MYK üyelerinden, yönetimde yer almak istemediğini açıklayarak PM'ye başvuru yapmayan Yakup Akkaya, Sencer Ayata, Ercan Karakaş ile PM'ye bir kez daha aday olan Seyhan Erdoğdu dışındaki 13 MYK üyesini telefonla arayarak listede yer vereceğini söylediği öğrenildi.
Kılıçdaroğlu'nun 100 kişilik PM anahtar listesinin yanı sıra bir de daraltılmış başka bir listeye işaret edebileceği belirtiliyor.
CHP Kurultayı'nda oybirliğiyle kabul edilen 21 maddelik sonuç bildirgesinde DTK'nın özerklik tartışmalarıyla gündeme gelen Avrupa Yerel Yönetim Şartnamesi üzerindeki şerhlerin kaldırılması, yerelde yetki paylaşımının artması talep edildi.
Bildirgede "parti devleti düzenine son verilmesi", "saydam ve hesap verebilir bir hukuk devleti kurulması" hedefleri de yer aldı.
Kurultay AK Parti'den Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, HDP'den İdris Baluken, MHP'den Ruhsar Demirel izledi.
AK Partili Özdağ ve AK Parti heyeti, Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sert eleştirmesi üzerine salonu terk etti.
Özdağ, "Baktım ki eleştiri dozunu kaçırıyor, kabul etmem mümkün değildi" dedi.
Salonda tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül'ün fotoğraflarının yer aldığı "Sen yanmazsan ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa" yazılı pankart ile Kürtçe, Türkçe ve ingilizce "Barış" pankartı dikkat çekti.
Kurultay sabah saatlerinde Grup Yorum ve Ahmet Kaya şarkılarıyla başladı.
Silahlı saldırıda yaşamını yitiren Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi'nin kurultaya gönderdiği mesaj, büyük alkış aldı.
Berkin Elvan'ın annesi Gülsüm ve babası Sami Elvan da kurultaya katıldı.
Kılıçdaroğlu, hangi bedeli ödemek gerekirse gereksin demokrasiyi "ölümüne" sahipleneceklerini söylediği bölüm, konuşmanın en çok alkış alan bölümüydü.
Şimdiye kadar 34 olağan, 18 olağanüstü olmak üzere 52 kurultay toplayan CHP, 53. büyük kurultayını dün Ankara Arena'da topladı.
Katılım yüksekti.
12 bin koltuklu salonda 15 binden fazla CHP'li vardı.
Ancak, kalabalığın hakkını verdiği bir coşku yoktu.
En heyecanlı an, Kılıçdaroğlu'nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte salona girdiği anıydı.
Heyecan, Kılıçdaroğlu çifti salonu selamlarken de devam etti.
Salonda AK Parti kurultaylarında görülen disiplinden eser yoktu.
Kılıçdaroğlu konuşurken bile Arena'nın saha kısmındaki alanda büyük bir hareketlilik vardı.
Belli ki Parti Meclisi'ne girmek isteyen CHP'liler, parti yöneticileri ve gazetecilere kendilerini anlatarak destek aramayı tercih ediyordu.
Bir CHP yöneticisi, "Kore ya da Sovyetler Birliği'ndeki parti toplantıları gibi figüran partililerin ip gibi dizilip hareketsiz oturmasından iyidir" sözleriyle bu durumun kötü bir şey olmadığını anlatmaya çalıştı.
CHP kurultayının, AK Parti ya da MHP kurultaylarından bir farkı daha var.
Bu partilerde sadece genel başkanlar konuşur.
CHP'de ise kurultay, parti sorunlarının da konuşulduğu bir platforma dönüşür.
Dünkü kurultayda konuşmak isteyen partililerin sayısı fazla olunca Divan Başkanı Murat Karayalçın süre ayarlamada sıkıntı yaşadı.
Yüzlerde ve dillerde "Memleket kötü gidiyor" ifadesi olmakla birlikte "Bu salondan çıkacak tabloyla gidişatı değiştirirsiniz artık" yorumlarına karşı da bir mesafe vardı.
Bütün CHP'liler, "Bir şey yapmalı" dese de "Ne yapmalı" sorusuna tutarlı ve güçlü bir yanıt yoktu.
Bunda gelecek 4 yılda hiç bir seçim yapılmayacak olmasının etkisi büyüktü.
Kılıçdaroğlu kürsüye çıktığında, biz gazeteciler de "Ne yapmalı" sorusuna ne yanıt vereceğini bekledik.
Kılıçdaroğlu, önce "Neler oluyor" sorusunu yanıtladı.
Tutuklu gazeteciler meselesine, bildiri nedeniyle akademisyenlere yapılanlara, Güneydoğu'da yaşananlara, dış politikanın girdiği çıkmaza dikkat çekti.
CHP'yle ilgili "dinsiz partidir", "darbeleri destekler", "elitistlerin partisidir" gibi partisiyle ilgili "Anadolu efsanelerine" uzun uzun yanıt verdi.
"Ne yapmalı" aşamasına gelince de somut adımlardan söz etmek yerine "strateji" ortaya koymaya çalıştı.
Bütün bu sorunların üstesinden daha güçlü demokrasiyle daha fazla adaletle gelinebileceğini vurguladı.
CHP adına da bir söz verdi ve "Demokrasiyi getirinceye dek bedeli ne olursa olsun çalışacağız."
"Demokrasi için ölümüne mücadele edeceğiz" dedi.
Son bir not; CHP'nin 53. kurultay itibariyle "organizasyon" meselesini hallettiğini, artık sorunsuz kurultay toplamayı becerebildiğini de hatırlatmak lazım.
Bu arada kurultayı takip edecekleri söylenen 900 gazeteci için kart basılmıştı ama salondaki gazeteci katılımı o seviyede değildi.
Medya kuruluşlarının Ankara temsilcileri de kurultayı takip etme konusunda AK Parti kurultaylarındaki kadar istekli değildi.
Özyönetim'e müebbet istendi
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 3'ü tutuklu 7 sanık hakkında hazırlanan iddianame, 4. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, PKK/KCK terör örgütünün üst düzey yöneticilerinin talimat ve çağrıları üzerine Diyarbakır, İstanbul, Şırnak, Mardin, Muş, Hakkari, Siirt, Bitlis, Batman, Van ve Ağrı'nın bazı ilçe ve mahallelerinde "özyönetim" adı altında açıklamalar yapıldığı belirtildi.
Örgütün elebaşları ile gençlik ve kadın yapılanmalarından yasa dışı eylem çağrılarında bulunulduğu ifade edilen iddianamede, Diyarbakır'ın Sur, Bağlar, Silvan, Bismil, Lice, Dicle ve Hazro ilçelerinde güvenlik güçlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına, vatandaşların ev, iş yeri ve araçlarına yönelik bombalı, uzun namlulu silah ve roketatarlı saldırı eylemlerinde artış olduğu kaydedildi.
IŞİD'le muhalifler çatıştı karakolumuz vuruldu
Kilis'in Yavuzlu Köyü karşısındaki Suriye'nin Düden, Kara Mezra Bıgıddın ile Kara Köprülü Köyü'nde IŞİD ile muhalif grupların bir araya gelerek kurduğu Fetih Ordusu arasında son günlerde görülen çatışmalar şiddetlenerek devam ediyor.
Sınıra yakın noktada süren IŞİD ile muhalifler arasındaki çatışmalar sırasında ateşlenen silah ve havanların sesi Türkiye tarafından da duyuluyor.
Sık sık patlamaların meydana geldiği bölgelerden yükselen dumanlar Türkiye tarafından çıplak gözle görülürken, sınır hattında güvenlik güçleri zırhlı araçlarla yoğun önlem aldı.
Öte yandan IŞİD militanlarının denetimindeki Bıgıddın Köyü'nden Kilis'in Yavuzlu Köyü yakınlarındaki Şehit Mehmet Sınır Karakolu'na taciz ateşi açıldı.
Bunun üzerine angajman kuralları kapsamında, askerler taciz ateşinin açıldığı bölgeye obüs ve ağır silahlarla karşılık verdi.
İddiaya göre Rus savaş uçakları Türkiye sınırına 17 kilometre uzaklıktaki Hameyin Köyü'ne saldırı düzenledi.
Hava bombardımanında yaralanan 6 Suriyeli, yakınları tarafından tedavi için Kilis Devlet Hastanesi'ne getirildi.
Loto zenginleri çeklerini aldı
Tennessee eyaletinin Munford kentinde 150 bin dolar değerinde küçük bir evde yaşayan Robinson çifti, 29 yıllık bir sürede toplam 528.8 milyon dolar (1.6 milyar tl) almaktansa 328 milyon dolarlık (yaklaşık 1 milyar TL) tek bir ödeme almayı tercih etti.
Çift, "Ne de olsa yarınımızın garantisi yok" dedi.
Bir mağaza zincirinde çalışan John Robinson ve bir dermatoloğun yanında asistan olarak çalışan eşi Lisa, artık milyoner olmalarına rağmen pazartesi günü işlerinin başında olacaklarını söylediler.
Çift, kazandıkları parayla öncelikli olarak ev kredisi borcunu ödemeyi ve yakınlarına yardım yapmayı hedefliyor.
Büyük ikramiyenin üçe bölündüğü açıklanmıştı.
iOS9: yeni iPhone işletim sistemi nasıl alınacak, Apple güncellemesi yayınlandı
Yeni işletim sistemi için Ayarlar uygulamasına giderek, "Genele" dokunup "Yazılım Güncellemeyi" seçebilirsiniz.
Hazır olduğunda telefonunuz size indirme ve kurma seçeneğini sunacaktır.
Bazı kullanıcılar bu kurulum sonrasında bir problem yaşadılar ve "Yazılım güncelleme başarısız" diyen bir hata mesajı aldılar.
Bu sorunun üstesinden gelmek için kullanıcılara sisteme yüklenmenin azalmasını beklemeleri ya da iTunes'i deneyip oradan yükseltmeye çalışmaları öneriliyor.
Telefon sürecin kalanında size rehberlik edecek.
Bunun arasında yer açmak için uygulamaları silmek de olabilir - ama Apple güncellemeyi küçülterek bunun olmasını engelledi ve silinmesi için bazı uygulamaları önerip süreç bittiğinde yeniden kurulumu için özel bir araç kullanıyor.
Güncelleme devam ederken pilinizin bitmemesi için telefonunuzun şarj edildiğinden ya da bir şarj cihazının yanında olduğundan emin olmaya değer.
Eğer şarjı çok düşükse Apple güncellemeye izin vermez, zira telefon güncellemeyi kesecek biçimde yarısında durabilir.
Daha fazla okuyun: iOS9, WatchOS gecikmesine rağmen halen sırada. iOS9 incelemesi: en az heyecanlı ve en iyi güncelleme iOS9: yeni iPhone işletim sistemi için nasıl hazırlanmalı
Aynı zamanda, indirmeye başlamadan önce yapılacak her şeyi yaptığınızdan emin olmalısınız; eğer bir şeyler yanlışsa durdurmayı denemelisiniz ve korumalısınız. iOS 9 daha zeki bir kişisel yardımcı ve iPad için yeni üretim özellikleri ile işletim sistemini hızlandıran ve düzelten ince ayarlar gibi yeni özelliklerle beraber geliyor.
FedEx'in gelirleri karışık, 2016'da mali görünüm düşecek
FedEx geçtiğimiz üç ay için hayal kırıklığı yaratan sonuçlar raporladı ve kargo devi, kargo hizmetlerine olan talebin azalması ve yer hizmetlerinde maliyetlerin artması nedeniyle tüm yıl kar tahminini azalttı.
Şirket ayrıca tatiller için yaklaşık 55.000 sezonluk işçi almayı planladığını da söyledi.
Geçen yıl bu zamanlarda, FedEx tatiller için 50.000 sezonluk işçi alacağını duyurmuştu.
Çarşamba günkü açılış gongundan 45 dakika önceki açılış öncesi işlemlerde yaklaşık %2,5 düştü.
FedEx Corp. önümüzdeki Mayıs ayında sona erecek mali yılda 10,40 $ ila 10,90 $ arasında kazanç beklendiğini, bunun önceki tahminlere göre 20 sent daha az olduğunu belirtti.
Analistler, FactSet tarafından yapılan araştırmaya dayanarak 10,84 $ bekliyordu.
4 Ocak'ta geçerli olacak ortalama %4,9 yükseltmeye ve ağır ya da büyük paketlerin kara nakliyesinde Kasım ayında başlayacak yüksek sürşarjlara rağmen düşüş ihtimali görünüyor.
Şirketin söylediğine göre maliyet kesintileri, daha yüksek gelir ve e-ticaretin büyümesinden kazançların hala önceki yıla göre yüksek olması bekleniyor.
Başkan ve CEO Fred Smith, şirketin "özellikle imalat ve küresel ticarette beklenenden zayıf ekonomik koşullara rağmen sağlam bir performans gösterdiğini" söyledi.
Tatil istihdam planları rakip firma UPS'ten bir gün sonra açıklandı, buna göre UPS geçen yıl ile aynı sayıda, 90.000 ila 95.000 ekstra işçi almayı planladığını söyledi.
31 Ağustos'ta sona eren üç aylık süre zarfında FedEx gelirini önceki yıla göre %6 arttırarak 692 milyon $ kazandı.
Hisse başına kazanç, Zacks Yatırım Araştırma tarafından görüşülen 12 analistin tahminlerinin 2,44 $ gerisinde kalarak 2,42 $ seviyesinde gerçekleşti.
Gelir %5 arttı, 12,3 milyar $'a.
Zacks tarafından görüşülen altı analist 12,23 milyar $ bekliyordu.
FedEx, geçen yıl uluslararası öncelikli nakliyedeki gerilemeden darbe aldı, bu da Express biriminde gelirin durgunlaşmasına neden oldu.
Ancak çevrimiçi alışverişteki patlama FedEx Yer Hizmetleri sonuçlarını yükseltti.
Son çeyrekte, yer hizmetleri geliri %29 arttı ancak işletme geliri büyük paketler ve dahili sigortadaki yüksek maliyetler nedeniyle temelde durgundu.
Yüksek işçilik maliyetlerinde kargo işinde gelir düşerken ekspres birimi yüksek baz oranları sebebiyle yüksek gelir gördü.
ılış gongundan yaklaşık bir saat önceki açılış öncesi işlemlerde, FedEx hisseleri 3,85 $ ya da %2,5 düşüşle 150,15 $'e geriledi.
Salı gününü yıl için %11 ve 11 Haziran'daki rekor düzeyine altında %17 düşüşle kapattılar.
Yıllardır en çok beklenen toplantılarında, Federal Rezerv politikacıları bu hafta 27 fitlik bir Honduras maunu masa etrafında iki günlerini harcayarak neredeyse on yıldan beri ile kez faiz oranını artırma zamanının gelip gelmediğine karar verdi.
Merkez bankasının bir kanadında yer alan iki katlı toplantı odası Birleşik Devletler'in duvar resmi olacak.
Harita Fed'in Kadın Başkanı Janet L. Yellen ve meslektaşlarının ulusun ekonomik çıkarlarını diğer her şeyin üzerinde tuttuğuna ilişkin bir hatırlatma.
Merkez bankasının Kongre'den aldığı iki görev var: ABD istihdamını en üst düzeye çıkarmak ve buradaki fiyatları stabil tutmak.
Ancak Büyük Buhrandan beri Fed liderleri yazılı olmayan üçüncü bir vekalet olduğunu kabul etti: mali denge.
Ve bu üçüncü vekalet, Perşembe günü duyurulacak olan ABD ekonomisinin 2008 sonundan beri süregelen sıfıra yakın kısa vadeli faiz oranından gelen benzersiz uyarıcı desteğinin kesilmeye başlanmasına hazır olup olmadığına ilişkin tahmin edilmeyecek kadar yakın bir kararda X faktörü olabilir.
Çoğu veri ekonominin sağlam bir şekilde büyüdüğünü gösterse de, küresel finans piyasalarındaki son çalkantı hali hazırda dikkatli Fed memurlarını, referans federal fon faizlerini - yüzde birin çeyreğinden daha az bir oranda bile - artırarak kırılganlık ekleme konusunda ürkek hale getirebilir.
"Açıkçası iş gücü piyasası ve enflasyon izledikleri ilk ve en önemli şey olacaktır" simsarlık firması Stifel Nicolaus & Co'nun şef ekonomisti Lindsey M. Piegza dedi.
"Ama bence oranı artırmamak için bir mazeret arıyorlarsa küresel pazarı çevreleyen artan belirsizlik biraz daha beklemek için onlara yeterli gerekçeyi sağlayacaktır" dedi.
Fed'in ne yapacağı hakkında hiçbir fikir birliği yok ve bu, kendi içinde finans piyasalarında dalgalanmalara yol açıyor.
Yakın zamanda Bloomberg'in görüştüğü ekonomistlerin yarısı bu hafta bir faiz artışı bekliyordu.
Bununla birlikte finans piyasaları Fed'in yalnızca yaklaşık %30'luk bir artış ihtimali gösteren ana gösterge ile birlikte beklemede kalmasını bekliyor.
Bu durum, Fed'in oranı artırması halinde, politika yapıcılar başka bir artışın yolda olabileceği sözünü vererek etkisini hafifletmezlerse hisse senedi piyasasında bir düşüşe işaret edebilir.
Salı günü, Dow Jones sanayi indeksi ortalaması 228,89 puan ya da %1,4 artışla 16.599,85'e yükseldi.
Moody's Capital Markets Research Group şef ekonomisti John Lonski, "Artışın Fed politika yapıcılarının oranı bu hafta sabit tutacakları beklentisiyle tetiklendi" söyleyen dedi.
"Fed'in şu anda oranları arttırması şaşırtıcı olurdu" dedi.
Fed yöneticileri bu yönde karar alsaydı, "paniklemesinler diye mali piyasaları sakinleştirme konusunda uzun bir yıl almaları gerekecekti."
Diğer uzmanlar, Fed'in ne zaman harekete geçeceğine ilişkin sis perdesinin kalkmasından dolayı bir oran artışının mali piyasaları sakinleştirebileceğini öne sürdü.
Yalnızca bir ay önce, Fed, bu ay oranı %0,25 puan artırma yolundaymış gibi görünüyordu; bu, para koşullarının yavaşça daralması yolunda, ABD'nin toparlanmasını güçlendiren küçük bir adım olurdu.
Yellen, liberallerin daha ekonomik bir süreç gerekliliğine ilişkin şikayetlerine rağmen bu yılki oran artışını bahar aylarında ve yaz başında beklediğini söyledi.
İş yaratma hızı Ağustos'ta azalmasına rağmen, iş gücü pazarındaki büyüme bu yıl sabitti.
İşsizlik oranı geçen ay, yedi yıldan beri en düşük seviyesi olan %5,1'e düştü ve Fed'in tam istihdam saydığı seviyeye yaklaştı.
Maaş artışları düzelme işaretleri gösterdi.
Ve enflasyon merkez bankasının yıllık %2 hedefinin altında seyretmeye devam etmesine rağmen, Fed politikacıları, keskin şekilde azalan petrol fiyatlarının geçici etkisinin önemli bir neden olduğunu söyledi.
Pantheon Macroeconomics şef ekonomisti Ian Shepherdson, ekonomi "daha yüksek oranlarla başa çıkabilir ve iş gücü piyasasındaki darlığa rağmen buna ihtiyacı var" dedi.
Ancak tüm dünyadaki finans piyasaları geçen ay sonunda Çin'in para biriminde devalüasyona gitmesinden sonra sarsılmaya başladı.
Dow Jones sanayi indeksi ortalaması, yatırımcıların yavaşlayan bir Çin ekonomisinin küresel büyümeyi aşağıya çekmesi korkusundan dolayı Mayıs ayı rekor seviyesinin %16 kadar altına düştü.
Piyasa, Dow'un artık Mayıs ayındaki yüksek seviyesinin neredeyse %10'u altında olduğunda, bir şekilde geri sıçradı.
Fed politika yapıcıları için piyasa çalkantısı, faiz oranının artırılacağı zamanın hesaplanmasını daha da karmaşık hale getiriyor.
UCLA Ziman Center for Real Estate'te kıdemli araştırma ortağı ve önceki Fed görevlisi Stephen D. Oliner "Son birkaç haftadır Çin ekonomisindeki finans piyasalarında en olduğunun bilinmemesi ve ekonomik zayıflama hakkındaki haberlerin eksikliği ile bu toplantıda biraz daralmış olabilirler" dedi.
Şimdi bu etkileri daha iyi yönetmek için en azından bir ay daha bekleyeceklerini tahmin ediyor.
"ABD ekonomisindeki etkilerin ne olacağı konusunda çok fazla belirsizlik var ve Çin'deki gelişmelerin ileri tarihe atılmasına bel bağlamak için ellerinde neredeyse hiçbir verileri yok" Oliner dedi.
Küresel ekonominin sağlığı Fed'in öncelikli endişelerinden biri değil, bu yüzden teknik açıdan kara alma süreçlerinde bir etken olmaması gerekir.
Ancak gerçekte Fed dünyanın parasal yetkilisi haline geldi.
Merkez bankasının son yıllardaki etkisi çok büyüktü.
O zamana kadar Başkan Ben S. Bernanke'den gelen yegane ipucu, 2013'te Fed'in dünya çapındaki piyasa sarsıntılarının tetiklediği parasal genleşmesini "azaltabileceği" idi.
Piyasaların ve ekonomilerin giderek birbirine dolandığı bir dünyada, Fed görevlilerinin yalnızca başka yerlerdeki gelişmeleri takip etmesi değil ayrıca küresel ekonomiyi daha iyi okumak için diğer merkez bankası yöneticileri ve uzmanlarına danışması da beklenebilir.
Varlık yönetimi firması Envestnet Inc.'nin küresel strateji şefi Zachary Karabell karar alma sürecinin "bilimden çok bir yetenek" olduğunu söyledi.
Federal Reserve Bank of Richmond, Va. Başkanı Jeffrey Lacker bu ay "Fed'in ekonomik temellerle bağlantılı görünmeyen finans piyasası hareketlerine geçmişte aşırı tepki gösterdiğine" dikkat çekti.
Politika yapıcı Federal Açık Piyasa Komitesi'nin oy hakkına sahip bir üyesi olan ve oran artışı için baskı yapan Lacker, örnek olarak 1998-99 kararlarına atıfta bulundu.
Lacker, "ABD büyümesi için sınırlı tanımlanabilir tavsiyelere rağmen" Asya'daki mali kriz Fed'in üç toplantı boyunca gösterge oranında %0,75 puan kesinti yapmasına neden oldu" dedi.
Bir yıl sonra Fed görevlileri bu kesintileri geri aldı.
İngiltere Merkez Bankası oran belirleme komitesinin önceki üyelerinden olan Adam S. Posen "Fed, 2008 piyasa erimesinde olduğu gibi yalnızca büyük krizler sırasında mali denge endişelerini ön plana koymalıdır" dedi.
Son çalkantı bu seviyeye yaklaşmıyor dedi.
Piyasalar küskün olduğu için bir oran artışına gitmekten korkmak durumunda kalmayı gerçekten istemezsiniz dedi Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü Başkanı Posen.
Merkez Bankası Yasası hala iki yetkiye sahip ve mali dengeden bahsetmiyor ve bu değişene kadar bu yönde bir harekette bulunmaları gerektiğini düşünmüyorum.
Harika bir Tayland pazarı mı istiyorsunuz?
Çin mahallesindeki LAX-C'yi deneyin.
Evet, Çin mahallesi
Pazar/depo 1997 yılında açıldı ve LAX-C Şti.'ne ait.
Sıklıkla Thai Costco olarak da isimlendirilen LAX-C halka da satış yapan bir toptan Tayland pazarı.
Evet, orası Çin mahallesi, Tayvan Mahallesi değil.
Pazar/depo tek duraklık bir dükkan; çok sayıda taze, dondurulmuş ve kurutulmuş gıdalar, popüler Asya ve Tayland atıştırmalıkları, mutfak eşyaları, mobilyalar, dini ve tatil amaçlı dekorasyonlar satıyor.
Motor yağı almak isterseniz otomotiv kısmı bile var.
Dükkan devasa ve tüm koridorlarını dolaşmak bir saat sürebilir.
Tüm bu alışverişte karnınız acıkırsa LAX-C BBQ Eksres'ten yiyecek kapın.
Mağazanın iç yiyecek kısmı (iyi, hesaplı) kasaların yanında, ve çeşitli dışarı çıkarma seçenekleri var.
Neler stokluyor: Tayland'a ait bir şey mi istiyorsunuz?
Büyük ihtimalle LAX-C'de vardır.
Ürünler makul olarak fiyatlandırılmış durumda ve bazıları topluca satılıyor.
Taze ürünler arasında özel Asya ve bölgesel Tayland baharatları, meyveleri ve daha fazlası var.
Et rafı çok kapsamlı, balık da öyle - tezgahın arkasındaki çalışanlar balığı temizleyip fileto yapıyorlar, hatta isterseniz kızartıyorlar bile.
Mağazanın büyük bir bölümünde büyük dondurucu bölümü var; orada donmuş köri yaprakları, acı kavun ve galangal, bütün ördek, balık, dana kanı, balık topları, bölgesel sosisler, ticari yiyecekleri ve daha fazlasını bulabilirsiniz.
Kimler alışveriş yapıyor: Restoran sahipleri ve aşçılar, aileler ve bireyler.
Geniş koridorlarda hem alışveriş arabaları hem de forkliftler bulunuyor.
Bulunan: Taze monthong durian çıkış standının hemen yanında.
Nerede: Mağaza Çin Mahallesi ile Şehir Merkezi arasında Los Angeles'in sanayi bölümünde, Philippe The Original'den birkaç blok ötede.
Park: LAX-C'nin kendi park yeri var, diğer mağazalarla ve restoranlarla paylaşıyor.
Mağaza çok yoğun olsa da park yeri bulmak genelde zor değildir.
Brezilya'nın Rio Grande Pediatri Cemiyeti Emzirme döneminde sağlıklı beslenmeyi teşvik ediyor
Brezilya'lı pediatri örgütü SPRS, denemek ve kadınlara emzirme süreçlerinde sağlıklı beslenmenin önemini anlatmak için sağlıksız besin tasvirleriyle resmedilmiş süt çocuğu resimlerine yer vererek şok edici bir yönteme başvurdu.
İnsan sütü, birçok protein, yağ, vitamin ve karbonhidrat çeşidinden meydana gelmiştir ki bu da bebeklere sağlıklı bir bağışıklık sistemi geliştirebilmeleri için gerekli tüm besinleri temin eder.
Enerji fazlası gereksinimlerinden ötürü hamile kadınlar ile yeni annelerin günlük kalori alımlarını 500 kalori civarlarına yükseltmeleri tavsiye edilir.
Ne var ki yeni yapılan araştırmalara göre annelerin almaları gereken gıda takviyesi yalnızca kalori alımıyla sınırlı değil.
Teksas Baylor Tıp Koleji Profesörü Robert Waterland önderliğinde yürütülen yeni bir çalışmaya göre hamile kadınların sağlıklı beslenmeleri bebeklerinin genetik ifadesini etkileyerek onları tümör gelişimine karşı korumuştur.
Ne yazık ki sağlıksız beslenmenin çocuğun bağışıklık sistemini olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır.
Seven's Sunrise, Nine'ın Today Show'da liderliği ele geçirme gayretlerine rağmen reytinglerde üstünlüğünü sürdürüyor
Karl Stefanoviç ve Lisa Wilkinson'un Liberal'in liderliğini devirmek amacıyla Canberra'ya yapmış olduğu hamleler Today için bir reyting artışı sağlamada başarılı olamadı.
Tony Abbott'un Malcolm Turnbull'un düşmesinden sonra Nine'ın kahvaltı şovu ulusal başkentte sahnelendi.
David Koch ve Samantha Armytage tarafından Londra'da konuk edilen Rival Sunrise aralarında Dubai, New York, Niagara Şelaleleri ve Cancun'un da bulunduğu haftalık uluslararası dizilerin arasına sıkıştı.
Uzaklık sorunu Avustralyalı izleyiciler için pek fazla fark yaratmıyor gibi, Today'in 339.000 rakamına karşılık beş başkentte Sunrise'ın ortalama 397.000 izleyicisi var.
Today Pazartesi günü (317.000) geçen Salı (283.000) ile kıyaslandığında reytinglerde hafif bir artış kaydetti ama rakam yine de geçen Perşembenin gerisindeydi (343.000)
Today son aylarda Sunrise ile arayı kapatıyor.
Ağustos ayında Sunrise'ın 330.000 rakamına karşılık Today ortalaması 318.000'di.
Yılın başında aradaki fark 40.000 ile 50.000 arasındaydı.
Eylül'ün bugünlerine kadar Today'in 314.000 rakamına karşılık Sunrise ortalaması 349.000'dir.
Bu tüm sabahlarda olan en enteresan şeydir.
Değişim rüzgârları parlamentodan çok bu sabah ahalisini etkiliyor!
Karl ve Lisa iyiler, sorduğunuz için teşekkürler!
TODAY tarafından 14 Eylül 2015 tarihinde postalanmıştır
Seven için büyük haber eski Packed to the Rafters'ın yıldızı Erik Thomson'lu 800 Sözcüğün soluk kesici başlangıcıydı.
Yeni dul kalan bir babanın iki çocuğuyla beraber Yeni Zelanda'da deniz kenarına taşınmaya karar vermesiyle ilgili yeni drama 1,219 milyon ile çok etkileyici bir ortalamaya ulaştı.
Eleştirmenler Thomson'un Rafters'ın starı Rebecca Gibney olmaksızın bir solo şovu yürütüp yürütemeyeceğini sorguladılar.
Dün gecenin sonucu çınlayan bir "evet" cevabıydı.
Seven'ın X Faktörü 1,136 milyon izleyiciyle gücünü korudu, Block (838.000) ve TBL Ailelerini (726.000) kolayca yendi.
Seven iki Takip- Avusturalya ile gece talihlerini karıştırdı.
Andrew O'Keefe'nin konuk ettiği yeni bilgi yarışmasının ilk yarım saati (17:00-17:30) ortalama 446.000 izleyiciye ulaştı.
İkinci yarım saatte (17:30-18:00) rakam 623.000 izleyiciye sıçradı - Eddie Mc Guire'in Sıcak Koltuğu (613.000) karşısında küçük bir galibiyet için yeterli oldu.
Pazartesi Gecesi Takip-Avustralya'nın ilk yarım saati ortalama 520.000 izleyiciye ulaşırken ikinci yarım saatte bu rakam 720.000'e yükseldi.
Sıcak Koltuk 620.000 ortalamaya sahipti.
Takip Avustralya'nın ikinci gecedeki reyting düşüşü Nine'a 5.30'da Sıcak Koltuğun üstünlük sağlayacağını düşündürdü.
Takip Avustralya, Mc Guire'in şovuna diş geçirmeyen Milyon Dolarlık Dakikanın yerine getirilen bir değişiklikti.
Orijinal olarak Today yerel kaldıkça Sunrise üstün geliyor şeklinde yayınlanmıştır
En sona kalan üç kişi Bekar Sam Wood'un mükemmel erkek olduğunu düşünüyorlar - ama o kimi seçecek?
Sır ortaya çıktı mı? ...
Lana Jeavons-Fellows, Sarah Mackay ve Snezana Markoski farkında olmadan Bekarı kimin kazanacağını ortaya koymuş olabilirler.
Sam Wood'un Bekar programının sonunda seçeceği kadın büyük bir gizlilik içinde kalmıştı.
Ve kalan üç kız da son gülü alanın kim olduğunu söylememek için ellerinden geleni yapıyorlar.
Ancak üç kişinin ikiye düşmesinden önceki gün Lana Jeavons-Fellows, Sarah Mackay ve Snezana Markoski'yi kontrol edersek; kazananın kim olacağıyla ilgili farkında olmadan bir ipucu vermiş olabilirler.
Sam Wood Perşembe günkü finale dek ağzını mühürledi
Üç kadın da lirik bir dille neden Wood'un mükemmel olduğunu anlattılar; onun mizah yeteneğine, hırsına, aile değerlerine ve pozitif tutumuna vurgu yaparak neden onun partneri olmak istediklerini söylediler.
Ama "Sen değilsen, Wood'un son gülünü kim almalı?" sorusuna verdikleri cevaplar, The Bachelor'ın kalbini kimin kazanacağıyla ilgili bir bilgi içeriyor olabilir.
Hem Jeavons-Fellows hem de Markoski hızlıca kendileri dışında Wood için en iyi aday olarak Mackay'in ismini verdiler.
Sarah Mackay ve Sam Wood ilk günden beri oldukça yakınlar.
Jeavons-Fellows: "Eve geldiğim andan itibaren, (Sarah'nın) enerjisi ve Sam'in enerjisini okuyarak birbirlerine uygun olduklarını hissettim ve program boyunca da böyle düşündüm" dedi.
Markoski de "Sarah çok pratik biri, onun etrafında olmak çok eğlenceli" diye ekledi.
Onları bir arada gördüm ve aralarında bir kimya var.
Birbirleriyle yan yanayken çok iyi ve rahat hissediyorlar.
Sarah Mackay, kendisi ve Sam Wood'un çok iyi anlaşan bir çift olacağını düşünüyor.
Mackay geçen haftaki ev ziyaret randevularının onun Wood'un "doğru kişi" olduğunu düşündürdüğünü söyledi.
"Onu arkadaşlarım ve ailemle gördüğümde bunun kesinlikle sadece bir oyun olmadığını fark ettim - ona artık tamamen bağlıyım" dedi.
O olmazsa Wood'un kimi seçebileceği sorulduğunda, gizemliydi.
"Bunu söyleyebilir miyim bilmiyorum" dedi.
"Diğer kızları eşit derecede seviyorum - Snezana ve Lana eşitler."
The Bachelor, Ten kanalında Çarşamba 19.30'da yayınlanıyor.
İlk yayın: Sam Wood için en iyi tercih Sarah mı?
Jarryd Hayne'in NFL kariyerine başlayacağı yer açısından çeşitli opsiyonları oldu.
Detroit ve Seattle kendisi ABD'ye taşındıktan sonra ona çok ilgi gösterdiler ve geçen seneki etkileyici açık antrenman gününden sonra da pek çok diğer takım ona yaklaştı.
Ancak Hayne San Francisco 49ers ve koçu Jim Tomsula'yı seçti ve bu çok bilgece bir karar gibi gözüküyor.
Bazı koçlar, Salı günü Minnesota'ya karşı 20-3 alınan galibiyette olduğu gibi Avustralya ragbi ligindeki performansındaki kaybetmesi nedeniyle Hayne'i yedekte oturturdu.
Ama Tomsula bu adama inandı ve Hayne'e bir fırsat daha tanıyarak Reggie Bush'un sakatlığı sonrasında bir oyunda yer verdi.
Tomsula oyundan sonra soyunma odasına gerçek rengini göstermeye devam etti.
Çaylakları tüm takımın önünde aşağılamak yerine, onlara cesaret verdi.
Tomsula aynı zamanda maç sonrası basın konferansında da Hayne'e açıkça destek oldu.
49ers ekibinin muhabiri Cam Inman, Hayne'in aynı zamanda özel ekip koordinatörü Thomas McGaughey'den de cesaret aldığını ve bu düşürüşünü unutup sonraki oyunu düşünmesi tavsiyesinin verildiğini söyledi.
Jarryd Hayne, ilk çeyrekte Minnesoa Vikings'in sayı yapmasına neden oldu ve topu düşürdü
Bu Hayne ve onun geniş Avustralyalı hayran kitlesinin NFL'deki ilk maçı için hayal ettiği şey değildi.
Hayne, topu düşürdükten sonra sahadan çıkarken küfrederken görüldü ve daha sonra Avustralyalı radyo ikilisi Hamish ve Andy'e 2DayFM 104.1'de NFL kariyeri için daha kötü bir başlangıç düşünemediğini söyledi.
Hayne "Bu sadece o şeylerden biriydi, bir sonraki oyun için üzülürsün ve işte bu" dedi.
Hayne, Queensland'a sayı yaptıran geri pasıyla 2007 Origin ilk maçını da hatırlattı.
Yine de bu 27 yaşındaki oyuncu için harika bir deneyim oldu.
Hayne, oyundan sonra taraftarlarla bir Avustralya bayrağı tutarken çekilen pozu Instagram'da yayınladı.
Elton John ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin eşcinsel haklarını görüşmek üzere bir araya gelecek
2003 yılında Rusya'nın en zengin adamı olan Mikhail Khodorkovsky Sibirya'daki bir geçitte silah zoruyla tutuklanmıştı.
Başkan Vladimir Putin'e açıkça karşı çıkan Khodorkovsky hapse atıldı, petrol şirketi Yukos'a el kondu ve demokrasi yanlısı çabaları kısa kesildi.
Nepal'de Polisin Protestoculara Plastik Kurşun Sıkması Sonucu 4 Kişi Öldü
Çarşamba günü bir yetkilinin bildirdiğine göre ülkede teklif edilen yeni anayasaya karşı gösteri yapan kalabalığa polisin plastik kurşunlarla ateş açması sonucu, 4 yaşında bir erkek çocuğu dahil 4 kişi hayatını kaybetti.
Olay Salı akşamı başkent Katmandu'nun 175 mil batısındaki Rupandehi şehrinde meydana geldi.
İlçe baş yetkilisi Bishnu Prasad Dhakal, 1000'den faza protestocunun bir polis istasyonunun dışında toplandıklarını ve bazılarının taş ve yangın bombaları attığını söyledi.
Bay Dhakal, plastik kurşunları kullanmadan önce polisin biber gazı kullanıp havaya ateş açtığını söyledi.
Yirmi polisin ve beş sivilin yaralandığını söyledi.
Öldürdüğü bilinen ama genelde daha az ölümcül bir alternatif oldukları için kullanılan plastik kurşunların neden böyle yüksek bir ölümlü vakayla sonuçlandığıık değil.
Çatışma Nepal'in güney düzlükleri genelinde haftalardır devam eden şiddetli protestoların en sonuncusu oldu, burada Madhesi etnik grubunun üyeleri teklif edilen yeni anayasayla oluşturulan bölgelerin kendilerinin siyasi etkisini seyrelteceğini ileri sürüyor.
Kendi devletlerini kurmak isteyen etnik Tharus grubu da batı Nepal'de protesto gösterileri yapıyor.
10 Ağustos 'tan beri devam eden şiddetli çatışmalarda 11'i polis memuru olmak üzere en az 40 kişi yaşamını yitirdi.
Bu tarihte dört büyük siyasi parti ülkeyi bölgelere bölme konusunda anlaşmışlardı - yüzyıllardır merkezi devletle yönetilen Nepal'de yeni bir anayasa hazırlanması için de önemli ama huzursuzluk yaratıcı bir adım olarak görülüyor.
Yeni bir anayasa üzerindeki çalışmalar 2008 yılından beri devam ediyordu, ancak yasa yapıcılar Nisan ayında meydana gelen ve binlerce insanın ölümüne neden olan yıkıcı deprem sonrasında bu sürece hız verdiler.
Yasa yapıcılar bu hafta Katmandu'da taslak anayasa hükümleri üzerinde çalıştılar ve yetkililer yeni metnin Pazar gününe dek düzenleneceğini söylediler.
NHC, Cape Verde Adalarının güneyinde yüzde 60 kasırga ihtimali olduğunu söylüyor
ABD Ulusal Kasırga Merkezi Salı günü, Cape Verde Adaları'nın güney ucunun 350 mil (560 km) kadar güneyindeki geniş bir düşük basınç sisteminin önümüzdeki 48 saat içinde tropik bir kasırgaya dönüşme ihtimalinin yüzde 60 olduğunu söyledi.
Bir diğer iyi tanımlanmış düşük basınç sistemi de Cape Verde Adaları ile Küçük Antiller arasında görüldü ve Miami merkezli hava tahmin merkezi önümüzdeki iki gün içinde tropikal kasırga oluşması ihtimali yüzde 60 olduğunu söyledi.
Google mülteciler için 11 milyon dolar toplamak üzere bağış eşleştirme kampanyasını başlattı
Google Inc (GOOGL.O), savaştan zarar görmüş ve fakirleşmiş olan ülkelerinden kaçarak Avrupa'ya giden binlerce mülteciye yardım eden insani örgütler için 11 milyon dolar toplamayı amaçlayan bir bağış-eşleştirme kampanyası duyurdu.
Google, kendisinden beklenmeyen bir kişisel yaklaşımla bağış girişimini blogunda ilan etti.
Bir yöneticinin bu açıklamayı yapması yerine; yedi yaşındayken ailesiyle beraber Kabil'den kaçan bir Google çalışanı olan Rita Masoud kendi kişisel deneyimini yazdı.
"Yolculuğumuzda açlık, susuzluk, soğuk ve korkunun yanı sıra çok sayıda karanlık otobüs ve tren yolculukları vardı" diye yazdı.
Ben şanslıydım.
Ancak Avrupa'daki mülteci ve göçmen krizi büyüdüğü için benim ailem gibi pek çok ailenin yardıma muhtaç.
Bağışlar, mültecilere ve göçmenlere yardım sunan dört kâr amacı gütmeyen organizasyona gidecek: Sınır Tanımayan Doktorlar, Uluslararası Kurtarma Komitesi, Çocukları Kurtarma ve BM Mülteciler Yüksek Komiserliği.
Google, 11 milyon doları toplayana dek ilk 5,5 milyon $ bağışı google.com/refugeerelief adresinde eşleştireceğini söyledi.
Avrupa, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en kötü mülteci kriziyle karşı karşıya, bunun en büyük sebebi bu yıl 4 milyondan fazla kişiyi yerinden eden, dört yıldır süren Suriye iç savaşı.
Birçok savaştan zarar gören Afganistan, Yemen, Irak ve Libya'dan da kaçıyor.
Bildiren Yasmeen Abutaleb; Düzenleyen Christian Plumb
Orta derecede obez olan diyabet hastalarında kilo kaybı ameliyatı yardımcı olabilir
Yeni bir araştırmaya göre tip 2 diyabetli orta dereceli obez hastalarında obezite ameliyatının faydasının görülmesi en aşağı beş yıl sürebilir.
Ancak orta derecede obez olan diyabet hastalarının obezite ameliyatı sonrasında cerrahi müdahale görmemiş hastalara nazaran daha uzun yaşayıp yaşamadıklarını söylemek için henüz erken.
JAMA ameliyatı üzerine yürütülen yeni çalışmada makale yazmış olan ve obezite ameliyatı konusunda uzman Dr. Robin Blackstone'a göre "ölüm oranlarının kendini belli etmesi uzun zaman alır."
Kilo kaybı ameliyatları, diğer adıyla bariatrik cerrahi, mide çapını küçültmek için çeşitli yöntemler kullanır.
Bunlar açlığı azaltır ve bedenin gıda sindirimi yeteneğini kısıtlar.
Yıllar içerisinde, bariatrik cerrahinin tip 2 diyabetin tedavisinde etkili olduğu kanıtlandı ama araştırmaların çoğu vücut kütle endeksi (VKİ) 35 veya üzeri olan ileri derece obez kişiler üzerinde yapılmıştı.
Kilonun boyla orantısı üzerinden ölçümü olan BMI, 18,5 ila 24,9 arası normal kabul edilir.
25 veya üzeri BMI kişinin fazla kilolu olduğunu gösterir, 30 üzeri BMI olanlar ise obez sayılırlar.
BMI şu linkten hesap edebilirsiniz: 1.usa.gov/1D0ZqDv.
Yeni araştırmada, Tayvan'ın tam teşekküllü Min-Sheng Hastanesi, 2007'den beri tip 2 diyabetli orta dereceli obez hastaların tedavisinde uygulanan iki çeşit bariatrik cerrahiyi - gastrik baypas ve tüp mide ameliyatlarını - karşılaştırdıkları deneyden elde edilen verileri kullanmıştır.
Araştırmanın beşinci yılının sonlarından itibaren ameliyat olanların ortalama BMI 31'den 24,5'e gerilemiştir.
Buna mukabil, cerrahi-dışı diyabet tedavisi görenlerin BMI'leri 29 civarlarında sabit kalmıştır.
Diyabet, ameliyat olanların % 36'sında tamamen % 28'inde ise kısmen çözülmüştür.
Tıbbi yollardan tedavi gören grupta buna kıyasla diyabet yalnızca % 1'de tamamen ve yalnızca % 2'de kısmen çözülmüştür.
Ayrıca yazarların belirttiğine göre kan basıncı kontrolü, trigliseridler ve "kötü" LDL kolesterolü, "cerrahi müdahale görmüş grupta" genelde daha iyiydi.
Araştırmacılar, aynı zamanda hastalarda zaman içinde kan şekeri oranını yansıtan A1c hemoglobininin kan seviyelerini görüntülemiştir.
Araştırmacıların yazdığına göre A1c hemoglobininin %7'nin altında tutulması en iyi.
Ameliyat sonrası A1c hemoglobini ortalama yüzde 9'dan yaklaşık yüzde 6'ya indi.
Tıbbi tedavi gören grupta ise yüzde 8 civarında sabit kalmıştır.
Ancak düzelen A1c hemoglobin seviyeleriyle bu daha iyi "glisemik kontrolü", araştırmayı yürüten Dr. Chih-Cheng Hsu ve ekip arkadaşlarına göre bu beş yıl içerisinde ölümlülük oranını düşürmemiştir.
Araştırma ekibi eldeki bulguları bu iki ameliyat türüyle karşılaştırdı.
Beşinci senede, tüp mide ameliyatı olan gruba nazaran baypas ameliyatı olan grup daha çok kilo vermiş (18,7'ye 14,2 kg), BMI'da (7,4'ye 5,1) ve aynı şekilde A1c hemoglobininde (%3,1'e %2,1) daha yüksek düşüşler görülmüş ve diyabetlerinin bütünüyle gerileme ihtimali daha yüksek çıkmıştır (%46,9'a 16,7).
Araştırma beşinci yılın sonunda ameliyat sonrası hayatta kalmaya dair net bir fayda belirtmese de Arizona Tıp Koleji-Phoenix'ten Dr. Blackstone, İsveç'teki daha kilolu hastalarda yürütülmüş olan bir çalışmaya göre ameliyatın yaşam süresini uzattığına dair geçerli verileri olduğunu söyledi.
İsveçli bu çalışmada, bariatrik cerrahi görmüş olan obez hastalarının 15 sene içerisinde ölme ihtimali daha geleneksel tedavi görmüş olan bir diğer gruba nazaran yüzde 29 daha düşüktü.
Her ne kadar bu yeni çalışma ameliyatlı hastaların hayatta kalmalarına dair faydaların neler olduğunu göstermemiş olsa da Blackstone'a göre konuyla alakalı ve BMI 35'in altında olan kişiler için bu durum güven tazeleyici.
Makalenin en can alıcı kısmı da burasıdır, çünkü BMI düşük olan grupta bu ameliyatın güvenli olduğunu söylemektedir, ölüm riski veya renal rahatsızlıklarda herhangi bir artış görülmemiştir, dedi.
Blackstone, insanların ve doktorların hastanın BMI'nın 27 ila 30'un altına düşmesiyle kilo alma meselesini ciddiye almaya başlamaları gerektiğini ekledi.
Sanırım insanların bu meseleyi ciddiye almasına yetecek kadar bekledik, dedi.
Bence bedenlerini obezite ve diyabetle ilişkili hale getiren bu genetik değişiklikleri bünyelerinde topladıktan sonra bunu tersine çevirmek gerçekten zordur.
"Herkesin Avrupa'ya gelmesi imkansız" - Dalai Lama - RT News
Avrupa'nın tüm mültecilere ev sahipliği yapamayacağını söyleyen Dalai Lama, mevcut mülteci krizine gerçek çözümün Orta Doğu'da yattığını ekledi.
Tibet Budist lideri mültecilerin ülkelerinde şiddetin sonlandırılması çağrısında bulundu.
Dalai Lama 10 günlük İngiltere ziyaretinin başlangıcında, Etik konularda çalışmalar yapacak olan Dalai Lama Şefkat Merkezi'nin Oxford'daki açılışında yaptığı konuşmada devam eden mülteci krizi konusuna değindi.
Mevcut koşullar altında, ülkelerin ya da kıtaların çıkarlarındansa insanlığın çıkarlarının ön plana konması gerektiğini iddia etti.
Aynı zamanda, her ne kadar takdir edilir olsa da Batı Avrupa'daki ülkelerin mülteci krizine yönelik yanıtlarının bu durum açısından yetersiz olduğunu da vurguladı.
Konuşmasında "Herkesin Avrupa'ya gelmesi imkansız" dedi.
Her ne kadar Almanya ve Avusturya'nın krizle başa çıkma çabalarını takdir etse de Dalai Lama bunların sadece geçici çözümle olduğunu dile getirdi.
"Birkaç bin mülteciyle ilgilenmek harika, ama aynı zamanda uzun vadeli çözümler de düşünmek zorundasınız; bu Müslüman ülkelere, temelde eğitim yoluyla kalıcı barış ve kalıcı gelişimi nasıl getirebileceğinizi düşünmelisiniz" diye vurguladı.
Ülkemizde ölümleri nasıl azaltacağımızı düşünmeliyiz.
Güç kullanımını azaltmalıyız.
Güç kullanımı hiçbir zaman problemlere çözüm olmadı" diye ekledi.
Şiddet meselesine değinirken Dalai Lama, George Bush'un 11 Eylül saldırıları sonrası yaptıklarına da değindi ve ABD'nin şiddet içeren yanıtlarının kontrol edilemeyen olaylar zincirini başlattığını dile getirdi.
11 Eylül sonrasında Başkan Bush'a yazdığım mektupta baş sağlığı dileklerimi ilettim ve bu problemin çözülme yolunun şiddet içermeyen yöntemlerden geçtiğini ifade ettim.
Güdülerinin iyi niyetli olduğunu biliyorum ancak kendisi güç kullandı ve beklenmeyen sonuçlara neden oldu," Dalai Lama dedi.
Çocuklarda görülen el antiseptiği yutmalarında son 4 yılda 4 kat artış
Amerika Birleşik Eyaletleri'ndeki zehir kontrolü merkezleri, 2010'dan bu yana 12 yaş altı çocuklarda görülen yüksek oranda alkol içeren ıslak mendil yutmalarında neredeyse yüzde 400'e varan artış oranı bildirmiştir.
Georgia Zehir Merkezi müdürü Dr. Gaylord Lopez'e göre merkeze bildirilen 12 yaş altı çocuklarda görülen el antiseptiği yutma vakaları 2010'da 3.266 vakadan 2014'te 16.117'ye çıkmıştır.
Lopez CNN'e "Çocuklar bu tarz ürünlere daha çok rağbet gösterir oldular ve ne yazık ki aralarında acile kaldırılacak yüzdede olanlar var" dedi.
Bazı çocukların el antiseptiklerini bilerek içtiklerini, kiminin ise arkadaşlarını etkilemek veya bir sosyal medya iddialaşmasında bunu yaptıklarını söyledi.
YouTube'daki videolar ucuz sarhoşluk uğruna antiseptik içen ergenleri gösteriyor.
Bazı ergenlerin daha sert bir içim elde etmek için antiseptik karışımını alkol içeren ağız sularıyla karıştırdıkları bildirilmiştir.
Küçük çocuklar cazip gelen antiseptik kokularına kapılabilir.
Lopez, "Çocuk bunun kötü bir şey olduğunu düşünmez" dedi.
Daha çekici gelenlerin (el antiseptikleri) çoğu kokulu olanları.
Çocuklara son derece cazip gelen çilek, üzüm ve portakal aromalı el antiseptikleri mevcut.
El antiseptikleri nereden bakılsa yüzde 45 ila 95 arası alkol içeriyor.
Özellikle de küçük çocuklarda sadece birkaç fırt alkol zehirlenmesine sebep olabiliyor.
Kansas Üniversitesi Hastanesi zehirlenme merkezi başkanı Dr. Stephen Thornton'un Kansas şehri Fox 4 televizyonuna verdiği demece göre "yüksek oranda konsantre alkoldur."
Birkaç adet viski bardağını ortalıkta bırakmazsınız ama insanlar bu el antiseptiklerini ulu orta bırakırlar ve bu da çocuklar için oldukça fazla miktarda alkolü almanın kolay yoludur.
Yakın zamanlarda okulunda sadece dört sıkım kadar çilek kokulu el antiseptiğini yutan altı yaşındaki Nhaijah Russell tedavi görmek amacıyla acile kaldırıldı.
Kanındaki alkol oranı 0,179'du, Atlanta'nın dışında bulunan Gwinnett Tıp Merkezinde onunla ilgilenen acil servis doktoru Dr. Chris Ritchey'e göre bu oran, yetişkin bir insanda kabul edilen yasal alkol sınırının iki katıydı.
Nhaijah kelimeleri telaffuz edemiyor ve acil odasına geldiğinde yürüyemiyordu.
Rithey'in bildirdiğine göre alkol küçük kızın düşüp kafasını vurmasına sebep olduğu için doktorlar, herhangi bir beyin travması belirtisine karşın onu ayrı bir çocuk hastanesinde gece boyunca müşahede altında tuttular.
Anne Ortoria Scott CNN'e yaptığııklamada "çok korkutucuydu" dedi.
Çocuğum için öldürücü olabilirdi.
Lopez, ebeveyn ve öğretmenlere alkolsüz ürün kullanmalarını veya antiseptik mendillerin tenle olan temasını kısa tutup çocukların ulaşamayacağı yerlere kaldırmalarını tavsiye etti.
Alkol zehirlenmesinin haricinde bazı antiseptiklerin ölüm vakalarıyla ilişkilendirildiği görüldü.
2013'te, Ontario'lu iki kadın, içeriğinde ismi açıklanmayan zehirli bir madde içeren el antiseptiği yutmaktan ötürü ölmüştü.
Sağlık yetkilileri söz konusu maddenin, içindekiler listesinde belirtildiği gibi etil alkol değil fakat ölümcül etkisi olan metil alkol olabileceğini ileri sürmüştü.
Ocak ayında, New York'un kuzeyinden dördüncü sınıf öğrencisi üç kişi, polis raporlarına göre "kötü kalpli" öğretmenlerini zehirlemek maksadıyla "sınıfın etrafına anti bakteriyel ürün yerleştirmek" suretiyle komplo hazırlamışlardı.
Öğretmen el antiseptiğine karşı ileri derecede alerjik olduğundan sınıfta kullanılmasını yasaklamış.
Polis önüne geçilen bu planı "boşa giden bir teşebbüs" olarak niteleyerek okul yönetimine disiplin cezası önermiştir.
Siz de Samandıra'ya gelin
Fenerbahçe'nin Lokomotif Kuban ile oynadığı THY Avrupa Ligi maçını izleyen Robin van Persie, karşılaşma sonunda Udoh, Vesely ve Melih ile bir araya geldi.
Kendisinin hayranı olan Udoh ile sıcak bir sohbet gerçekleştiren Van Persie "Ben seni izlemeye geldim."
Sen de arkadaşlarınla benim bir antrenmanımı izleyeceksin.
"Seni Samandıra'ya bekliyorum" dedi.
Kahpe felek masumdur
Bugün nasıl da hümanistim.
İstiyorum ki ölümler olmasın.
Ama ne mümkün!
Bu dünya zalim.
Felekse kahpe.
Kaderde ölüm de var.
Acı da.
Uzaylı işgali de.
Yıldırım çarpması da.
Bazen çarpan bir uzay mekiği.
Belki bir meteor.
Demem o ki, olmasın ölümler.
Demem o ki, atalım imzamızı.
Koyalım tepkimizi.
Diyelim, kahpe felek, ne felaket!
Hümanizmamız büyüsün.
Feleğe de utanmak düşsün.
Ama utanmıyor kahrolası!
İki hafta önce Şırnak'ın Sur Mahallesi'nde Miray İnce'yi öldürdüler.
Henüz 3 aylıktı.
Dedesi de yanındaydı.
Onu da öldürdüler.
Ne diyebiliriz ki, kahpe felek! 3 Ocak'ta Silopi'de Yusuf Yağıcı'yı öldürdüler.
Sanıyorum uzaylılardan kaçıyordu.
Kendisine güvenli bir mekân arıyorken taradılar onu.
Yanında karısı da vardı.
Ondan bir gün sonra Diyarbakır'da Küçük Aktarlı Sokak'ta Melek Alpaydın'ı kahvaltı masasında öldürdüler.
Bir iki gün sonra Sema Çıngıllıoğlu İlköğretim Okulu'nu yaktı uzaylılar.
İki gün önce de aynı uzaylılar ateşli silahlarla öğrencilerle dolu bir başka okula saldırdı.
Öğrenciler bir o yana bir bu yana kaçıştı.
10 Ocak'ta Şehit Harun Boy Mahallesi'nde Hazreti Hüseyin Camii'nde kahpe feleğin saldırıları sonucu öldürülen 3 erkek cesedi bırakıldı.
İki gün önce Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde 3 çocuk hayatını kaybetti.
Tanımlanamayan bir cisim, 1 ton patlayıcı ile kıydı bu küçüklerin hayatına.
Başka ölenler de oldu, yaralananlar da.
Suçlu kim?
Felek, tabii ki.
Kahpe felek.
Hayır, kahpe olan felek değil.
Kahpe felek masumdur!
Katil dışarıda, elini kolunu sallıyor ve suratımıza bakıp sırıtıyor.
Kimileri de dikkati başka yöne çekmeye gayret ediyor.
Katil gözümüzün önünde iken, katile işaret etmek yerine ona kaçması için fırsatlar yaratıyor.
Katile siper oluyor.
Onu gizliyor.
Gözden kaybolduktan sonra da, önüne gelene aslında onun bir suçunun olmadığını anlatıyor.
Son 10 yılda yaşadığımız kavganın tarafları çok net.
Birileri etrafımızdaki ateş çemberi daralsın ve bizi de yaksın istiyor.
Birileri de bunu engellemeye, dahası etrafımızdaki yangını söndürmeye çalışıyor.
Birileri yıkmanın, yağmanın derdinde.
Birileri yapmanın, üretmenin peşinde.
Bize, bölgemize savaşın her türlüsünü reva görenler var.
İç savaşı.
Devletlerarası savaşı.
Mezhepler savaşını.
Vekalet savaşını.
Bir de onların taşeronları var.
Kirli terör örgütleri.
Eli kanlı soytarılar.
Farklı adlarda, formatlarda.
Bunların her biri ile savaşmaktan başka bir şansı yok Türkiye'nin.
Savaşıyor ve o nedenle de hepsinin şerrine muhatap olmak durumunda kalıyor.
Şerlerinden emin olana kadar mücadeleye devam...
Hainlere etek olmadı beyaz beze sığındılar
Mahalle aralarında köşeye sıkışan terör örgütü PKK üyeleri, çareyi beyaz bayraklarla vatandaşın arasına karışıp kaçmakta buluyor.
Güvenlik güçleri ise sızmayı engellemek için GBT uygulaması yapıyor.
23 Temmuz'da başlayan huzur ve demokrasi operasyonlarıyla kırsalda ve sınır ötesinde büyük darbe yiyen, eylem yapamaz hale gelen örgütün ilçelerdeki eylemci gücü de kırılıyor.
Bölgedeki kaynaklardan alınan bilgilere göre, Silopi'de büyük darbe yiyen örgütün silah ve mühimmat deposu ele geçirilerek etkisiz hale getirildi.
Terör örgütü PKK'nın saldırılarından kaçan bazı vatandaşlar ise ellerinde beyaz bayraklarla polis ve askerin kontrolünde çatışma noktalarından uzaklaşıyor.
Sokak aralarına sıkışan ve kaçış noktası bulamayan teröristler de vatandaşların arasına karışarak beyaz bayrakla kaçmaya başladı.
Güvenlik birimleri ise şüpheli gördükleri şahıslarla ilgili Genel Bilgi Toplama (GBT) sorgulaması yapıyor.
Silopi'de bir PKK'lı teröristin beyaz bayrakla halkın arasına karıştığı, ancak GBT sorgusu sırasında yakalanacağını anlayınca kaçmaya çalıştığı ve etkisiz hale getirildiği belirtildi.
KOMANDOLAR SIZMAYI ÖNLEYECEK
Bölgede dikkatle takip edilen ilçelerden Cizre'de de asker ve polis terör örgütüne büyük darbe vurdu.
Militanların yuvalandığı Yafes Mahallesi'nin büyük oranda temizlendiği belirtiliyor.
Polis ve jandarma özel harekât birliklerinden oluşturulan müşterek timler, görevlerini tamamlayarak yerlerini komandolara bıraktı.
Yafes Mahallesi'ne yerleşen komandolar da teröristlerin yeniden sızmasını önlemek için tedbir alıyor.
Diğer ilçelerde de müşterek timlerin teröristlerden temizlediği mahallerdeki güvenliğin komandolara bırakılacağı belirtildi.
Polis ve askere 1 ton baklava
Kilis Belediyesi Cizre, Sur ve Silopi'de zor şartlarda görev yapan, özel harekât polisleri ve askerlere 1 ton baklava gönderdi.
Terörü lanetlediklerini belirten Belediye Başkanı Hasan Kara, "Zor şartlarda görev yaparak vatanını ve milletini koruyan güvenlik güçlerimize Rabbim güç ve kuvvet versin."
"Şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyoruz" dedi.
Çınarlılar dehşet gecesini anlattı
Çınar halkı saldırıya büyük tepki gösterdi.
Patlamanın yaşandığı lojmanların çevresindeki evlerin büyük bölümü oturulamaz hale geldi.
Mahalle sakinlerinden Emin Altunç, "Oğlum yaralıydı, ama silah sesleri olduğu için evden çıkamadık.
1 saat sonra oğlumu hastaneye götürebildik" dedi.
Eşinin yaralandığını belirten Sabiha Özcan ise "Patlamada eşim odada uyurken, yaralandı.
Kapıya kadar sürüklenerek geldi."
Kanlar içindeydi.
"Bu yaşananları lanetliyorum" diye konuştu.
Kayak yolunda 14 kişi can verdi
Japonya'nın kayak bölgelerinden Karuizawa'da kayakçıları taşıyan otobüs, kontrolünü kaybederek devrildi.
Kazada gruptan 14 kişi ölürken 27 kişinin de yaralandığı bildirildi.
Yetkililer, otobüsün yaklaşık 3 metre yükseklikten düşerek bariyere çarptığını aktardı.
Yolda buzlanma olmadığı, kazaya dair soruşturma başlatıldığı belirtildi.
50 kilometrelik beton yolu söküp sattı!
Rusya'nın Koni bölgesinde bir cezaevinin müdürü olan Aleksander Protopopov, otoyola döşenen 50 kilometrelik beton yolu sattığı suçlamasıyla tutuklandı.
Protopopov'un 2010-2015 arasında, pozisyonunu kullanarak otoyola döşenen betonun bir kısmını yerinden kaldırtıp sattığı bu yöntemle 80 bin dolar (243 bin TL) kazanç elde ettiği açıklandı.
15 milyon lirete karşılık 7 bin 750 euro
İtalya'nın Venedik kentinde yaşayan Viola Colombo isimli kadın, internetteki açık artırma sitesi e-Bay'dan aldığı eski bir sandıkta bulduğu 15 milyon lireti euroya çevirme hakkı kazandı.
2014'te birkaç euroya sandığı alan Colombo'nun, eski İtalyan parası liretleri, euro olarak değiştirmek istemesi Merkez Bankası tarafından geri çevrilmişti.
Mahkemenin haklı bulduğu Colombo 7 bin 750 euro (yaklaşık 26 bin TL) alacak.
Kadın girmeyen ada için UNESCO'ya başvuru
Japonya, üzerindeki tapınaklar nedeniyle sadece erkeklerin ayak basmasına izin verilen Okinoşima Adası'nın 2017'de UNESCO Dünya Kültür Mirasları listesine girebilmesi için başvuruda bulundu.
Ancak adadaki ruhban sınıfı 'Turist gelecek' endişesiyle bu karara karşı çıkıyor.
Suudi Arabistan TÜBİTAK'tan vazgeçmedi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından geliştirilen Balistik Görüntü Analizi ve Tanıma Sistemi'nin (BALİSTİKA) Suudi Arabistan'a ikinci parti satışı için yeni anlaşma yapıldığını belirterek, "İlave 8 sistemin geliştirilmesini ve kurulumunu kapsayan anlaşmayla Suudi Arabistan'da hizmet verecek BALİSTİKA sayısı 6'dan 14'e çıkacak" dedi.
ık, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen BALİSTİKA'ya ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sistemin olaylarda ele geçirilen silah, mermi çekirdeği ve kovanların balistik incelemelerinin, merkezi veri tabanında bulunan verilerle karşılaştırılmasını sağladığını anlatan Işık, böylece balistik uzmanların kovan ve mermi çekirdeklerini incelerken karşılaştıkları sorunların ortadan kalktığını söyledi.
ık, farklı coğrafik konumlardan elde edilen veriler ve eşlik eden bilgilerin, BALİSTİKA sayesinde bir arada saklanarak sorgulanabildiğini ifade etti.
BALİSTİKA'nın en önemli özelliklerinden birisinin, daha fazla ayrıntı ve daha az hata veren üç boyutlu veri elde etme ve gösterme yeteneği olduğuna dikkati çeken Işık, sistemin getirdiği yenilikler sayesinde balistik uzmanın vereceği kararların hızla alınabildiğini ve başarının büyük oranda arttığını vurguladı.
"SUBA-1 Projesi" kapsamında BALİSTİKA ihraç edildi
BALİSTİKA'nın başarı ölçütlerindeki tüm kriterleri karşıladığını ve Emniyet Genel Müdürlüğünden tam not aldığının altını çizen Işık, Ankara başta olmak üzere 10 ayrı bölgede kurulan sistemin tüm Türkiye'yi kapsadığını kaydetti.
Sistemin başarısı neticesinde yurt dışına açıldığını dile getiren Işık, Suudi Arabistan ile gerçekleştirilen "SUBA-1 Projesi" kapsamında BALİSTİKA'nın ihraç edildiğini ve 2013 yılında 6 bölgede kurulumunun başarıyla tamamlandığını hatırlattı.
ık, BALİSTİKA'nın Suudi Arabistan'a ikinci parti satışı için yeni bir anlaşma daha yapıldığını, SUBA-1'in devamı niteliğinde olan SUBA-2'nin imzalandığını belirterek, ilave 8 sistemin geliştirilmesini ve kurulumunu kapsayan anlaşmayla Suudi Arabistan'da hizmet verecek BALİSTİKA sayısının 6'dan 14'e çıkacağını söyledi.
Otobüs büyüklüğünde timsah fosili bulundu
Tarih öncesi döneme ait deniz timsahının uzunluğunun 10 metre ve ağırlığının 3 tonu bulduğu bildirildi.
Timsahın sadece kafatasının uzunluğu 1,6 metre olarak ölçüldü.
Araştırmacılar türe "Machimosaurus rex" adını vererek bulguları Cretaceous Research dergisinde yayımladı.
Makalenin başyazarı olan Bologna Üniversitesi'nden Federico Fanti, 130 milyon yıllık olduğu anlaşılan fosilin "neredeyse bir otobüs büyüklüğünde olduğunu" belirtti.
Washington Post'a konuşan Fanti, devasa boyutlardaki tuzlu su timsahının "O dönemde en azından belli bir bölgede besin zincirinin tepesinde bulunduğunu" söyledi.
Paleontologlar, denizde yaşayan en büyük timsah olduğu sanılan M. rex'in lagünlerde pusu kurarak avlandığınııkladı.
Tarihte en büyük tatlı su timsahının, 110 milyon yıl önce Afrika ve Güney Amerika'da yaşayan ve boyu 12 metreye ve ağırlığı 8 tona ulaşabilen "Sarcosuchus imperator" olduğu sanılıyor.
Hepsinin kafası çok karışık!
Yazar Ece Temelkuran'ın 1996 tarihli ilk kitabı 'Bütün Kadınların Kafası Karışıktır', Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından aynı isimle tiyatroya uyarlandı.
Deniz Çakır, Zeynep Kankonde, İpek Türktan Kaynak, Kadir Çermik ve Şebnem Sönmez'in rol aldığı oyunu Selen Uçer yönetiyor.
'Poz' ve 'Kuru Sıkı' adlı oyunları halen devam eden Uçer'in ilk kez metin yazarlığı ve yönetmenlik tecrübesi yaşadığı oyun, kadınların kafasındaki karışıklığı sorguluyor.
Oyun, geçen hafta Trump Gösteri Merkezi'nde seyirciyle buluştu.
Oyun, radyo tiyatrosuyla başlıyor.
Karanlıkta, bizi geçmiş yıllara götüren bir ses...
Sonra perde açılıyor.
Pencerenin kenarında durmuş, aşağıya atlamak üzeren bir kadın.
Kim olduğu ve neden intihara kalkıştığı, yan komşularının müdahale etmesiyle anlaşılıyor.
BİR MEKTUP BIRAKIYOR
Deniz Çakır'ın canlandırdığı 'Ebru Uysal', popüler bir yazar.
Kocası tarafından terk edilmiş ama tek sebep bu değil.
Çocukluğundan beri biriken şeyler var içinde.
Baba sevgisini tadamaması, öğrencilik hayatında dışlanması, yalnız geçen çocukluğu, yanlış ilişkileri, anlaşılamadığını düşünmesi; onu bu noktaya getirmiş.
Ardında bir mektup bırakarak intihar etmeye karar vermiş ama camdan atlayamıyor.
Çünkü yan dairenin geveze ve saf temizlikçisi 'Aysel' (Zeynep Kankonde) ile karşı dairede oturan gizemli kadın 'Perran' (Şebnem Sönmez), onu lafa tutuyor.
Normal, olağan bir süreçmiş gibi yaklaşıyorlar duruma.
Kadın daha da geriliyor ve konsantre olup atlayamıyor.
Üçlü arasındaki sohbete, evini temizleten ünlü şarkıcı 'Meltem Kaya' da (İpek Türktan Kaynak) katılınca olay iyice curcunaya dönüyor.
Duruma kendine has naif ve samimi tarzıyla yaklaşan 'Meltem', aşağıdaki kalabalığı görünce şarkı söylemekten kendini alamıyor.
Bu ilginç intihar girişimi, emlakçı 'Murat'ın (Kadir Çermik) yedek anahtarla kızın evine girmesiyle farklı bir boyut kazanıyor.
Şarkıcı 'Meltem'in basına yalan yanlış bilgi vermesi işleri çığrından çıkarıyor.
Oyunda Nazan Öncel'in 'Sokak Kızı' şarkısı da kullanılıyor.
BUNALIM GÜLDÜRÜSÜ
İlk kez reji yapan Uçer, oyunun temposunu ve akıcılığını sağlamayı başarmış.
Oyunun komedi yükünü Zeynep Kankonde ile İpek Türktan Kaynak çekiyor.
İkilinin canlandırdığı karikatürize tipler; gerek mimikleri, gerek replikleriyle seyirciyi güldürmeyi başarıyor.
Şebnem Sönmez yılların deneyimini sahneye çok iyi aktarırken, Deniz Çakır da 'Ebru Uysal'ın depresif ruh halini yansıtmakta ikna edici bir performans sergiliyor.
Tolga Çelik'in ödüllü filmi 'Sarmaşık'taki performansıyla adından bahsettiren Kadir Çermik de bu dört kadına başarılı bir şekilde eşlik ediyor.
Bunalım komedisi olarak tarif edilen tek perdelik oyun, kafa karıştırmadan gülmeyi vâdediyor.
Çoğunlukla Şebnem Sönmez'in oynadığı 'Perran'ın ağzından çıkan o güzel laflardan aklımda kalanlar şöyle: Çalakalem yazma okurlar; çalakalem yaşama, görürler.
Bütün çocuklar, anne ve babalarını cezalandırmak için bir kez olsun ölmeyi düşünmüştür ve nedense hep ağlamışlardır düşün sonunda.
Kadın, anlaşılmamış bir şaka gibi havada asılı.
Kadın hep en önemli yerini unuttuğu komik bir öyküyü arar.
Aslında her öykü, bir tür terk edilmeyle başlar.
Ellerimi cebime sokmalıyım bazen; cepsiz şeylere dayanamam.
İnsan ellerini nereye koyacağını şaşırıyor.
Şaşırdıkça ellerimiz çoğalır.
Anlamadığının arkasından konuşur insanlar, uydurur da uydurur.
Bir yanlış anlaşılma gerçek olur.
Bütün kadınların kafası karışıktır çünkü karıştırılır.
Ölmeyi beceremediğine göre yaşamak için şansın var.
'Kefir tüketin uzun yaşayın'
Her yaşta güvenle tüketilebilir
Sağlığa faydaları saymakla bitmeyen ana maddesi süt olan ama sütten daha faydalı mucizevi besin kefirin her yaşta her kesin güvenle tüketebileceği besinlerden birisi olduğunu dile getiren Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, "Yoğurttan daha besleyicidir, çünkü protein, temel mineraller ve B vitaminini kapsar."
B1, B12 ve K vitaminleri yönünden de zengindir.
Kalsiyum ve magnezyum içeriği sayesinde sağlıklı bir sinir sisteminin temelini oluşturur.
Aynı zaman da iyi bir fosfor kaynağıdır.
Tok tutma özelliği de bulunan kefir aynı zamanda kilo da aldırmaz.
"Besin değeri oldukça yüksektir ve sindirimi kolay bir içecektir". dedi.
Her derde deva
Çocuklar, yaşlılar, hamileler ve menopoza giren bayanların hiç tereddüt etmeden kefir tüketebileceğini anlatan Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, "Kefir,esasen Kafkasya'da yapılan yöresel bir içecektir."
Ama artık adını Dünya'ya duyurmaya başlamıştır.
Gençlik sırrı, uzun ve sağlıklı yaşam iksiri olan kefir neredeyse her derde devadır.
Bebekleri de metabolik hastalıklardan uzak tutmanın en doğal yollarından biri de kefirdir.
Bağırsakların dostu
Faydaları saymakla bitmeyen bu eşsiz içecek, bağırsakların dostudur.
Bağırsaklarımızda 1,5-2 kilogram bakteri ve mantar bulunmaktadır.
Sindirim sistemindeki mikroorganizmalar da faydalı ve zararlı diye iki gruba ayrılır.
Faydalı mikroorganizmalara 'probiyotik mikroorganizmalar' denir.
Probiyotiklerin faaliyetleri karaciğerimiz kadar önemli etkiye sahiptir ve yeterince tüketildiğinde bağırsaklardaki zararlı mikroorganizmaların bağırsak duvarına yapışma ve yayılmasını engeller.
Bağırsaktaki sağlıklı mikroorganizmaların dengesinin bozulması birçok hastalığa neden olur.
Doğru beslenme şekliyle sindirim kanalının sağlığı korunmalıdır.
Bunun için de probiyotikleri muhakkak yeterli miktarda tüketmeliyiz.
Bağırsaktaki bu sorunları ortadan kaldırıyor
Kefir, en etkili probiyotik bakteri içeren besindir ve içindeki yararlı bakteriler bağırsak sisteminin güçlenmesinde devasa bir etki gösterir.
Bağırsaktaki yararlı bakteri ve mantarların sağlıklı şekilde çoğalabilmesini ve yararlı olabilmesini sağlar.
Düzenli kefir kullanımında bağırsaklar çalışır, bağırsak bozuklukları ortadan kalkar, şişkinlikler azalır ve daha sağlıklı bir sindirime sahip olunur.
Sağlıklı bir bağırsak sistemi sağlıklı ve hastalıksız bir vücut demektir.
"İştahsızlık,uykusuzluk,üst solunum yolu enfeksiyonları ve alerji gibi durumlara da iyi gelen kefir,bebeklerin besinlerden alacağı vitamin ve mineralleri daha kaliteli alınmasına da yardımcı olur bu nedenle de bebek beslenmesinde de önemli rol üstlenir." diye konuştu.
Beşiktaş kaldığı yerden devam etmek istiyor
Beşiktaş, Spor Toto Süper Lig'in 18. haftasında yarın sahasında Mersin İdmanyurdu'yla karşı karşıya gelecek.
Başakşehir Fatih Terim Stadı'nda saat 20.00'de başlayacak maçta, hakem Mete Kalkavan görev yapacak.
Süper Lig'de devre arası öncesi son 4 maçını kazanan siyah-beyazlı ekip, taraftarının önünde Mersin İdmanyurdu'nu mağlup ederek hem galibiyet serisini 5 maça çıkarmayı hem de liderliğini sürdürmeyi hedefliyor.
Beşiktaş, sezonun ilk yarısını 13 galibiyet, 2 beraberlik ve 2 yenilgiyle tamamlamış ve 41 puan toplayıp, sıralamada en yakın takipçisi Fenerbahçe'nin bir puan önünde devre arasına zirvede girmişti.
Güneş ideal 11'iyle sahada
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş'in, Mersin İdmanyurdu karşısında ideal 11'ini sahaya sürmesi bekleniyor.
Devre arasında Ziraat Türkiye Kupası'nda PTT 1. Lig ekiplerinden 1461 Trabzon'la iki kez karşı karşıya gelen ve bu maçlarda farklı kadrolara görev veren tecrübeli teknik adam, Mersin İdmanyurdu karşılaşmasında ideal 11'ine dönüş yapacak.
Karadeniz temsilcisiyle oynanan son müsabakada hafif sakatlık geçiren İsmail Köybaşı'nın ilk 11'de görev yapması beklenirken, Güneş'in, orta alanda da Olcay Şahan'a formayı vermeyi planladığı öğrenildi.
Muhtemel 11
Beşiktaş'ın muhtemel 11'i şöyle:
Tolga Zengin, Beck, Rhodolfo, Ersan Adem Gülüm, İsmail Köybaşı, Hutchinson, Quaresma, Oğuzhan, Sosa, Olcay Şahan, Gomez.
3 futbolcu ceza sınırında
Beşiktaş'ta, Mersin İdmanyurdu maçı öncesi 3 futbolcu sarı kart ceza sınırında bulunuyor.
Süper Lig'de üçer sarı kartı bulunan Mario Gomez, Luiz Rhodolfo ve Andreas Beck, Mersin İdmanyurdu karşısında sarı kart görmeleri durumunda 19. haftada Trabzonspor'la deplasmanda oynanacak maçta forma giyemeyecek.
Beşiktaş'ın kozu Gomez
Beşiktaş'ın, Mersin İdmanyurdu'yla yapacağı maçta gözler, Alman futbolcu Mario Gomez'in üzerinde olacak.
Siyah-beyazlı formayla çıktığı son 4 lig karşılaşmasında da rakip fileleri havalandıran 31 yaşındaki futbolcu, bu performansıyla gol krallığı yarışında zirveye çıkmıştı.
Ligin ilk yarısındaki tüm müsabakalarda forma giyen ve bunların 10'unda gol atan Gomez'in, ligde 13 golü bulunuyor.
Bu arada Beşiktaş'ın bir diğer golcüsü Cenk Tosun da ligin ilk yarısında Mersin İdmanyurdu ile deplasmanda oynanan maçta 3 gol atmış ve profesyonel kariyerindeki ilk "hat-trick"ini yapmıştı.
Son 15 maçın 12'sini kazandı
Beşiktaş, Süper Lig'de yaptığı son 15 maçın 12'sini kazandı.
Ligde, ilk 2 haftada birer galibiyet ve yenilgi alan siyah-beyazlı ekip, daha sonraki 15 karşılaşmanın 12'sinde sahadan galibiyetle ayrıldı, diğer mücadelelerde ise 2 beraberlik ve bir yenilgi elde etti.
Beşiktaş, iç sahada oynadığı 9 müsabakada ise 6 galibiyet, bir beraberlik ve 2 yenilgiyle 19 puan topladı.
"Atan" ve "yiyen karşı karşıya
Beşiktaş-Mersin İdmanyurdu maçı, Süper Lig'in bu sezon en çok gol atan ve en çok gol yiyen ekiplerini karşı karşıya getirecek.
Sezonun ilk yarısında 41 gol kaydeden siyah-beyazlılar, ligin en golcü takımı konumunda.
17 haftalık periyotta kalesinde 36 gol gören Mersin İdmanyurdu ise puan cetvelinin son sırasını paylaştığı Eskişehirspor'la birlikte ligin en çok gol yiyen iki takımından biri.
İki takım arasında sezonun ilk haftasında oynanan ve 7 gole sahne olan karşılaşmada Beşiktaş, deplasmanda rakibini 5-2 mağlup etmişti.
Mersin İdmanyurdu'nda teknik direktör krizi
Süper Lig'in ilk yarısını istediği yerde tamamlayamayan Mersin İdmanyurdu'nda, devre arasında da teknik direktör krizi yaşandı.
İlk yarıyı Bülent Korkmaz yönetiminde tamamlayan Mersin İdmanyurdu'nda, devre arası kampının başlayacağı gün 48 yaşındaki teknik adamla yollar ayrıldı.
Korkmaz'ın yerine kırmızı-lacivertlilerin başına getirilen Hakan Kutlu, daha önce de çalıştırdığı takımın başında sadece bir gün kaldı.
Devre arasında olağanüstü genel kurul da yapıp kulüp başkanlığına Hüseyin Çalışkan'ın seçildiği Mersin İdmanyurdu'nda, kongre sonrası teknik direktör Nurullah Sağlam'la anlaşmaya varılmış, ancak 50 yaşındaki çalıştırıcı da sadece 2 gün takımın başında kalmıştı.
Mersin İdmanyurdu, Nurullah Sağlam'ın ardından henüz yeni bir isimle anlaşmaya varamadığı için Beşiktaş karşısına teknik direktörsüz çıkacak.
Minik öğrencilerden duygulandıran mektuplar
Diyarbakır'ın merkez Sur ilçesi olmak üzere bölgede terör operasyonları yürüten polis ve askerlere moral amacıyla batıdaki çocuklardan mektup yağdı.
Başta Aksaray 75.
Yıl Cumhuriyet İlkokulu olmak üzere İstanbul Batı Ataşehir Doğa Bilim Lisesi ve Eskişehir Ataçağ Ortaokulu öğrencileri koordineli olarak çalışma başlattı.
Bu çalışmalar sonucu okullardaki öğrenciler, çikolatalara ay yıldız şeklini oluşturdukları koreografiyi bastırdı ve ardından bine yakın mektup şiir ve resim yaptı.
Çocuklar yaptıkları çalışmaları daha sonra Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdi.
Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, batıdaki çocukların koordineli olarak yaptığı çalışmayla ilgili sergi masası kurdu.
Yeni Emniyet Müdürlüğü binasına kurulan sergide öğrencilerin çalışmalarına yer verildi.
Sergi öncelikle Emniyet Müdürlüğü binasında hizmet veren polislerin ve işlem yapan vatandaşlar tarafından ziyaret edildi.
Birbirinden anlamlı yazılar ve şiirlerin yazıldığı mektup ile resimler okuyanları duygulandırdı.
Merkez Sur ilçesinde süren operasyonlara ilişkin mektup yazan bir öğrenci, mektubunda "Sevgili polislerimiz Diyarbakır'da masum insanları korumak için yaptığınız fedakarlıktan dolayı sizlere minnettarız" ifadelerinde bulundu.
Serginin önümüzdeki hafta içine kadar süreceği öğrenildi.
Kızına 'Angela Merkel' adını verdi
Mültecilere yönelik politikaları nedeniyle zaman zaman eleştirilen Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ismi bir mülteci bebeğe daha verildi.
Suriye'deki savaştan kaçarak Almanya'nın Duisburg şehrine ulaşmayı başaran 26 yaşındaki Memun El Hamza ve karısı 21 yaşındaki Tema El Havar, ilk çocuklarına "Angela Merkel" adını verdi.
Alman basınına konuşan Tema El Havar "Burada olduğumuz için minnettarız.
Bunu göstermek için kızımıza Angela Merkel adını koyduk" dedi.
Baba Memun El Hamza ise "Almanya bizim için bir anne gibi oldu" şeklinde konuştu.
BU İKİNCİ 'MERKEL'
Bebek Angela Merkel'in 27 Aralık'ta doğduğu öğrenildi.
Alman basınında çıkan haberlere göre 3 kilo 300 gram ağırlığında ve 55 santimetre boyunda doğan minik Angela Merkel'in sağlık durumu iyi.
Geçen yıl da Ganalı bir mülteci, kızına Angela Merkel ismini vermiş, kimi mülteciler de Merkel'e destek için "Merkel Ana" pankartları açmıştı.
ABD'de tüketici güveni 7 ayın zirvesinde
Üniversite verilerine göre UMICH, ocakta aralık sonuna kıyasla 0,7 puan artarak 93,3 oldu.
Bu sonuçla, Haziran 2015'ten bu yana en yüksek seviyesini kaydeden endekse ilişkin piyasa beklentisi ise 92,9 olarak belirlenmişti.
Michigan Tüketici Araştırmaları Direktörü Richard Curtin, yazılııklamasında, "Tüketici güveni gelecek ekonomik büyümeye yönelik beklentilerin iyileşmesiyle yükselişini dördüncü aya taşıdı."
"Bireysel finansman beklentileri de genel olarak enflasyondaki zayıflıktan ötürü 2007'den bu yanaki en yüksek seviyesini korudu" değerlendirmesini yaptı.
ıklamada, ayrıca tüketici iyimserliğinin artık enflasyonun olağanüstü derecede düşük kalmayı sürdürmesine bağlı olacağı öngörüsüne de yer verildi.
Geçen yıl ortalama 92,9 ile 2004'ten bu yana en iyi yıllık performansını kaydeden UMICH, her ay en az 500 kişiyle yapılan 50 soruluk bir anketin sonuçlarına göre belirleniyor.
Süper Loto sonuçları
Süper Loto sonuçları, dün akşam Milli Piyango İdaresi tarafından yapılan çekilişle belli oldu.
5 haftadır devreden Süper Loto sonuçları merakla ve heyecanla bekleniyordu.
İkramiye miktarının 9 milyon liraya yaklaştığı Süper Loto 14 Ocak çekilişinde altı bilen yine çıkmadı.
Süper Loto'da umutlar ile birlikte 8 milyon 734 bin lira haftaya devretti.
İşte Süper Loto sonuçları, haftanın kazandıran numaraları ve ikramiye listesi...
Süper Loto 430. hafta çekilişinde kazandıran numaralar; 1, 7, 10, 14, 20 ve 27 olarak belirlendi.
14 Ocak 2016 Süper Loto çekilişinde altı bilen çıkmayınca 8 milyon 734 bin 19 lira altmış üç kuruk ikramiye haftaya devretti.
Önümüzde hafta Süper Loto çekilişinde ikramiye miktarı yaklaşık 10 milyon lira olması bekleniyor.
Milli Piyango İdaresi tarafından yapılan Süper Loto sonuçlarııklamasına göre 5 bilen 202 kişi 3 bin 132 lira yirmişer kuruş, 4 bilen 10 bin 262 kişi 66 lira yirmi beşer kuruş, 3 bilen 181 bin 612 kişi ise 6 lira kırk beşer kuruş ikramiye alacak.
Putin, tükürdüğünü yalıyor
Rusya, Türkiye'nin sunduğu hizmetleri başka yoldan karşılayamaması durumunda Türk şirketlerine "Rusya ile iş yapabilir" statüsü tanımaya hazırlanırken, Rusya Tur Operatörleri Birliği de "Rus vatandaşları Türkiye'den vazgeçmiyor" açıklaması yaptı.
Türkiye ile mevcut ekonomik bağların kopartılmasının Rusya'ya ek maliyet getireceğini hesaplayan Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı, Rusya hükümetine Türkiye ile ilgili yeni bir "İstisnai durumlar" tasarısı hazırlayıp yayınladı.
Rusya Federal Yönetmelik fihristinde yayınlanan taslağa göre gerektiğinde yaptırım alanına girse bile Türk şirket ve firmalarına Rusya ile iş yapmalarına izin verilmesi öngörülmekte.
Taslağa göre, Türkiye dışında başka kaynaklardan sağlanması imkansız veya Rusya'daki yerli üretimin ciddi ek maliyet getireceği durumlarda Türk şirket ve firmalarının ürün ve hizmetlerinden yararlanılabilecek.
Bu kategoriye hangi Türk menşeli mal ve hizmetin dahil edileceği ise Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı bünyesinde diğer ilgili bakanlıklarla ortaklaşa kurulacak karma komisyon belirleyecek.
Böylece hangi Türk şirketinin Rusya ile çalışabileceği bürokratlar tarafından seçilerek karara bağlanabilecek.
Yine aynı belgeye göre Rusya'daki devlet kuruluşlarıyla özel şirketler Türk partnerlerle yapacakları işin muadili olmadığını komisyona ispat etmesi gerekecek.
Taslağın Rusya hükümeti tarafından onaylanarak yürürlüğe girmesi durumunda imtiyazlı Türk şirketlerinin Rusya'da sicil kaydı da oluşturulacak.
Rusya Tur Operatörleri Birliği de, dün yaptığııklamada Rus vatandaşlarının Türkiye'den vazgeçmediğini dile getirdi.
ıklamada şunlara yer verildi: "Tur satış yasağı ve Rusya Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye gitmeyin tavsiyesine rağmen vatandaşlarımız tatillerini tek başına organize etmenin formülünü aramaya başladı."
İnternetteki sosyal ağlarda 'Türkiye'de tatil yapmanın en pratik ve en ucuz yolu' başlıklı yazıların sayısı çığ gibi büyüyor.
En yaygın öneri ise internetten otel rezervasyonu yapmak ve THY ile uçmak.
Rusya Başbakanı Dmitriy Medvedev, 30 doların altına inen petrol fiyatını Rusya açısından "dramatik" gelişme olarak tanımladı.
Medvedev, "Petrolün 30 dolara düşeceğini kimse aklından geçirmediği gibi hükümetimiz için de çok kötü bir sürpriz oldu.
Bu gidişle bütçenin şimdiki haliyle yerine getirilmesi mümkün olmayacak gibi görünüyor" diye konuştu.
Geride bıraktığımız 2015 yılının son ayı.
Uçak düşürme krizi sonrasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ekonomik yaptırımların daha da derinleşeceğini duyuruyor.
O günlerde, Rusya'ya alışıldık düzende gitmeye çalışan işadamlarımız, THY personelimiz sınır kapılarında resmen çile çekiyor.
Türk malları gümrüklerde süründürülüyor akla gelmeyecek kontrollere tabi tutuluyor.
Aradan çok değil 1 ay geçiyor ve dün Moskova'dan Nerdun Hacıoğlu bildiriyor.
Öyle ya da böyle yaptırımlar bir bir yumuşuyor.
Peki ama neden?
Nedeni çok basit.
Ekonominin bu kadar globalleştiği bir çağda bir asır öncesinin yöntemleriyle sınır kapılarını kapatmanız siyasi kapışmaları ekonomik savaşa döndürme çabanız artık sökmüyor da ondan.
Bakın hâlâ İran'a hem de yıllarca uygulanan ekonomik ambargonun nasıl delindiğine ilişkin haberler yazmaya devam ediyoruz.
Rusya ve Türkiye gibi dostu çokmuş gibi görünen ama özünde pek de öyle olmayan iki komşu ülke aslında birbirine muhtaç.
İşadamıyla, turistiyle girişimcisiyle, müşterisiyle kaynaşan bu iki ülkeyi öyle bir gecede birbirinden koparmanız teknik olarak mümkün değil.
Kapıları kapatsanız, bu iki ülkenin insanları birbirinin ülkesine bacadan girer.
Yaptırımlar yeni Reza Zarrab'lar (Rıza Sarraf) yaratmadan siyasi tartışmayı masada yapıp orada hesaplaşmak en doğrusu.
Ekonomiyi hiç bulaştırmadan...
Burkina Faso'da otele saldırı: 20 ölü
Burkina Faso'nun başkenti Ouagadougou'daki Splendid Oteli'ne bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda en az 20 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.
Burkina Faso İçişleri Bakanlığı yetkilileri, güvenlik güçlerinin bir kısmı otelin lobisinde, bir kısmı da otele ait kafede 20 ceset bulduğunu açıkladı.
Fransız özel kuvvetlerinin destek verdiği güvenlik güçlerinin düzenlediği operasyonda aralarında Burkina Faso Çalışma Bakanı'nın da bulunduğu 63 rehinenin kurtarıldığı, bunlardan 33'ünün yaralı olduğu belirtildi.
147 odalı otelde kaç rehine ve saldırganın bulunduğu bilinmiyor.
Görgü tanıkları, daha çok Birleşmiş Milletler personeli ve yabancılar tarafından tercih edilen Splendid Otel'in hemen dışında bomba yüklü iki aracın infilak ettiğini, maskeli 3-4 kişinin otele girdiğini söyledi.
Sur'dan acı haber: 1 şehit
Sokağa çıkma yasağının 46'ncı gününde devam ettiği Sur ilçesinde dün teröristlerin tuzakladığı el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu ağır yaralanan ve Diyarbakır Asker Hastanesi'ne kaldırılan polis memuru Ali Bulduk, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit oldu.
Şehidin Adana nüfusuna kayıtlı olduğu öğrenildi.
Diyarbakırlılar terör eylemine destek vermedi!
Edinilen bilgiye göre, akşam saat 17.00'de Diyarbakır Yenişehir ilçesi Ofis semti Ekinciler Caddesi üzerinde bulunan AZC Plaza önünde operasyonlara karşı ses çıkarma eylemi planlandı.
Vatandaşların broşür ve çağrılarla davet edildiği ses çıkarma eylemine istenilen seviyede kimse katılmadı.
Daha önce düzenlenen eylemlere binlerce insan katılırken, son zamanlardaki eylemlere vatandaşın destek vermemesi dikkatleri çekti.
AZC Plaza önünde yeteri çoğunluğu sağlayamayan grup, Diyarbakırlı vatandaşlardan destek görmediği için eylemlerini gerçekleştiremeden dağıldı.
Teröristler Diyarbakır'da okul yaktı
Edinilen bilgilere göre, olay, merkez Bağlar ilçesi Yunus Emre Mahallesi'nde 1007'nci Sokak'ta meydana geldi.
Burada bulunan Nuri Zekiye Has Ortaokulu'na saat 19.30 sıralarında giren yüzleri maskeli bir grup terörist, molotofkokteylleri atarak, binayı ateşe verdikten sonra kaçtı.
Binanın alev alması üzerine çevrede bulunan vatandaşlar durumu itfaiyeye bildirdi.
İtfaiye de polisi arayarak, bölgeye girebilmeleri için güvenlik önlemi alınmasını istedi.
Bunun üzerine bölgeye zırhlı araçlarla çok sayıda polis ekibi sevk edildi.
Güvenliğin alınması üzerine okula gelen itfaiye ekipleri, yangını binanın tamamını sarmadan söndürdü.
Ardından polis ekipleri olay yeri incelemesinde bulunurken, kaçan teröristlerin yakalanması için çok yönlü çalışma başlatıldı.
Öte yandan, olay yerinde bulunan bazı polisler gazetecilere görüntü almaları için yardımcı olurken, bir polis ise görüntü almak isteyen gazetecileri engellemeye çalıştı.
ATM hırsızları yakayı ele verdi
İzmir Emniyeti'ne bağlı polis ekipleri, bazı kişilerin banka kart bilgilerinin kopyalanarak bilgileri dışında hesaplarından para çekildiği, harcama yapıldığı şikayeti üzerine çalışma başlattı.
Soruşturma kapsamında olayın faillerinin M.M.G (43) ve R.O (32) olduğunu tespit eden polis, şüphelilerin Türkiye'nin farklı illerinde ATM'lere yerleştirdikleri "kart kopyalama düzeneği" ve "mini kamera" yardımıyla vatandaşların kartı bilgilerini kopyaladıklarını belirledi.
Kart şifrelerini öğrenen zanlıları, bu kartlarla işlem yaptıklarını tespit edildi.
Yapılan operasyonla zanlılar gözaltına alındı.
M.M.G. ve R.O'nun kullandığı diz üstü bilgisayarını inceleyen ekipler, ATM'lerde işlem yapan vatandaşların şifrelerini ele geçirmek için kurulan mini kamera düzeneğine ait çok sayıda video kaydı ele geçirdi, zanlıların yakalanmamak için gittikleri illerde kısa süre kaldıklarını belirledi.
Zanlıların, İzmir'de 15 farklı ATM üzerinde yaptıkları kopyalama işlemiyle 50 bin lira haksız kazanç elde ettikleri de ortaya çıkarıldı.
Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen zanlılar tutuklandı.
Yetkililer, vatandaşların bu tür olaylara karşı hesap hareketlerini düzenli kontrol etmeleri ve ATM'lerde şifre girişi sırasında elleriyle perdeleme yapmaları uyarısında bulundu.
Hollanda: Esad Lahey'de yargılanmalı
Hollanda Dışişleri Bakanı Bert Koenders, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'in Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanması gerektiğini söyledi.
Lahey'de katıldığı bir konferansta konuşan Koenders, sığınmacı akınının sorumlusunun Esad olduğunu belirtti.
Esad iktidarda olduğu sürece Suriye'ye barışın gelmesinin mümkün olamayacağına işaret eden Koenders, şunları kaydetti:
Esad'ın, Lahey'deki UCM'de yargılanması gerektir.
Elinde bu kadar çok kan olan biri yargı karşısında hesap vermeli.
Esad aynı zamanda şu anda karşı karşıya olduğumuz sığınmacı akınının tek sorumlusudur.
Buna karşın Esad'ın yakın zamanda görevinden ayrılmayacağının bilincindeyim.
Bu konu öncelikle konuşulması gerekir ve Rusya'nın da bu kapsamda yardımına ihtiyaç var.
Burak Yılmaz'a ıslıklı protesto
Medicana Sivasspor ile oynanan maçın 59. dakikasında Burak Yılmaz'ın Sneijder'e vermek istediği pas hedefine ulaşmayınca protesto ıslıkları yükseldi.
Bunun üzerine Burak Yılmaz da el hareketiyle ıslıklayanlara karşı tepki gösterdi.
Daha sonra tepkiler arttı ve golcü oyuncunun ayağına her top geldiğinde protesto ıslıkları duyuldu.
Ardından bazı tribünler Burak Yılmaz'a destek verdiler ve kendi oyuncularına anlamsız tepki koyan taraftarları protesto ettiler.
Sonra tribünlerin büyük bir bölümü Burak Yılmaz'a destek verdi.
Dedikodu Kazanı: Celtic'de uyumsuzluk yok
Deila, Hoops'ların kötü yerde olduğunu kabul edip bunun üstesinden gelecektir derken Griffith, Celtic'te uyumsuzluk sözlerini önemsemiyor.
Kalplerin mücadelesi, SFA'nın Neilson'a verdiği ceza ve Takımın birliğini bozan Ocak imzaları karşısında Warburton'un çekingenliği ile
Lider Don'lar Celtic'le puan farkını beşe çıkardı
ADAM Rooney'in ilk yarıdaki penaltısı Aberdeen'e Pittodrie'de Hamilton'a karşı Don'lara haklı bir galibiyet getirdi, ve Don'lara kendileri ile Celtic arasında beş puanlık bir fark yaratma fırsatını verdi.
Griffith, uyumsuzluk sözlerini önemsemiyor
Celtic'de uyumsuzluk dedikodusu yaratan söylemleri Griffith elinin tersiyle itiyor ve kendisinin ve takım arkadaşlarının Hollanda Ligi Liderleriyle karşılaşmaya hazırlanırken artmış bir izlenme duygusu altında hiçbir şekilde zorlanmadıklarını ifade ediyor.
Kendimizi baskı altında hissettiğimizi düşünmüyorum, oyuncuların bunun için sabırsızlandıkları kanaatindeyim.
İskoçların unvan yarışının olmayışı Hollandalı de Boer'in canını sıkıyor
Rangers'ın eski orta saha oyuncusu ve Hollanda futbolunun eski uluslararası üne sahip oyuncusu Ronald de Boer, Hollandalı futbol tutkunlarının Rangers'la rekabeti kalmadığı için Celtic'e olan ilgilerini kaybettiklerini söylüyor.
Halihazırda bir Ajax elçisi olan De Boer şöyle dedi: "Hollanda'da artık Celtic maçlarının özetlerini vermiyorlar, neden mi?"
Çünkü artık Rangers orada değil.
İnsanlar sadece Rangers'ın geri dönüş yapmasından konuşmuyorlar.
Eski Takımdan söz ediyorlar.
Onlar takımlardan konuşurken birlikte konuşuyor, onlar bununla ilgileniyor.
Eski Takımın maçlarında gerilim yüksekti ve o maçları izlemek isteyenler sadece İskoçlar değildi.
İşleri düzelteceğim, diye yemin etti Deila
RONNY Deila Celtic'in mücadele ettiğini kabul etti fakat Norveçli patron gidişin tersine döneceğini ifade etti.
Malmö karşısında alınan yenilgi ve ardından Şampiyonlar Ligine vedanın hemen sonrasında, şimdi puan tablosunda beş puanlık farkla lider konumda olan 10 kişilik Aberdeen'a karşı kaybedilen maç takip etti.
Ancak Deila şöyle konuştu: "Celtic geçmişte de kötü günler yaşadı. Biz yine geri dönüş yapacağız."
Şimdi biz mümkün olan en kısa sürede kendimizi göstermek istiyoruz.
Durumun çok hayal kırıcı olduğunu ve pek çok insanın olan bitene kızgın ya da üzgün olduğunu biliyorum.
Biz de aynı durumdayız - ancak devam etmek zorundayız.
Biz gerçekten, gerçekten Celtic'in desteğine ihtiyaç duyuyoruz çünkü bu oyunculara kendilerini çok daha iyi hissettiriyor.
Şimdi birlikte kalmak öyle önemli ki.
Warburton'un Ocak transferleri çekingenliği
Sadece bir iki hafta önce bazı Ocak transferi hedeflerini belirlediği yorumlarına rağmen Rangers'in patronu Mark Warburton imzadan çekiniyor, Ibrox'un takım birliğini bozmak istemediğinde ısrar ediyor.
Eski Brentford hocası şunları söyledi: "Ocak transferi penceresi yaz penceresinden çok farklıdır."
Yazın gelen oyuncular için, onları alıştıracağınız bir sezon öncesi dönem vardır, bunu bu sezon kendi grubumuzda gördük.
Ekip gerçekten iyi durumda.
Bazen asıl ihtiyaç duyduğunuz şeye gereksiz oyuncuları eklemek daha çok zarar verir.
Emeklilik hususunda Celtic Michu'yu hedef alıyor
Swansea forvetlerinden Michu transfer penceresinde Celtic'le bağlandı ve Kuğularla sözleşmesi bitince emekli olabileceği öngörüleri boşa çıkardı.
29 yaşındayken iki yıl boyunca problemli bir ayak bileğinden dayanılmaz acılar yaşadı ve yazın Galler'den gitmenin bir yolunu bulamadı.
Kalpler Neilson'un yorumları üzerine SFA muharebesine hazırlar
Paterson oyundan atıldığında Kalpler 2-1 öndeydi ve sonra 3-2 kaybettiler, savunma oyuncusunun kırmızı kartı sonrasında her şeyi tersine çevirdi- Collum'un sekiz ayda iptal edilecek üçüncü kırmızı kartı.
Neilson söylediklerinden vazgeçmiyor, ısrarını sürdürüyor: "Birliği hiç sorgulamadım, performans üzerine bir yorum yapmadım."
Griffiths, Tynecastle'ı önlemeye çabaladı
Takıntılı Hibee eski Kalpler oyuncusu Rudi Skacel hakkında saldırgan sözler içeren bir şarkı söyleyince azarlandı.
Olay 2014 Mart ayında Tynecastle'da Edinburgh derbisi öncesinde Edinburgh'un Roseburn bölgesindeki bir barda meydana geldi.
"Bir derbi maçıydı ve o anın sıcaklığı vardı" dedi hücum oyuncusu, şöyle ekledi: "Şunu kesinlikle söyleyebilirim bundan sonra Celtic'le maç yapmanın dışında Tynecastle'a gitmeyeceğim.
Tannadice kurulu Dundee United yönetimine güven duyuyor - Donnelly
Simon Donnelly, Dundee United kurulunun yönetim ekibinin işleri düzelteceğine halen güveni var - ancak sahadaki düşüşün sona ermesi gerektiğini kabul ediyorlar.
Stephen Thompson'un bize güvendiğini düşünüyorum.
Çocukları tekrar yola koyulmaya hazır hale getireceğiz" diye konuştu Donnely.
Mclness Hamiltona karşı "çirkin kazanma"dan memnun
Derek Mclness, Aberdeen takımının Adam Rooney'in ilk yarıdaki penaltısı sayesinde ligde onları puan cetvelinde Celtic'in beş puan üzerinde zirveye taşıyan üst üste yedinci galibiyetlerini görmek için Hamilton Accies karşısında umutsuzca tutunmak zorunda olduklarını itiraf ediyor.
Mclnnes şunları söyledi: "Ortada ister kupalar veya ligler olsun bu biçimde maç kazanmadan bir şey kazanan bir takım yok."
İngiltere'de işsizlik oranları artarken İskoçlar arasında oranlar aynı kaldı
İŞSİZLİK İskoçya'da Mayıs-Temmuz dönemi arasında 164.000 ile değişmeden kalırken İngiltere genelinde işsiz kalanların sayısı 10.000 kişi artarak 1,82 milyona yükseldi.
Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) rakamlarına göre İskoçya'daki işsizlik oranı yüzde 5,9 ile İngiltere'deki yüzde 5,5'ten daha yüksekti.
Öte yandan İskoçya'da istihdam üç ay içinde 12.000 düştü ve şu anda çalışan kişi sayısı 2.612.000 kaldı.
İskoçya için istihdam oranı yüzde 74,0 oranına düştü - bu rakam İngiltere'deki ortalama yüzde 73,5'tan yukarıda.
İskoçya'dan sorumlu Devlet Bakanı David Mundell, en son rakamlar hakkında bir yorum yaparak şunları söyledi: "Hükümetin uzun vadeli planı daha güçlü bir ekonominin temellerini attı."
İskoçya'nın İngiltere'nin bir parçası olarak kalmaya karar verdiği tarihi günden bu yana neredeyse tam bir sene geçti.
Bu 12 ay içinde İskoçya İş Gücü piyasasında istihdamın artması ve işsizliğin azalması ile gelişmeler gördük.
Neden Oklahoma'da Bir idamın Şahidiyim
Bugün ilerleyen saatlerde geç bir yasal müdahale nedeniyle bir adamın öldürülüşünü izleyeceğim.
Umarım olmaz, ama eğer olursa, Oklahoma Eyaleti Hapishanesi'ndeki ölüm odasını izleme galerisinde Richard Glossip ölümcül enjeksiyonla idam edilirken oturacağım.
Kendisi benim onun ölümünün dört resmi şahidinden biri olmamı istedi.
Davet ilk olarak en iyi arkadaşı aracılığıyla Ocak ayında yapıldı ve ben ne kadar şok olsam da, kabul ettim.
O gün yaklaştıkça, bundan korkmaya başladım.
Peki neden bunu yapıyorum?
Kabul ettim çünkü bunun bir ölüm cezası hakkında tüm hikayeyi anlatmanın iyi bir yolu olduğunu düşündüm.
Benzersiz bir perspektif sunacak.
Doğru, gazetecilerin Amerika'daki idamları izlemelerine izin veriliyor ve mevcut yerlerden ziyade daha çok uygulama olduğu için, kimin seçileceğine karar verilirken korkunç bir piyango ortaya çıkıyor.
Oklahoma medya koltuklarını 12'den beşe düşürdü.
Kim seçilirse o duygularına kapılmadan izleyecek.
Ben bunu yapamam.
Richard Glossip'in en yakın arkadaşlarının yanında oturacağım ve geçen aylar boyunca telefon görüşmeleri ve iki buçuk saat süren bir ziyaret sonucunda kendisiyle bir ilişki de geliştirdim.
O adamı seviyorum.
Konuşurken çok sık gülüyoruz.
Hapishanedeki yetkililer hem şahit hem de gazeteci olamayacağımı söylediler, bu nedenle gördüklerimi kaydedebilmem için bana kalem ve defter verilmeyecek.
Tüm detayları hatırlamaya çalışacağım.
Oklahomalı bir gazeteci Twitter üzerinden beni tarafsızlığımdan taviz vermekle suçladı.
İşte ders.
Mahkumun hikayesini onun beğendiği gibi anlat, erişim kazan.
Ona şikayet ettim.
O da "bunu daha iyi dile getirebileceğini" kabul etti ancak halen yaptığım şeyin yanlış olduğunu düşünüyor.
Richard Glossip, söylediğim ve yazdığım bazı şeylerde benimle aynı fikirde değil.
Bana ne yazacağımı söylemiyor ve öyle yapsaydı da ben bunu kabul etmezdim.
Ona istediği zaman beni şahitler listesinden çıkarabileceğini söyledim.
Ama bir uluslararası muhabirin de orada olup bunları yazmasını istiyor.
Ölürse, bunun kamuya yayılmasının ölüm cezası karşıtı harekete yardımcı olacağını düşünüyor.
Huffington Post'tan bir muhabir, Kim Bellware de yanımda olacak.
Bununla ilgili daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, lütfen hazırladığım podcast serilerini dinleyin.
Tüm detayları burada yeniden anlatmayacağım.
Richard Glossip'in masum olduğu konusunda kesin bir fikrim yok.
Barry Van Treese'in ölümü sonrası yaptıkları kendisini bir suç ortağı yapmak için yeterli.
Ancak ben yine de kendisinin cinayetten dolayı suçlu olmadığına inanıyorum.
Bir ölüm cezasını meşrulaştıracak yeterli kanıtın kesinlikle olmadığına inanıyorum.
Onun idamının yanlış olduğunu düşünüyorum.
Ve onun ölümünü bu perspektifle izleyeceğim.
Gerçekten objektif olacağımı iddia edemem.
Bunun için oradaki diğer muhabirlere bakabilirsiniz.
Benden alacağınız izlenimler, gereksiz bir şekilde öldürülen beğendiği bir adamın ölümünü izleyenden alacağınız izlenimler olacak.
Sırılsıklam polis kovalamacası sonrasında adam Canning Nehri'nden ikna edildi
Canning Vale polis memuru, adamı Canning Nehrinden ikna ederek çıkarırken kuru kaldı.
Perth'li bir adamın arkasındaki polis arabasından kaçma iddiası kendisini sığ ve çamurlu suda, bir polis memurunun "kendisini nazikçe kıyıya geri gelmesi için ikna etmesi" çabasıyla sona erdi.
Canning Vale polisi Salı günü Beckenham'da izinsiz girme olayı nedeniyle çağrıldı.
Şüpheliyi gördüklerinde adam Canning Nehri'ne girerek polisten kaçmaya çalıştı.
Ancak çok uzaklaşamadı.
"Kıdemli Komiser Yardımcısı Shandell Castledine, kendisi suyun içinde duruyor ve 'dışarı çıkmayacağım, 'gelin beni alın' diyordu" dedi.
Polis Memuru Lachlan Perhavec üniformasını ıslatmak istemedi ve daha güvenli bir taktik kullandı - "iyi polis müzakeresi".
Kıdemli Komiser Yardımcısı Castledine "bazen insanlar kaçmaya çalışmak için komik şeyler deniyorlar" dedi.
Şampiyon futbolcu Ben Cousins akıllarda kalıcı bir örnek sağlıyor.
2006'da Cousins bir polis alkol kontrolünden kaçmak için arabasını terk etti ve Swan Nehri'ni yüzerek geçmeye kalkıştı.
Çabaları başarısızdı ama yerel halkın şaka amaçlı bir Ben Cousins biatlonu planlamalarına ilham kaynağı oldu.
Peter Moody kahyaların kendisini ispiyonladıklarını ve yarışı bırakması için tehdit ettiklerini iddia etti
Peter Moody, Racing Victoria kahyalarının geçen yıl kendi ahırlarında bir tertip hazırlamaya çalıştığını ve kendisini yarışı hemen terk etmesi için tehdit ettiğini iddia etti.
Racing Victoria kahyaları ve birlik departmanını hedef aldı ve onların yarış öncesi Çarşamba günü yarış için yapılan son yemlemede Lady Tatai'yi yarış dışı bırakmak için kendisine karşı kişisel bir kampanya yürüttüklerini söyledi.
Moody, Fairfax Media'ya her zaman için yarışlarda en iyiyi yapma çabasında olduğunu söyledi ve iş Lidari'ye, kobalta pozitif sonuç verince kendisini izah edemediği güç koşullarda bulduğunu söyledi.
İspiyon iddiaları karşısında 18 ay boyunca dilini ısırdığını "mayhoş üzümler gibi görünmek" istemediğini söyledi.
"Bunları söylemeyecektim ve uzun süre üstünü kapadım ama bazen çok sinirleniyorsun ve her şey birdenbire oluyor" dedi Moody.
Bunun devam ettiğini biliyorlar.
Bazen reaksiyon gösterirsiniz ve onun sonuçlarına katlanırsınız ve ben de söylediklerimin sonuçlarına katlanacağım.
Bu gece eve gittiğimde rahat uyuyacağım.
Başım dik gezmek istiyorum ve patronlarım bilsinler ki ben onlar için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum.
Onlar benim bunu yapmadığımı düşünmeye başladıkları zaman artık çalıştırıcı olmamalıyım demektir.
Öyle olsa lisansımla ne yaparım diye düşünürdüm.
Daha önce Moody bir racing.com röportajında birlik departmanını kendi ahırında ispiyon gayreti içinde olmakla suçlayan bir bomba patlatmıştı.
"Onsekiz ay önce Terry Bailey, Dayle Brown ve Dr Brian Stewart bir adamla birlikte bir odada oturuyorlardı - sorulursa adlandırırım - ve benim ahırlarda neler yaptığımı onlara söylemeleri karşılığında ona benim ahırlarımda iş vermek teklifinde bulundular" dedi Moody, Racing.com'da.
Benim bir üçkağıı olduğuma açıkça inanıyorlar.
Eğer durum buysa hepsinin brövelerini iade etmeleri gerekiyor çünkü beni yakalayacak kadar yetenekli değillerdi.
RVL'nin eski başkanı Robert Roulston, RVL'nin yeni başkanı David Moodie ve RVL'nin şimdiki genel müdürü bunu o zaman da biliyorlardı şimdi de biliyorlar.
Bu bana kişisel olmaya başladığını mı düşündürtmeli?
RVL'nin bir dizi topları var ve belki de çalıştırıcılar dışındaki kimseleri endüstride neler olup bittiğinden sorumlu hale getirmek mi istiyor?
Ben endüstri için kötü müyüm?
Ben endüstri için bu kadar kötü müyüm?
Belki dışarıdaki insanlar öyle olduğumu düşünüyorlar.
Belki benim lisansımı almak ve beni dışarı atmaya ihtiyaç duyuyorlar ancak benim söylediklerimin onları neleri düşündüreceğinden kuşkum yok.
Fakat geldiğim noktada hiçbir şeyiönemsemiyorum ve bu beni üzüyor.
Bu beni gerçekten üzüyor.
Ben onlar üzerine baskı kuracağım, onlara karar verme sorumluluğu yükleyeceğim.
Ailemin desteğine sahibim ve yürür giderim.
Çalıştırıcının Lidari'yi içine alan uzun süredir devam eden kobalt soruşturması ve sonraki çizik olayı nedeniyle yaşadığı hayal kırıklığı onu "lisansımı masanın karşı ucuna atın" diyecek duruma getirdi.
Yenilmeyen şampiyon Kara Havyar'ı hazırlamakla ün kazanan Moody yarış günü bakımı kuralını "gülünç" olarak niteledi, çamur ya da kil lapasının atın ayaklarına sürülmesinin kurallara aykırı olduğunu ifade etti.
Bu, yarış kurallarına aykırıdır.
Bunun bütün sorumluluğunu üstlenmeliyim" dedi.
Adamlarımdan biri çamuru yanlışlıkla onun ayağına sürdü.
O dün gece alabilirdi.
Dün alabilirdi, ki öyle de oldu.
Yarış günü aldı.
Moody, yöneticilerin açmış oldukları soruşturma sonucunda yarış günü bakımında lapa kullanma nedeniyle üç ay men cezası almakla karşı karşıya kalabilir.
Bu bir şakadır.
Bu kuralları yapanlar at hakkında hiçbir şey bilmiyor.
"Biz anlıyoruz ki kurallara ihtiyacımız var ama bu iş çok ileri gitti" dedi Moody.
Cobram'da çarpıp kaçan sürücü tutuklandı
Polis hafta sonu Cobram'da bir bisikletliye çarpıp kaçan adamı tutukladı.
Bisikletli, Cumartesi sabahı Murray Vadisi Otoyolunda bir araba kendisine çarptıktan sonra ciddi yaraları nedeniyle havadan Royal Melbourne Hastanesi'ne kaldırılmıştı.
Polis çarpan sürücünün yaralıya yardım etmeden olay yerinden kaçtığını söyledi.
Pazartesi günü 50 yaşındaki Nathalia'lı bir adam Shepparton'daki polis istasyonuna teslim oldu.
Bir kazada durmamak, yardım etmemek ve diğer trafik suçlarından dolayı suçlanması bekleniyor.
40 yaşında Cobramlı bisikletçi hastanede stabil durumda kalmaya devam ediyor.
Melbourne Storm antrenörü Craig Bellamy rakiplerinin güreşle ilgili iddialarına sert cevap verdi
Melbourne Storm antrenörü Craig Bellamy kendi takımını hedef alan eleştirileri NRL'nin iki favori birinciliği için "gündem oluşturma" çabası olarak nitelendirdi.
Sydney Roosters antrenörü Trent Robinson Cuma gecesi Sydney'deki yarı finalde Storm'un hezimete uğradığı maçta hakemlerin kendi takımıyla "güreş yapmasına" izin verdiklerini söyledi.
Brisbane Broncos antrenörü Wayne Bennett takımının Cumartesi gecesi North Queensland Cowboys karşısında kazandığı yarı final maçı sonrasında Storm'a pek de üstü kapalı olmayan bir gönderme yaparak o maçı ragbi ligi için "ibretlik" bir maç olarak nitelendirdi ve iki Oueensland'ın güreşte "çok büyük" olmadığını söyledi.
Bellamy takımının mücadelesini savundu ve mücadele ederken sadece "temas" üzerine odaklandıklarını söyledi.
Bellamy, bunun Storm'un kendilerini yeneceğinden endişe duymaları anlamına geldiği için iki önde gelen hocadan takımına gelen eleştirilerden güç aldığını söyledi.
Bu geliş sürüyor - bizi 24-2 yendiklerinde Trent Robinson'un güreşten söz ettiğini duymadım, dedi Bellamy Çarşamba günü.
Tüm yıl boyunca savunma sistemlerimizde ya da tekniklerimizde hiçbir şeyi değiştirmediğimizi garanti ederim, sadece son altı haftada mücadele temaslarımıza gerçek bir vurgu yaptık ve bu bizim için bir dönüm noktası oldu.
Trent üç yıldır orada ve apaçık ki hocalık yaptığı büyük bir takım var ve kendisi için küçük bir şokla kaybetmeye herhalde alışkın değildir.
Bunun yılın bu zamanlarında meydana gelmiş olması da komik.
Bellamy, Bennett'in "heyecan veren futbol" fikrine karşı çıktı, Bennett'in 2010 St. George-Illawarra Dragons birinciliğini "sıkıcı" futbol oynayarak kazanan hocasını hatırlattı.
Wayne heyecan verici futboldan söz ediyor.
Cumartesi gecesindeki kendi maçları ile bizim Cuma gecesi maçımızı kıyaslama konusu yaptı ve onların maçı ne kadar heyecan vericiydi" dedi Bellamy.
Ben 2010'da St George'un sıkıcı bir takım olduğu için eleştirildiğini hatırlıyorum ve Wayne fare kıçı bile vermeyeceğini söyledi.
Ama şimdi heyecan verici futbol diyebileceğimiz futbolu oynayacak bir takımı ve özellikle de hızları ile genç yarımları var.
Bu, bu tip oyuncularınız olduğu zaman oynamak isteyeceğiniz futboldur.
2010'da bu noktayı koydu, şimdi herkes bu tarzda futbol oynasın istiyor - her takımın Anthony Milford ve Ben Hunt gibi yarımları (ikilileri) yok bu yüzden bu biçimde oynamaları mümkün olmuyor.
Bu bana daha çok güven veriyor çünkü onlar bile oynamaktan biraz çekindikleri için böyle konuşuyorlar.
Büyük maçlara gittiklerinde altı hafta önce herhalde bizi akıllarına getirmiyorlardı.
Bellamy aynı zamanda Storm ve Roosters maçının Broncos ve Cowboys maçına göre daha yüksek skora sahip olduğunu işaret etti.
Broncos maçı herhalde iyi bir maçtı, onu henüz izlemedim, ama skoru neydi? 16-12?
Bizim maçımız 20 - 18, bizim maçımızda iki tarafın da skoru daha fazla ama heyecan verici futbol bu mu?
Yoksa atakları kesmek ama skor getirici ataklar yapmamak mı heyecan verici?
Bana göre gündem budur.
Eğer bizden söz ediyorlarsa bunun anlamı ileriki bir safhada onlarla burada karşılaşacağız demektir.
Storm, North Queensland Cowboys veya Cronulla Sharks'tan birini biletleri Salı günü satışa çıkan ilk final maçında Cumartesi gecesi AAMI Park'ta ağırlama hakkı kazandığı için bu hafta sonu yok.
Sırp adam uyuşturucu suçundan dolayı 200 bin dolar kefaletle serbest bırakıldı
Queensland'a sokulmuş olan 40 kilogram kokain üzerinde yakalanan ve olası bir müebbet hapis cezasıyla karşı karşıya olan adam 200.000 Dolar karşılığında kefaletle serbest bırakıldı.
29 yaşındaki Marko Maksimovic, Vanuatu üzerinden Güney Amerika'dan gelen ve Ağustos ayında Coomera'da limana indirilen Solay yatından gelen 100 kg. uyuşturucunun izini süren federal polis tarafından geçen ay yakalanan beş kişiden biriydi.
Maksimovic, sabah boyunca suç ortaklarıyla marinada toplantıda görüldü ve daha sonra onlarla polisin bir Toyota Echo'nun içinde uyuşturucunun 40 kilogramını bulduğu Coomera Roadhouse kafede buluştu.
Ticari miktarda kokain bulundurmaktan dolayı potansiyel bir müebbet cezayla karşılaşma ihtimaline rağmen Maksimovic'in avukatı kendisinin tüm uyuşturucuya sahip olma girişiminde bulunduğuna dair bir kanıt olmadığını ve masum bir amaçla kafede olabileceğini söyledi.
Yüce Divan Hakimi Peter Flanagan Maksimovic'in bir kaçma riski olduğundan endişelendi.
Sırbistan'a açık bağlantıları var.
Sırbistan'a sıklıkla seyahat ediyor" dedi Çarşamba günü mahkemede.
Kamu davasında polise kaldığı yerle ilgili yalan söyledi.
Maksimovic'in annesi ve üvey babası kefaletle serbest kalması için beraber 200.000 dolar teklif ettiler.
Hakim Flanagan, "her iki kişinin de yeminli ifadelerini okuduktan sonra 200.000 dolarlık kefalet bedelinin onlar üstünde gerçek anlamda bir mali yük oluşturduğu açık" dedi.
Ancak bunun onu davaya çıkmaktan alıkoymak için tek başına yeterli olmadığı konusunda uyardı.
Maksimovic, hem Avustralya hem Sırbistan pasaportlarını teslim etmesi, hem her gün karakola gitme hem de akşam 6-sabah 6 arası sokağa çıkma yasağına uyması karşılığında kefaletle serbest bırakıldı.
Stevan Hogg, pedofilleri görüntü göndermeye cezbetmek için kızların telefonunu kullandı
Bir pedofil, çocuk istismar görselleri istemek için 11 yaşındaki bir kızın telefonunu kullandı.
Stevan Hogg, kızın telefonunu uyurken aldı, bir çevrimiçi mesajlaşma hizmetinde oturum açarak kendisine başka bir kullanıcı tarafından gönderilen bir dizi uygunsuz çocuk görseli temin etti.
Kız daha sonra uyandı ve telefonunun olmadığını fark etti ve telefonunu uyuyan Hogg'un elinde buldu.
Ona baktı ve hemen annesini uyarmadan önce rahatsız edici mesajları fark etti.
Polis ilgilendi ve beş resim gördü, ardından adreste bulunan bilgisayarları analiz etti ve uygunsuz çocuk resimleri bulmaya yönelik terimler kullanarak yapılan "ilgili" web aramalarını keşfetti.
Hogg daha sonra memurlara bunu yapma nedeninin internetteki "pedofilleri yönetip" "polis gibi davranıp korkutmak" için yaptığını iddia etti.
Mali vekil Eilidh Robertson, Dundee Sheriff Mahkemesine şunları söyledi: "Bunun bir bağımlılık olduğunu - insanları korkutan bir bağımlı olduğunu söyledi.
Aramaların bilgisayarda tarafından yapıldığını kabul etti ancak bunu pedofilleri korkutmak için bir polis memuru gibi davranmak için yaptığını söyledi.
Kendisine resimleri gönderen bilinmeyen kişi ile onlardan daha fazla resim göndermesini isteyen kendisi ile yapılan görüşmeler hakkında sorular soruldu.
Bunu onları cezbetmek için yaptığını söyledi.
İçtiği zaman hastalıklı fikirlere kapıldığını ve tecavüz ve cinayet görüntüleri izlemek istediğini söyledi.
Bayan Robertson ekledi: "Kız mesajları telefonunda bulduğunda çığlık atarak annesine seslendi ve titriyor ve ağlıyordu.
Anne telefondaki uygunsuz resimleri gördü ve suçlamalar ardından geldi.
Kızla görüşüldü ve kız sanığın olduğundan daha genç görünmek için bilgisayar ve Playstation kullandığını söyledi.
Ward Road, Dundee'de yaşayan 23 yaşındaki Hogg, geçen yıl 14 Haziran'da uygunsuz çocuk resimleri almak ya da üretmek, bu yıl 25 Ocak'ta kefaleti ihlal etmek ve bu yıl 24 Mart'ta mahkemeye katılmamak suçlarından suçlu bulundu.
Savunma avukatı Gregor Sim, Hogg'un cinsel suçlar kategorisine dahil edilmemesini zira bu suçta "belirgin bir cinsel öğe" bulunmadığının tartışılabileceğini söyledi.
Şerif Alistair Carmichael davayı sosyal geçmiş çalışması raporunun verileceği Ekim ayına erteledi.
Hogg bu davada kefaletle serbest bırakıldı ancak diğer sıradışı vakalar için göz hapsinde tutuldu.
Hüküm tarihinden önce cinsel suçlar kaydı yapıldı.
Zimbabwe'de Robert Mugabe parlamentoda yanlış konuşma yaptı
Afrika'nın en yaşlı lideri olan Bay Mugabe bu senenin başlarında bir podyumdan inerken merdivenlerden düşmüştü.
Yaralanmamıştı ama düşmenin videosu sosyal medyada viral gitti.
Parlamentonun açılışı, muhalefet milletvekillerinin, Bay Mugabe'nin konuşması sırasında kendisini yuhalamaları halinde isimsiz ölüm tehditleri aldıklarına dair iddialarıyla lekelenmişti.
Geçtiğimiz ay parlamentoda yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında kendisini yuhalamışlar ve sürekli sözünü kesmişlerdi - kendisi aynı konuşmayı Salı günü tekrarladı.
Demokratik Değişim Hareketi (MDC) lideri Innocent Gonese, yedi muhalefet siyasetçisinin, Bay Mugabe'nin konuşması sırasında kendisini rahatsız etmemeleri için cep telefonlarına mesaj geldiğini açıkladı.
"Bay Mugabe'nin konuşması bittikten sonra gazetecilere mesaj görünmeyen bir numaradan geliyor ama başlığı 'ölüm'," dedi.
Üyelere dokunulmazlıklarının parlamento içinde geçerli olduğunu ve parlamentodan çıktıklarında dokunulmazlığın çalışmadığını söylüyor.
Şef sözcü, Morgan Tsvangirai tarafından yönetilen partinin siyasetçilerine yönelik tehditlerden dolayı "endişelendiğini" dile getirdi.
Hewlett-Packard 30.000 işi kesecek
Hewlett-Packard, kurumsal hizmet işlerinde yeniden yapılanma ve masraf azaltma çabaları doğrultusunda 25.000 ile 30.000 işe son verecek.
HP bu senenin ilerleyen zamanlarında listelenmiş iki şirkete ayrılacak; bilgisayar ve yazıcı işlerini daha hızlı büyüyen şirket donanım ve hizmet operasyonlarından ayıracak.
HP bir açıklamasında beklenen işten çıkarmaların dördüncü çeyreğin başında 2,7 milyar dolar civarında bir masrafla sonuçlanacağını bildirdi.
Ayrılma sonrası birime başkanlık yapacak olan HP başkanı ve icra başkanı Meg Whitman, "bu yeniden yapılanma aktiviteleri yeni Hewlett Packard Şirketi için daha rekabetçi ve sürdürülebilir masraf yapısı sağlayacak," dedi.
"Whitman,Hewlett Packard Şirketi bugünkü HP'ye kıyasla daha küçük ve daha odaklanmış olacak ve şirketlerin yeni işletme tarzına geçişlerinde yardımcı olacak geniş ve derin bir portföyümüz olacak," dedi.
Ayrı bir şirket olarak, dünya genelinde müşterilerimizin gelişen ihtiyaçlarını karşılamak için eskisinden çok daha iyi konumdayız.
Şirketten yapılan bir açıklamaya göre Hewlett Packard Şirketi'nin yıllık geliri 50 milyar dolardan fazla olacak ve şirketler için "rakipsiz entegre teknoloji çözümleri sunmaya odaklanacak".
Palo Alto'daki garajlarına "Silikon Vadisi'nin doğum yeri" denen ve 1930'larda Stanford Üniversitesi mezunları Bill Hewlett ve Dave Packard tarafından elektrikli ekipmanlar yapmak için kurulan şirketi ikiye bölüyor.
HP geleneksel kişisel bilgisayarlardan mobil aygıtlara geçişle başa çıkmak için büyük bir yeniden organizasyondan geçirmekte.
Dünyanın en büyük PC imalatçısı ve ABD'nin en büyük teknoloji firmalarından biri olan HP'nin bu hareketi, sıkı odaklı firmaların daha iyi performans gösterdikleri inancının sektördeki son hamlelerinden biri.
Arsenal Kaptanı Mikel Arteta, Wilshere'in Dinamo Zagreb maçı öncesinde sakatlanması ile takım arkadaşlarının sorunlar yaşadığını söylüyor
Wenger, Wilshere'in sakatlığının Eylülde yaşandığını ve tedavisinin planlandığını, Noel sıralarında oynamaması için hiçbir neden olmadığını vurguladı.
En iyi senaryo zaten Wilshere'in İngiltere'deki en az dört maçı kesin kaçıracağı anlamına geliyor ve geçmişine bakıldığında gelecek yazdaki Avrupa Şampiyonası'na katılıp katılmayacağı göründüğü kadarıyla belirsiz.
Son problemin en utanç verici tarafı Wilshere'in ayrı bir ayak bileği sakatlanmasının ardından geçen sezonu güçlü bitirmiş olması ve ardından da sezon öncesindeki eski keskinliğini aratması.
Bu tip bir sakatlık kariyeri tehdit edici değildir, diye konuştu Wenger.
Bu tam iyileşmemiş bir kemik.
Büyük bir şey değil.
Bu sadece bir kazaydı.
Bunun bilekleriyle ya da daha önceki sakatlıklarıyla bağlantısı yok.
Tıbbi bir perspektife göre bunlar doğru olabilir ama Wenger'in de kabul edeceği gibi sezon ortasında dönüş yapan bir oyuncunun daha ileri sakatlanmaya uğrama tehlikesi de mevcut.
Aynı zamanda gelişen rahatsız bir kalıp var.
Prömiyer Yaralanmalar Ltd tarafından yapılan araştırmaya göre Wilshere'in altı yıl önceki başlangıcından beri kaydedilen 23 farklı rahatsızlığı oldu.
Son beş sezonda Arsenal'in 157 lig maçının sadece 65'inde oynadı.
Büyük resimde Arsenal 2007-08'den bu yana sekiz sezondan altısında çoğu zaman sakatlık nedeniyle kaybeden iki Birinci Lig takımından biri.
Wenger bir kısır döngü potansiyelini kabul ediyor ama Arsenal geçen sezondaki sakatlık rekorunda iyileşmenin süreceğine inanıyor.
"Bazen bir sakatlıktan geri dönmeniz sırasında sakatlanmaya açık bir dönem yaşarsınız, vücudunuzu güçlendirmek ve mücadeleyi kazanmak istediğiniz bir süreçtir," dedi Wenger.
Jack bunun altından kalkabilecek kadar genç.
Umuyorum vücudu stabilize olur, buna güveniyorum ve onun hak ettiği kariyeri yapacağına inanıyorum.
Şampiyonlar Ligi mücadelesine Çarşamba gecesi Dinamo Zagreb karşısında başlayacak olan Arsenal'in önünde Cumartesi günü oynayacağı Chelsea ve gelecek Çarşamba oynayacağı Tottenham Hotspur maçları var, Wenger takımını bunlara hazırlıyor.
Héctor Bellerín ve Aaron Ramsey Hırvatistan'a gitmediler bundan Mathieu Debuchy ile Arteta oynayacak gibi bir anlam çıkıyor.
Wenger, Nacho Monreal ile Theo Walcott'un yerine Kieran Gibbs ve Olivier Giroud ile de başlayabilir.
"Dengeyi korumaya ve oyunculara ihtiyaç duydukları soluğu vermeye gayret ediyorum," dedi Wenger.
Arsenal'in F Grubunun açık favorilerinden olmasına rağmen Zagreb'deki Maksimir Stadyumu Avrupa'nın en çekinilen stadyumları arasında yer alıyor.
Dinamo geçen sezon kendi "Namağlup" kampanyasını ürettikten sonra 41 maçtır yenilmiyor.
Stadyum Salı gecesi Richter ölçeğine göre 3,2 şiddetindeki bir depremle sarsılmıştı.
Bu, bu yıl Zagreb'de yaşanan 10. sarsıntı.
Wenger Arsenal'in geçen sezon Şampiyonlar Ligindeki Monaco karşısındaki yenilgiden gerekli dersi aldığına inanıyor ve kulübe ilk Avrupa Kupası zaferini getirmeyi başarma uzak hedefi ile motive olmayı sürdürüyor.
"Bu motivasyon devasa," diyor Wenger.
Arsenal'de hiç böyle olmamıştı.
2006'da çok yakındık ama diğer taraftan gerçekçi olacak kadar tecrübe sahibiyim.
Biz tutkuluyuz ama hayalci değiliz.
FriendsFest: erkekler arası arkadaşlık hakkında bizlere ciddi dersler veren komedi programı
Programlarda benzer portelerin yokluğu dikkat çekici; özellikle erkeklerin açılmak için daha çok ihtiyaç duydukları ve genç erkekler arasında intihar oranlarının 15 senenin zirvesinde olduğu böyle bir dönemde.
2013 yılında bu 20-45 yaş arasındaki erkek ölümlerinin en büyük nedeniydi; ve kadınlara kıyasla erkeklerde üç kat daha fazlaydı.
Bu probleme dikkat çekmek için Sefil Yaşama Karşıtı Kampanya (CALM) 2015'i Erkek Yılı olarak ilan etti ve erkeklerin ihtiyaçları olduğunda yardım istemelerini engelleyen kültüre karşı gelmeyi hedefliyor.
Bu zorlu görevi gerçekleştirmek için mücadelenin merkezinde arkadaşlık var.
2.000'den fazla depresif semptom gösteren lise öğrencisi arasında yapılan bir araştırma, bu sıkıntıdan muzdarip olan kişinin yüksek sayıda "sağlıklı moddaki" arkadaşı varsa iyileşme şanslarının iki katına çıktığını gösterdi.
Aynı şekilde, depresif olmayanlar için zihinsel olarak sağlıklı arkadaşlardan oluşan bir çember ortaya çıkabilecek zihinsel zorlukları yarıya indiriyor.
Ancak elbette arkadaşlığın işe yaraması için önce erişilebilir olması gerekiyor.
Sosyal medya ağırlıklı iletişimin olduğu bu çağda; içerikten ziyade stile olan odakla, anlamlı iletişim yerine acil yanıt vermeyi daha öncelikli hale getiriyor.
Dijital hayatlarımız, güçlü, eğlenceyi seven ve başarılı insanlar gibi görünme ihtiyacını ikiye katladı; gerçekte her şeyin başı izolasyon olsa bile.
Yapay başarı psikologların dış güdümlü değerler dediği kavramların; para, imaj, sosyal statünün egemenliği altında; bunlar peşinde, zihinsel sağlığımıza daha derin etkileri olan içsel değerler - kişisel gelişim ve arkadaşlığa olan içsel özlemimiz - harcanıp gidiyor.
Milyarder bir video oyunları yaratıcısının yakın zamanda açıkladığı gibi, para daha çok mutluluk satın almaz.
Friends dizisinin güzelliği bu odak noktasını baş aşağı çevirmesiydi.
Karakterler işleriyle değil ama kişilikleriyle tanımlanıyordu; ve bunu da arkadaşlarıyla olan etkileşimleriyle ortaya koyuyorlardı.
Joey ve Chandler'in sık sık sarılmaları, konforlu sandalyelerde futbol izledikleri dakikalar, Ross'un Rachel'e ilişmeleri hepsi erkeklerin hislerini tam olarak açıklama konusunda geri planda dursalar bile aslında bunlarla ilişki kurabilecekleri bilgisinden geliyordu.
Yardımsever bir çalışanın bana anlattıkları şunlar: "....depresif ve intihar eğilimli kişileri dinlerken, arkadaşlar arasındaki en küçük etkileşimlerin bile nasıl bir fark yaratabildiğini gördüm."
Bizimle iletişime geçen erkeklerin çoğu arkadaşlarıyla konuşamıyorlar.
"Geçinip gitmek" gibi bir duygu çok güçlü, ve başkalarına açılmanın da bir zayıflık göstergesi olduğu fikri de öyle."
Uzun vadeli başa çıkma mekanizmaları önerirken aklıma gelen programlardan birisi Friends dizisi.
Erkek arkadaşlığının küçük anlarını vurguladı.
Benim hedefim doğrultusunda, telefondaki bir yabancı statüsü insanlara zor durumda kaldıkları anlarda yardımcı oluyor; ama uzun vadeli destek yakın kişisel ağları olan aile ve arkadaşlardan geliyor.
Ve eğer bu hafta sonu Comedy Central'deki FriendsFest'e katılırsanız; kutlama için sahnelerin yeniden tasarlandığı bu güzel ortamda neden arkadaşlarınızı bir içki için Central Perk'e götürmeyesiniz ki?
Veya, daha da iyisi, Starbucks'ta yalnız birini görürseniz gülümseyin ve merhaba deyin.
Arkadaşlığınızın nasıl bir fark yaratacağını bilemezsiniz.
Friends, Comedy Central'de baştan sona - tüm 236 bölüm - #FriendsFest için yayınlanıyor
Di Maria attığı golle PSG'nin Malmö'yü yenmesini kolaylaştırdı
Angel Di Maria, Malmö'ye attığı golün ardından Blaise Matuidi ve Edinson Cavani ile kutlama yaptı.
Angel Di Maria, Şampiyonlar Ligi başlangıcında Salı günü İsveç takımı Malmö'ye attığı golle PSG'nin rakibini geçmesini kolaylaştırdı.
İşte maç raporu ve maça tepkiler.
Angel Di Maria ve Edinson Cavani'nin hedefte olduğu maçta, Paris Saint-Germain, Şampiyonlar Ligi mücadelesine Salı günü Parc des Princes stadında Malmö'ye karşı aldığı 2-0'lık son derecede rahat ve net bir galibiyetle başladı.
Di Maria daha dört dakika dolmadan attığı golle Fransız şampiyonunun Şampiyonlar Liginde yoluna devam etmesini sağlayan PSG'li oyuncu oldu, fakat 61. dakikada Cavani'nin kafayla attığı ikinci gole kadar fırsatları değerlendiremediler.
A Grubunda Real Madrid ve Shakhtar Donetsk'le beraber bulunan Paris'in İsveç şampiyonu karşısında güçlü bir başlangıç yapmaya ihtiyacı vardı, sadece eleme gruplarından çıkmak için değil son üç şampiyonadaki çeyrek final performanslarında iyileşme sağlamak için de buna ihtiyaç duyuyorlardı.
Ama puanları alırken oynadıkları oyun Laurent Blanc'ın takımı için devrin en iyi oyunu değildi, Zlatan İbrahimoviç ceza sahası civarında çok pozisyon harcadı ve onunla beraber 1999'da görkemli kariyerine başladığı memleketinin takımı karşısında daha sonra kenara alındı.
"Şampiyonlar Ligi'nde içerde olsun dışarıda olsun kazanmak kolay değil, bu bakımdan 2-0 kazanmamız rakiplerimiz için sorunlar yaratacaktır ve sezon içerisinde iyileştirmemiz gereken bazı şeyler olsa da geride rahat bir görüntü vermek iyi bir başlangıç," dedi Blanc.
Bu iyiye işaret.
Bir ya da iki gol daha fazla atmamış olmamıza hayıflanmama rağmen kazanmak istedik ve kazandık.
İbrahimoviç sakatlıktan sonra 1. Lig'de Bordeaux ile hafta sonunda oynanan 2-2'lik maçta yapılan üç oyuncu değişikliğinden biriyle Paris takımına geri döndü, fakat dördüncü dakikada Di Maria'nın gölgesinde kaldı.
Arjantinli kanat oyuncusu geçen ay Manchester United'dan transfer edildiğinde PSG'yi Avrupa'da daha yukarı seviyeye getirecek oyuncu olarak görülüyordu ve Marco Veratti'nin pasında Malmö defansının gerisine koşup Johan Wiland'ı uzak köşeden filelere gönderdiği güzel vuruşla geçerken böyle düşünenlerin haksız olmadığını gösterdi.
Bununla birlikte herkes PSG'nin büyük bir zafer kazanacağını beklerken hayal kırıklığına uğradı.
Bu tura geçmek için play off'ta Celtic'i eleyen Malmö dokuz uluslararası oyuncusuyla sahaya dizilmişti, beş adamlı bir defansı ve orta alan derinliğinde iki oyuncusu vardı, ağır kalan bir rakipti.
34. dakikada Nikola Djurdjic'in, Kevin Trapp'ın koruduğu köşenin direğini sıyıran şutu hariç çok az atak yaptılar.
Diğer taraftan PSG gereksiz paslar ve verimsiz son vuruşlarla onlara oyunu yavaşlatma imkânı verdi, ilk yarıda İbrahimoviç en az beş atakta bitirici hareketi yapamadı ve ikinci yarı başlayınca Cavani'nin oyununa ayak uyduramayarak hayal kırıklığı yarattı.
Bununla birlikte iş arkadaşlarını organize etmeye geldiğinde daha usta olduğunu gösterdi, 52. dakikada Di Maria'nın Wiland'ın kalesine gönderdiği falsolu vuruşun pasını veren İbrahimoviç'ti.
İkinci gol tam bir saat dolduktan sonra Cavani sayesinde geldi, Uruguaylı oyuncu, İbrahimoviç'in pasından sonra Maxwell'in sol kanattan yaptığı ortaya attığı kafayla sezondaki altıncı golünü kaydetti.
Malmö'nün maça geri döneceği fikirleri tükendi ve oyuna sonradan giren Ezequiel Lavezzi'nin gayri nizami biçimde attığı sayılmayan golden sonra Wiland, David Luiz'in boş pozisyondaki şutunu mükemmel kurtardı ve skorun değişmesine izin vermedi .
Daha sonra Malmö antrenörü Age Hareide PSG'nin kendi takımından bir klas üstün olduğunu kabul etti, Norveçli şunları söyledi: "Bizim son Şampiyonlar ligi maçımız geçen yılın Aralık ayındaydı."
O tarihten bu yana sadece onunla aynı seviyede olmayan İsveç Ligi'nde top oynadık.
Elemedeki takımlar yeterli değil.
Paris'e şapka çıkartılır.
Onlar için muhteşem bir maçtı.
Glencore hisse satışlarından 2,5 milyar Dolar gelir elde etti
İsviçre merkezli madencilik devi Glencore, düşen işlenmiş mal fiyatlarından darbe yedi ve borçlarını bölme planı dahilinde Çarşamba günü hisselerini satarak 2,5 milyar dolar elde etti.
Londra'da listelenmiş olan Glencore, kendi borcunu ödemek için 1,6 milyar Sterlin değerinde yeni hisse sattığınııkladı.
Bu sene piyasa değerinin yüzde 57'sini kaybetmiş olan şirket, Çin'in ekonomik yavaşlamasının talep üzerinde artışa neden olması ve piyasalarda karışıklığa neden olması nedeniyle düşen mal fiyatlarından ciddi biçimde etkilendi.
Hak sorunu Glencore'un hisse fiyatlarının Çarşamba sabahı erken saatlerde Londra borsasında yükselmesine neden oldu.
Hisseler FTSE 100 endeksinde yüzde 0,69 daha yüksek açılarak yüzde 2,77 artarak 131,60 peniye sıçradı.
Glencore geçtiğimiz hafta, 30 milyar dolarlık borç yığınını üçte biri kadar azaltma planlarının bir parçası olan 2,5 milyar dolarlık hisse satış planını geçen hafta açıklamıştı.
Şirket yeni senetlerini hisse başına 125 peniye sattı ve bu rakam Salı günkü kapanışa göre yüzde 2,4 indirimli oldu.
Grubun yüzde 9,99'una eşdeğer olarak 1,3 milyar hissesini sattı.
Çin'in uzun süredir duran büyümesiyle ilgili kaygılar demir cevheri fiyatlarını kabaca yarı yarıya keserken; kömür, bakır ve diğer mallar yüzde 20 ile 40 arasında düştü.
Beyaz Saray Xi Jinping'in Washington Ziyaretini Doğruladı
Beyaz Saray, Salı günü yaptığııklamada Çin Devlet Başkanı Xi Jinping'in ay sonunda ABD'ye resmi bir ziyarette bulunacağını doğruladı.
ıklamada, Xi'nin Washington'a yapacağı ilk resmi gezi olan bu ziyaretin 25 Eylül'de gerçekleşeceği ve geçen Kasım Pekin'e gelen Barack Obama'ya bir iade-i ziyaret niteliğinde olduğu belirtildi.
İki devlet başkanının ikili görüşmelerinin ardından ABD Başkanı ve First Lady Michelle Obama, Xi ile eşi Peng Liyuan'ın şerefine bir akşam yemeği verecekler.
ıklamada ayrıca "Başkan Xi'nin ziyaretinin iki ülke ilişkilerinin yanı sıra bölgesel ve küresel konularda ABD-Çin işbirliğini genişleteceği ve Başkan Obama ile Başkan Xi'nin anlaşmazlık bulunan konuları yapıcı bir şekilde ele almalarına imkan tanıyacağı" da vurgulandı.
Ziyareti ilk kez Şubat ayında açıklanan Xi'nin Washington'dan önce Seattle'a uğrayarak bazı ABD'li teknoloji liderleriyle görüşmesi, ardından da Eylül ayında yapılacak BM Genel Kurulu'na katılmak üzere New York şehrine geçmesi bekleniyor.
Obama ve Xi'nin, aralarında Çin'in siber casusluk faaliyetleri yürüttüğü yönündeki iddialarla ilgili Washington'ın endişeleri ve Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki egemenlik iddialarının bulunduğu bazı tartışmalı konuları da ele alması bekleniyor.
Matt Damon, film yapımındaki çeşitliliği önemsiz gibi gösteriyor
Matt Damon, çeşitlilikle ilgi bir tartışma esnasında kamera arkasında olmanın gerekli olmadığını söyleyerek Afrikalı-Amerikalı film yapımcısı Effie Brown'a karşı çıktı.
HBO'da yayınlanan Project Greenlight Pazar gecesi bölümünde, Brown projenin seçilen senaryosundaki siyahi ana karakterle ilgili alternatif bakış açıları gerektiğini vurgularken deneyimli aktör sözünü kesti.
Damon, çeşitlilikten söz ettiğimizde bunu gösterinin oyuncu kadrosunda değil filmin oyuncu kadrosunda yaparsınız, iddiasında bulundu.
Şok olan Brown, Marslı filminin aktörünün yorumları devam ederken "Hııı! Vay. Tamam," gibi ifadelerle buna karşı olduğuna dair tepkiler gösterdi.
Damon ve Brown gösterinin finalistlerini tartışmak üzere ortak yapımcılar Ben Affleck ve Farrelly kardeşler tarafından bir araya getirilmişti.
Brown önce "İnsanlara - yönetmen kim olursa olsun Uyum karakterine nasıl davranacaklarını düşündürmek istedim" dedi.
Tek siyah karakter beyaz bir muhabbet tellalı tarafından vurulan bir fahişe.
Sevgili Beyaz İnsanlar'ın yayımcısı, filmi yönetme hakları için ısrarla finalistler Leo Angelos ve Kristen Brancaccio'yu istediler. Damon, görevlendirmeleri "istemediğimiz şekilde sonuçlanabilir" şeklinde yanıt verdi.
Tartışma yayınlandıktan sonra sosyal medyada Damon'un yorumlarına karşı hoşnutsuzluk patlaması yaşandı.
Twitter kullanıcısı MrPooni, "Matt Damon odadaki tek siyah kişi üzerinde konuştuğundan bu kişiyle ilgili çeşitliliğini BEYAZ İSE acı verir olarak açıklayabilir" şeklinde yazarak kesmeye olan kızgınlığını ifade etti.
Tweet gönderildikten sonra 5.000 retweet ve 4.000 beğeni aldı.
Damon'un yorumları, medyada doğru ırk ifadesinin sosyal tartışmaların ön sıralarında olduğu zamanda geldi.
2014 yılında Michael Brown adındaki genç beyaz polis memuru tarafından öldürüldükten sonra Siyah Yaşamı Önemlidir hareketi ülke çapında etkili olarak kanun yapıcılar ve yetkililerin renkli insanlara karşı ayrımcılık uygulamalarını durdurmaya teşvik etti.
Şubat ayında şarkıcı Prince, Grammy Ödüllerinde Yılın Albümü adayları tanıtılırken hareketten üst kapalı şekilde bahsetti.
Albümler hala önemli, dedi.
Kitaplar ve siyah yaşamlar gibi albümler de hala önemli.
Yakın zamanda Siyah Yaşamı Önemlidir hareketinin liderleri, Fox News'de önemli bir şahsiyet olan Elisabeth Hasselbeck'in grubun bir nefret grubu olarak değerlendirilmesi gerekip gerekmediği sorusuna karşılık bir bildiri yayınladı.
Liderler, Siyah Yaşamı Önemlidir Ağı bir sevgi grubudur, dedi.
Geçenlerde Damon'un Batıda Katolik Kilisesinin tanımlanmasını tartışmak üzere Papayı ziyaret etmek için davet edilen gösteri sanatçıları, yapımcılar ve medya patronları listesine dahil edildiği duyurulmuştu.
Daveti kabul edip etmediği ya da Papa ile buluşup buluşmadığı henüz belli değil.
'Amerikan Ninja Savaşçısı' ilk şampiyonuna taç taktı
Profesyonel kaya tırmanıcısı ve komi Isaac Caldiero, Pazartesi gecesi Amerikan Ninja Savaşçısı programını kazanarak 1 milyon dolarlık ödülü alan ilk atlet oldu.
7. sezonuna giren bu yarışma, engeller parkurundaki tüm aşamaları tamamlayabilen bir yarışmacıyı daha önce görmemişti.
Sezon finalinde, Caldiero ve Geoff Britten final turuna kalmayı başardılar.
Son görev 30 saniyede yaklaşık 20 metrelik bir ipe tırmanmaktı.
Britten bu parkuru zamanında ilk tamamlayan kişi oldu ve böylece Amerikan Ninja Savaşçısı'nı zorlu 4. aşamasını tamamlayan ilk atlet olmayı başardı; ancak Caldiero bu parkuru ondan üç saniye önce bitirerek galip geldi.
Bu zorlu galibiyetin ardından Caldiero, 1 milyon dolarlık büyük ödülü kazanmış olmanın şokuyla E!News'e konuştu.
Isaac, E!'ye kendisinin maaşına büyük bir zamı bahsederek "Bence bunun hakkında düşünmek bile muhteşem, yılda 10.000 dolardan fazla kazandığım ya da geçindiğim hiç olmadı" dedi.
Yani bir anda oldu...nasıl olacağını hayal bile edemiyorum...gelecek bilinmez.
Yapımcı Kent Weed de The Hollywood Reporter ile finali görüştü ve Britten parkuru bitiren ilk yarışmacı olsa da neden hiçbir ödül verilmeyeceğini açıkladı.
Kurallara göre para en hızlıya verilir.
Weed, "birden fazla bitiren varsa bunu en hızlı yapan ödülü kazanır," dedi.
Para harika bir ödül olsa da ve hayat değiştirse de o da büyük bir ikramiye kazandı.
Bununla ilgili kötü bir düşüncesi olduğunu düşünmüyorum.
Yapmış olduğu şeyi yaptığı için çok mutlu.
Hayranlarından tonlarca övgü aldı.
Harika bir adam ve bir aile babası.
Çocukları ve eşine göre bir kahraman.
Geoff bana, "eğer beni birisi yenecekse bunun Isaac olmasından memnunum," dedi.
Bence rolleri değişmiş olsaydı Isaac da aynı şeyi düşünürdü.
Amerikan Ninja Savaşçısı sekizinci sezon için sözleşme yeniledi ve çekimler Bahar 2016'da başlayacak.
Detroit Tigers Minnesota Twins'i kılpayı geçti
MINNEAPOLIS -- Sezonun ikinci yarısı Detroit Tigers için çok da keyifli geçmedi.
Bir zamanlar beyzbolun en iyilerinden olan Tigers, şimdilerde Amerika Merkez Ligi'nin sonuncu sırasında yer alıyor.
Oyununu bozgunculuğa indirgeyen Tigers, salı günü mükemmel bir oyun çıkararak Minnesota Twins'i Target Field'da 5-4 yenmeyi başardı.
The Twins, Houston Astros'la arasındaki yarı puan farkını aşarak Amerika İkinci Ligi vahşi-kartına yükselme şansını kaybetmiş oldu.
Detroit için ise durum bir geceliğine bile olsa sezonun ikinci yarısının çoğunda pek görülmeyen iyi oyuna geri dönüş niteliğindeydi.
Tigers'ın manajeri Brad Ausmus'un ifadesiyle, "ne şekilde olursa olsun zaferlerin hepsi keyiflidir."
Tigers'ın top atıcısı Alfredo Simon, Detroit'in ilk iki vuruşta üç kez sayı almasıyla erken hücum desteğini göstererek altıncı ve dokuzuncu atışlarda birer sayı almayı başardı.
Simon (13-9) 6 adet 3/1 vuruş sıralı atış yaptı, bunların üçü koşu oldu.
Bu son dokuz turundaki sadece üçüncü kaliteli başlangıcıydı.
"Sadece seneyi güçlü kapatmak istiyorum" dedi Simon.
Yedektekiler için her oyunu boşa geçirmek zordur, o nedenle ben de oyuna derinlemesine dalmak istedim.
Tigers'ın seçili vurucusu Victor Martinez, üç vuruş yaptı ve ikisi koşu oldu ki bu, Ağustos ortasından beri kazandığı ilk RBI oldu.
Bu, Martinez'in 6 temmuzda Seattle Mariners'e karşı kazandığı dört vuruştan bu yanaki ilk üç vuruşlu gecesi oldu.
"Sopayı sıkı salladı," dedi Ausmus.
İyi görünüyordu (vuruş antrenmanında), zaten BP'de gözle görülür biçimde daha iyiydi ki bu hali oyunda da sürdürdü.
Yedinci vuruş sırasının sonunda üç koşu hakkı yakalayan Twins'in yeniden oyuna girmek için en iyi şansı yakaladı.
Orta saha oyuncusu Byron Buxton, sol saha çizgisinde çift yaparak vuruş sırasını başlatmış oldu.
Sağ alan oyuncusu Aaron Hicks ancak yavaş bir vuruş yapabildi ve Simon ikinci kaleci BrianDozier'ı solak BlaineHardy için kaldırmadan önce sallarken vuruş yapmak için yakaladı.
Mauer, iki - koşuda sağ kanat oyuncusu Drew VerHagen'i geçen vurucu Miguel Sano'ya karşı çıkabilen tek oyuncu cesaretle ilerledi.
İkincideki bağlama koşusunda bir çift koşucuyla VerHagen üçüncü kaleci Trevor Plouffe'u ikili oyuna çekmeyi başardı.
Plouffe'un DP'ye vuruşu bu sezon büyük ligde 27. kez oluyordu.
Detroit dokuzunculuğu garanti edecek koşu için uğraştıktan sonra Mauer RBI'yi geçti ve Tigers'la arayı açtı ve 5-4 yaparak Bruce Rondon'a yaklaştı.
Bununla birlikte sağ elli beşinci kurtarış için üç fırlatışta Sano'ya yakalandı.
Detroit, formunu kaybetmiş Phil Hughes'un erken çıkışıyla avantaj yakaladı.
Tiger'lar sırt yanması nedeniyle bir aydan fazla zamandır sahalardan uzak kalan ve sakatlıktan yeni çıkan deneyimli sağ elli oyuncuya karşı ilk iki atışlarında üç koşu kazandılar.
"Açıkçası oynamak istediğim maç bu değil," dedi Hughes, "fakat devamında kendimi daha rahat hissettim ve üçüncü atışlarda oldukça iyi fırlatışlar yapmayı başardım."
İlkinde başarılı bir atış yapınca Hushes ikinci kaleci Ian Kinsler'i oyundan aldı.
Sağ alan oyuncusu J.D. Martinez'in iki kez oyun dışı kalması Victor Martinez'i maçın ilk koşusunda tek bıraktı.
Victor Martinez sayı yapma pozisyonunda 0-21 bandını geçmek için koşucularla yarıştı.
Üçüncü kaleci Nick Castellanos sağa tek atışla izledi, diğer bir koşu kazandırdı ama Victor Martinez üçüncüyü yapmak isterken atıldı, böylece tehditler sona ermiş oldu.
Tiger'ler ikincide ekleme yaptılar, yakalayıcı James McCann'dan bir dış çift ve orta alan oyuncusu Anthony Gose'dan da bir iki-dış kazanarak durumu 3-0 yaptılar.
Twin'lerin menajeri Paul Molitor, "büyük bir vuruştu" dedi.
Çok güzel vurmadı ama doğru yere attı.
Atış sayan Hughes sağ elli kurtarıcı A.J. Achter ile değiştirilinceye kadar sayı getirmeyen üç atış yaptı.
Hughes altı vuruşta üç koşu ve dört isabetsiz vuruş için suçlandı.
NOTLAR: Tigers RHP Anibal Sanchez atmakta kullandığı omuzundaki ağrı nedeniyle oyun dışı kaldı.
2007'de Sanchez'in omuz ameliyatını gerçekleştiren Dr. James Andrews tarafından muayene edilecek.
Ağustos ortalarından beri omuz ağrısı nedeniyle sakatlar listesinde bulunan Sanchez'in Çarşamba günü çalışmalara başlaması planlandı.
Sanchez'in yokluğunda Twin'lerin karşısına LHP Daniel Norris DL ile başlayacak.
David Price transferi için 30 Temmuzda yapılan karşılaşmadan bu yana dört maçta Norris ile Tigerler 1-1 durumda.
20 Ağustostan beri sağ taraftaki ağrılar nedeniyle oynamıyor.
Tiger'lar ve Twin'ler üç maçlık serilerini Çarşamba günü Target Field'da sonlandıracaklar.
Norris (2-2, 4.43 ERA), Minnesota RHP Ervin Santana (5-4, 4.73 ERA) ile mücadele edecek.
Xi ekonomiyi dünyaya daha çok açmak istiyor
Salı günü, reformları yönetmekle görevli olan bir gruba Başkan Xi Jinping büyümenin hızlanması için ekonominin dışarıya daha çok açılması gerektiğini söyledi.
Genel Reformları Güçlendirmek için 16. Merkezi Önde Gelen Grup toplantısında Başkan, "Çin, yabancı yatırım uzmanlık çekerek açılma politikalarını geliştirmelidir," dedi.
Xi, açılmayı teşvik ederken yeni reformlar yapmanın yeni bir enerji ve canlılık getirerek ekonomik büyüme için yeni bir alan yaratacağını söyledi.
Lider grup, pazar erişimini düzenleyen negatif liste, sınır kontrol politikalarında gevşeme, devletin sahip olduğu kuruluşların (SOE) özel sermayeyi içine katmalarını teşvik etmek ve yerleşiklerin kayıt sisteminin gözden geçirilmesi gibi bir dizi öneriyi benimsedi.
ıklamaya göre yatırım için yasaklı sektör ve iş dallarını tanımlayan bir olumsuz liste hazırlanacak.
Sistem aşama aşama test edilecek ve deneme programlarıyla geliştirilecek.
Bu önemli bir hamle, zira piyasaya kaynakları tahsis etmede daha büyük bir rol verecek ve yasa temelli iş ortamını sağlayarak piyasayı daha açık bir hale getirecek.
Hükümet aynı zamanda şirketler üzerindeki kontrollerini gevşeterek şirketlerin kendi işlerini kendilerinin yürütmesini sağlayacak.
Bu açıklamada aynı zamanda Çin'in sınır bölgelerinde yeni sınır ötesi ekonomik işbirliği modellerini inceleyeceği ve bölgesel büyümenin teşvik edilmesi için yeni mekanizmaların devreye gireceği de belirtiliyor.
Devlet tarafından kontrol edilen sektörleri açmak için daha çok alan özel yatırıma açılacak.
ıklama, "hükümet yabancı yatırıma yönelik politikasını değiştirmeyecek, ve yabancı fonlu şirketlerin çıkarlarını koruyarak onlara daha iyi hizmetler sunacak," dedi.
Buna ek olarak yabancıların sürekli yerleşim izinleri ya da "yeşil kart" almaları gereklilikler optimize edilerek ve başvuru süreçleri bir yola sokularak kolaylaştırılacak.
Hukukçuların pratik yapma haklarının garanti altına alınması ve profesyonel hakim ve savcıların yetiştirilmesi de toplantıda görüşüldü.
Toplantı sonrasında yayınlanan bir açıklamaya göre Başbakan Li Keqiang ve kıdemli liderler Liu Yunshan ile Zhang Gaoli de toplantıya katıldılar.
Minyatür çanta şimdi çok moda-Zaman Gazetesi Cumaertesi Eki
Moda dünyasında yollar dönüp dolaşıp çantalara geliyor.
Son zamanlarda öne çıkan akım ise minyatür olanlar...
Büyüklerin yanına iliştirilen küçük çantaların da dikkat çektiğini söylemek mümkün.
Her şeyin küçük olanı güzel derler.
Bu bakış açısı çantalar için de geçerli sanırım.
Neredeyse valiz ebatlarında çantalarla caddeleri adımlamaya doyamamışken birden rüzgâr tam tersi yönden esmeye başladı ve çantalar küçülmeye meyletti.
Küçük çantalar zaten vardı ama bu sefer büyük kol çantalarının küçültülmüş halleriyle karşımıza çıktılar.
Bu minicik çantalara ancak telefonunuz, kredi kartınız ve anahtarınız sığabilir.
Céline and Hermès ile başlayan akım, Prada ile yayıldı.
Çanta hayranlığının minyatür merakına dönüşmesi yeni çıkan modelleri de etkiledi.
Loewe, bu sezon hazırladığı eğlenceli çantaları iki boy halleriyle sundu.
Panda, kutup ayısı ve fil biçimdeki çantalardan en çok fil görünümlü olanlar öne çıkıyor.
Lüks markaların fenomen isimlerle sunduğu büyük çantaların mini boyları yine en çok kırmızı halı ünlülerini cezbetmiş gibi görünüyor.
Hermes'in, Jane Birkin'e ithafen hazırladığı "Birkin" çantası en çok tercih edilenlerden.
Gerçi Jane Birkin, basın açıklamasıyla isminin bir çantayla anılmasını istemediğini söylemişti ama hafızalarda bu şekilde yer alıyor artık.
Moda haftaları ise mini çanta akımının kitleselleşmesini sağladı.
Podyumlarda da mini çantalar öne çıkıyor haliyle.
Oldukça minik oldukları için onları kolunuza takmanız pek mümkün değil.
Uzun askılarıyla çapraz halleriyle kullanılabilirler.
Ama podyumlarda o uzun askıları, modellerin bileklerine dolanmış olarak gördük daha çok.
Fendi ise mini çanta mevzusunu ileri bir noktaya taşıyanlardan.
Mini çantaya sığamayan ama onlardan da vazgeçemeyenlere bir önerisi var.
Büyük çantalara arkadaş mini çantalar.
Nasıl mı?
Mini çantaları büyüklerine iliştirilebilen birer çanta süsüne dönüştürerek.
Podyumlarda öne çıkan bu sunum sokakta hızla karşılığını bulmuş durumda.
Bakalım daha neler göreceğiz!
Denimde deri değişimi
Türkiye, denim konusunda dünya markalarıyla yarışacak düzeyde.
Üretimde kazandığı bu tecrübeyi şimdilerde tasarımla zenginleştiriyor.
Loft da onlardan biri.
Eskiden birkaç tane olan siyah modellerin artık her sezon raflarda yerini almaya başladığını görüyoruz.
Siyahların bu kadar yükselişe geçtiği sezonda denimler en yakın dostunu bulmuş.
Deri parçalar ve deri detaylı tasarımlar denimlerin asi dostu olarak öne çıkıyor.
Genel olarak "motorbike" denen fermuarlı kısa modeller gündemde.
Derinin güçlü havasını ise yine siyah parçalar tamamlarken; şifon uzun bluzlar, pırıltılı sweatler spor şık bir görünüm sağlıyor.
Eskiden gençler denim giyer ve kalabalıkta kaybolmak isterdi.
Günü kurtarır diye düşünülürdü.
Artık gençler rahat olduğu kadar şıklığa da vurgu yapan bir parça taşımak istiyor üzerinde.
Bu açıdan Loft'un hazırladığı koleksiyonlar ve tamamlayıcı parçalarla hedef kitlesini doğru anladığını söylemek mümkün
Banksy için küçük, "global" için büyük adım
Gizemli sokak sanatçısı Banksy'nin eserlerini bir araya getiren "The Art of Banksy" koleksiyonunun dünya prömiyeri İstanbul'da yapıldı.
Sanatçının, 15 yıllık çalışmasının ürünü olan ve 85 orijinal eserin ilk kez bir araya geldiği sergi Global Karaköy binasının ilk sergisi.
Gizemli sokak sanatçısı Bansky'nin İstanbul'daki ilk sergisi önceki gün Global Karaköy'de (Rıhtım Caddesi) açıldı.
Kimliğini gizleyen ve müstear isim kullanan dünyaca ünlü sanatçı, elbette açılışta yoktu.
İstanbul'a gelip gelmediğini de bilmiyoruz.
Fakat serginin küratörü Steve Lazaridas'ın söylediğine göre Bansky bu sergiden haberdar bile değil.
Ondan izin alınmasını gerektirecek bir durum bulunmuyor.
Çünkü eski arkadaş olan Bansky ve Lazaridas'ın yolu, 12 yıldan sonra ayrılmış.
Sergilenen eserlerin bir kısmı Lazaridas'ın, bir kısmı da koleksiyonerlerden toplanmış.
Fakat Bansky takipçilerinin merak ettiği konular var.
Banksy, 85 eserinin bir araya getirildiği "The Art of Banksy" sergisiyle ilgili acaba ne düşünürdü?
Mesela sergiye biletle girilmesini (35 TL) nasıl karşılardı? 800 metrekarelik galeri alanının sonunda oluşturulan küçük mağazayı görseydi ne derdi?
Kırmızı Balonlu Kız, Temizlikçi, Gül Şimdi gibi dünyanın yarası olan konulara dikkat çeken eserlerinin bez çantalara, cüzdanlara basıldığına, kolyeler yapıldığına ses çıkarır mıydı?
Kimliğini gizleyen, anarşist ruha sahip bir sanatçının sergisinin bu kadar tüketim malzemesi haline getirilmesi, Banksy takipçileri için hayal kırıklığı.
Hiç Banksy'nin tarzı değil.
Ama siz yine de sınırlı sayıdaki biletleri tükenmeden alın!
Banksy için küçük, globalleşen dünya için büyük sergi "The Art of Banksy" nisan ayına kadar görülebilir.
Bunlar alçak, zalimdir.
Gitsenler hendek kazsınlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bildiriye imza atan akademisyenlere tepkisini sürdürdü.
Erdoğan, "Bunlar zalimdir, bunlar alçaktır."
Çünkü, zalimlerle beraber olanlar zalimdir.
"Katliam yapanlarla birlikte oldukları için onlar da aynı suçu işlemiştir". dedi.
Sultanahmet'teki patlama yerine karanfil bırakan Recep Tayyip Erdoğan, "Tarih ve medeniyet kokan adeta bir barış meydanı olan Sultanahmet Meydanı'ndaki bu eylemde - hele hele bir de Alman Çeşmesi'nin hemen yakınında - böyle bir bölgede 10 tane Alman dostumuzun ölmüş olmasından dolayı üzüntülerimizi gerek Alman Cumhurbaşkanıyla gerek de Alman Şansölyesi ile de paylaştım.
Tüm Alman halkına da başsağlığı dileklerimi öncelikle ölenlerin ailelerine buradan iletmek istiyorum."
"Bizim terörle mücadelemiz kararlılıkla devam edecek". diye konuştu.
Bildiri imzalayan akademisyenlere tepkisini sürdüren Erdoğan, şöyle konuştu: "Bütün bu terör olayları karşısında kalkıp da kapkara bir bildiri yayınlayıp o katliamların altına imzayı koyan akademisyenleri özellikle tekrar kınıyorum, şiddetle kınıyorum."
Milletimizin kimin kim olduğunu çok daha yakından anlamasını, yani önünde profesör, doçent olması kimseyi aydın yapmaz.
Bunlar kapkaranlık insanlardır.
Bunlar zalimdir, bunlar alçaktır.
Katliam yapanlarla birlikte oldukları için onlar da aynı suçu işlemiştir.
İşte Çınar'da olan hadisede o yavrular, o babasıyla beraber şehit olan 3 yaşındaki Mevlüde'yi acaba bu kapkaranlık akademisyenler nereye koyacak?
Onun katillerinin yanında yer almayı bunlar nasıl vicdanlarına sığdırıyorlar?
Bütün yargı makamlarını, üniversitelerin senatolarını anayasamız ve yasalarımıza ters bu hareketler sebebiyle göreve davet ediyorum.
Dün, atılması gereken adımların süratle atılması gerektiğini söyledim.
Bunlar da ne yapacaklarsa gitsinler oralarda yapsınlar.
Siyaset yapmak isteyenler parlamentoda siyaset yapsınlar.
Ama parlamentoda yapamıyorlarsa onlar da gitsinler hendek kazsınlar veya dağa çıksınlar.
Bu kadar açık ve net konuşuyorum.
TEOG sonuçlarııklandı
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 8'inci sınıflara yönelik düzenlenen Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sistemi (TEOG) sınav sonuçlarııklandı.
25-26 Kasım tarihlerinde yapılan sınavın sonuçları nihayet belli oldu.
ırlıklandırılmış Ortak Sınav Puanı: Ortak Sınavlar kapsamında, sınavı gerçekleştirilen derslerden alınan puanlar kendi ağırlık katsayıları ile çarpılır.
Çarpımların toplamından elde edilen değer, derslerin ağırlık katsayılarının toplamına bölünmesi suretiyle her bir dönem için dönemsel ağırlıklandırılmış ortak sınav puanı elde edilir.
Dönemsel ağırlıklandırılmış ortak sınav puanlarının aritmetik ortalamasıırlıklandırılmış ortak sınav puanını oluşturur.
Puanlama 700 tam puan üzerinden yapılır.
Yerleştirmeye esas puan: 6, 7 ve 8'inci sınıf yıl sonu başarı puanları ile 8'inci sınıf ağırlıklandırılmış ortak sınav puanı toplanır.
Elde edilen toplam ikiye bölünerek yerleştirmeye esas puan elde edilir.
Puanlama 500 tam puan üzerinden yapılır.
Öğretim üyelerinin kapıları işaretleniyor
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde bazı öğretim üyelerinin oda kapısına "PKK'ya destek veren...... üniversitemizde istemiyoruz" yazılı kağıt asıldı.
Kağıdın altına ise "Gazi İletişim"... ibaresi eklendi.
'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi' adlı grubun 'Bu Suça Ortak Olmayacağız' başlıklı bildirisine imza atan 1128 akademisyene; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkilileri başta olmak üzere çok sayıda tepki açıklaması gelmişti.
Attıkları imza nedeniyle soruşturmaya uğrayan akademisyenler gözaltına alınmaya ve görevden uzaklaştırılmaya başlandı.
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde ise bazı öğretim üyelerinin oda kapısına "PKK'ya destek veren...... üniversitemizde istemiyoruz" yazılı kağıtlar asıldı.
Kağıdın altına ise "Gazi İletişim..." ibaresi eklendi.
Japonya'nın Nagano eyaletindeki dağlık bölgede kayadan aşağı yuvarlanan tur otobüsünde en az 14 kişi öldü, 27 kişi yaralandı.
Emniyet yetkilileri, kayak yapmaya giden 10-20 yaşlarındaki gençlerin bindiği tur otobüsünün, ünlü tatil kasabası Karuizawa yakınlarında kaza yaptığını belirtti.
Otobüsün 3 metrelik kayanın üzerinden uçarak yanı üzerine devrildiği kaydedildi.
Otobüste toplam 41 kişinin olduğu, yaralıların hastanelere kaldırıldığı bildirildi.
Anahtar Kelime: Nagano eyaleti, Japonya, Otobüs kazası
Tarihî ahşap bina yakacak oldu
Şefik Döğen son yolculuğuna uğurlandı
Celine Dion eşini kaybetti
Kanada asıllı şarkıcı Celine Dion'un eşi René Angélil, hayatını kaybetti.
Angélil, 12 yaşında iken Dion'un yeteneğini keşfetmiş ve ikili 1994'te Montreal'de evlenmişti.
Angélil'e 1999'da kanser teşhisi konmasının ardından Celine Dion kariyerine ara vermişti.
'İki güreşçi çocuk ararken 26 kişi buldum'
Mete Gümürhan'ın ikinci belgeseli "Genç Pehlivanlar", 66.
Berlin Film Festivali'nin (11-21 Şubat), "Generation Lplus" bölümüne seçilen ilk Türk belgeseli oldu.
Aslen Edirneli olan ama Hollanda'da yapım şirketi bulunan Gümürhan, çekimlerini 2014'ün yazında tamamladığı belgeseli neden ve nasıl çektiğini anlattı.
Güreş dalında dünya şampiyonu olmayı hedefleyen Amasyalı altı yatılı okul öğrencisinin hikâyesini anlatan "Genç Pehlivanlar" belgeseli, Berlin Film Festivali'nin "Generation Kplus' bölümünde yarışacak.
Bu bölüme seçilen Türk yapımı ilk belgesel olan Genç Pehlivanlar, Kristal Ayı ödülünün adaylarından biri.
Doğma büyüme Hollandalı olsa da aslen Edirneli bir yönetmen Mete Gümürhan.
Çocukken yaz tatillerinde geldiği Türkiye'de dedesinden yağlı güreş hikâyeleri dinlemiş ve müsabakaları izlemiş.
"Türkiye'de sadece politik sorunlar yok."
Anadolu'da daha başka neler yaşandığını dünyaya anlatmak istedim.
"Örneğin, ata sporlarımızdan güreş ne yazık ki pek bilinmiyor." düşüncesiyle 6 yönetmenle bir araya gelip bir belgesel projesi hazırlamak ister.
Bu proje sonuçsuz kalır, ancak bir gün uçakta okuduğu dergi haberi Gümürhan'a başka bir projenin kapısını açar.
'Şeker fabrikasında konakladık'
10-11 yaşındaki güreşçi iki küçük kardeşten bahseden yazının izini süren Mete Gümürhan, ailenin yaşadığı Samsun'a gider.
Çocukların babası belgesel için çekim yapılmasına izin vermez.
Gümürhan bu zorluğu nasıl aştığını şöyle anlatıyor: "Tüm gün boyunca ne yapabilirim diye düşündüm.
Çünkü Kültür Bakanlığı'ndan destek geri çekilebilirdi."
Baba görüşmede çocukların gideceği Amasya'daki bir yatılı okuldan bahsediyordu.
Aklıma oraya gitmek geldi.
Ben iki çocuk ararken okulda güreşle ilgilenen 26 çocukla karşılaştım.
Bir haftada çekim hazırlıklarına başladık ve izinleri bitirdik.
Kalacak yerimiz bile yoktu.
"Şeker fabrikasının yatakhanesinde konakladık."
Çekimleri 3 haftada tamamlanan belgeselin yönetmene çıkardığı en büyük zorluk dil olmuş.
Yabancı görüntü yönetmeni ve sesçinin çalıştığı sette üç farklı dilin konuşulduğunu söyleyen Gümürhan, "Ben çekerken ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum."
"Onlar da Türkçe bilmiyordu". diyor.
Genç Pehlivanlar, 26 çocuk güreşçiden altısının hikâyesine odaklanıyor.
Dedesi tarafından büyütülen ve kilo sorunu yaşayan Baran, kolunu kırdığı için antrenmanlara katılamayan Harun, hırslı ama sağlık sorunları olan Beytullah, okulun sevimli çocuğu Ümit, en küçük şampiyon Ahmet ve grubu bir arada tutan Muhammed...
Mete Gümürhan, çocuklarla çalışmasını şöyle anlatıyor: "Onları tamamen doğal bıraktım."
Sadece Muhammed'i her yerde kullanmaya çalıştım.
İlk bir buçuk hafta antrenmanlarda çekim yaptım.
İsteğim çocukların kamera yokmuş gibi davranmalarıydı.
"Neyse ki çabuk alıştılar."
Berlin'e seçilmek sürpriz oldu
Genç Pehlivanlar'ın Berlin Film Festivali'ne seçilmesini beklemediğini söyleyen Mete Gümürhan, "Hazırlığımız vardı ama Berlin'e seçilmemiz sürpriz oldu."
Genç Pehlivanlar bir spor belgeseli değil, çocukların mücadelelerini anlatıp hayatlarından kesitler aktaran bir yapım.
"Ailevi sorunları olan çocukların kimlik bulma çabaları ve sorunlarıyla baş edebilme hikâyelerini ön plana çıkarmak istedim". diyor.
Sanat dünyasından akademisyenlere destek
"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin bildirisi sonrasında kopan fırtına dün akademisyenler hakkında soruşturma açılması ve gözaltına almalara kadar giderken, bir yandan da peş peşe destek açıklamaları geliyor.
İlk destek, aralarında çok sayıda ünlü ismin de bulunduğu edebiyatçılardan gelmişti.
Önceki gün sinemacılar, dün ise tiyatrocular desteklerini açıkladı.
138 tiyatrocunun imzasıyla yapılan açıklamada, "..Bizler tiyatro ve sahne-gösteri sanatları alanında çalışan sanatçılar olarak barış için çağrıda bulunan Akademisyenlerin bu onurlu buluşmasının yanında duruyor, ifade özgürlüğünün, eşitliğin, yaşam hakkının ve koşulsuz barışın yanında olduğumuzu beyan ediyoruz."
"Vicdanımız ve tüm kalbimizle akademisyenlerin müzakere ve barış çağrısına sesimizi katıyoruz". denildi.
Aralarında Deniz Türkali, Atilla Özdemiroğlu, Nadir Sarıbacak, Özcan Alper, Serra Yılmaz, Onur Ünlü, Yeşim Ustaoğlu, Pelin Esmer, Tolga Karaçelik'in de bulunduğu 400'den fazla sinemacı ise "Özgür düşüncenin ve sanatın yanındayız.
Ama'sız fakat'sız eğer'siz: "Bu suça ortak olmayacağız!"
Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin, yanındayız" diyerek akademisyenlere destek olmuştu.
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) de bir açıklama yaparak "Linç kampanyasının hedefi haline getirilen akademisyenlerin yanındayız". dedi.
Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi, 11 Ocak'ta Ankara ve İstanbul'da düzenledikleri eşzamanlııklamalar ile hükümete barış ve müzakere çağrısında bulunmuş, "Bizler bu suça ortak olmuyoruz" başlıklı bir bildiri yayınlamıştı.
Metne 89 üniversitedeki 1128 akademisyenin yanı sıra kuramları ve kitapları ile dünya çapında üne sahip Noam Chomsky, David Harvey, Immanuel Wallerstein, Judith Butler, Etienne Balibar gibi düşünürler de imza atmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ise akademisyenlerin bildirisini "teröre destek" şeklinde nitelendirerek sert bir biçimde eleştirmiş, Erdoğan "gereğini yapması için" kurumları göreve çağırmıştı.
Bu çağrı sonrasında bazı üniversiteler akademisyenlerin işine son verirken, savcılık resen soruşturma başlatmıştı.
Dün ise çok sayıda akademisyen gözaltına alındı.
Hayranınızım, lütfen yardım edin!
Hürrem Sultan'ın kızıl saçları, Beren burnu, Justin saçı...
Ünlülere benzemeye çalışmak bir yere kadar normal sayılsa da hayatı bütünüyle etkilemeye başladığı noktadan sonra psikolojik rahatsızlık olarak görülüyor.
'Celebrity worship syndrome', nam-ı diğer 'şöhretliye tapınma sendromu', dünyada çoktan akademik konu haline gelen, bizde ise yeni yeni konuşulan bir konu.
Kuaför salonlarına hanımefendilerin ünlü fotoğraflarıyla koşması bir yere kadar normal sayılabilir.
Ama bütün ergenlerin İrlanda kızılı saçlarla dolaştığı 'Hürrem Sultan' senesini unutmamak gerek.
Geride bıraktığımız 2015 yılının estetik operasyonlarında 'Beren burnu'nun başı çektiği çoktan haber oldu.
Beyler cephesinde de durum pek farklı değil.
Bir dönem Polat Alemdar gibi giyinmek adiyattandı.
Şimdi ise tam tersi bir rüzgar kasıp kavuruyor ortalığı.
Justin Bieber kopyası delikanlılarla dolup taştı çevremiz.
O kadar ki alıntıladığımız şu gereksiz bilgi internette binlerce kez okunmuş: "Öncelikle berbere gittiğinizde saçlarınızın yan taraflarını yani kulak üstü ve çevresini kafanızın üst kısmına doğru kestirin."
Yalnız yanlar kısa olacak.
Kesim işlemi bittikten sonra saçlarınıza hafif suyla şekil vermelisiniz.
Şekil verme işlemi bittikten sonra sprey yardımı ile saçınızı sabitleyin.
"Justin saçı elde etmek için nemliyken şekillendirmek şart."
Bütün bunlar, dünyada çoktan akademik konu haline gelmiş bizde yeni yeni konuşulan 'Celebrity worship syndrome', nam-ı diğer 'şöhretliye tapınma sendromu'nu akla getiriyor.
Ünlülerin fanları bizde sevgi yumağı gibi görülür.
Sanatçılar hayran sayılarıyla, onları ne derece etkilediğiyle övünüp durur.
Neyse ki psikoloji durumu o kadar basit görmüyor.
Bilhassa ergenlerin ne yiyip içeceğine, ne dinleyeceğine, ne giyeceğine ünlülere göre karar vermesi tartışılıyor.
Ulaşılmaz olarak sunulan isimlere aşırı bağlılık, rol model alma ruhsal rahatsızlık olarak tanımlanıyor.
Uzman psikolog Sümeyye Demir, Türkiye'nin bu alandaki çalışmalarda geride kaldığını kabul ediyor.
Ancak ailelerin yavaş yavaş bilinçlendiğini de gözden kaçırmıyor: "Psikoloji biliminin temel meselelerinden biri insanın kendisiyle barışık olması, kendi kimliği içinde huzuru yakalaması."
Önceleri çocukların odasını afişlerle doldurması, birinin kılığına bürünmesi çok ciddiye alınmazdı.
Artık bu durum değişiyor.
Ebeveyni duruma müdahale etme ihtiyacı hissediyor.
"Birine tutkuyla bağlılık gencin hayatında bir şeylerin ters gittiğinin işareti."
Duygusal hız trenine binen hayranlar
Ünlülere ilgi, aşırıya kaçmamak şartıyla tehlikesiz.
Evlenmesini istememek, eşinden kıskanmak, onun giyim kuşamını tercih etmek gibi belirtilere dikkat kesilmeyi öneriyor Demir.
Adı üstünde şöhretli insanlardan bahsediyoruz.
Onları merak etmek, hayatlarıyla alâkadar olmak bir yere kadar normal sayılıyor.
Fakat uzman psikoloğun kanaatince kantarın topuzunu kaçıran gençler çoğunlukta: "Ailede veya çevrede çocuğa erdem, güzel davranışlar noktasında temsil yapacak isimler olmadığında o boşluk muhakkak doluyor."
Her zaman iyi örnekler çıkmıyor.
"Olumsuzlukları da kopyalıyor çocuk."
Onlara nasıl yaklaşacağımızı danıştığımızda Sümeyye Demir, şöhretliye tutku sendromunun daha çok ergenlikte görüldüğünü hatırlatarak söze başlıyor.
Ergenlerin öz güvensiz olabilecekleri göz önünde bulundurulursa sorun daha rahat aşılıyor.
Bir yandan ailelerinin sınırlamalarından şikâyet ederken öte yandan destek ve şefkat bekleyen gençlerle karşı karşıyayız: "Onların duygusal iniş çıkışlarını göz önünde bulundurmaya mecburuz."
Yeni araştırmalar beyinlerinde meydana gelen değişimler sebebiyle zorlandıklarını ortaya koyuyor.
"Duygusal hız trenine binen gencin birine ihtirasla bağlanması da doğal karşılanmalı, yumuşak yaklaşılmalı."
Davranışları değiştirmek mümkün
Uzman psikolog Sümeyye Demir, şöhretliye tapınma sendromunu aşmak için ebeveyne düşen görevleri hatırlatıyor:
Onun duygusal sıkıntısını tanıyın, meseleye girmeden önce sakin olduğunuzdan emin olun.
Asla duygularını bastırmasına izin vermeyin.
Bağımsızlığı teşvik etmek için onun hayranlığına saygı duyduğunuzu belirtin.
Azarlayarak öğretmek yerine iyi örnek sergileyin, ona rol model olacak isimler üzerinde tartışın.
Ünlülerin gündelik hayatımızdaki yerini birlikte ele almaya çalışın.
Şöhretlilerin gerçek dünyasını anlatan kitapları birlikte okumak işe yarayacaktır.
İletişiminizi muhakkak yetişkin yetişkine biçimine dönüştürün.
Bağımlılık ve motivasyonun beyinde aynı yolları kullandığını unutmayın.
Hataların değişim için fırsat olduğunu çocuğunuzla paylaşın, onu olduğu gibi kabul edin.
Fanlık konusunda mutlaka uzman desteği alın.
Sinirlenen de gıpta eden de hayranlık duyuyor
Şöhretliye tapınma sendromunun temelinde başkasından medet umma ve yardım alma ihtiyacı var.
Engellenemeyen sevgi, bir yardım çağrısı aslında.
Ama ne yazık ki böyle algılanmıyor.
Üstelik bu sorun o kadar yaygın ki bir ülke veya kıtayla sınırlandırmak mümkün değil.
Dr. Recai Yahyaoğlu, her ülkede televizyonu meşgul eden belli isimler olduğuna dikkat çekiyor.
Sendrom daha çok bu ünlülere bağlanma ile kendini gösteriyor: "Onlar sıra dışıdır."
Genel çoğunluk onların imkanlarına sahip değildir.
Sahip olanlar ise onlar gibi davranarak yaşamazlar.
Ya benimsemediklerinden ya da cesaret edemediklerinden.
"Fakat gerek imkânı olmayanlar gerekse imkânı olup da onlar gibi yaşayamayan sinirle izlemeyi sürdürüyor."
Gıpta eden ya da sinirden köpürerek izleyenler aslında fark yok.
Her ikisi de içten içe Hayranlık besliyor.
Onlar zahmetsiz para kazanır, onlar magazinin gündeminde.
Bunu bilmek bile yetiyor fanlığı artırmaya.
Uzman Psikolog Sümeyye Demir'in bir diğer tavsiyesi tam da bu noktada o hayatların gerçekliğini sorgulamak.
Suni hayatların söz konusu olduğu gözden kaçırılmamalı.
Şöhretliye tutku duyan kişiye çevrenin desteği, burada devreye giriyor.
Ancak kişi fanı olduğu ünlünün kendisi gibi dertleri olduğunu kabul etmekte diretiyor.
VİKO by Panasonic'in Çocuk Tiyatrosu, Enerji Verimliliği Haftası kapsamında, öğrenciler için sahneye çıkacak.
"Aydınlık Bir Gelecek İçin" adlı çocuk oyunu enerji verimliliği, doğal kaynakların korunması ve geri dönüşüm konularında mesajlar içeriyor.
Oyun, 16-17 Ocak tarihlerinde 13.00-14.00 saatleri arasında Üsküdar Koza Tiyatrosu'nda ücretsiz olarak izlenebilecek.
Başkent'te piyano rüzgârı
Festival: Ankara Piyano Festivali, melodisiyle izleyicisine nefes aldırmayı vaat ediyor.
Altus Sanat-Kültür tarafından düzenlenen festival, şehrin farklı mekanlarında müzik tutkunlarını bekliyor.
Festival kapsamında Stefano Bollani, Angela Hewitt gibi ünlü piyanistler Ankara'da sahneye çıkacak.
Sanatçılar, sahne dışında okullarda da çocuk ve gençlerle bir araya gelerek onlara müzik ve sanat sevgisi aşılayacak.
Detaylı bilgi için; www.ankarapianofestival.com
Boğaz'ın ılık esintisine karşı...
Konser: Albüm ve konserlerine Anadolu'nun, Mezopotamya'nın, Balkanlar'ın, Kafkasya'nın seslerini taşıyan ünlü müzik topluluğu "Kardeş Türküler" ile Fransız şansonlarından Türk pop ve halk müziğine farklı türlerdeki yorumlarıyla müzikseverlerin her daim beğenisini kazanan Candan Erçetin, İş Sanat sahnesinde bir araya geliyor.
"Boğaz'ı Geçen Şarkılar" adıyla hazırlanan konser, 26 Ocak Salı akşamı saat 20.30'da gerçekleşecek.
Biletix'te yer alan biletlerin fiyatları 46-83 TL arasında.
Kafeler, caz müziği ve tabii ki Franz Kafka...
Sergi: Çek Cumhuriyeti'nin tanınmış ressamlarından Jiri Sliva, eserlerini ilk kez İstanbul'da görücüye çıkarıyor.
Sanatçı, "Kafka (lar) İstanbul'da" sergisindeki eserlerinde kafeleri, caz müziğini, aşkı ve Franz Kafka'yı işliyor.
31 Ocak'a gününe kadar açık olan sergi, Karaköy'deki Schneidertempel Sanat Merkezi'nde ziyaret edilebilir.
Bilgi için; www.schneidertempel.com
İstanbul'un yanı başında Kübalı müzisyenler
Sergi: Ressam Gülay Aytan, "Varyasyon" adlı kişisel sergisinde 30 eserini sanatseverlerle buluşturuyor.
Portreler ve soyut çalışmaların yer aldığı resim sergisinde, empresyonist çizgideki İstanbul manzaraları ve Küba sokaklarından müzisyenler yansıyor tuale...
Farklı teknikleri ustalıkla buluşturan Aytan'ın çalışmaları 5 Şubat Cuma gününe kadar Zorlu Center Eataly'de ziyaret edilebilir.
Gitarın ustaları İstanbul'da
Gösteri: Akbank Sanat, ocak ayında dünyaca ünlü gitar ustalarını ve genç yetenekleri "Akbank Sanat Gitar Günleri" kapsamında misafir ediyor.
Programda, dünyaca ünlü Macar gitarist ve besteci Ferenc Snetberger, 20 Ocak Çarşamba günü sahne alacak.
Etkinlik kapsamında, yetenekli çağdaş müzik bestecileri arasında gösterilen Marek Pasieczny de 28 Ocak Perşembe günü sevenleriyle buluşacak.
Gitar Günleri, 30 Ocak'ta "On Verra" isimli albümü seslendiren Jean Baptiste Hardy grubunun Trio konseriyle son bulacak.
Konserlerin başlama saati 20.00.
Biletix'te yer alan biletlerin fiyatları 13-23 TL arasında.
Unutulmaya başlamış duyguların en saf hali
Sergi: Sanatseverlerin Ankara'daki uğrak mekânlarından Mustafa Ayaz Vakfı Plastik Sanatlar Müzesi, 2016 yılına Kadir Öztoprak'ın resim sergisi ile merhaba diyor.
Resimlerinde, unutulmaya başlamış duyguların en saf halleriyle vücuda gelmesini anlatan sanatçı, ziyaretçileri renk, doku ve lekelerin masalsı dünyasına davet ediyor.
"Bir Aşk Masalı" adlı sergi, 31 Ocak'a kadar açık.
Hem eğlenecek hem de hüzünleneceksiniz
Tiyatro: Hakan Yılmaz ve Hande Subaşı'nın başrollerini paylaştığı "Yetersiz Bakiye", bu akşam MOİ Sahne'de.
İki perdelik kara komedi, gereksiz harcamalar yapan evli bir çiftin kredi kartı borçlarını ödeyebilmek için evlerinin bir odasını kiraya vermeleri sonucu gelişen komik olayları anlatıyor.
Oyunda başrol oyuncularına, Turgut Tunçalp ve Eylül Öztürk de eşlik ediyor.
Biletix'te yer alan biletlerin fiyatı 45 TL.
Safra kesesi ameliyatı olmalı mıyım? - Aile - Sağlık Haberleri - Zaman Gazetesi
Dr. Fevzi Özgönül, Meydan Gazetesi'ndeki köşesinde soruları cevaplıyor..
Benim safra kesemde taş var ve her sabah kalktığımda, yemeklerden sonra karın ağrısıyla birlikte günde 2 ya da daha fazla kere tuvalete çıkıyorum.
Bu da benim kilo vermemi engelliyor olabilir mi?
Şu anda alkalen kullanmaya başladım ama yeme isteğim azalmıyor, hiç kilo veremiyorum.
Çocukluğumdan beri böyle.
Ne yapmalıyım?
Sizce safra kesesi ameliyatı olmalı mıyım?
CEVAP: Safra kesesi taşına çoğu zaman bir enfeksiyon eşlik eder.
Yemekten hemen sonra gelişen bu karın ağrısı şikâyetleri de yemek yediğinizde safra kesesinin kasılıp iltihaplı safrayı bağırsaklara boşalttığınızın bir işaretidir.
İltihaplı safra nedeniyle rahatsız olan bağırsaklar hızla bu safrayı dışarı atmaya çalışır.
İşte bu nedenle siz sık tuvalete çıkıyorsunuz.
Sık tuvalete çıktığınız için de yedikleriniz sindirilemeden atılıyor ve sizin kilo vermeniz yavaş oluyor.
Bence bu durumu tedavi ettirmeniz gerekiyor.
Gastro enterolog bir uzmana giderseniz ve söylediğim durum tespit edilirse antibiyotik kullanarak bu durumdan kurtulabilirsiniz.
Fakat eninde sonunda safra kesesi ameliyatı da olmanız gerekebilir.
Alkalen probiyotik bu şikâyetlerinizi biraz azaltabilir fakat geçirmez.
Her ne olursa olsun alkalen probiyotiği kullanmaya devam edin derim.
Çünkü zayıflamanız için en büyük yardımcı bu probiyotik tozdur.
Stresliyken çok yemek yiyorum
Hocam stresli ve sinirli olduğum zamanlarda kendimi yemeğe veriyorum ve kilo alıyorum.
Bununla nasıl baş edebilirim?
CEVAP: Aşırı yemek isteği aslında enerji ihtiyacının tam karşılanamaması demektir.
Bunun nedeni az yemiş olmak veya sabah ve öğlen yemeklerini atlamak olabilir.
Bir diğer neden de yediğiniz besinleri sindirememenizdir.
Bunun için sindirim sisteminizin sağlıklı çalışması gerekir.
Eğer ülser, reflü veya buna benzer bir probleminiz yoksa en kolay yol iyi bir probiyotik ilaç kullanmanız.
Yararını fazlasıyla göreceksiniz.
Kilo alamıyorum, doktorlar sebebini bilmiyor
Köşenizde genellikle zayıflamaya yönelik bilgiler var.
Bana da çok mantıklı geliyor hepsi ama benim durumum biraz farklı.
Bir türlü kilo alamıyorum.
En önemlisi bunun sebebini de bilmiyorum.
Doktorlarda bir şey demiyor.
CEVAP: Bizim uyguladığımız teknikler sadece zayıflamaya yönelik değil bedenin fizyolojik çalışmasını geri kazandırarak ideal ölçülerine döndürmektir.
Şişmanlıkla zayıflık aynı tür rahatsızlıklardır.
Şişmanlıkta kilo verememekle zayıflıkta kilo alamamak aynı teknikle tedavi ediliyor.
Siz de tatlı ve hamur işi gıdalar yediğinizde daha da zayıflarsınız.
Zannederim bunu şimdiye kadar anlamışsınızdır.
Sizin de karboksipunktur ile uyarılmanız ve sağlıklı beslenmeyle kilo almanız mümkün.
Yani siz ideal bedeninizden zayıflayarak uzaklaşmışsınız.
Diğer hastalarımız da ideal bedenlerinden şişmanlayarak uzaklaşmışlar.
Siz kilo alarak ideal bedeninize ulaşacaksınız, onlar da kilo vererek ulaşacaklar.
Sistem sorunu ortadan kalkarsa siz kilo alırsınız, onlar da kilo verir.
Fakat öncelikle sistemin düzgün çalışması gerekli.
Yılın kadını Esra Erol ilham vereni Barış Arduç-Aktüel Magazin Haberleri, Son Dakika Magazin Haberleri
Burçin Terzioğlu, Esra Erol, Demet Akalın, Buse Terim gibi isimler bu yıl ikinci defa verilen "Kadın Ödülleri" ile ödüllendirildi.
Avon ve Elele Dergisi işbirliği ile 2015'e damgasını vuran kadınların 10 kategoride 49 ismin aday gösterildiği ödüllerde bu yıl bir ilk de yaşandı.
Başarılı kadınların ödüllendirildiği gecede, son dönemin en çok konuşulan erkek oyuncusu Barış Arduç'a 2015'in İlham Veren Erkeği unvanı verildi.
Önceki akşam Shangri-La Bosphorus Otel'de gerçekleştirilen ödül töreninde Yılın Gazetecisi Ezgi Başaran, Yılın Girişimcisi Buse Terim, Yılın Yazarı Şebnem Burcuoğlu, Yılın Bilim Kadını Elif Genceli Güner, Yılın Şarkıcısı Demet Akalın, Güzel Sanatlar kategorisinde Yılın Sanatçısı Lara Melda Ömeroğlu, Yılın Sporcusu Şahika Ercümen, Yılın Oyuncusu Burçin Terzioğlu, Sosyal Sorumluluk kategorisinde Yılın Kadını Esra Erol oldu.
Elele AVON Kadın Ödülleri 2015'te ödül alan isimler önce halk oylamasına sunuldu.
Sonrasında adaylar; Hülya Koçyiğit, Mehmet Y.Yılmaz, Ertuğrul Özkök, Nihat Odabaşı, Aret Vartanyan, Leyla Alaton, Esin Övet, Ayşe Arman ve Ahmet Güneştekin'den oluşan Yılın Kadınları 2015 Jürisi tarafından değerlendirmeye alındı ve birinciler belirlendi.
Kendini değersiz hisseden çocuk 'nefret'e saplanıyor
İnsanın his dünyasında doğuştan olan bazı duygular var.
Korku, üzüntü, mutluluk, şaşkınlık, öfke, endişe...
Ancak nefret, kin, intikam gibi hisler çocuklarda zamanla ve bazı yanlış tutumlar neticesinde ortaya çıkıyor.
Her insan çocukluk dönemi de dâhil olmak üzere birey olmaya ihtiyaç duyar.
Yani ebeveyn ya da sosyal çevresi kararlarına saygı duysun, kendisini ilgilendiren konularda fikri sorulsun ve değerli olduğu hissettirilsin ister.
Bunların sağlanması sağlıklı bir kişilik yapılanmasının temelini oluşturur.
Örneğin çocuğu ilgilendiren konularda çocuğun yerine karar verme (ne giyeceğine, ne yiyeceğine), çocuğun isteklerini önemsemeyip onun yerine kendi doğrularının diretilmesi (futbol kursuna gitmek isteyen çocuğun enstrüman kursuna gönderilmesi) gibi davranışlar çocuğun kişiliğine saygı duymamak anlamına geliyor.
Benliğine ve varlığına saygı duyulmayan çocuk 'kendi olma' özgürlüğünü yitirdiği için savunma mekanizması onu korumak üzere öfke ve nefret duygusunu ortaya çıkarır.
"Çünkü aslında öfke ve nefret kabullenmenin tam tersidir." diyen psikolog Hilal Arslan, çocuğun nefret ederek kendisine yapılanları kabul etmediğini, kendisinin değerli olduğunu hem kendisine hem de çevresine anlatmaya çalıştığını söylüyor.
Çocuğun durumu kabul etmeyip bu şekilde tepki vermesi onun kişilik gelişimi açısından olumlu bir gelişme olduğunu belirten uzman psikolog, "Buradaki nefret 'ben de varım' demektir, çocuğun kendisine olan saygısını koruması amacına hizmet eder."
"Çocuğun birey olmasına müsaade edilirse nefret ortadan kalkar". diyor.
Çocuk, öfke ve nefrete sığınarak kendi benliğini korumaya çalışır
Küçük yaşta, hem bedenen hem ruhen en savunmasız zamanlarda çocukların ebeveynleri, çevresi tarafından sözel ve duygusal şiddete maruz bırakılmasının çocukta olumsuz duygulanımlara neden olabileceğini söyleyen Arslan, ihmal ile çocuğa varlığının fark edilmediği, görünmez olduğu hissi yaşatacağını belirtiyor.
Arslan sözlerine şöyle devam ediyor: "Bu bazen yalnızca duygusal anlamda ihtiyaçlarının karşılanmaması (saçını okşamama, sarılıp öpmeme, okuluyla ya da diğer ihtiyaçları ile ilgilenmeme), bazen de fiziksel ihtiyaçlarının da (yeme, içme, barınma, okul ihtiyaçları, vb. gibi) karşılanmaması şeklinde olabilir."
Bu öfkeye ne nefrete kapı açan bir yetiştirme tutumudur.
Duygusal ve sözel şiddette ise aşağılama, hakaret etme, küçümseme, azarlama, gereksiz ve ağır cezalar verme, değersizlik hissettirme, bağırma gibi davranışlar vardır.
Bu davranışlar çocuğun kişiliğine yönelik olduğundan derin bir yere dokunur.
"Çocuk ya bunları kabullenerek kendine duyduğu saygıyı yitirir ve ömrünü kendini değersiz, sevilmeye layık olmadığı ve yetersiz olduğu hissi ile boğuşarak geçirir ya da öfke ve nefrete sığınarak kendi benliğini korumaya çalışır."
Hocası, Boyko'yu Beşiktaş'a verdi!
Beşiktaş'ın iki futbolcusunu almak istediği Dnipro, ikinci yarıya Antalya Belek'te hazırlanıyor.
Teknik Direktör Myron Markevych, Siyah-Beyazlıların listesinde yer alan 27 yaşındaki Denys Boyko'ya ilişkin yayıncı kuruluşa konuştu.
Millî file bekçisini öven Markevych, "İki kulüp anlaşırsa, Boyko Beşiktaş'a gider ve şampiyon olmasını sağlarsa mutlu olurum". dedi.
Başkan Fikret Orman ve kurmaylarının transfer etmeyi planladığı 1990 doğumlu Brezilyalı stoper Douglas Silva Bacelar'ın durumuna da değinen 64 yaşındaki çalıştırıcı, öğrencisiyle Bundesliga'dan Stuttgart'ın da ilgilendiğini kaydetti.
Bu arada Siyah-Beyazlıların Arjantinli oyuncusu Jose Sosa'ya, River Plate'den gelen resmî teklifin detayları ortaya çıktı.
Kulüp başkanı Rodolfo D'Onofrio, tecrübeli orta saha için 2 milyon dolar önerdiklerini ancak Beşiktaş'ın 9 milyon dolar istediğini açıkladı.
Türkiye Kupası C Grubu'nda zirveye çıkan Kartal, gözünü Süper Lig'e çevirdi.
18. haftada, yarın Başakşehir Stadı'nda oynayacağı Mersin İdman Yurdu maçının hazırlıklarına başladı.
Futbol kulübü, silinen puanı için Anayasa Mahkemesi'ne gidecek
Denizlispor, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Tahkim Kurulu'nun, mali kriterleri uymadığı gerekçesiyle 3 puanlarını sildiği gerekçesiyle hakkını, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yaparak arayacak.
Denizlispor Başkanı Mustafa Şavluk, Tahkim Kurulu kararı kesin olduğu için Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacaklarını söyledi.
Şavluk, "Yargı yolu artık tükendi."
Tüzel kişiler de başvurabiliyor.
Tahkim Kurulu'nun üç ayda karar vermesi gerekiyordu.
Tahkim Kurulu Çalışma Talimatı'na göre gerekçeli kararın üç ayda açıklanması gerekiyordu.
Bizim başvurumuzun üzerinden dört ay geçti.
Anayasa Mahkemesi, 'Burada hak ihlali var' derse durum lehimize dönebilir.
"Peşini bırakmayacağız". dedi.
Şavluk, başvurularının spor camiası içinde bir ilk olabileceğini sözlerine ekledi.
Umut yolcularını fırtına bile engelleyemedi
Bodrum'dan bot ve balıı teknesiyle umut yolculuğuna çıkan Suriye ve Pakistan uyruklu 118 kaçak, Türk ve Yunan Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarıldı.
Yalıkavak Mahallesi Küdür Mevkii'nden bindikleri 15 metrelik balıı teknesiyle Yunanistan'ın Kilimli Adası (Kalimnos Adası) geçmeye çalışan aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 105 Suriyeli, bugün saat 04.00'te, Kargı Adası kayalıklarına çarpınca zor anlar yaşadı.
Kayalıklara oturan teknede mahsur kalan Suriyelileri balııların da yardımıyla Türk Sahil Güvenlik ekipleri kurtardı.
105 kaçak, Yalıkavak Limanı'na getirildi.
Turgutreis'ten 5 metrelik lastik botla Yunanistan'a ait İstanköy Adası (Kos Adası) geçmeye çalışan Pakistan ve Suriye uyruklu 13 kaçağın içinde bulunduğu bot ise fırtına ve akıntı yüzünden Psemiros Adasııklarına sürüklendi.
Su alarak batma tehlikesi geçiren bottakileri, saat 07.00'de devriye görevindeki Yunan Sahil Güvenli ekipleri fark etti.
Bazıları denize düşen mülteciler, kurtarılarak Kilimli Adası'na götürüldü.
En az 20 ölü, 15 yaralı-Dünya Haberleri - Zaman Gazetesi
Batı Afrika ülkesi Burkina Faso'nun başkenti Ouagadougou'da, yabancılar arasında popüler olan bir otel ve yanındaki kafeteryaya düzenlenen bombalı ve silahlı saldırıda en az 20 kişi öldü, 15 kişi yaralandı.
Saldırıyı El Kaide bağlantılı yerel Mağrip grubu üstlendi.
Militanların 147 odalı Splendid Otel içerisinde bazı rehineleri alıkoyduğu bildirildi.
Güvenlik güçlerinin saldırıdan 5 saat sonra otele düzenlediği operasyon sürüyor.
Kimsenin yaklaştırılmadığı binadan patlama ve şiddetli silah sesleri geliyor.
Patlayıcılar sebebiyle otelde çıkan kısmi yangın da devam ediyor.
İçeride kaç kişinin rehin tutulduğu henüz bilinmiyor.
Söz konusu otelin özellikle yabancılar ve Birleşmiş Milletler (BM) görevlileri tarafından tercih edildiği öğrenildi.
Yalgado Ouedraogo Hastanesi yöneticisi Robert Sangare, kuşatma sırasında 20 kişinin öldüğünü, kurşunla yaralanan 15 kişinin durumlarının ağır olduğunu, ölü sayısının artmasından endişe ettiklerini kaydetti.
Burkina Faso'da geçtiğimiz Eylül ayında gerçekleştirilen darbe girişiminde geçici Devlet Başkanı kısa bir süreliğine alıkonulmuştu.
Burkina Faso Başbakanı Paul Kaba Thieba, 3 gün önce yeni kabinesini açıklamış, Devlet Başkanı Roch Marc Christian Kabore aynı zamanda Savunma Bakanlığı görevini de üstlenmişti.
Romanya seçim harcamalarında şeffaflığa gidiyor
Romanya'da seçim kullanılan paranın kaynağının tam belirlenmesi ve harcamalara bir üst sınır getirilmesi için yeni bir yasa tasarısı hazırlanıyor.
Hükümet, seçimlerde siyasilere sponsor olan kişi ve şirketlerin yaptıkları para yardımlarını daha şeffaf hale getirilmesini istiyor.
Yasa tasarısı ile seçimlerde kullanılan 'karar paranın' da önüne geçilmesi öngörülüyor.
Tasarıda her partinin veya kişinin seçim propagandasında kullanacağı paraları bir banka hesabı üzerinden harcaması gerekiyor.
Bu şekilde harcanan tüm paralar Romanya Seçim Kumunca (AEP) daha şeffaf ve düzenli olarak kontrol edilebilecek.
Ayrıca tasarıda harcamalara bir üst sınır getirilmesi de planlanıyor.
Anahtar Kelime: Romanya, seçim harcamaları, şeffaflık, Bükreş
Alman bakan İstanbul'a geldi, hastanede yaralıları ziyaret etti
IŞİD, bu kez Cakarta'yı vurdu
Bahçeli bugün istirahat edecek
Kocaeli'nin Çayırova İlçesi'nde bulunan özel bir hastanede anjiyo olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugün istirahat edeceği bildirildi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün Çayırova'da bulunan Anadolu Sağlık Merkezi'nde anjiyo oldu.
Devlet Bahçeli'nin sağlık durumuyla ilgili olarak hastaneden yazılııklamada bulunuldu.
Yapılan açıklamada, "MHP Basın Bürosu tarafından açıklamada belirtildiği üzere kendisi daha önce de planlanmış bir sağlık kontrolü çerçevesinde hastanemize yatırılmıştır."
Kontroller dahilinde koroner anjiyografi yapılmıştır.
"Sağlık durumu son derece iyi olup, kendisi bugün de hastanemizde istirahat etmektedir" ifadelerine yer verildi.
Devlet Bahçeli'yi ziyaret etmek için hastaneye gelen MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı ise yaptığııklamada, "Sayın genel başkanımız bildiğiniz gibi kontrollü bir anjiyodan geçti."
Sağlık durumu gayet iyi.
Bugün de hastanede istirahatine devam edecek.
Herkese çok selamları var.
Sağlık durumu da gayet iyi, hiçbir sıkıntımız yok.
Yarın da doktorlar tekrardan bakacaklar.
"Biliyorsunuz bu durumlarda en önemli şey doktorların ne söyleyeceği" dedi.
Türkiye'de gazetecilere saldırılar sıradan hale geldi
Önümüzdeki hafta Londra'ya gitmeye hazırlanan Başbakan Davutoğlu'nun ziyareti öncesinde 25 ünlü yazar, İngiltere Başbakanı Cameron'a ortak imzayla bir Türkiye mektubu gönderdi.
PEN üyesi yazarlar, Cameron'dan Davutoğlu ile görüşmesinde Türkiye'de basın ve ifade özgürlüklerinde yaşanan gerilemeyi gündeme getirmesini istedi.
İngiltere'nin önde gelen yazarları, Başbakan David Cameron'a bir mektup göndererek, mevkidaşı Ahmet Davutoğlu'nun önümüzdeki hafta gerçekleştireceği Londra ziyareti sırasında Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü konularında yaşanan gerilemeyi gündeme getirmesini istedi.
Uluslararası Yazarlar Birliği'nin (PEN) İngiltere, Galler ve İskoçya'daki başkanlarının da aralarında bulunduğu 25 yazar; mektupta "Türkiye'de ifade özgürlüğüne yönelik görülmemiş baskılar" ile ilgili ciddi endişelerini iletti.
Gazeteci, yazar ve yayıncılara tehdit ve fiziksel saldırıların artık sıradan hale geldiğini belirten yazarlar; Hürriyet Gazetesi bürolarına saldırı, Koza İpek Medya Grubu'na baskın yapılması ve el konulmasını örnek olarak zikretti.
Aralarında Tom Stoppard, Ali Smith, Ian Rankin gibi ünlü İngiliz yazarların yanı sıra Elif Şafak'ın da olduğu PEN üyesi yazarların mektubunda Vice News kurumu için çalışan 3 gazetecinin tutuklandığı, diğer gazeteciler hakkında dava açıldığı ve gazetecilere yönelik tutuklamaların sürdüğü vurgulandı.
MİT TIR'ları olayında Can Dündar ve Erdem Gül'ün soruşturma safhasında tutuklanmasının da endişelere sebep olduğunu belirten yazarlar, "Türkiye'deki gazetecilerin toplumdaki asli görevlerini yerine getirmeleri, kamuoyunu sınırlandırma ve sansüre uğramadan bilgilendirmelerine izin vermeleri hayati önemi haizdir". ifadelerini kullandı.
Gazetecilere, yazarlara ve yayıncılara yönelik saldırıların Türk toplumunun tümünün özgürlüklerini aşındırdığını kaydetti.
Yaygın "dokunulmazlık kültürü' sebebiyle gazeteci ve yazarların fiziksel saldırılara kadar varan gözdağı yöntemlerine maruz kaldıklarını ifade etti.
Yazarlar, "cumhurbaşkanına hakaret' suçlamasıyla haklarında dava açılan Türk vatandaşlarının sayısının arttığına ve Erdoğan 2014 yılında seçildikten sonra, seleflerinin tümünün toplamından daha fazla hakaret davası açtığına dikkat çekti.
Davutoğlu'nun sözleri lafta kaldı
Gelecek hafta Londra'yı ziyaret edecek olan Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun basın özgürlüğüne desteğini ifade eden birkaç hükümet üyesinden biri olduğunun altı çizilirken, bu sözlerin eyleme dönüşmediği belirtildi.
Mektupta, "Bu nedenle Davutoğlu'nun Londra ziyareti, Türkiye'de ifade özgürlüğünü net bir şekilde taahhüt altına alma açısından önemli bir fırsat oluşturmaktadır". ifadesine yer verildi.
Yazarlar Cameron'dan, Başbakan Davutoğlu'na, hükümetinin Türkiye'nin ifade özgürlüğü konusunda yükümlülüklerine saygılı olmasını temin etmesi çağrısında bulunmasını istedi.
Mektupta imzaları bulunan 25 yazar:
Monica Ali, Alan Bissett, William Boyd, Chris Brookmyre, Gillian Clarke, Drew Campbell (İskoçya PEN Başkanı), Fflur Dafydd, Stevie Davies, Menna Elfyn (Galler PEN Başkanı), Moris Farhi, Maureen Freely (İngiltere PEN Başkanı), Richard Gwyn, Mark Haddon, David Hare, Eva Hoffman, Hari Kunzru, Robert Minhinnick, Blake Morrison, Neel Mukherjee, Ian Rankin, Elif Şafak, Owen Sheers, Ali Smith, Tom Stoppard, Sarah Waters.
Cizre'de çatışmalar tüm mahallere sıçradı, 2 çocuk evin avlusunda öldürüldü
Şırnak'ın Cizre ilçesinde 14 Aralık'tan itibaren ilan edilen sokağa çıkma yasağı devam ediyor.
Yasağın başladığı ilk günden buyana silah ve patlama sesleri kesilmedi.
Zaman zaman çok şiddetli çatışmalara sahne olan ilçede vatandaşlar ilçeyi terk ediyor.
Dağkapı mahallesinde bulunan bir eve patlayıcı isabet etti, yaşları 11 ve 12 yaşlarında iki çocuk hayatını kaybetti.
Cizre'de sokağa çıkma yasağı 33. günü de geride bıraktı.
Güvenlik güçleri ile PKK'lılar arasında yaşanan çatışmalar vatandaşları zor durumda bıraktı.
Geride kalan 33 günde hendeklerin bulunduğu Nur, Cudi, Sur ve Yafes Mahallelerinde yaşayan vatandaşlar mahalleleri terk ederken buralara 33 gündür elektrik ve su verilemiyor.
Hendek ve barikatların bulunmadığı mahallelere de çatışmaların yaşanması sebebiyle de burada yaşayan insanlarda göç etmek zorunda kaldı.
Kimi vatandaşın aracına astığı beyaz bayrakla ilçeyi terk ederken aracı olmayanlar ise taşıyabildikleri eşyaları yanlarına alarak çevre il ve ilçelere taşındı.
Özellikle hendek ve barikatların bulunduğu mahallelerde çatışmalar sürerken buradaki vatandaşlar daha merkezi mahallelere taşınmıştı.
Ancak son zamanlarda bu mahallelerde de çatışmaların yaşanması sebebiyle vatandaşlar buradan da taşınmak zorunda kaldı.
Bu mahallelerden Dağkapı Mahallesinde, evinin avlusundayken kapıya isabet eden patlayıcı sonrası vücutlarına şarapnel parçası isabet eden amca çocukları 12 yaşındaki Yusuf Akalın ve 11 yaşındaki Büşra Akalın hayatını kaybetti.
Şah Mahallesinde nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu bir bölgede ise bir binaya atılan patlayıcı sonrası 3 kişi yaralandı.
Yasağın bir ayı geçmesi sebebiyle çoğu vatandaşın nakit para ihtiyacı baş gösterdi.
Bütün banka ve ATM'lerin kapalı olduğu ilçede vatandaşlar Kredi Kartını kullanmak zorunda kaldı.
Kredi kartı olmayan vatandaşlar ise zor durumda.
Gıda ve ilaç ihtiyacını gideremeyen çoğu vatandaş göç etti.
İlçede kalanlar ise akrabaların ve Cizreli hayırseverlerin yaptığı yardımlarla geçinebiliyor.
Sadece acil vakaların hastaneye gidebildiği ilçede diş ağrısı çekenler için hiçbir tıbbi müdahale yapılamıyor.
Büyük operasyonun başladığı 14 Aralıktan itibaren okulların kapalı olduğu ilçede eğitim verilemiyor.
16 ve 17 Ocak'ta yapılacak olan Açık Öğretim Fakültesi (AÖF) sınavına girecek öğrenciler sınava giremedi.
Milli Eğitim Bakanlığı, Silopi ve Cizre ilçelerinde bulunan öğrencilerin sınavını Mardin'de yapılacağı duyurdu.
Ancak ilçelerde hala sokağa çıkma yasağı devam etmesi, Mardin'e gidecek araçların olmaması ve ilçelere girişlerin yasak olduğu için gitmek istemeyen öğrenciler sınava giremedi.
Çok sayıda ölü ve yaralı var
Batı Afrika ülkesi Burkina Faso'nun başkenti Ouagadougou'da, yabancılar arasında popüler olan bir otel ve yanındaki kafeteryaya düzenlenen bombalı ve silahlı saldırıda en az 23 kişi öldü, 33 kişi de yaralandı.
Silahlı saldırı sonrası yapılan operasyonda rehin alınan 126 kişi kurtarıldı.
Güvenlik Bakanı, saldırganlardan üçünün etkisiz hale getirildiğini bildirdi.
Silahlı ve mantolu birçok saldırgan, Cuma akşamı yerel saatle 20.00 sıralarında başkent Ouagadougou'da bulunan 147 odalı otele ve lüks restorana baskın düzenledi.
İlk saldırıdan 5 saat sonra Mali'nin Gao eyaletinde konuşlanmış bulunan Fransız ve BM güvenlik kuvvetleri operasyona başladı ve ilk rehine kurtuluş haberleri geldi.
Devlet Başkanı Roch Marc Christian Kabore, olayda 18 farklı milletten en az 23 kişinin öldüğünü; 33 kişinin yaralandığınııkladı.
Saldırı sonrası yapılan operasyonda rehin alınan 126 kişi kurtarıldı.